İzleyeni zamanda yolculuğa çıkaracak 7 dönem dizisi!

Downtown Abbey:

2010 yılı itibariyle ilk bölümü yayınlanan bu dizi, yayınlandığı tarihten neredeyse 100 yıl öncesini konu almakta. 1910'ların İngiltere'sini fon yapan dizi, büyük bir malikânede yaşayan aristokrat bir ailenin ve çalışanlarının hikâyesini dönemin politik ve güncel olaylarıyla harmanlayarak anlatıyor, zira dizi Birinci Dünya Savaşı'nın hemen öncesinde geçiyor. Titanic'in batışının bu dizideki fonlardan biri olması seveceğiniz küçük detaylardan sadece biri. Kostümler, konuşulan dil, vücut dili ve oyunculuklar son derece başarılı. Toplam 6 sezonu yayınlanmış olan bu diziyi ilgiyle izleyeceğinize inanıyoruz.

Babylon Berlin:

Son dönemde Alman yapımı dizilerin kalitesi "Almanlar bu işi biliyor" dedirtmeye başladı. Babylon Berlin'de onlardan biri. Hikâye, iki dünya savaşı arası dönemde Almanya'da geçiyor. Dönemin sosyolojik gerçekleri ve politik durumu başarılı bir şekilde ekrana yansıtılmış. Birinci dünya savaşı bitiminde yıkılan imparatorluk ve bir ulus devlet olmaya çalışan Almanya, savaşın sebep olduğu ekonomik buhran, ortaya çıkan yeni siyasi ideolojiler ve çok bilinmeyenli denklemler diziyi izlerken beyninizi hep diri tutuyor. Bu diziyi tema olarak suç, gerilim ve neo-noir diye tanımlayabiliriz. Dizinin katmanlı bir senaryosu ve çok karakteri olması nedeniyle ilk başta kafa karıştırabilir ama izledikçe sizi ekran başından kaldırmayacağını düşünüyoruz.

Mad Men:

Amerikan yapımı 2017 ile 2015 tarihleri arasında yayınlanan ve özellikle dram severlerin bayılacağı bir dönem dizisi. Fon olarak 1960'ların New York'unu ele alıyor. Reklamcılık ve medyanın altın çağını yaşamaya başladığı dönemde bir reklam şirketinde yaratıcı ekibin başında olan Don Draper'ı odak alıyor ve onun etrafında, ona dokunan kişilerin ve hayatların da hikâyeye katılmasını sağlıyor. Bunu yaparken dönem olaylarını da asla gözden kaçırmıyor. Dönemin politik olaylarını ve sosyolojik yapısını son derce başarılı yansıtan dizide kıyafetler ve evler de izlenmeye değer.

Glow:

Çılgın 80'ler kostümlerini, makyajlarını seviyorsanız bu dizide bol bol onlardan göreceğinizi garanti ediyoruz. Kocaman kabarık saçlar, payetli pırıltılı elbiseler ve abartılı çok renkli makyajlar içeren bu dizi televizyon dünyasına bir kadın dövüş programı ile ilk kez adım atan bir grup kadının hikâyesini anlatıyor. Aralarında geçen çekişmeler, kıskançlıklar ama kocaman bir dayanışma da içeren bu diziyi izlerken hem çok eğlenecek hem de zaman zaman gözyaşlarınızı tutamayacaksınız.

Elveda Rumeli:

Türkiye'de dönem dizisi olarak birçok saray dizisi çekilmiş olsa da Elveda Rumeli aralarından sıyrılır. 1890'lı yılların sonunda geçen dizi Makedonya'da çekildi. İsmini o dönemlerde Balkan halklarının ayaklanması ile bağımsızlıklarını ilan ederek Osmanlı'dan kopuşundan alır. Güzel bir aile dizisi olarak yayınlandığı dönemde yalnızca göçmen ailelerin değil tüm Türkiye'nin kalbine taht kurmuş bir dizidir. Bu başarısında senarist ve yönetmenin orijinal bir iş yapmış olmalarının yanı sıra kadroda yer alan usta oyuncuların katkısı da büyüktür. Büyük bir ailenin yer yer acıklı, yer yer komik olan hikâyesini 1890'lı yılların Osmanlı'sını fon alarak dönemin politik olaylarına ve aynı çatı altında yaşayan farklı milletlerden insanların arasındaki ilişkiye ayna tutan güzel bir yapım.

Call the Midwife:

1950'lerin sonu 60'ların başında Londra'da geçen ve dönemi, gebelerin ve ebelerin gözünden anlatan, yürek burkan ama aynı zamanda yürek ısıtan bir dizi. Erkek egemen bir medyanın var olması nedeniyle doğum sahnelerinin kadın oyunculara işkence çekiyorlarmış gibi oynatılması birçok kişinin hafızasında doğumun acılı ve sancılı olacağı fikrini yerleşiyor olsa da bu dizide izleyeceğiniz doğum sahneleri aslında son derece gerçeğe yakın ve kadınları korkutmaya çalışmayan cinsten. Sadece bu bile birçok kadının izlemesi için bir sebep olabilir.

Çemberimde Gül Oya:

1970'lerin sonunda İstanbul'da geçen hikâye yine birçok kişinin yaralarına dokunmayı başarmış, Türkiye'nin başarılı dönem dizileri arasındadır. "Olaylı" yıllar olarak bilinen bir dönemde üniversitede filizlenen aşkları, zengin/fakir aşkını konu alsa da klişeleştirmeden işleyebilmesi, anne/kız ilişkilerine yaklaşımı ve dönemin dayanışma kokan havasını hepimize aktaran bu diziyi Çağan Irmak çektiği için ağlamadan izleyebileceğinizi sakın düşünmeyin.