Hava Durumu

Tekirdağ'dan Bursa'ya uzanan başarı hikayesi! Bir yıldız doğuyor!

8 yaşında Tekirdağ'da müzik serüvenine başlayan sanatçı Mehmet Emin Kabakçı, 19 senedir birçok yarışmaya katılarak başarısını taçlandırdı. İmkansızlığa meydan okuyan Kabakçı, bir yandan usta sanatçılarla aynı sahneyi paylaşırken, diğer yandan da Russel Crowe ile aynı filmde oynama şansını yakalamış nadir birisi.

Haber Giriş Tarihi: 27.11.2018 10:06
Haber Güncellenme Tarihi: 27.11.2018 10:06
Kaynak: Haber Merkezi
https://www.yenidonem.com.tr/
Tekirdağ'dan Bursa'ya uzanan başarı hikayesi! Bir yıldız doğuyor!

-Tuğba ÖZ-

Müzik...

Kimini kederlendiren

kimine şifa olan

ruhu gösteren ayna

insanı içine alan bir sanat...

Bu sanata kendini kaptıran ve adayan bir isim çıktı karşımıza.

8 yaşında TRT 4 ekranının karşısında eline kumanda alıp şarkı söylemeye başlayan şimdilerde Kültür ve Turizm Bakanlığı Güzel Sanatlar Genel Müdürlüğü Bursa Klasik Türk Müziği Korosu Devlet Misafir ses sanatçısı.

Mehmet Emin Kabakçı.

Röportajımızda bize bir ders verdi Mehmet bey. İmkansız hiçbir şey yoktur. Yeter ki siz isteyin.

Ne demiş John Lennon 'Hayal et'...

Mehmet bey, ne hayal ettiyse bugüne kadar birer birer gerçekleştirmiş bir isim. Biz de Mehmet Bey'in hayalini nasıl gerçeğe dönüştürdüğünü konuştuk.

Öncelikle sizi tanıyalım. Kendinizden bahseder misiniz?

Tekirdağ doğumluyum. Selçuk Üniversitesi Dilek Sabancı Konservatuarı Geleneksel Türk sanat müziği icracılığı mezunuyum. Bunun yanında o dönemlerde TRT bünyesindeki değerli devlet sanatçılarıyla çalışma fırsatı yakaladım. Aynı zamanda ses icramın yanında tanbur çalmaya çalışıyorum. Bununla birlikte Musiki derneklerinde büyüdüm. Konya Musiki Derneği'nin bendeki yeri çok farklıdır sahne tecrübem ve musikiye olan ilgim olsun beni tetikleyen en önemli faktörlerdendir. Ayrıca konservatuar dönemlerimde TRT bünyesinden Kültür ve Turizm Bakanlığı sanatçılarından meydana gelen Nevbahar Türk müziği kurduk. Dünya Müzik Festivali kapsamında Kültür Ve Turizm Bakanlığı'nın görevlendirmesi ile gurup olarak Finlandiya, Estonya, Danimarka, Makedonya, Saray Bosna gibi ülkelerde Türkiye'yi temsil ettik. TRT Ankara Radyosu Ses Yarışması, Çorlu Türk Musikisi Federasyonu Türk Sanat Müziği Ses Yarışması, Bodrum Ustalara Saygı Ses Yarışması ve Radyo Alaturka Türk Sanat Müziği Ses Yarışması'na katıldım.

Katıldığınız yarışmalardaki başarılarınızdan bahseder misiniz?

Radyo Alaturka Türk Sanat Müziği Ses Yarışması ile Karabük Üniversitesi Türk Sanat Müziği Yarışması'nda Türkiye birinciliğine layık görüldüm. Bodrum Ustalara Saygı Ses Yarışması, Ankara Radyosu Türk Sanat Müziği Ses Yarışması ve Türk Musikisi Federasyonu Ses Yarışması'nda ise Türkiye üçüncülüğünü kazandım.

Çocuklukta müziğe ilginiz var mıydı?

Çocukluğumda müziğe ilgim vardı. Söylentilere göre müziğe, TRT 4 izlerken kumandayla şarkı söyleyerek başlamışım. Kumandayı mikrofon yerine koyarak Melihat Gülses'in ve değerli Münir Nurettin Selçuk'un 'Beni Kör Kuyularda Merdivensiz Bıraktın' şarkısını söylermişim. Bu usta isimlerle büyüdüm ve Türk sanat müziğine olan ilgim ve heyecanım daha çok arttı.

Ailenizde sanatçı var mı?

Ailemde sanatçı yok. Ancak validemin sesini Perihan Altındağ  Sözeri'ye benzetirler. Babam da çok davudi bir sestir. Ancak profesyonel manada yok.

Sesinizi ilk kim ve nerede keşfetti?

Ben küçük yaşlardayken bir devlet sanatçımız vardı Canip Kaldan. İlk o fark etti beni Edirne'de iken. Edirne' de bir musiki derneği olduğunu duymuştum ve oraya gittim. Onun tarafından musiki derneklerine çağrıldım ve bu şekilde konservatuara yönelip, profesyonelliğe bir başlangıç yaptım. İlk olarak tasavvuf dalında başladık. Sonra Türk musikisine yöneldik. Şu an ne tevafuk ki aynı kurumdayız.

Türk sanat müziği seçmenizin nedeni nedir?

Türk sanat müziğini seçmemin tek nedeni beni tanımlaması, beni betimlemesi. Bizdeki mana musikisidir zaten. Türk sanat müziğindeki hiçbir söz boşuna yazılmış bir söz değildir. Malum bizde güfte ve beste vardır. O güfte müziğin şiiridir. Ve o şiiri hissettirmeye çalışır o beste ile müzik. Yani hiçbir şarkının hiç hikayesi yok diyemeyiz. Çokça hikayesi vardır. En basit örneği: Selahattin Pınar 'Afife Jale'dir. Bundan çok etkilenmiştim o dönemlerde. Musikiye başlamam konusundaki en büyük faktörlerden bir diğeri de bu hikayedir.

Peki siz beste yapmayı düşündünüz mü? Böyle bir çalışmanız var mı?

Küçük çaplı beste çalışmalarım var. Şu anda gayet gidiyor çalışmalarım karalamaya gayret gösteriyorum.

Türk sanat müziğinin belirli bir kitle tarafından tercih edilmesinden rahatsız mısınız?

Kesinlikle rahatsız oluyorum. Bundan dolayı şu anda biz gençlere düşen görev büyüklerimizin verdiği ve sahip olduğu o bayrağı en nice yerlere taşıyabilmek. Bunu tüm genç arkadaşlarıma ve meslektaşlarıma da tavsiye ediyorum. Çokça çalışıp popülerlikten ziyade müzikalite sahibi olup talebeler yetiştirmeye yönelmek istiyorum. Bu müziğin sadece bu şekilde nesilden nesle aktarılacağını düşünüyorum. 

Günümüzde gençlerin Türk sanat müziğine eğilimi var mı peki? Giderek artıyor mu bu oran?

Var şu an çok fazla. Kültür ve Turizm Bakanlığı'nın da en büyük güzel yanı şu; bakanlık bünyesinde gençlik koroları kuruluyor şu anda. Bazı pilot şehirler ve bölgeler var. Onlardan biri de Bursa (diğerleri Ankara, İstanbul) bu da çok mutluluk verici. Şimdi daha da fazla musikiye yönelen, musikiye heyecanlı gönüllerinde hisseden genç kardeşlerimize faydalı olmaya çalışacağız.

Usta sanatçılarla birlikte çalışmışsınız bunlar hangi isimler? Nasıl gerçekleşti tanışmalar ?

Melihat Gülses, Umut Akyürek, Ahmet Özhan, Muazzez Ersoy gibi değerli devlet sanatçılarıyla birlikte çalıştım. Melihat Gülses ile Konya Selçuklu Üniversitesi'ndeyken tanışma fırsatım oldu. Konseri olduğunu duydum ve hemen konsere gittim. Konserdeyken birden yanına gittim ve 'Ben de sizinle şarkı söylemek istiyorum' dedim. Ardından güldü ve konser çıkışı bir kağıda not yazdı: 'Değerli Mehmet Emin yavrum, tüm yaşamında başarılar, bir gün seninle birlikte aynı sahnedeyiz'. Sonrasında aradan 1-2 yıl geçti. TRT Müzik'te 'Fikrimin İnce Gülü' yayınına başladı Melihat Gülses. Ve bana yazdığı o mektupla beni canlı yayınına davet etti. Programda bir tane solo şarkı söyledim. Bir tane de birlikte düet yaptık. Çok keyifli bir yayındı. Hayalim gerçek oldu. Ayrıca musikiye beni tetikleyen ve her zaman desteklerini üzerimde hissettiğim Sühan İrden, Vedat Kaptan Yurdakul, Melihat Gülses, Umut Akyürek, Orhan Ayaz, Hakan Özlev'e de teşekkürlerimi sunuyorum.

Bursa'yı siz mi tercih ettiniz? Neden?

Bursa küçük yaşlardan beri aklımda olan bir şehir. Aklıma kazınan en büyük yanı ise Türk musikisinin başkentlerinden birisi olması. Bursa'nın çok uhrevi ve maneviyatı çok yüksek musiki lezzeti olduğunu düşünüyorum. Bursa çok güzel bir sanat şehri kesinlikle.

Yurt dışında verdiğiniz konserlerde ilgi ne düzeydeydi? Türk sanat müziği beğenildi mi?

Evet gerçekten beğenildi. İnsanların Türk sanat müziğine bakışına canlı canlı şahit oldum. Konserlerimizde herkes bizi pür dikkat dinliyordu. Hatta konser bitişinde makamlar hakkında soru sordular. En etkilendikler makam ise Hicaz makamı idi.

Hedefleriniz neler? Belirli bir yol haritanız var mı?

Öncelikli hedefim tüm ülkede Türk sanat müziğini layıkıyla temsil etmek. Bunun yanında da güzel bir Türk musikisi grubu kurup tüm dünyaya sesimizin gidebileceği en uç noktaya kadar Türk musikisini gönüllere kazımak.

Peki gurubunuzda kimlerin olmasını isterdiniz?

Kafamda belirli isimler var. Bursa'nın da çok değer verdiği gerçekten Türkiye'de sayılı kanun virtiözlerinden Savaş Özkök var. Kendisiyle güzel projelerimiz var ve şu anda alt yapısını kurmaya başladık. Grup hazırlıklarımız sürüyor.

Russel Crowe'un 'Son Umut' filminde rol aldınız bunun hakkında bir şeyler anlatabilir misiniz? Nasıl gerçekleşti?

İmkansız gelen şeyler bazen tevafuk haline gelebiliyor. Milyonda bir ihtimaldi belki benimkisi de. Gladyatör filmiyle tanıdığım ve çok sevdiğim aktörlerdendir kendisi. Birgün ney sanatçısı arkadaşım Mustafa Şentürk, film için bir müzisyen seçecekler dedi. Ben de ardından kayıt ve fotoğraflar gönderdim. 120 gün sonra cevap geldi ve kaydım seçildi.

Hangi rolde oynadınız? Nasıldı usta isimlerle olmak?

Filmde Osmanlı döneminde yetişen genç sanatçı rolündeydim. Fethiye Kayaköy'deki sete çağrıldım. 23 saat sürdü set. Hep birlikte Russel Crowe, Cem Yılmaz, Yılmaz Erdoğan şarkılar söyledik. Çok keyifli bir tecrübeydi.

Filmde rol almanızın ardından oyunculuğa da bir yöneliminiz oldu mu?

Tabi ki. Şu an kendimce küçük çaplı senaryolar yazmaya da başladım. Russel Crowe'un sette kullandığı bir cümle vardı 'Hiçbir şey imkansız değil' derdi ve sırtımı sıvazlardı. O andan itibaren yaşantımda büyük değişiklikler meydana geldi.

Son olarak müziği bize tanımlayabilir misiniz?

Bana göre müzik, her anımızın bir yansımasıdır. Mutluluğumuzda, hüznümüzde, heyecanımızda bizim hücrelerimize sarılan, iliklerimizde yaşattığımız nadide, bazen somut bazen soyut bir canlıdır. Bir organdır bence müzik bizimle birlikte yaşayan.

Yorum Ekle
Gönderilen yorumların küfür, hakaret ve suç unsuru içermemesi gerektiğini okurlarımıza önemle hatırlatırız!
Yorumlar
En son gelişmelerden anında haberdar olmak için 'İZİN VER' butonuna tıklayınız.