Hava Durumu

Bursa Kılıç-Kalkan Halk Oyunu ve ustaların 10 Yılı

Kimya Mühendisi-Yazar Y.Kenan Yetişen'in kısa zaman önce 'Bursa Kılıç-Kalkan Halk Oyunu ve Ustaların 10 Yılı' isimli kitabı yayımlandı. Bursa'da Dörtrenk Renkayrım Ltd Şti. tarafından basılan kitap, yazarın bu alandaki ikinci kitabı.

Haber Giriş Tarihi: 30.09.2017 06:00
Haber Güncellenme Tarihi: 30.09.2017 06:00
Kaynak: Haber Merkezi
https://www.yenidonem.com.tr/
Bursa Kılıç-Kalkan Halk Oyunu ve ustaların 10 Yılı

-Asuman KURT ÖGE-

Kimya Mühendisi-Yazar Y. Kenan Yetişen'in 2010 yılında çıkan 'Bursa Kılıç-Kalkan Halk Oyunu ve Tarihçesi' isimli kitabı bu kültürün nedenleri ve tarihçesini merak edenler için önemli bir kaynak olma özelliği taşır.

Yazar bu kitabında ise; yönetim kurulu üyesi olduğu Ustalar Kılıç Kalkan Folklor Derneği'nin 10 yılına yer vermiş, bu oyunun Türkçe- İngilizce tarihçesi ile derneğin yapmış olduğu etkinlik ve gezileri seyahatname tadında anlatmıştır. 

Kenan Yetişen kitabının önsözünde "Derneğimizin kuruluşunun 10, şahsımın da bu folklorla tanışmasının 57.yılı olması nedeni ile hatıralarımı, tarihçesi hakkında bildiklerimi, seyahatlerde gördüklerimi ve buralar hakkında öğrendiklerimi bir araya getirmek amacı ile bu kitabı derlemeye karar verdim" diyor.

Kendisi ile yerel kültürümüzün önemli parçalarından biri olan Kılıç- kalkan Halk Oyunu ve yeni kitabı hakkında konuştuk...

-Hocam merhaba. Kılıç-Kalkan halk oyunu ile olan yakın bağınızı biliyoruz. Bu oyun hayatınıza ne zaman ve nasıl girdi?

K.Y.- Ben Bursa'nın Demirtaş Mahallesi'nde dünyaya geldim ve okul çağım gelince de mahalle okuluna gönderildim. Ailenin ilk erkek çocuğu olunca, ayrı bir özen gösterilmesi sonucu olacak ki, 1. sınıfa başlayalı iki ay olmadan 10 Kasım'da şiir okumaya, 23 Nisan Bayramı'na bisikletle katılmaya, 2. sınıfta Efe Ekibi ile törenlere katılmaya, ardından okulun Kılıç-Kalkan ekibi ile okuldaki müsamerelerde ve resmi bayram gösterilerinde oynamaya başladım. İlkokul bittiğinde sözünü ettiğim mahalleden ayrıldık. Ortaokulda da böyle bir etkinlik olmadığından bu oyundan mecburen uzak kaldım. Ama hayatımın her döneminde bu oyuna olan ilgim devam etti.

-Kılıç-kalkan oyununun Bursa ile nasıl bir bağı olduğunu bize anlatabilir misiniz?

K.Y.-Kimya Mühendisliği eğitimi alırken kafama takılan doğal ısı kaynaklarının güçlerini ve seviyelerini araştırırken gördüm ki, kestane ağacının kömürü kok kömürü seviyesinde sıcaklık veren bir ısı kaynağı idi. Demir madeni doğada kırmızı toprak görünümünde demir oksit olarak bulunuyordu. Bu (kırmızı toprak) demir oksidin oksijeni de kestane ağacının kömürü ile reaksiyona girebiliyor ve demir (Fe) eriyip akar hale gelebiliyor. Evet, umarım "puzzle" parçalarını sizlerde gördünüz. Uludağ'a çıkarken kırmızı toprağı görüyorsunuzdur. Çekirge'de çelikli banyolar var. Bu banyoların suları bu topraklardan geçerek geliyor. Uludağ etekleri kestane ağacı koruları ile dolu. Yani tüm olması gereken hammadde Bursa'da mevcuttur. Bir şey daha gördüm. Bu akan demir madenini taşlardan, topraktan ayırmak için bir katalizör (kolaylaştırıcı) gerekiyor, o da saf kalsiyum(Ca). Bu saf kalsiyum da tabiatta mermer olarak bulunuyor, o da bu bölgede yeterince mevcut (Marmara mermeri). Yani iyi ve güçlü bir demir -çelik yapmak için gerekenlerin tamamı kentimizde mevcuttu.

İlk toplumlarda, çocuklar babalarının mesleğini devam ettirirlerdi. Onlar da ilk zamanlarda, yani çocukluklarında babalarının ürettikleri ile oynarlardı. İşte bu oyun, o çocukların hem kendilerini hem de toplumlarını yaşatması ve koruması için, ilerleyen yaşlarında en büyük ihtiyaçları idi. Bu sebeple büyükleri tarafından desteklenmeleri son derece de doğaldı.

-Sonra? Devamını merakla bekliyoruz...

K.Y.-Araştırırken, tavsiye üzerine edindiğim, Ksenophon isimli bir Yunan'ın M.Ö. 400 yılında savaş raportörü olarak yazdığı "ANABASİS (ONBİNLERİN DÖNÜŞÜ)"  isimli kitap, Anadolu'da yaşanmışlardan bahsetmektedir. Burada Bitinler ve Trakların hançerler, kalkanlar ile tiyatral gösteriler yaptıkları, seyircilerin bunları alkışladığı yazılı. Benzer bir belge de Afyon taraflarında mevcut. M.Ö. 570'li yıllara ait bir höyükte çıkan kalasların üzerinde görülen figürler, arkeologlar tarafından silahlı kişilerin oyun hareketleri olarak yorumlanmış. Demek oluyor ki, bu bölgede savaş aletleri ile oyun (gösteri) kültürü 2400-2500 yıl önce de var. Kıyafetlerimizin Batı Anadolu tipi olduğunu, kılıç ve kalkanlarımızın Orta Asya kültürünü taşıdığını da görünce, edindiğim bilgileri mantıksal veriler ışığı altında derleyip "BURSA KILIÇ-KALKAN HALK OYUNU TARİHÇESİ" isimli ilk kitabımı yayınladım. Şimdi de Ustalar Kılıç-Kalkan Folklor Derneği olarak yaptığımız etkinlikleri, gezip gördüğümüz yerleri, mevcut halk oyunu kültürünün nasıl oluştuğunu, kıyafetlerimiz hakkındaki görüşlerimi de "BURSA KILIÇ-KALKAN HALK OYUNU ve USTALARIN 10 YILI" isimli ikinci kitabımda paylaştım.

,

(Yetişen'in "Kılıç-Kalkan Evi" ne sergilenmesi için verdiği ilkokul folklor kıyafeti)

-Bu oyunu diğer halk oyunlarından ayıran özellikler sizce nelerdir?

K.Y.- Diğer halk oyunlarımız yani halk danslarımız (müzik eşliğinde olanlar), yabancı literatürden geçme "FOLKDANCE" kelimesinin dilimizdeki karşılığını ifade edebilmektedir. Bu yabancı sözcüğün dilimizdeki karşılığının tam bulunmasına çok çalışılmış lakin tam bir sonuç alınamamıştır. Oysa bizim oyunumuzda müzik olmayıp, oyuncuların savaş ve dövüş aletleri olan kılıç ve kalkanlar ile vuruşmasından çıkan seslerle bir ritim oluşur. Oyunumuzda disiplin, çatışma, saygı ve barış bir aradadır. Dünyada böyle bir ruha sahip bir halk oyunu pek yoktur. Bu sebepten olacaktır ki, dünyanın tüm kıtalarındaki gösterilerde muazzam bir ilgi görmektedir. Hani bir deyim vardır: "Beden dili yalan söylemez." Evet, tüm kıtalarda görülen ilgi kontrollü bir gösteriş değildir.

-Bursa'da Kılıç-Kalkan Halk Oyunu hak ettiği ilgiyi görüyor mu? Derneğinizin bu konuda çalışmaları var mı?

K.Y.- Hak ettiği ilgiyi maalesef görüyor diyemiyorum.  Bu ilgisizliğin pek çok sebebi var. Sırası gelmişken önce kendi kendimize yarattığımız olumsuzluklardan bahsetmek isterim.  Örneğin:

 -Hangi halk oyununun geçmişi, bir gruba ya da belirli kişilere mal edilmeye çalışılır. Bu halk oyunu ile ilgili, ilgisiz ya da bilgili, bilgisiz kişilerin yazılı ya da görsel medyada yarışırcasına fikirler, tenkitler ve hatta sanki Osmanlı'nın Bursa'yı fethinde yaşamış gibi hikâyeler, masallar yani şehir efsanelerini zevkle anlattıklarına şahit oluyoruz. Oysa halk oyunu, bir parçası olduğu halk kültürünün bilimsel bir sıfatı  "Somut olmayan tarihi kültürel miras" olup, başlangıcı ve sahibi net olarak bilinmemektedir. Bir parça tarih bilgisi olan veya mantık sahibi kişi, bu konuşulanları duyduğunda oyunu seyrederken sahip olduğu hisleri ile çelişkiler yaşıyor. 

-Kent nüfusunun 250.000 civarında olduğu dönemlerde okul ekipleri haricinde 3-4 dernek mevcut iken, bugün nüfusumuz 2,5 milyon civarı, yine 3-4 faal dernek mevcut.

-Yerel yöneticilerimiz, son yıllarda alınan göçler ve siyasi nedenler yüzünden bu kentin kültürünü tanıma imkanı bulamayan kişilerden olabilmektedir. Seçim ardından yanına gelenlerden etkilenmesi haliyle son derece doğaldır.

-Dikkatinizi çekmiştir sanıyorum, kentimizde 50 yıldan fazladır uluslar arası festivaller düzenlenmesine rağmen, festival meydanlarında Kılıç-Kalkan ve diğer yerel oyunlarımızın posterlerini dahi pek göremeyiz.

-Yerel yönetimlerin davranışlarından söz ederken onların savunulur taraflarını görebiliyoruz.  Halk oyunları ile ilgili kurum ve bilimsel çevrelerin de tavrı pek farklı değildir. Şöyle ki: Bu konudaki iki kitabımı da maalesef kendi imkânlarım ile yayınlayabildim. Bu kitapları kütüphanelere dağıtmama rağmen henüz bilim ve araştırma dünyasından aranmadım. Oysa yukarıda sözünü ettiğim masalları anlatanların, çeşitli platformlarda çeşitli şekillerde ödüllendirildiklerine ekranlarda ya da sosyal medyada şahit oluyoruz.

Dernek olarak gittiğimiz yurt içi ve yurt dışı etkinliklerde bu halk oyunumuzun detaylarını hemen her platformda anlatıyoruz.

- Peki bu konuda bir kitap yazma fikri nasıl oluştu?

K.Y.-Halk kültürleri nasıl oluşuyor diye incelerken, gezerken, seyrederken kafamda cevabını bulmaya çalıştığım bir soru oluştu: "Bu oyunlar nasıl oluşuyor ve örneğin neden Kılıç-Kalkan oyunu Bursa'da var da Antalya'da niye yok?"  Zaman geçtikçe bu konuyla ilgili bilgi ve belgeler de elimde birikmeye başladı.

-Kitabınızda oyununuzun tarihçesini İngilizce olarak yazmanızın sebebi nedir?

K.Y.-Yurt dışındaki gösterilerimizin ardından, şu soru ile muhatap oluyordum. "Tüm halk oyunları genel olarak benzer karakterde olurken sizinki neden farklı?"

-Okuyucuya bu kitabı okumasını neden tavsiye edersiniz?

K.Y.- Aristotales 2 bin 400 yıl önce "Bir grubun, bir toplumun tarihi yoksa özü de yoktur" demiş. Buna benzer sözleri, topluluklar zora düştüklerinde, kurtulmak için geçmişlerinde birlikte ne mücadeleler verdiklerini hatırlamaya çalışırlar. Son günlerde halk oyunu öğretmek amaçlı kurulan dernek ve kulüplerin sayıları çoğalırken, bilinçli veya bilinçsizce farkındalık yaratmaya çalışanları görürken, aynı ruh yapısına sahip farklı kişilerinde eleştiri haklarını hoyratça kullandıklarına şahit oluyoruz. Beklentim, benzer durumları yaşayanlara yardımcı veya destek olmaktır.

-Bu kitabınız, folklorumuza toplumsal ilgiyi harekete geçirebilmek amacını da taşıyor değil mi? Geleneksel ve kültürel değerlere yönelik toplumsal ilgi hakkında ne düşünüyorsunuz?

K.Y.- Evet. Çok güzel bir soru yönelttiniz, teşekkür ederim. Toplumumuz son yıllarda folkloru, gezmeye temayüllü kişilerin ilgi duyduğu ve katılım sağladığında fazla masraf etmeden yabancı ülkelere gitme fırsatının oluştuğu bir ortam olarak algılamaktadır. Oysa son yıllarda folklora olan bu ilginin temelinde, 1960'lı, 1970'li, 1980'li yıllarda okullarımızda ve 3-4 derneğimizde gösterilen ilgi bulunmaktadır. O günün çocukları, gençleri, günümüzün ekonomik özgürlüğünü kazanmış halk oyunu bilincine sahip bireyleridir.

Kentimizde kayıtlı dernek sayısının 4-5 bin civarında olduğu, bunların başında cami yaptırma, hemşeri, folklor derneklerinin geldiği de ayrı bir gerçektir. Konumuz folklorumuz olduğuna göre bu açıdan baktığımızda, genellikle bu derneklerin başkanlarının hemen hiç değişmediği,  konuları hakkında sığ bilgilere sahip oldukları görülmektedir. İşte bu mevcut durumu görünce, yıllar önce bu oyunumuz ile ilgili bir panel ya da seminer organize etmeye kalkıştığımda, kişisel kaprisler yüzünden gerçekleşemedi. Ben de elimdeki bilgileri detaylandırıp, ilk kitabımı yayınladım. Bu kitabı önce derneklere, kütüphanelere ve ilgili olduğunu gördüğüm yerlere dağıttım. Bu dağıtımdaki amacım toplumu bilinçlendirmek ve bilgiyi paylaşarak arttırmaktı.

Sorunuzun ikinci kısmının cevabı pek kolay değil. Toplumlar ya da aileler bulundukları ortamdan başka yerlere göç ediyor.  "Göç, toplumların kültürünü yok eder" gerçeği hiçbir zaman göz ardı edilmemeli. Bu göçler ve gelişen teknolojik imkânlar ile halk oyunu sunumlarında da değişimler yaşanıyor. Hatta son 60-70 yıldır dünyada uygulanan halk oyunları festivalleri, başlangıç amaçlarından uzaklaşmış olup, festival turizmine dönüşmüş durumdadır. Bu festival davetlerinde etkili olan aracı kişilere imkânlar sağlandığına da şahit oluyoruz. Folklor dernek yöneticilerinin konuları hakkında bilgi edinme yerine turizm şirketleri gibi kaç yurt içi ve dışı seyahati yapabilirim hesapları ile meşguller. Son yıllarda halk oyunu sergileme kültüründe bir de ebru, mozaik, potpori gibi uygulamaların revaçta olduğu görülüyor. Bunların sonucu olarak da geleneklerimiz ve kültürel değerlerimiz hızla yok olmaya başlamıştır. Bu yüzdendir ki, yerel yöneticilerimiz ve sorumlu bilimsel çevreler hızlı bir şekilde bu değerleri ön plana çıkaran ve değer kazandıran çalışmalar yapmalıdır. Bu amaçla önce halkın beklentileri incelenmeli, daha sonra da folklor festival formatlarında hızla bir değişime gidilmelidir. Örneğin, yerel kültürler önce görsel tarzda tanıtılmalı, ardından o yörenin oyunları sergilenmeli gibi. Davet edilen topluluk sayısı ile övünme yerine az sayıda ülke, etkili tanıtım ve yerel kültürlere de yer verilen festivaller düzenlenmeli ki, seyirci de kendinden bir şeyler bulabilsin. Bunları neden söylüyorum, son yıllarda Altın Karagöz Folklor Festivalleri boş tribünlere yapılıyor. Tabii bu arada sorumluların ve yöneticilerin de kültür ve değerlerimiz konusunda hızla eğitilmeleri gerekir görüşündeyim.

-Okuyucular kitabı nereden ve nasıl temin edebilecekler?

K.Y.-Kitabımı ticari bir amaç güderek yazmadım. Kitabın dağıtılıp yok edilmesi değil, bilakis teberru ile satışından elde edilen gelirin, derneğimizin kültürel etkinliklerinde kullanılması görüşündeyim.

Kitap, Atatürk Merinos Kültür Merkezi'nde bulunan derneğimizden ya da ykyetisen@hotmail.com veya www.masterskılıckalkan.com adresleri ile irtibat kurulduğunda temin edilebilir.

-Son olarak ne söylemek istersiniz? 

K.Y.-Kılıç-Kalkan Halk Oyunu ruhunu yaşayanların bunu ömürlerinin sonuna kadar övünçle taşıdıklarına şahidim.

Yorum Ekle
Gönderilen yorumların küfür, hakaret ve suç unsuru içermemesi gerektiğini okurlarımıza önemle hatırlatırız!
Yorumlar
En son gelişmelerden anında haberdar olmak için 'İZİN VER' butonuna tıklayınız.