Hava Durumu

Bursa'dan çok çarpıcı S-400 açıklaması: ABD Türkiye'ye darbe yapabilir

Yılan hikâyesine dönen Rus hava savunma sistemi S-400'ler nihayet Türkiye'ye geldi. ABD'nin Türkiye'yi sürekli yaptırımlarla tehdit ettiği S-400'ler hakkında değerlendirme yapan siyaset bilimi ve uluslararası ilişkiler doktora sahibi Furkan Kaya, alınan S-400'ler karşısında ABD'nin rahat durmayacağını belirterek, "Amerika'da ulusların iç ilişkilerine karışmayı seven bir kesim var. Bu kesim daha önce darbe tarihinde olduğu gibi (12 Mart-27 Mayıs-12 Eylül) harekete geçebilir" dedi.

Haber Giriş Tarihi: 16.07.2019 06:17
Haber Güncellenme Tarihi: 16.07.2019 06:17
Kaynak: Haber Merkezi
https://www.yenidonem.com.tr/
Bursa'dan çok çarpıcı S-400 açıklaması: ABD Türkiye'ye darbe yapabilir

-Tuğba ÖZ-

Aylardır 'Alınacak mı, ABD-NATO baskısı nedeniyle vaz mı geçilecek, yoksa alınıp farklı bir ülkeye mi yerleştirilecek?' sorularının ardından nihayet Rus hava savunma sistemi olan S-400'ler Türkiye'ye geldi. Ülkeye gelene kadar S-400'lerin bize ne kazandıracağı ve nelere sebep olacağı merak konusuydu. Yeditepe Üniversitesi Tarih Bölümü Öğretim Üyesi ve siyaset bilimi ve uluslararası ilişkiler üzerine doktora yapan Furkan Kaya, S-400'ler konusundaki sorularımıza cevap verdi.

Sayın Kaya, son zamanlarda hava savunma sistemleri konusu gündemden düşmeyen bir konu haline geldi. Cumhurbaşkanı Erdoğan geçen günlerde, 'Füzeyi saldırı olunca mı alacağız?' yorumunu yaptı. Artık ülkenin savaşa karşı hazır olması gerektiğini mi düşünüyorsunuz?  Böyle bir durum söz konusu mu?

Son dönemlerde Türk dış politikası üzerindeki en karmaşık ve tartışma konusu olan başlıklardan biri de Türkiye'nin, Rusya'dan S-400 savunma sistemini alacak olması. Uzun zamandır Türkiye ve ABD arasında bu konu tartışılmakta. Biliyorsunuz Türkiye Cumhuriyeti yaklaşık 1984 yılından beri PKK terörüyle mücadele ediyor. Ülkemiz bugüne kadar, yani 35 yılda silahlanmak ve savunma sanayisini güçlendirmek için milli gelirinden milyarlarca doları terörle mücadeleye aktardı. Belki de yurt dışından aldığı silahları burada kullanmak amacıyla çok ciddi yatırımlar yaptı. Türkiye'nin saldırı ihtimalinden bahsedecek olursak da Türkiye coğrafi konumundan dolayı son derece stratejik bir bölge. Dolayısıyla Türkiye'nin bu stratejik konumu tıpkı tarihte olduğu gibi her an sıcak bir çatışmaya dönüşecek konjonktürü de içinde barındırmaktadır. Mesela şu an DEAŞ denilen örgüt, Orta Doğu'ya paraşütle indirilmiştir. Başta Saddam'ın askerleri IŞİD olarak ortaya çıkarılan bu örgütün, aslında ABD'nin PYD'yi yani bu Kürt grupları meşrulaştırmak adına kullandıkları bir enstrümandır. ABD'nin başta kurulmuş olan Kuzey Irak Kürt yönetimi ile Suriye'nin kuzeyini birleştirerek büyük bir Kürdistan yönetiminin kurulması hedefi vardı ve bunun bir ileri aşaması da Sevr Antlaşması'nda yer alan Türkiye'nin Güneydoğu topraklarını içine alan bir Kürdistan projesidir. Yeni ABD'nin düşüncesi, Kuzey Irak ile Kuzey Suriye'yi birleştirecek büyük bir Kürdistan yerinde daha kontrol edilebilir belki de Kürt yönetimlerini birbirine karşı kullanabilecek şekilde daha küçük bir Kürt devletçikleri kurmaktır. Kuzey Irak bölgesine Kuzey Irak Kürt yönetimi, Suriye'nin kuzeyine de PYD ya da adına her ne dersek diyelim, burada her an Türkiye'ye bir saldırı ve terör ihracı olduğunu da görmemiz gerekiyor. Bu yüzden Türkiye, coğrafyasının getirdiği kritik konumundan dolayı her türlü saldırıya ve oluşacak her türlü konjonktüre karşı her zaman hazırlıklı olmalıdır.

Hava savunma sistemlerine kavuştuk ve ABD Savunma Bakanı 'yaptırım tehdidinin' hâlâ geçerli olduğunu söyledi. ABD bize ne gibi yaptırımlar uygulayabilir ve bu ülkeyi nasıl etkiler?

Kesinlikle ABD eli kolu bağlı oturmayacaktır. Daha önce Rahip Brunson konusunun ülkeye yaşatmış olduğu gerilim ve özellikle dövizdeki hızlı artışın ülkemize ne kadar büyük zarar verdiğini gördük. ABD, dış politikasını Başkan Donald Trump'ın bir iş adamı olması sebebiyle parapolitik bir anlayışla dizayn etmiştir. Çin ve diğer ülkelerle olan ilişkilerinde de hep ekonomik yaptırım ve parapolitik bir savaş yöntemini tercih etti. Türkiye'ye karşı da aynı şekilde bu kozunu oynayacaktır. Ama tabii ki ABD şunun da farkında: Türkiye, özellikle ABD'nin Orta Doğu, Kuzey Afrika Orta Asya ve Kafkasya politikalarında önemli bir konumda. Bu yüzden Türkiye'yi tamamen göz ardı etmek ve kaybetmek gibi bir lükse de sahip değil. ABD bu konuda Türkiye'ye bir şekilde diz çöktürmeye çalışacaktır. Türkiye'nin bu cendereden de çıkabileceğini ümit ediyorum. Ya da iki tarafı da memnun edecek, Rusya'yı gücendirmeyecek ABD'yi kırmayacak Türkiye'nin de menfaatine olacak bir orta yolu bulacaklarını söyleyebiliriz.

Türkiye, hava savunma sistemleri yüzünden 'Soğuk Savaş'ın baş aktörleri arasında kalmış durumda. G-20 zirvesinde ABD Başkanı Donald Trump ve Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan arasında olumlu bir görüşme gerçekleşse de ABD'den tersine bir hamle geldi. ABD ne yapmak istiyor?

Aslında Türkiye, Soğuk Savaş döneminden beri çok ciddi bir şekilde iki kamp arasında. Ve bir tercih yaptırılmaya zorlanıyor. G-20 Zirvesi'nde ABD Başkanı Trump'ın Erdoğan'a daha sert bir söylemde bulunması bekleniyordu ama Trump bunun Obama'nın suçu olduğunu Türkiye'nin bu konuda yalnız bırakıldığı şeklinde açıklamalar yaptı. Ben Trump'ın söylem ve icraatı arasında bir fark bekliyorum. 'ABD ne yapmak istiyor?' diye soracak olursak, ABD bir kere Türkiye'nin kesinlikle Rusya ile tam anlamıyla sıcak bir temasta olmasını istemiyor. Tarihe baktığımız zaman özellikle darbeler tarihi yani 27 Mayıs, 12 Mart ve 12 Eylül dönemine giderken Türkiye, Rusya ile ilişkilerini iyileştirme yolundaydı ve ABD bundan rahatsız olarak müdahalede bulundu. Bu yeniden gerçekleşebilir. Baktığımız zaman Amerika'da ulusların iç ilişkilerine karışmayı seven bir kesim var. Bu kesim daha önce darbe tarihinde olduğu gibi (12 Mart-27 Mayıs-12 Eylül) harekete geçebilir. Bu kesim harekete geçerse ABD, Türkiye'yi ekonomik iç savaşla yerle bir etme gibi bir yol deneyebilir. Ama bu konuda yine de temkinli davranır. Ama dediğim gibi ABD'nin kesinlikle Türkiye'yi kaybetmek gibi bir niyeti olmaz.

Şunu da eklemek isterim Trump'ın G-20'deki yumuşak tavrı yakın zamanda ABD'de gerçekleşecek başkanlık seçimi için olabilir. Trump demokratları eleştirmek ve kötülemek için Obama üzerinden Patriot ve S-400 meselesini kullanabilir.

ABD'nin, ortağı olduğumuz F-35'leri vermeme gibi bir yetkisi olabilir mi? Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın dediği gibi bu bir 'gasp' değil mi?

Türkiye'nin F-35 projesinin ortaklarından biri olduğunu ABD'nin unutmaması gerekiyor. ABD'nin 16 milyar dolarlık anlaşma yaptığımız 'F-35leri vermeyeceğiz!' gibi bir hamlede bulunması bir hukuksuzluktur. ABD'nin keyfe keder böyle bir açıklama yapması uluslararası hukuku çiğnediğinin göstergesidir. ABD'nin bunu burada bir dış politika malzemesi ve bir baskı aracı olarak kullandığını görmeliyiz. Ve şunu da dip not olarak eklemeliyiz: F-35'lerin ciddi manada önemli parçaları Türkiye'de imal edildi. Türkiye'nin ciddi ortağı olduğu bu F-35'leri ABD'nin vermemesi, geçmişte İngilizlerin iki önemli gemiyi Osmanlı'ya vermemesi durumunun aynısıdır. ABD 1914 dönemindeki zihniyetle hareket etmektedir. Türkiye'ye olan zihniyetin değişmediğini 1. Dünya Savaşı ve hatta Sevr zihniyetinin bugün Türkiye üzerinde hâlâ daha canlı tutulmaya çalışıldığının ve bu sendromun Türkiye'ye karşı kullanılması hususunda ortak bir mutabakat zemini olduğunu da görmekteyiz. Ben de Sayın Cumhurbaşkanı gibi düşünmekteyim. F-35'lerin S-400'lere karşılık olarak verilmemesi hukuksuzluktur.

Rusya, Türkiye'nin S-400'leri alması konusunda hep ısrarcıydı ve gönderdi de. Sürekli S-400'ler konusunda sorun olmadığını belirten Rusya, ABD'ye ve Batı blokuna karşı (NATO) Türkiye'yi yanına mı çekmeye çalışıyor?

Rusya bölgede kendine yakın bir dost ülke ve Orta Doğu konusunda müttefik olarak Türkiye'yi yanında görmek istiyor. Rusya'nın S-400 konusunda ısrarcı olmasının en büyük sebeplerinden biri, S-400'leri NATO üyesi olan Türkiye'nin sınırında konuşlandırarak prestij sağlamak ve gösteri yapmak. Şunu da unutmamalıyız, uluslararası ilişkilerin daimi kaidesi; ilişkilerde daimi dostluk ve düşmanlık yoktur. Daimi menfaatler vardır. İlişkileri bu açıdan yorumlarsak daha sağlıklı sonuca ulaşırız.

 ABD ve Rusya'nın bu tavrını yeni bir Soğuk Savaş olarak açıklayabilir miyiz ?

Evet, bu durumu yeni bir Soğuk Savaş olarak adlandırmak mümkün. Tabii o dönemi kendi konjonktürü ile değerlendirmek gerekiyor. Şu an ABD'nin önceliği, Türkiye'nin içinde bulunacağı Yeni Avrasyacılık projesiyle beraber ABD'nin bölgedeki menfaatlerine karşı oluşacak bir oluşumun önüne geçmek. Bu konuda çok ciddi ihtimaller var. Bunlardan birincisi Rusya, Çin, İran, Hindistan, Türkiye arasında bir Avrasya para birimine geçebilme ihtimali. Böyle büyük ekonomilerin içinde bulunduğu bir oluşum ABD'nin dolarına büyük miktarda darbe indirecektir. Bundan dolayı ABD, bu 5 ülkeyle oluşacak siyasi ve ekonomik pakta engel olabilmek için de her yolu deneyecektir. Zaten son dönemlerde ABD, hangi bölgeye müdahil olmaya çalıştıysa bu dört ülkenin ortaklaşa bir tepkisiyle karşılaşıyor. ABD, özellikle Rusya'nın liderliğini üstleneceği bir oluşuma karşı her türlü engelleme yolunu tercih ettiğini söyleyebiliriz. Bu dönemi de başka bir Soğuk Savaş süreci olarak görebiliriz. Bu yeni Soğuk Savaş döneminde bir kazanan olmayacaktır.

Kulislerde dillendirilen, Rusya'nın verdiği S-400'lerin, Rus envanterindeki kadar işe yarar olmadığı konusunu nasıl değerlendiriyorsunuz?

Bu değerlendirme bence şu an için erken. S-400'lerin kapasitesine baktığımız zaman gerçekten son yıllardaki en gelişmiş hava savunma sistemi. Türkiye'nin 2 buçuk milyar dolar gibi önemli bir yatırım yaptığı S-400'ler 3. nesil bir savunma sistemi. Her hedefe kilitlenerek eş zamanlı 80 hedefi vurabildiği ve en fazla 3 bin 500 km uzaklıktan fırlatılan orta menzilli balistik füzeleri de imha etme kapasitesine sahip olan sistem, F-35'lerden çok farklı. İkisi arasında hem menzil hem kapasite bakımından çok ciddi fark var. NATO ve ABD'li uzmanlar Türkiye'nin S-400 alması durumunda maliyet, teknolojik transferler gibi birçok teknik sorunlar yaşayacağını ve verilen 2 buçuk milyar doların boşa gideceği şeklinde açıklamalar yaptı. Türkiye ve Rusya böyle bir ihtimale karşı muhakkak ki önlem almıştır.

S-400'ler ile yerli hava savunma sistemlerimiz arasında bir uyum sorunu ortaya çıkabilir mi?

S-400'ler ve yerli hava savunma sistemleri arasında bir uyum sorunu olacağını düşünmüyorum. Türk ve Rus uzmanlar bu uyum konusunda zaten ortak bir çalışma yürütmüşlerdir. Sorun varsa da bu senkronizasyonun uyum teknolojileri ile beraber sağlandığını düşünüyorum. Yani S-400'ler bizim yerli savunma sistemi ile bir uyum içinde çalışacak.

Geçen yıl İtalya, Fransa ve Türkiye arasında hava savunma sistemleri geliştirme konusunda anlaştı. Bu konu nedense hiç gündeme getirilmedi. Bu projedeki son durum ne? Konuşulmamasının belirli bir nedeni var mı?

Evet, geçen yıl Türkiye, Fransa ve İtalya arasında hava savunma sistemleri geliştirme konusunda bir anlaşma imzalandı. Ve muhtemelen 2020'nin ortasına kadar da hayalet uçaklar, insansız hava araçları, füzelerden kaynaklanan tehditlere karşı bir ortak savunma sisteminin kurulması kararlaştırıldı. Ve bununla ilgili iyi niyet anlaşması da imzalandı. Şu an özellikle bunun konuşulmamasının sebebi, S-400 meselesinin çok sıcak bir konu olması. Belki söz etmek de istemiyor olabilirler. Ama Türkiye dediğim gibi bağımsız bir hukuk devleti olarak uluslararası ilişkilerdeki hukuki haklarını kullanarak İtalya ve Fransa ile aynı şekilde bir anlaşma yürütebilir. Rusya ve ABD ile de yürütebilir. Türkiye'nin 'Biz bunları Rusya'dan alıyoruz ve bundan sonra Rusya'dan alacağız, ABD'den kesinlikle bir silah alımı yapmayacağız' gibi bir açıklaması ve niyeti yok.

Aslında en önemlisi de Türkiye'nin ciddi yatırım yaptığı F-35 projesiyle ilgili. ABD, Türkiye'nin S-400'leri F-35'lerin etkili olmadığından dolayı mı almasını istemiyor?

ABD genelinde S-400'lerin F-35'lere tehdit olacağı söylemi var. Biz de diyoruz ki bu bir saldırı sistemi değil savunma sistemi. İkisi de farklı şeyler. F-35 yeni nesil savaş uçağı S-400 ise hava savunma sistemi, yani birbirini teknolojik olarak da teknik olarak da etkileme gibi bir durum söz konusu değil. Türkiye'nin özellikle savunma sanayisinde Rusya ile ortaklaşa bir mutabakatta bulunması ABD'nin ulusal çıkarlarına karşı büyük bir tehdit oldu.

Son olarak eklemek istediğiniz bir şey var mı ?

Son olarak şunu söyleyebilirim. Yaşanan S-400 krizi birçok sorunu beraberinde getirirken, bazı faydaları da olacak. Şu bir gerçektir ki ABD, 'hiçbir şey yapmayacak' diyemeyiz. Ekonomik ve özellikle askeri başlıkta yaptırım yolunu tercih edecektir. Burada oluşacak krizin Türkiye'ye faydası ise milli savunma sanayinin daha fazla önem verilmesi ve kendi milli sermayeyle daha iyi bir askeri ve savunma sanayinin test edilmesinin olacaktır.

Yorum Ekle
Gönderilen yorumların küfür, hakaret ve suç unsuru içermemesi gerektiğini okurlarımıza önemle hatırlatırız!
Yorumlar
En son gelişmelerden anında haberdar olmak için 'İZİN VER' butonuna tıklayınız.