Hava Durumu

İlim, edep, takva ve İslam

İslam düşünce geleneği içerisinde Fıkıh, kanun ve yasayı, felsefe, akıl, tefekkür ve bilimi, tasavvuf ise gönül ve iç dünyayı temsil ederken, birbirlerinden azami suretle yararlanmaktadırlar.

Haber Giriş Tarihi: 29.05.2017 09:07
Haber Güncellenme Tarihi: 29.05.2017 09:07
Kaynak: Haber Merkezi
https://www.yenidonem.com.tr/
İlim, edep, takva ve İslam

-Rıza Tevfik Kalyoncu-

İslam düşüncesi, üç geleneğin birleşiminden oluşan bütün kriz ve sorunlarına rağmen canlılığını koruyan kadim bir gelenektir. Muhterem hocamız, Prof. Dr. Süleyman Uludağ'ın İslam Düşüncesinin Yapısı adlı eseri konuyu merak edenler için değerli bir kaynaktır. İslam düşüncesinin üç geleneği, Fıkıh, Felsefe ve Tasavvufttur. İslam dininin ana kaynaklarına farklı yaklaşımlar, bu üç geleneğin birer zenginliği ve hediyesidir. Bu üç geleneğin kendi içlerindeki farklılıklarını düşünürsek, ne kadar zengin ve çeşitli bir düşünce mirasımız olduğunu daha kolay anlayabiliriz. Bugün modern İslam düşüncesinin ihtiyaç duyduğu şey ise, bu üç geleneğin tüm farklılık ve zıtlıklarını birer çatışma unsuru olmaktan çıkararak, uyumlu ve anlamlı bir birlikteliğe dönüştürmektir.

İslam düşünce geleneği içerisinde Fıkıh, kanun ve yasayı, felsefe, akıl, tefekkür ve bilimi, tasavvuf ise gönül ve iç dünyayı temsil ederken, birbirlerinden azami suretle yararlanmaktadırlar. Zunun Mısrî (v. 772)'nin Sulemî'nin Tasavvuf'un İlkeleri adlı eserinde geçen şu sözü bu birlikteliğe bir örnek olarak verilebilir:

"Allah, İslam'ı ilimle süsledi, edep ile yükseltti ve takva ile şerefli kıldı"

Zunun'un bu cümlesi bize İslam'ın ilim, edep ve takva olmadan diğer bir deyişle bu hasletler üzerine düşünmeden anlaşılamayacağını söylüyor. Nitekim İslam tefekkür geleneği üzerine araştırmalar yapan Franz Rosenthal'e göre her medeniyetin kendine has özellikleri vardır. İslam medeniyetinin ayrıcı vasfı ve temel kavramı ilimdir. Bu tespit, İslam medeniyetinin ister hukuk ister sanat ister siyaset olsun her alandaki temel düsturunun ilim olduğunu göstermesi bakımından önem arz etmektedir.

İslam dininin ve medeniyetinin temelinde bulunan ve bulunması gereken ilim kavramı ne anlama gelmektedir? Türkçemize bilgi olarak çevirebileceğimiz ilim, bilinenlerden hareketle bilinmeyenlere varabilme yetisi olarak tasvir edilebilir. Zunun'un "İslam'ın ilimle süslenmesi" ifadesini, İslam'ın bilinmeye ulaşma ile zenginleştiği ve müntesiplerini bu noktada teşvik ettiği şeklinde anlamak mümkündür. Nitekim ayeti kerimeyi hatırlarsak

"Allah'a karşı ancak; kulları içinden âlim olanlar derin saygı duyarlar. Şüphesiz Allah   mutlak güç sahibidir, çok bağışlayandır." (Fâtır, 28)

İlimden, bilimden ve akıldan koparılmış bir İslam düşünmek, ne İslam dininin temel nitelik ve düsturları açısından ne de İslam medeniyetinin tarihteki serencamı ve ilkeleri açısından mümkün görünmemektedir. İlimle alakalı ve İslam'ın temelinde bulunan diğer kavram ise edeptir. Edep, ilimden farklı olarak daha davranışsal bir sürece işaret eder. Diğer bir deyişle, ilim edebin söylemsel zeminini oluştururken edep ilmin inşa ettiği bu zeminin davranışlara yansımasıdır. İlim tefekkürün, edep ise fiillerin hasletidir. Edep aynı zamanda toplumsal norm ve kurallarla da alakalıdır. Bu anlamda edep, inanan bireyin içerisinde bulunduğu toplumla sağlıklı bir uyum sağlaması olarak tasvir edilebilir.

İlim ve edepten farklı olarak takva ise, yaratıcıya imanın getirdiği, bütün kainata yönelik saygıdır. Müttaki olmak, bilinçsiz bir korkunun değil, hem fiile hem de bilince yansıyan bütüncül bir durumun sonucudur.

Yorum Ekle
Gönderilen yorumların küfür, hakaret ve suç unsuru içermemesi gerektiğini okurlarımıza önemle hatırlatırız!
Yorumlar
En son gelişmelerden anında haberdar olmak için 'İZİN VER' butonuna tıklayınız.