Hava Durumu

Haberin mutfağı gündemi belirledi

Gazetemizin güçlü kalemleri ve kurumumuz çalışanları kuruluş yıldönümümüze özel kaleme aldıkları yazılarında duygularını aktararak teşekkürlerini iletti.

Haber Giriş Tarihi: 24.05.2017 10:29
Haber Güncellenme Tarihi: 24.05.2017 10:29
Kaynak: Haber Merkezi
https://www.yenidonem.com.tr/
Haberin mutfağı gündemi belirledi

Güçlü yazar kadrosu, genç ve yetenekli yazı işleri ekibiyle, Bursa'nın tüm sorunlarına parmak basan, Bursalıların sesi olan YeniDönem; özel haberleriyle kentin gündemini belirledi. Siyasette, eğitimde, çevrede, sağlıkta, asayişte, sporda gözden kaçanı yakalayan, yazılamayanı yazan YeniDönem, Bursa'nın sesi oldu. Yazarlarımız Lale Akasoy, Gül Kolaylı, Yüksel Baysal, Yusuf Kayışoğlu, Vedat Aslan, Mustafa Özkeskin ve Engin Aksöz yazılarıyla Bursa'nın gözü kulağı oldu.

 

#Mutluyıllar

Asuman Kurt ÖGE

Bir tarif arıyorduk!

Önce kitapları bir bir elden geçirdik.

Renkli resimlerle dolu, kalıplı, ölçülü, adını bile duymadığımız farklı malzemeli bir sürü liste vardı. Ama aradığımız tarif hiçbir kitapta yoktu.

'İnternete göz atmalıyız' diyerek pek çok sitede gezinmeler, blogları taramalar, hatta reklamlar...

Hepsinde de onlarca, yüzlerce tarif...

Ama yok yani, yok, aradığımız tarif onlardan biri de değil!

Düşündük de bu böyle olmayacak!

Kişi en güzel tarifi kendi yapacak.

Hem öyle kaşıkla, ölçüyle, bardakla değil, göz kararı. Hem içten, taa içten, 'sevgimi

kattım' dediklerinden.

Kocaman bir ailenin seveceği cinsten...

***

Elbette bu tarifin püf noktaları vardı.

Öncelikle yapılacak şey sevilmeliydi.

Öyle tek başına olacak iş de değildi, ekip arkadaşları gerekti.

O ekipte değerli olduğunu hissetmek önemliydi.

Ve yanındakilerle uyum lazım gelirdi...

Diye düşünürken; şehrin usta şeflerini davet ettik.

Bu işin eğitimini alanları bir araya getirdik.

Meraklı ve isteklilerle buluştuk.

Tecrübe sahibi olanlarla konuştuk.

Hep beraber malzemeleri hazırladık:

Sorumluluk, güven, azim ve takdirle başladık.

Sevgi, aidiyet ve mutlulukla devam ettik.

Üzerine ise hiç bitmeyen coşkumuzu ekledik.

Sonuç mu? Müthiş keyif verici oldu.

Bu tarifin adı 'YeniDönem'di.

***

Usta şair Can Yücel'in mısralarını yüksek sesle söylemeliydi artık:

"...Kapat gözlerini bir hikâye yarat,

Vazgeçme hissedilir, biraz da sıcaklığını kat

Kalbindeki elleri bırakma sıkıca tut

Çünkü varlıktır sevgiye en güzel kanıt

Yalnızlığın saltanatını sür, sür ama

Birikmiş sevginden, herkese bir parça ver

Bir tebrik, bir arama bin umuttur insana

Mutlu yıllar, mutlu yıllar sana"

Biz kocaman bir aileyiz...

#Mutluyıllar 'YeniDönem' ailesi.

 

********************************************

DÜN, BUGÜN VE GELECEK

Turgay Akbulut

Basın; hayatı ve onun fonksiyonlarını sorgular. Bunu yaparken de kamu yararını önceler. Bir basın organının kıymeti de kamu yararını gözetme görevini ne kadar yerine getirebildiğiyle ölçülür.

Basının, hayatın her alanına dokunması, beraberinde bu alanların da basına 'dokunması' anlamına geliyor. Basın çalışanları giderek daralan bir alanda, vatandaş ve ülke menfaatlerini korumaya çalışırken; sık sık kendisinin 'vatandaş' ya da 'ülke' olduğunu iddia edenlerin baskısıyla karşılaşıyor. Ne yazık ki basın kültürü ve özgürlüğü açısından çok gerilerde kalmış bir ülkeyiz.

Hukuksal olarak garanti altına alınmamış bir basın özgürlüğüne, toplum da sahip çıkmaz ise basının yaşayacağı dönüşümün sorumlusu kim olur?

***

Üretim, tüketim biçimleri ve kültürel duruşu hızla değişen Türkiye'de, kamu yararının ne olup olmadığı da sorgulanmaya değer. Bu sorgulamadan çıkacak sonuç, basının kendini konumlandırma biçimini etkileyecek belki de safların yeniden karılmasına neden olacaktır.

'Kamu' nedir, kimdir? Sistematik olarak, bu soruya verilecek cevabın değiştirilmeye çalışıldığını görüyorum. Kamunun ne anlama geldiğini bilmeyen bir basından söz edilebilir mi? Kafalarındaki kamu algısıyla, kamudan başka herkese hizmet edenler, bizleri kamuyu yeniden tanımlamaya mecbur ediyor. Siyaset ve kamunun birbirinden başka şeyler olduğunu görmek zorundayız. Kamuyu temsil ve yönetme yetkisi asla kamunun kendisi olmak anlamına gelmez. Hatta kamu ve siyaset kurumu çoğu zaman çatışır ki, basın bu noktada tavrını siyasetten yana koyarsa kamuya ihanet etmiş olur.

***

Bursa, çağın getirdiği hızlı değişim ve dönüşüme ayak uydurmaya çabalarken, bir yanıyla da köklerine sıkı sıkıya bağlı kalma gayretinde. Kentin bir yanı olağan akışındaki Avrupa görüntüsünü sahnelerken, bazı bölgeleri sizi yüzlerce hatta binlerce yıl önceye götüren zaman tünelinden farksız.

Bursa'da, insanlar, dernekler, kurumlar, hatta siyaset ve basın bile çoğunlukla kendini, geçmiş, bugün veya gelecek algısından sadece biriyle tanımlıyor. Geçmişte hapsolmuşlar, sadece günü yaşayanlar ve gelecek kaygısıyla kıvrananların oluşturduğu bu kalabalık içinde YeniDönem, üç farklı zamanın temsil ettiği algı ve kavrayışı inşa etmek çabasında.

***

Kültür ve insanla birlikte hızlı değişim ve dönüşümün bir parçası olan YeniDönem; zamanın getirdiği tüm dayatmalara karşı geçmişin, geçmişte kalmasının geleceğe giden yola ihanet olduğunu düşünür.

Bu çatı altındaki insanların olayları okuma ve sunma biçimini özetlemesi bakımından önemli bir noktadır; YeniDönem hadisenin başlangıç ve bitimini haber saymanın toplumu eksik bilgilendirme olduğunu kabul eder. Vuku bulan hadise her ne olursa olsun muhakkak bunun geçmişle bir ilgisi ve geleceğe bir etkisi olacaktır. Bu nedenle ki burada hadiseleri algılama ve anlatma yöntemi; dün, bugün ve yarın süzgeciyle yapılır.

YeniDönem; dün, bugün ve yarındır...

***

Haber; yaşamın kendisi değil midir? Dünyaya gelişimiz de bir haberdir, imamın okuduğu selada... Gazetecilerin, haberi yorumlama biçimi ile hayatı yaşama şekilleri birbirine çok benzer. YeniDönem yaşamlarımıza dokunan yeni bir yorumdur. Ve herkese uygun bir yorumumuz mutlaka vardır.

***

'Zaman ne çabuk geçiyor' sözü ancak bir mahkûmu ya da yol gözleyeni mutlu edebilir. Zira geçen gün ömürdendir... YeniDönem 8'inci yaşını kutluyor. Ben ise YeniDönem'deki 2'nci yılımı henüz geride bıraktım. Kısa sayılabilecek bu zamanın bana ne kadar fazla şey kattığını görünce, tükenen ömre rağmen seviniyorum. Mutlu hissettiğim bu atmosferi yaratan herkese teşekkür ediyorum.

 

********************************************

DAHA NİCE GÜZEL YILLARIMIZ OLSUN...

LALE AKASOY

Zaman su gibi akıp gidiyor avuçlarımızın arasından...

Günler haftaları, haftalar ayları, aylar yılları hiç hızını kesmeden, soluk bile almadan kovalıyor adeta...

Geçip gidiyor günlerimiz işte!

Acısıyla, tatlısıyla...

Yoruluyoruz, yaşlanıyoruz...

Önemli olan bize ayrılan zamanda ne kadar verimli olduğunuz, ne yaptığımızdır...

Zaman her şeyi unutturur derler ama her şey dün gibi anılarda...

Sadece, "Hadi ya! O kadar oldu mu? Ne ara geçti bu zaman! Ne kadar çabuk geçti bu yıllar!" gibi cümleler akar dilimizin ucundan zaman adına...

***

Evet, bugün gazetemiz YeniDönem'in 8. kuruluş yıl dönümü.

Zaman gerçekten çok ama çok çabuk geçti.

Daha geçen gün arkadaşlarla

"Şaka maka ama 3. yılımı dolduruyorum burada" diye konuşuyorduk aramızda.

"Zaman sessiz bir testere gibi" adeta...

Her kuruluş yıldönümünde "Biz büyük, mutlu bir aileyiz" diye yazıyorum.

Gerçekten de öyle.

Bilen bilir beni, birilerine yalakalık yapmak hiç tarzım değildir.

Genelde bodoslama dalarım...

Bu gazetede olmaktan, burada güzel insanlarla, dostlarla çalışmaktan mutluyum.

"Hiç mi tartışmanız, kavganız, küskünlüğünüz, kırgınlığınız olmuyor" diye düşünenler, soranlar olabilir aranızda. Küskünlük, kırgınlık değil ama tartışma gırla...

***

Şimdi öncelikle:

Yaşadığım olumsuz her olayda, benimle ilgili yapılan her şikayette adeta "Koruyucu kalkan" gibi her daim yanımda olan Genel Müdürümüz İbrahim Öge ile (kardeşim) birlikte çalıştığım için şanslıyım.

Teşekkürler...

Yine Gazetemizin CEO 'su Oğuzhan Kutlucan'a "Ablam..." diye başlayan cümlelerine, manevi desteğine teşekkürler.

Hani birçok çalışan der ya, "Ayaklarım geri geri gidiyor. Hiç işe gidesim yok" diye.

YeniDönem gazetesinde çalıştığım süre içerisinde böyle bir duygu hiç yaşamadım inanın.

Bunda çalışma arkadaşlarımın, müdürlerimin ve patronumun katkısı büyük elbette.

***

Hey!

Güneşin kızı!

Güneşin kızını merak ettiniz "Kim" diye değil mi?

Dergi ve Ekler'den sorumlu Muhasebe Müdürümüz Asuman Kurt Öge'dir kendisi.

Elimiz, ayağımızdır bizim yani.

İyi ki tanımışım seni.

Yazı İşleri servisinde özveri ile çalışan gençlere, (Bildiğim kadarıyla yaşı 30 olan yok aralarında)

İlan ve Reklam Servisi'nin azimli insanları Sibel Barutçu ile Kadriye Öncü Pakten'e ve gazeteye emeği geçen herkese sonsuz teşekkürler.

Ve değerli yazar arkadaşlarım, emeğinize ve kaleminize sağlık...

Evet, yazımızın başında da dedik ya zaman su gibi akıp gidiyor avuçlarımızdan diye...

Daha nice güzel yıllarımız olsun hep birlikte...

 

********************************************

GERÇEĞİN PEŞİNDE KOŞMAYA ÇALIŞAN GAZETE!

Yüksel Baysal

Gerçeği aramaktır gazetecilik... Haberin peşinde koşmak, halkın doğru bilgilendirilmesini sağlamaktır.

Gerçeklere perde çekmek değildir.

***

Türkiye'de ne yazık ki iki tür gazetecilik ortaya çıktı.

Biri, militan, sloganlara dayanan, propaganda kokan, yorumların egemen olduğu gazetecilik...

Ötekisi, gücün her dediğini topluma kabul ettirmeye çalışan, çoğu kez icraat yapana değil icraatı eleştirenleri yerden yere vuran bir gazetecilik...

Siyasal iktidarın yedeğinde, ondan beslenen ve birer propaganda makinesine dönüşen, mesleğin bütün etik ilkelerine ihanet eden bir gazetecilik...

***

YeniDönem gazetesi bu ikisi de olmayan, haberle yorumu ayırmaya çalışan, hem iktidarın hem de muhalefetin sesine yer vermeye çalışan bir çizgi izlemeye çalışıyor.

Gazetenin yayınlamasından çok kısa süre sonra Salih Demirci'nin çağrısıyla bu gazetede yazmaya başladım. Kısa bir arayı saymazsak, gazetenin geride kalan 7 yılda kat ettiği mesafeyi en iyi yorumlayabileceklerden biriyim.

Her dönemde özgür ve bağımsız bir yayın politikası izlemeye çalışan Yeni- Dönem gazetesi, Sayın Oğuzhan Kutlucan tarafından satın alındıktan sonra da bu çizgisini değiştirmedi.

Bugün Genel Müdürümüz İbrahim Öge, mesleki kıdeminin getirdiği geçmiş ve bilgi donanımı ile yazarlara rahat bir çalışma ortamı sağlıyor.

***

Bursa'da onurlu bir şekilde gazetecilik yapmamızın bir başka nedenine daha dikkat çekmek isterim. Girdiğimiz her ortamda gerek Holding'in Yönetim Kurulu Başkanı Nurettin Kutlucan gerek patronumuz Oğuzhan Kutlucan ve tüm Kutlucan ailesinin Bursa'da saygın bir duruşunun olduğuna tanıklık ediyoruz.

Kimsenin haklarında kötü söz söylemediği; alçak gönüllü ve de işini yapmak dışında kaygısı olmayan bir ailenin destek verdiği gazetede de çalışmak gerçekten büyük ayrıcalık...

***

Nice yıllar diliyorum mutlu bir şekilde çalıştığım gazetem YeniDönem...

 

********************************************

TEŞEKKÜRLER YENİDÖNEM

Gül Kolaylı

YeniDönem Gazetesi 23 Nisan 2010 tarihinden bu yana yayın yolculuğunu sürdürüyor...

Ekim 2014 tarihinden bu yana ise gazetede nöbet değişikliği yaşandı...

İmtiyaz sahibi Pardus Yayıncılık Reklamcılık Halkla İlişkiler Matbaacılık, Madencilik Turizm Eğitim Kültür Sanayi ve Ticaret Ltd. Şti. adına Oğuzhan Kutlucan...

Genel Müdürü ise Bursa basınının yakından tanıdığı, mesleğin mutfağından gelen İbrahim Öge...

YeniDönem ailesine 1 Kasım 2014 yılında katıldım...

Yaklaşık 2,5 yıldır burada çalışıyorum...

Yazılarımızı betimlerken "Kaleme almak" deriz...

Aslında şimdilerde sadece sahadayken not almak için kalem kullanıyoruz...

Yazılarımızı bilgisayarda yazıyoruz...

Ama yazı için "bilgisayarda tuşladım" diyemiyoruz henüz...

Hâlâ kaleme bağlılığımız sürüyor.

Tıpkı kâğıda olan bağlılığımız gibi...

Gazete dışında olduğum zamanlarda en çok kâğıdı, kâğıt gazeteyi özlerim...

İşsiz kaldığımız dönemlerde internet yayıncılığı yaptık.

Ama tabir caizse kesmedi...

Hep gazete daha bir kalıcı geldi...

Her ne kadar internet yayıncılığı hızla gelişiyor, ön alıyorsa da...

Hâlâ gazetenin yerini tutmuyor...

Bir de şunu gördüm internet yayıncılığında...

Emek vererek haber oluşturuyor ya da köşe yazısı yazıyorsunuz...

Sonra bir nedenle site kapandığında

"Püf" tüm arşiv, tüm yazılar, tüm haberler uçup gidiyor...

Sanki hiç olmamış gibi!

Misal...

Bursa'da pek çok gazeteci gibi ben de bugüne dek 4 farklı gazete, 2 farklı dergide ve çeşitli internet sitelerinde çalıştım...

Çalıştığınız gazeteden ayrıldığınızda, internet haber sitesindeki yazılarınız kaldırılır...

Yoksunuzdur artık...

Ama... Basılı gazetelerdeki yazılarınız... Onlar kalır...

Kütüphanelerin arşivlerinde; bir yerlerde kalır...

Felsefi varkalmacılık diye bir tanımlama vardır (John Berger çok kullanmıştır).

Benimkisi de o misal.

Bir gazetede, yani kâğıda basılan bir yayında çalışmak, her zaman beni mutlu etmiştir...

Mesleki olarak son 2,5 yıldır YeniDönem ailesinde olmak ise benim için sahiden de bir ayrıcalık...

Ara sıra kendim için yazılar yazarım...

"Hayata dair çeşitlemeler" başlığı altında deneme tarzı...

Hatta...

2015 yılında yerelde Bursa Gazeteciler Cemiyeti'nin geleneksel başarı ödülleri yarışmasında

"Hayata dair bir çeşitleme:

Kedi dersi" adlı yazımla katılmıştım...

Jüriye sunduğum yazıda da "Kendim için yazdığım yazılardan biri. Yeniden okumaktan çok keyif aldığım bir yazı" demiştim...

Aynen öyleydi...

Mansiyon almıştı yazı...

Yine aynı yıl 2015 yılı...

Renault direnişlerini yakından izlemiş ve çok sayıda köşe yazısı yazmıştım; aslında zor bir alan... Hem takibi hem de yayımlanması açısından!

Zira gazetelerde işveren dünyasını yazmak her zaman evladır; ama emekçilerin sorunlarını yayınlamak hiç kolay değildir... Yazabildim... Gazetem de yayımladı...

Ve Metal Fırtına yazılarıyla Çağdaş Gazeteciler Derneği'nin Türkiye yerel haber ödülünü aldım aynı yıl...

Ne yazık ki plaketi almak kısmet olmadı.

Zira törene 15 dakika kala, 13 Mart'ta Çankaya Sanat Merkezi'ne çok yakın bir yerde Güven Park'ta bomba patladı...

Kızılay''da bir kafeteryada bir şeyler yemiştik...

Tam törene gitmek üzere kalkacaktık ki, 70 metre ötemizde patlama oldu, gökyüzüne alevler yükseldi...

Ve... 2016 yılında da yine BGC'nin Geleneksel Başarı Ödülleri Yarışması'nda köşe yazısı dalında Başarı ödülüne layık görüldüm...

Ha... Burada belirtmeliyim; BGC Yarışma Jürisi'nin büyük çoğunluğu Bursa dışındandır...

Yani yarışmaya sunulan eserleri yerelden bağımsız bir jüri değerlendirir...

18 Mayıs'ta düzenlenen törende plaketimi Bursa Milletvekili Ceyhun İrgil'in elinden aldım...

BGC Geleneksel Başarı Ödülleri Yarışması'nda YeniDönem ailesi olarak 3'ü başarı, 3'ü mansiyon olmak üzere 6 ödül aldık...

Şimdi... Bunları niye yazıyorum...

Hiçbir zaman başarılarıyla övünen biri olmadım...

Hatta biri beni övdüğünde hâlâ yüzüm kızarır; utanırım...

Hâlâ eksiklerim olduğunu düşünür, sürekli okur, araştırır, kendimi geliştirmeye çalışırım...

Sahada olmayı tercih eden bir gazeteciyim... Etkinlikleri izler, köşeme taşırım...

Bugüne kadar hiçbir söyleşimi soruları gönderip cevapları alma şeklinde gerçekleştirmedim.

İki yıla ikisi yerel biri ulusal olmak üzere 3 başarı ödülü ve 10'un üzerinde plaket sığdırabilmişsem...

Bunda çalıştığım gazetenin payı büyük...

Ve... Son olarak şunu belirtmek istiyorum:

Bunca yıldır yerel ve ulusal mesleki başarı ödülleri alır dururum...

İlk kez çalıştığım gazete teşekkür belgesi verdi... Diğer ödül alan arkadaşlara da sordum, onlar da "İlk kez" dediler...

Teşekkür'e teşekkürle karşılık verilmez ama...

İlk kez olduğu için teşekkürler YeniDönem gazetesi...

 

********************************************

YENİ BİR DÖNEMDE YENİDÖNEM'DE OLMAK

Yusuf KAYIŞOĞLU

Özel günler için yazmak gerçekten zordur. Bir kere özel... Amacı var...

Günlük bir konu olmaz.

Daha özenli bir konuyu gerekli kılar.

Fazlası bazen yanlış anlaşılır. Dozu düşük tutmak özensizliğe girer.

Zordur yani...

İster bir paragraf yazın isterse bir sayfa... Kolay değildir.

YeniDönem'e geliş kapımız olan İbrahim Öge'yle yıllarca ayrı gazetelerde görevlerde bulunmuş, muhabirlik yapmış birisi olarak ilk kez birlikte çalışıyoruz.

Aynı yollardan geçmiş olmanın bir avantajı belki de genel müdür olarak da yayın yönetmeni olarak da hem bugünü hem geçmişi harmanlıyor olması...

Ve tabii...

Keşfedilmemiş bir tarih kitabı gibi YeniDönem'de çalışmayı bugüne kadar keyifli kıldı.

Bursa'nın genç gazetesi YeniDönem. 8 yıl önce kuruldu.

Eller değişti. Ama yolculuğu sürüyor...

Salih Demirci, İbrahim Öge ve şimdi de Oğuzhan Kutlucan idaresinde...

Yani YeniDönem, adına uygun bir seyirde yolculuğunu bugüne kadar sürdürdü.

Sekizinci yılında.

Farklı renkleri buluşturarak yoluna devam etmeyi amaçlayan YeniDönem'e baktığınızda gazeteciliğin ölmediğini, yaşamaya devam ettiğini anlıyorsunuz.

Bunu sağlayanlar Kutlucan'lar.

Gazetenin teslim edildiği Oğuzhan Kutlucan, gençliğiyle YeniDönem'i şekillendiriyor.

Çalışanın kendisini evinde hissetmesi için özen gösteriyor.

İnsanın kendini evinde hissetmesi güzel bir duygu...

Çünkü gazetecilik sevmeden, sevilmeden yapılabilecek bir iş değil.

Yükü ağır. Sorumluluğu büyük...

Adalete, özgürlüğe, insan olmaya dair inancı olan gazeteci bilir.

Gazetecilik, sert esen rüzgârlara göre yön değiştirerek ayakta durmayı değil, aksine olduğun yerden o dalgalara göğüs germeyi gerektirir.

Özgür basın sözü de burada anlamını bulur.

Özgürlüğü, özgürlüğümüzü yeşerten YeniDönem'lere çok daha fazla ihtiyacımız var. Burada olmak güzel.

Yeni bir dönemde YeniDönem'de yazmak keyifli...

 

********************************************

BURSA İÇİN BİR DEĞER...

Cennet CANKILIÇ

Bursa'nın değerleri vardır, Bursa ile özdeşleşen markaları. İşte bir döneme

"Küçük Bab-ı ali" diye damgasını vurmuş Bursa basınının gazetelerinin her biri birer değerdir, her biri eşsiz markadır.

YeniDönem de böyle...

8 yıl önce Türkiye'nin bulunduğumuz böyle yeni bir döneme gireceğini kim bilebilirdi?

YeniDönem gazetesi sanki o günlerde bu adı alarak Türkiye'nin yeni döneminin habercisi gibi kuruldu, gelişti ve büyüdü.

Bursa basınının değeri olarak kabul gördü, okurun gönlünde taht kurdu. 8 yıl önce Salih Demirci'nin girişimleriyle bir grup gazetecinin gazetesi olarak yayın hayatına başlayan bu gazete, hakikaten kısa sürede çok yol katetti ve son 3 yıldır da ilk sıralara oturdu.

YeniDönem'de bu benim bu ikinci yayın dönemim. İlk olarak 2011'de Salih Demirci'nin ısrarlarıyla yazmaya başlamıştım. Bir buçuk yıl sürdü.

Sonra ayrıldım, kendi ajansımı kurdum. Şimdi de yine Genel Yayın Yönetmenimiz ve dostum İbrahim Öge'nin ısrarıyla yeniden bu gazetede yazıyorum.

Yayın politikası, çizgisi ve çalışanları ile farklı. Bir kere bu gazetenin taraflı olmasını ve dik duruşunu beğeniyorum.

Gazeteler taraflı olur mu?

Diyeceksiniz.

Evet olur.

Nerden ve kimden yana?

Vatanından, ülkesinden, devletinden ve milletinden yana.

Milli ve yerli bir gazete olarak yerelden evrensele uzanan o haber çizgisinde, Türkiye'nin, Bursa'nın çıkarlarını çok rahatlıkla görebilir, duyabilirsiniz.

15 Temmuz gecesi sokakta işgalciler bu millete kurşun sıkarken, basın devleri yayınlarını durdurmuş, baskıya girmek için durumun netleşmesini beklerken bu gazete "Asker kışlaya" manşetini çekinmeden atmış ve ilk baskısını hemen yaparak sabahın ilk ışıklarıyla dağıtıma geçmişti.

Benim için taraflı ve dik duruş işte budur. Korkmadan, çekinmeden milletinden yana yayın yapmak.

Çizgisini beğeniyorum, her siyasi görüşe, her kesime rahatlıkla hitap edebilen bir gazete.

Çalışanlarıyla da farkı fark ediliyor.

İbrahim Öge öyle bir kadro kurmuş ki, muhabirin, editörün, gazetecinin artık kolay kolay yetişmediği ve sosyal medya ile ajanslara kurban edildiği bu dönemde pırıl pırıl iletişim mezunu gençleri almış.

Demiş ki:

"Bundan böyle hatanız benim hatam. Ta ki sizler bu işi öğreninceye kadar ve ben size kafanıza soka soka bu işi öğreteceğim. Gitmek isteyen şimdi gidebilir."

Bu kadronun Bursa basını için önümüzdeki dönemde yetişmiş elemanlar olarak katkı sağlayacağı ve nefes aldıracağı umudunu ben de taşıyorum. Genç kadronun en önemli avantajı ise Bursa basınının tecrübeli kalemleriyle çalışıyor olmaları. Teknik servisten tutun da köşe yazarlarına kadar. Her biri alanında bir değer.

Bursa'nın sesi, kulağı ve gözü olan YeniDönem'e bundan sonraki yayın hayatında da başarılar diliyorum.

 

********************************************

NİCE YILLARA YENİDÖNEM...

Nuri Yavuz

Dünya bir değişim ve dönüşüm çağı yaşıyor. Küreselleşmenin olumlu/olumsuz birçok etkisiyle hemen her gün yeni yüzleşmelerle karşı karşıyayız.

Sanayi devriminde demir yolu nasıl ki mesafelerin kısalmasını sağladı ise bugün de yeni dünyada dijitalleşme global bir bilgi akışıyla sınırları ortadan kaldırdı. Bu durumu, çoğunlukla neden olduğu bilgi kirliliği ve kültür erozyonu sebebiyle cinnet akımı olarak yorumlasam da aslında insanlık için evrensel iyiliğe vesile olabilecek bir güç olarak gördüğümü de itiraf etmeliyim.

Doğru kullanıldığında bu sınırsız iletişimin son derece sağlıklı örnekler sunabileceğine de tanık oluyoruz. ('Aylan Bebek' fotoğrafı)

Sanayide, tarımda, eğitimde, sağlıkta, hizmette farklı birçok sektörde yenilenme adına yıkıcı etkiler yapan dijitalleşmeye karşı belki de en ağır kaybı gazeteler veriyor. İnternet ve sosyal medyanın yükselen trendi, toplumda yeni alışkanlıklar ve tercihler gelişmesini sağlarken basılı medyaya olan ilgiyi her geçen gün aşağıya çekiyor.

Öte yandan hayatımızı işgal eden bu sanal realite, dezenformasyonun yanında gazetecilik mesleğinde de büyük kayıplara neden oluyor. Hâlihazırda sınırları çizilmeyen bu meslek alanına, adını yazabilen herkesin dâhil olabilmesinin ve bunun yanında internet üzerinden mesleğin etik değerleriyle uzaktan yakından ilgisi olmayan kişilerin gerçekleştirdiği sızlamaların, meslek ilkelerini altüst ettiğini görüyoruz.

Gazetelerin yalnızca dün ve bugüne karşı değil özellikle yarına yani geleceğe karşı bir sorumlulukla hazırlanması gerektiğini düşünen bir fert olarak gazetecilik mesleğinin de belli nitelik, ilke ve sorumluluklar çerçevesinde icra edilmesi gerektiğine inanıyorum. Bu kapsamda bizlere iletişim fakültelerinde 'blackmailing and journalism' yani 'şantaj ve gazetecilik' başlığıyla verilen derslerden esinle yerelden ulusala birçok medya unsurunun gazetecilikten çok şantaja hizmet ettiğini çok sayıda örneklendirebiliriz. Bu noktada kişi ve kurumların da basınla ilişkilerinde sağlıklı bir süreç adına 'medya okur-yazarlığı'nın yanında iletişime yönelik bir çaba içinde olmadıklarını görüyoruz.

Özellikle kurumların büyük kriz anlarında gazetecilerle temas kurduğuna, normalleşen zaman içinde şantajın esiri olduklarına şahitlik ediyoruz. Bu hem gazetecilik mesleği hem de şantaja boyun eğen kurumlar adına çok ciddi bir sorundur.

İtibar katillerinin bu mesleği, kişisel hesaplarına kamuflaj olarak kullanmalarına hem bireysel manada hem de mesleki örgütlenmeler olarak izin vermemeliyiz.

Bunun yolu ise herkesin mesleğini en doğru biçimiyle icra etmesinden geçiyor. Öte yandan kamusal hakları savunma misyonu olan bu mesleğin korunması adına gerekli kanun taleplerinin yapılması belki de Evrensel İnsan Hakları Beyannamesi'nin 19'uncu maddesi olan "Herkesin düşünce ve anlatım özgürlüğüne hakkı vardır. Bu hak düşüncelerinden dolayı rahatsız edilmemek, ülke sınırları söz konusu olmaksızın, bilgi ve düşünceleri her yoldan araştırmak, elde etmek ve yaymak hakkını gerekli kılar" cümlesinde değişimin uluslararası düzeyde tartışılması gerekiyor.

Toparlayacak olursak giderek küçülen sektörlerde bir şirketi ayakta tutan unsurun 'o sektörün okulu haline gelmek' olduğunu düşünüyorum.

Bu çerçevede değerlendirdiğimde YeniDönem gazetesi, hem yönetim anlayışı hem de duayen tecrübeli yazar kadrosu ile mesleki bir okul konumundadır.

Kişisel manada ben, Genel Müdürüm İbrahim Öge'den, sevgili büyüğüm Yüksel Baysal'dan mesleki manada gerçekleştirdiğim beslenmenin mutluluğunu her gün yaşıyorum. Bunun için kendilerine teşekkürü bir borç bilirim. Ümidim, Bursa'da sorumlu yayıncılık anlayışıyla her noktada doğru temsile ulaşan YeniDönem gazetesinin sonsuza dek "özgürlüğün gücü"yle doğru ve nitelikli haberciliği sürdürmesidir.

 

********************************************

NİCE UZUN YILLARA

Mustafa Özkeskin

Kurulduğu günden beri çizgisinden şaşmadan, hedefinden ödün vermeden yoluna devam eden YeniDönem ile bir yılı daha geride bıraktık.

Tarafsızlığını koruyarak her kesime aynı mesafede duran, milli ve manevi değerlere saygılı olan, her karanlığı aydınlatmada öne çıkan ve Bursa'ya hizmeti öncelikli ilke olarak benimsemiş çizgisiyle kısa sürede çok yol alan bir gazete Yeni-Dönem...

Ülkemizde her gün ortalama 5 milyon adet gazete satılıyor.

Yakın bir gelecekte kağıdın biteceği, ekonomik kriz nedeniyle gazetelerin kapanacağı rivayetlerine rağmen basılı bir ürünü çıkarmak, daha da geliştirerek hitap etmek istediği kitleleri genişleterek yoluna devam etmek risk olarak görülse de YeniDönem yöneticilerinin ortaya konan projeye güveniyle bugünlere gelindi.

Çünkü elinizdeki bu gazete uzun soluklu, kalıcı, atılımcı, yapıcı, yatıştırıcı ve de aydınlatıcı bir proje hedefiyle yola çıkmıştı. Bugüne kadar da hedeflerinden, ilkelerinden ödün vermeden yola devam etmenin gururunu okurlarıyla yaşıyor ve de yaşatıyor.

Bu başarıda YeniDönem'in basın yayın ilkelerine bağlı, dürüst ve tarafsız yayınlarının yanında siz değerli okurlarımızın da payı olduğu kesin ve net.

Her kesime seslenebilen, farklı görüşleri benimseyen, geniş bir yelpazeye dağılmış, usta ve kaliteli yazar kadrosuyla hareket eden, Bursa'nın iyi gazetelere ihtiyacı olduğunu bilen tepe yönetimiyle bu yolculuğun daha nice yıllara devam edeceğine inanıyorum.

Basılı gazetenin bitim bitmeyeceği sadece ülkemizde değil, dünya da tartışılan bir konu. Kâğıttan dijitale geçiş olur mu olmaz mı bilemeyiz ama şunu biliyoruz...

YeniDönem'de olduğu gibi gazetecilik her zaman var olmaya devam edecektir.

 

********************************************

TARİHE NOT: 8 YAŞINDAYIZ!

İsmail Arslan

Tarih 1 Nisan 2016... Görkemli duruşuyla başımı döndüren YeniDönem gazetesine ilk adımımı atıyorum...

Size göre 1 yıl 64 gün geçmiş, bana göre dün gibi...

Ülke ve dünya üzerinde yaşanan tarihi olaylara tanıklık edeceğim bir çatının altındayım. Merdivenlerden çıkıyorum ve Genel Müdürümüz İbrahim Öge'nin odasındayım...

Üzerimde 'Müdür' gerginliği... Samimi karşılama, rahatlatan diyalog, güven veren yaklaşım ve ardından 'Hadi bakalım, sana güveniyoruz' cümlesiyle, üzerimdeki 'müdür' gerginliğini bir kenara atıp, 'Abi' samimiyetiyle odadan çıkıyorum.

Ve şimdi de klavye şakırtılarının birbiriyle yarıştığı yerde, haberin merkezindeyim, beraber güzel işlere imza atacağımız çalışma arkadaşlarımın yanında...

Burada da samimi hava esiyor...

Sanki yıllardır birlikteyiz ve ben birkaç günlüğüne izne çıkmışım gibi bir hava...

Ve başlıyorum...

Artık, bakış açımızı değiştiren, olaylara farklı baktıran, öz güven aşılayan, cesaret veren Genel Müdürümüz İbrahim Öge'nin ekibindeyim...

Bursa basınının usta kalemleri, farkındalık oluşturan, ses getiren ve gündemi belirleyen meslek büyüklerimle aynı havayı soluyorum... Gece gündüz demeden varını yoğunu ortaya koyan, meslek etik kurallarını ihlal etmeden, doğru, dürüst ve tarafsız habercilik anlayışına sahip, ezberden uzak, donanımlı, bilinçli, ilkeli ve sorumluluk sahibi çalışma arkadaşlarımla sırt sırtayım...

Gazete sayfalarına hareket katan, tabiri caizse konuşturan mizanpaj servisindeki yetenek abideleriyle beraberim... Biz, yaptığımız işle tarihe not düşüyoruz, yaşanan tüm gelişmeleri kayıt altına alıyoruz...

Yıllar sonra gazete arşivlerine bakıldığında 'hangi tarihte ne yaşandı?' sorusuna cevap oluyoruz yani... Bu çatı altında sorumlu olduğum dünya ve yurt sayfalarına tarihi notlar düştüm ve şimdi de bu köşeden yine tarihi bir not düşüyorum.

YeniDönem 8 yaşında...

 

********************************************

ÇINARLARIN GÖLGESİNDE...

Ali Şahin

Sayfa sekreteri, haberlerin okuyucu tarafından rahat bir şekilde okunması amacıyla metin ve görsel ögeleri harmanlayarak gazete sayfalarını baskıya hazır hale getiren kişidir. Bir nevi grafikerdir. Bu açıdan düşünecek olursanız haber nedir, nasıl yazılır onun işi değildir(!)

Aslında işidir. Haber kurgularında, başlık hatalarında editörü uyarmak zorunda olduğu gibi haberin öne çıkacak unsurlarını süzerek sayfada dikkat çekici hale getirmesi gerekir. Tabii bütün bunları yaparken ne çalıştığını da bilmelidir.

Peki haber yazabilir mi? Yazabilir!

Bu konuda sayfa sekreterliğinden genel yayın yönetmenliğine kadar yükselmiş pek çok kişi örnek verilebilir. Buradaki esas farkı yaratan husus, kurumların sayfa sekreterlerine bu şansı vermesidir. Tabii ki sayfa sekreterinin de istekli ve gayretli olması gerekir. Sonuçta kimseye zorla bir şey öğretemezsiniz. Kişilerin mesleksel gelişimi çalıştıkları kurumların sunduğu fırsatlarla doğru orantılı olarak değişmektedir.

Bir kuruluş personeline tecrübe aktarmanın yanı sıra mesleki olarak yapabileceklerinin en üst noktasını gösteriyorsa orada kişilerin gelişimi de zirveye ulaşır. Burada esas olan kişiler arasındaki tecrübe ve bilgi akışının, yapılan işler üzerinde doğru bir biçimde paylaştırılmasıdır. Kasım 2014'te yeni yapılanmasıyla gençlerin mesleğe katılmasını amaç edinen ve tecrübeyi gençliğin dinamikliğiyle harmanlayan YeniDönem gazetesinin 8. yılı özel ekinde bu yazıyı yazma sebebim de bu aslında.

Birileri 'sen bunu yapacaksın, işin bu' derken, burada 'bunu da yapabilirsin' gelişimine katkı sağlar düşüncesinin meyvesidir.

YeniDönem'in iki yıldır Türkiye ve Bursa'daki meslek yarışmalarında şehrin en çok ödül alan gazetesi olmasının sebeplerinden biri de bu fikirdir. Bizim gazetenin spor servisi aslına bakarsanız iki koca çınarın gölgesindedir.

O yüzden burada spor içeriği üretmek pek de zor değildir. Gövdeleri kütüphaneden iki çınar arasında bu işe başlamak benim açımdan da büyük bir şanstı ve elimden geldiğince kullanmaya çalıştım. İlk başlarda elimden geldiğince yarım yamalak yaptım.

Başım her sıkıştığında telefona sarılıp 'Abi bu nasıldı?', 'Statü neydi?' gibi sorularla onları bunaltarak. Gerçi hâlâ öyleyim ya neyse...

Herkesin çalıştığı kurumlarla ilgili hafızasına kazınan birkaç olay veya söz olur mutlaka. Yıllar sonra oradan birisiyle karşılaştığınızda size ne hissetmeniz gerektiğini söyleyecek bir hatırlatma notudur onlar.

Daha yolun başında bir gazeteci adayı olarak, şimdiden eminim ki seneler sonra burada çalıştığım ve o iki çınarla tanıştığım için 'Minnettar!' kalacağım.

 

********************************************

VEE 8 YAŞINDAYIZ!

Vedat ASLAN

8 yaşında artık gazetemiz. Son 4 yılında kesintisiz köşe yazan biri olarak Bursa basınında çok önemli bir işlevi yerine getirdiğimizi düşünüyorum...

Yazabilme işlevini... Meslektaşlarımız alınmasınlar ama akıl ve mantık doğrultusunda eleştiri yapabilen medya sayısı hem Bursa hem de Türkiye genelinde çok az.

Gazetelerin saygınlığını devam ettiren bir kurum olarak görüyorum gazetemizi. Yol gösterebilen, halkın sesini duyurabilen, gerçekten samimiyetle verdiği mücadelede gazetecilik sorumluluğunun bilinciyle çıkartılan gazetemizdeki tüm arkadaşlarımı kutluyorum. YeniDönem'in sekizinci yaşı gerçekten önemsenmeli. Bir yandan ülkemizin hassas değerlerini idrak edip savunurken öte bir yandan da fikir hürriyetine saygı duyan bir yayın organına

Bursa çok daha fazla sahip çıkmalı. Bu çizgisiyle yayın hayatına geçmesi ve hayatını 8 yıldır devam ettirebilmesi hiç de kolay değil. Gazetemiz yönetimine de sağladıkları bu özgür ortam için ne kadar teşekkür etsek az...

Nice 8 yıllara... Hep birlikte...

 

********************************************

YENİDÖNEM KENTİMİZE VE DÜNYAYA AÇILAN YENİ PENCERE OLMUŞTUR...

Ziya GÜNEY

Gazetemiz YeniDönem 2010 yılında yayın hayatına başladı... 8. Kuruluş yılını kutluyoruz. Biz de kuruluşundan itibaren son birkaç yıla kadar ülkemizin ve kentimizin belediyecilik, şehircilik ve çevre sorunları ve çözümleri hakkında görüş ve düşüncelerimizi buradaki köşemizde dile getirdik...

Bir süre önce Genel Yayın Müdürümüz sayın İbrahim Öge'nin nazik daveti üzerine yeniden yazmaya başladık...

YeniDönem güçlü kadrosu ile kentimizdeki yerel medya boşluğunu doldurmak hemşehrilerimizin istek arzu ve beklentilerine uygun bir yerel yayın organı olma yolunda ciddi mesafeler almıştır.

Bu yolda ilerlemeye de hızla devam etmektedir. Gazetemizin bütün çalışanlarına bugüne kadar olduğu gibi bundan sonraki başarılı çalışmalarının devamını diliyor, gazetemiz okurlarına ve Bursa'lı hemşehrilerimize sevgi ve saygılarımı sunuyorum.

 

********************************************

YENİDÖNEM'İN GÜCÜ, FARK YARATAN YAYIN ÇİZGİSİNDE

Engin AKSÖZ

3 yılı geride bıraktığım medyamı kendi penceremden anlatmak istiyorum. Gazetelerin -yerel ve yaygın- spor servislerinin geleneksel çekinceleridir uzun yazdırmamak...

Klavyenin başına oturur oturmaz başlar uyarılar; 'Abi uzun yazma yerimiz yok'...

Genelde spor köşeleri hafta sonuna denk geldiği için, bu kulak çekme ertesi gün gazetenin en son kapağında ya da haberlerle, maçların yerleştirdiği sayfalarda yüklüce ilan/reklam bulunduğu anlamıyla özdeştir ki; para kazanılacak yerden tavuk esirgenmez!..

Hadi hafta sonlarını anladık da; aynı minvalde mesajların hafta içine de sarkmasına bir türlü anlam veremem; illa ki bir kısıtlama getirilir '2 bin 200 tuşu geçmesin' üzerinden...

Haber özel, konu güzel olmasına da; elin kolun bağlanmış '2 bin 200 tuş' notasıyla, gel de yaz şimdi.

Adı konulmamış yasakların arasından sıyrılıp meramını anlatabilmek için kelime sihirbazı olmak gerekir, orasından kıs, burayı pas geç, anlatılacak o kadar çok şey var ki oysa daracık kalıba kendimi sığdırmaya çalışırken kasılıp, stres yaptığımı bilirim çoğu zaman...

Böylesi çekinceler kesinleşmiş kural olmasa da alışılmış kalıbın dışına çıkamamak yaptığınız mesleğe duyduğunuz saygıyı da azaltır ister istemez, 'yazmak isteyeni özgür bırakmak' aslında en doğrusu olsa da...

Bundan önce çalıştığım gazetelerde yazma özgürlüğüm tuşlarla sınırlandırıldığı için kendimi körelmiş gibi hissettiğim çok olmuştur.

Bir de kendine özgü ekstrem röportajlar yapmayı bu mesleğin önemli bir misyonu kabul etmiş birisi için, satırların arasına mahkûm bırakılmak kabul edemeyeceğim bir gerçekti; boşuna geçirdiğine inandığım uzun yılların ardından Bursa basınına farklı bir soluk getiren YeniDönem'de zincirimi kırmak doğrusu bu yaşta terapi gibi benim için...

Sevgili İbrahim Öge'nin 'Bizde yazar mısın' teklifiyle başlayan yeni süreçte eskisinden daha hevesli, araştıran ve üretken bir kimliğe bürünmem, kuşkusuz 'tuş' üzerinden getirilen yasaklarla sustalı askere dönmüş kendim için küllerinden yeniden doğmak gibi oldu.

Daha üç yıl öncesine kadar, kendi kendime çekince koyarak uzak durmaya çalıştığım Geleneksel BGC Yarışması'nın son iki yılına bir başarı ve mansiyon ödülü sığdırmam, YeniDönem'de çalışan her yazara tanınan özgürce ve istediği her konuda yazabilme serbestliğinin bir sonucudur.

Futbola endeksli röportaj kalıbının dışına çıkarak, olimpik branşlar başta olmak üzere ekstrem sporlarla, sporcuların sorunlarını dile getiren röportajlar yapmak bana YeniDönem'de nasip oldu.

Sayfalarda yer bulunamadığı ya da uzun olduğu için(!) sümen altında beklemeye bırakılmış nice röportajlarımın bu kısır anlayış nedeniyle kullanma tarihi geçmiş olsa da YeniDönem'in bizlere sağladığı özgür tartışma platformunda her sınıftan insanla, kulübe ulaşabilmek hem çok keyifli, hem de insana yaptığı mesleği adına haz veriyor.

Yeni Dönem; kent medya kültürüne yaşını başını almış olmanın getirdiği avantajla söz sahibi olabilmiş bir iki refikinin aksine; yazar bağlamında en ses getirici yorum ve saptamalara rahatlıkla yer veren çok farklı platform ve Bursa'nın medya dünyasına açtığı pencereden ışık saçmaya devam ediyor.

İsmimiz küçük, olanaklarımız sınırlı olsa da bizim etkimiz gücümüzde. Yaptığımız özgün haber ve çarpıcı yorumlarımızla Bursa medya dünyasında kendimizin yarattığı kulvarda eskisinden daha dinamik ve güçlü bir şekilde yürümeye kararlıyız.

Bizlere böyle bir olanağı tanıyan patronumuz Sevgili Oğuzhan Kutlucan'la Genel Müdür'ümüz gerçek gazeteci İbrahim Öge'ye şahsım adına teşekkürü bir borç bilirim, kabul buyursunlar...

 

*****************************************************

BİR AİLE GİBİ...

Serap Öztürk

Şehir haberleri editörü olarak başladığım YeniDönem bünyesinde internet haberleri editörü olarak devam ettim ve yaklaşık 2.5 senedir de gazetemiz Genel Müdürü İbrahim Öge'nin bana verdiği bu görevi layıkıyla yerine getirmeye çalışıyorum.

Gündemi yakalayarak, haberleri doğru ve objektif bir şekilde, değerli çalışma arkadaşım Mehmet Fatih Dil ile beraber sizlere en hızlı şekilde ulaştırmaya gayret ediyoruz.

Kurumumda tecrübelerime her geçen gün yenisini ekleyerek ve Sayın İbrahim Öge'den sürekli yeni şeyler öğrenerek, mesleğimi hakkıyla yerine getirmek için uğraştım.

İnternet editörlüğünün yanında bana ayrılan kültür-sanat köşesinde sinema ve tiyatroya dair izlenimlerimi, yorumlarımı, bilgilerimi her pazar siz değerli YeniDönem okurlarıyla paylaşma imkânı buldum.

Köşe yazarları bilir ki, her yazdığınız yazı sizin çocuğunuz gibidir... Bir cümle çıkarmak bir cümle eklemekten daha zordur...

Kurum bünyesinde büyük zevkle kaleme aldığım yazılarımla daha çok deneyim elde ettim ve mesleki anlamda her geçen gün daha çok büyüyorum.

Aile ortamının yaşandığı gazetemizde çalışma arkadaşlarımızla "bir" olduk; bu güzel yolculuğu el ele götürdük... En sıkıntılı günler de bile birbirimizden desteğimizi hiçbir zaman esirgemedik.

Bu güzel yolculukta daha nice senelerde beraber yürüyebilmek dileğiyle...

 

********************************************

TEŞEKKÜRLER YENİDÖNEM

Melike PASTIRMACI

Mezun olduktan sonra 4 ay boyunca iş aradım. Görüşmeye gittiğim her yerde tecrübe, deneyim sorusuyla karşılaştım. Bu gidişle iş bulamayacağım diye umutsuzluğa kapılmaya başlarken YeniDönem ailesiyle tanışma fırsatını yakaladım. Görüşmeye geldiğimde sıcak, samimi içten bir tavırla karşılandım. 'Tecrüben var mı?' sorusu sorulmayınca hem şaşırıp hem de mutlu olmuştum. Gençlerin önünü açan, onlara şans tanıyan bir Genel Müdür İbrahim Öge'nin karşında oturuyormuşum meğer. Ertesi gün hemen işe başladım. İşe alınmanın sevinciyle odadan çıkarken bir yandan da 'acaba yapabilecek miyim, verdikleri şansı iyi bir şekilde değerlendirebilecek miyim?' diye düşünürken bu ailede 2. Yılıma girdim. Bana bu şansı tanıyan, işi bilmediğim halde beni bu aileye dahil edip bildiklerini bana öğreten ve her geçen gün de öğrenmeye devam etmekte olduğum YeniDönem ailesine çok teşekkürler...

 

********************************************

8. YILDA YENİDÖNEM

Aylin LEK

2 sene önce bugün ilk yazımı yazmıştım... Heyecanlı, meraklı, etrafı inceliyordum... Ne çabuk geçiyordu zaman doğrularla yanlışlarla. O günden bu güne deneyim kazanıp birçok insan tanıdım. İyi ki tanıdım! Kocaman aile olmuştuk burada, hâlâ aynıyız. Genel Müdürümüz İbrahim Öge, İdari Müdürümüz Asuman Hanım, Yazı işleri Müdürümüz Turgay Bey, Reklamdan Sibel Hanım, Kadriye Hanım... Bayram Bey'den Fahri Bey'e... Aslında bakmayın beyli hanımlı dediğime... Hepsi abla, abiydi benim için... Boşuna demiyoruz 'Aileyiz Biz' diye. Çok şey vardı burada öğrendiğim... Grafik ve fotoğrafçılık okudum, burada geliştirdim... Bildiğimin üstüne eklediler. Şimdi yeni yıl dönümünde burada aynı telaşeyi yaşıyor olmamız bana mutluluk veriyor. O gazete sayfalarının her yaprağında dostluk yardımlaşma tatlı telaşeler mevcut aslında... İnşallah o yapraklarda o kokuyu, o duyguyu veriyoruzdur sizlere... İyi ki varsın YeniDönem Ailesi...

 

*************************************

YENİDÖNEM'DE GAZETECİLİK

Ümmü Şen

Gerçek gazetecilik anlayışını yaşayarak öğreniyorum, bu his çok farklı. Birbirini teşvik eden, çalışanların ayırt etmeksizin önünü açan, tüm olumsuzluklara, fikir işçiliğinin zor şartlarına rağmen olumlu düşünüp faaliyete geçiren onurlu bir gazetenin 8. yılına girmiş bulunmaktayız. Sağlam, dinç, yeniliklere açık bir ekiple çalıştığım için çok gururluyum. Bu ailenin bir ferdi olmaktan mutluluk duyuyorum. Gazetem YeniDönem'e bir çalışanı olarak başarılı nice yıllar diliyorum.

 

********************************************

YENİDÖNEM MÜPTELASI OLMAK...

Fahri Taşçı

Dün gibi... Neredeyse üç yıl olmuş, emekli olduktan uzun bir süre sonra çalışmaya başladığım YeniDönem'de. Gazeteye ilk adım attığımda, mesleğe başladığımda hissettiğim heyecan neyse onu hissetmiştim. Şimdi de o heyecanı hissediyorum. Keyif alıyorum. Gençler ve genç kalanlarla çalışıyoruz. Ama ne gençler! Tuttuğunu koparan, her gün üstüne koyan cinsinden... Bizde gazeteciliğin heyecanı, özverisi, tadı, ciddiyeti var. İyi gazete çıkarmanın mücadelesi... Biz bir aileyiz. Biz YeniDönemiz...

 

********************************************

MUTLULUK DUYUYORUM

Sibel BARUTCU

Bugünümüzden yarınımıza Bursa'nın sesi olmayı, sevgi ile dayanışmanın en güzel örneklerini vererek sürdüren YENİDÖNEM ailesinde olmaktan mutluluk duyuyorum. Bu yolda bizim yanımızda olan bize her konuda destek veren tüm dostlarımıza sonsuz teşekkürler...

 

********************************************

SİSTEM, DÜZEN VE HUZUR

Mehmet Fatih DİL

YeniDönem ailesine katılmam nispeten daha yeni de olsa, sanki yıllardır buranın bir ferdiymişim gibi hissediyorum. Bunda profesyonellikle kurulmuş çalışma sisteminin katkısı elbette çok büyük. Sonuçta herkes ne yapacağını biliyor ve sistemin içine yeni giren biri dahi olsa hemen entegre olabiliyor. İnanın bu Bursa'daki birçok medya kuruluşunda olmayan bir özellik.

'Burada herkes her işi yapacak' deyip de sözde kurumsal olduğunu zanneden o kadar çok gazete, televizyon, radyo var ki kentimizde. Bunun sonucunda ne çalışan mutlu olabiliyor ne de verim elde ediliyor. Gün kurtarılıyor sadece. İnsanı mutlu eden en büyük etkenlerden biri de düzendir.

Böylece huzur oluyor ortamda. İş yeri sadece dört duvardan oluşmuş bir bina, soğuk bilgisayarların olduğu, kısıtlı zamanların geçirildiği mekanlar değil. Orayı ikinci yuva yapan, çalışma arkadaşlarının uyumu ve birbirine olan sevgisi. Emin olun iş yeri huzuru büyük bir nimettir. Bu da karşılıklı sevgi ve saygıya dayalı bir ortamla mümkün. Bu sebeple buraya, YeniDönem gazetesine, birçok arkadaşım gibi ikinci yuvam diyebiliyorum.

O yüzden... Nice yaşlara YeniDönem... Daha uzun yıllar hep birlikte inşallah...

 

********************************************

'YARIN YENİDÖNEM BAŞLIYOR'

Onuralp ÖZALP

2 Nisan Pazar günü günlüğüme düştüğüm notun başlığı "Yarın YeniDönem Başlıyor" idi. Kısa hayatımın içerisinde 4 dönüm noktası bulunuyor.

İlki, liseden mezun olduktan 4 yıl sonra üniversiteyi kazandığım gün.

 İkincisi, üniversitede fıldır fıldır staj yapacak yer ararken, bir arkadaşımın "Sana Beyaz TV'de görüşme ayarladım, yarın 12'de orada olman gerekiyor" demesiydi ki bunu söylediğinde akşam saat 21.00 civarıydı ve ben İzmir'deydim. İstanbul ve Beyaz TV bana çok şey kattığına inandığım için o günü bir dönüm noktası olarak almıştım.

Üçüncüsü de İstanbul hayatını, şatafatlı magazini, kadın programlarını, gala gecelerini bırakıp, Bursa'ya geri dönmem oldu.

3 dönüm noktası da benim gelecekteki hayatımı çok etkileyen, unutamayacağım günlerdi. Başlığın anlamı ise şuydu; 3 yıldır, merdivenaltı gazeteciliği bırakıp, doğru, güvenilir ve sektörde kurumsallaşmış bir çatı altına girdiğimi anımsamaktır. Benim için YeniDönem, yeni başladı.

********************************************

DAHA NİCE SENELERE

Sibel BARUTCU-Kadriye PAKTEN  (REKLAM VE HALKLA İLİŞKİLER)

Biliyoruz ki günümüz rekabet koşullarında, özellikle gazetelerin varlıklarını sürdürebilmesi için Pazar yapısına uygun stratejiler geliştirmeli. Biz bu stratejileri geliştirirken bize her türlü desteği veren başta reklam müşterilerimiz olmak üzere patronumuz Sayın Oğuzhan Kutlucan ile Genel Müdürümüz İbrahim Öge'ye teşekkür ediyoruz.

Yine haber merkezimize, teknik ekibimize ve matbaa çalışanlarımıza da... Yeni- Dönem ailesinin bireyleri olarak, daha nice yaş günlerini hep birlikte kutlamak dileğiyle...

 

********************************************

GURURLUYUZ

Mesut KARAMAN, Harun ÇİFTÇİ, Engin TEZCAN, Umur ERDAĞI, İsmail BALIKÇI (MATBAA EKİBİ)

"Nice yaşlara YeniDönem... 8. Yaşımızda YeniDönem ailesinin bir bireyi olmaktan büyük bir gurur duyuyoruz. Teşekkürler Bursa..." 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

Yorum Ekle
Gönderilen yorumların küfür, hakaret ve suç unsuru içermemesi gerektiğini okurlarımıza önemle hatırlatırız!
Yorumlar
En son gelişmelerden anında haberdar olmak için 'İZİN VER' butonuna tıklayınız.