İbretlik hikaye...Merak etme asker!

-Rıza Tevfik Kalyoncu-

Akif, komutanıyla girdiği bu diyaloğun gündelik hayatı aştığını, hatta şu anda içinde bulundukları durum açısından uygunsuz olduğunu düşündü. Burası bir savaş meydanıydı. Ama insan savaş meydanında kendinden kaçamıyordu ki! En son muharebe üç gün önce sona ermişti ama üç gün önce sona eren muharebe üç gün ve üç gece devam etmişti. Akif'in birçok arkadaşı gözü önünde toprağa düşmüş bazıları yaralanmış, kimisi aklını oynatacak seviyeye gelmişti. Kendisi de kolay zamanlar geçirmediğinin bilincinde olan Akif daima maneviyatını yüksek tutmaya çalışıyordu. Komutanıyla iç dünyasını paylaşmanın uygun olup olmayacağını düşündü ve konuyu dağıtmak gerektiğini fark etti. Asıl mesele düşmandı. Burada giydikleri üniforma, yaptıkları mücadele, hiçbirisi bireylerle alakalı değildi. Birbirine kurşun sıkan, aslında bireylerle cisimleşmiş toplumlardı.

Bu savaşın devam edebilmesi ve galibiyetle sonuçlanabilmesi için bazı çözülmesi gereken meseleler vardı. Bunlardan en önemlisi içme suyu problemiydi. Asker günlerdir, yetersiz miktarda su içiyordu. Halihazırda su bitmemişti ama bu gidişle yazın alevli sıcağında elde olan su bitecek ve susuzluk baş gösterecekti. Akif, komutan Mahmut'a

Mahmut komutan, her ne kadar iç sıkıntılarıyla bunalmış durumda da olsa birliğinin ve askerlerinin sorumluluğu bütün gücüyle üstlenmiş fedakar bir komutandı. Ordunun en uç kısmında bulunan birlik olmaları nedeniyle, bütün sorunlar en ağır biçimde onlar üzerinde etkisini gösteriyordu. Mahmut komutanın birliği, savaş içerisinde değişen durumlardan ilk etkilenen birlikti.

Savaş tecrübeleri Mahmut komutana bir şeyi çok iyi öğretmişti. Detaylar. Savaşta en küçük detay, dikkatten kaçan en ince bir nokta daha sonra onulmaz yaralar açabilir ve askere, birliğe ve orduya zarar verebilirdi. Bir mıh bir nalı, bir nal bir atı, bir at bir askeri, bir asker bir birliği, bir birlik bir orduyu, bir ordu bir ülkeyi ve en önemlisi bir ülke yitip gitmekte olan adaleti kurtarabilirdi. İşte bu nedenle Mahmut komutan, bu su meselesini çok önemsiyordu. Şimdi aciliyetini hissettirmiyor olsa da bütün kaynaklar tükendiğinde düşmandan çok su ile olan muharebenin kendilerine zafiyet yaratacağını hesap ediyor ve biliyordu.

Fakat üçgün süren muharebeden sonra savaş içi ateşkes ilan edilmişti ve iki tarafta yaralılarını, ölülerini topluyor, kendisine gelmeye çalışıyordu. Fakat bu su meselesi Mahmut komutanın ordusu açısından daha büyük bir mesele arz ediyordu. Zira düşman su kuyularına sahipti. Kendileri ise su ikmalini dışarıdan yapıyorlardı.

Yapılacak şey belliydi. Gece baskınıyla veya açıktan bir hareketle su kuyularına saldırmak ve ele geçirmek. Fakat böyle bir karar verip uygulamak yetkisi, Mahmut komutanın elinde değildi. Akif'in sorduğu soru, Mahmut komutanın zihninde yeni bir dosya açmıştı. Komutan şimdi, en ince hesapları yapmak mecburiyetinde kalan bir devlet adamı gibi düşünmek zorundaydı. Akif'e şöyle cevap verdi.