Hava Durumu

Obezite tedavisi ihmal edilmemeli

Obezitenin, günümüzde gelişmiş ve gelişmekte olan ülkelerin en büyük sağlık sorunları arasında yer aldığını belirten VM Medical Park Bursa Hastanesi Genel Cerrahi Uzmanı Dr. Öğr. Üyesi Fadlı Doğan, “Obezite, insan yaşamını büyük ölçüde etkileyen ve birçok hastalığın oluşumunda birincil risk faktörü olarak rol oynayan, bu nedenle mutlaka tedavi edilmesi gereken bir sağlık sorunudur” dedi.

Haber Giriş Tarihi: 29.04.2022 18:17
Haber Güncellenme Tarihi: 29.04.2022 18:17
Kaynak: Haber Merkezi
https://www.yenidonem.com.tr/
Obezite tedavisi ihmal edilmemeli

VM Medical Park Bursa Hastanesi Genel Cerrahi Uzmanı Dr. Öğr. Üyesi Fadlı Doğan, obezite ve obezitenin tedavi yolları hakkında açıklamalarda bulundu.

Obezitenin, günümüzde gelişmiş ve gelişmekte olan ülkelerin en büyük sağlık sorunları arasında yer aldığını dile getiren VM Medical Park Bursa Hastanesi Genel Cerrahi Uzmanı Dr. Ör. Üyesi Fadlı Doğan, “Obezite, insan yaşamını büyük ölçüde etkileyen ve birçok hastalığın oluşumunda birincil risk faktörü olarak rol oynayan, bu nedenle mutlaka tedavi edilmesi gereken bir sağlık sorunudur. Obezlerde ölüm oranı, diyete dayanan zayıflama yöntemleri ile tedavi sürecini kaldırabilecek durumda olduğunda zayıflama, diyetisyen tarafından kişiye özgü şekilde hazırlanmış bir beslenme planı ile programlı olarak gerçekleştirilmelidir. Fakat obezite çok ileri düzeyde ve yaşamı tehdit edecek boyutta ciddi komplikasyonlara yol açmış ise obezite cerrahisi şeklinde adlandırılan birtakım tedavi yöntemlerine başvurulması gerekebilir” diye konuştu.

VÜCUT KİTLE İNDEKSİ İLE HESAPLANABİLİR

Obezitenin, insan vücudunda yağ kütlesi miktarının kemik, kas ve su gibi diğer bileşenleri içeren yağsız kütleye göre aşırı miktarda artmış olması durumu olduğunu söyleyen Dr. Öğr. Üyesi Fadlı Doğan, şunları söyledi: “Obezite, vücut kütlesinin boy uzunluğuna göre çok daha fazla olması olarak belirtilebilir. Modern çağın en sık görülen hastalıklarından biri olan obezite, vücutta oluşturduğu problemlerin yanında akut veya kronik birçok ölümcül hastalık türünün gelişiminde rol oynaması sebebiyle ciddi bir sağlık sorunudur. Obezite hastaları, bir tür obezite testi olarak da düşünülebilecek olan vücut kitle indeksinin 30 ve üzerinde çıktığı hastalardır. Beden kütle indeksi (BKİ) olarak da isimlendirilen bu değer, vücut kütlesinin kilogram cinsinden ölçüsünün boyun metre cinsinden ölçüsünün karesine bölünmesi ile hesaplanır.” Doğan, Dünya Sağlık Örgütü tarafından belirlenmiş sınıflama gereğince obezite hesaplaması için de kullanılan vücut kitle indeksine (VKİ) göre sınıflandırmayı şöyle sıraladı:

“Az kilolu: 18.5 altında

Normal kilo: 18.5 - 24.9

Fazla kilo: 25.0 - 29.9

Obez: 30.0 - 39.9

Morbid (ciddi): 40.5'in üzeri

Süper obez: 50 ve üstü.”

 

BELİRTİLER GÖZ ARDI EDİLMEMELİ

Obezite hastalığının en temel belirtisinin vücutta aşırı düzeyde yağ dokusu birikimi olduğunu vurgulayan Genel Cerrahi Uzmanı Dr. Ör. Üyesi Fadlı Doğan, “Oluşan fazla kilolar, obezitenin görsel sorunlarının yanı sıra birtakım sağlık sorunlarını da beraberinde getirebilir. Obeziteye bağlı olarak ortaya çıkan sorun ve belirtilerin arasında; Terleme, çabuk yorulma, nefes darlığı, horlama ve uyku apnesi, cilt sorunları, sırt ve eklem ağrıları, psikolojik sorunlar ve benlik saygısında azalma yer alır. Obezitenin en temel nedeni, besinlerle birlikte vücuda alınan enerjinin metabolizma ve fiziksel aktivitelerle birlikte harcanan enerjiden fazla olması ve buna bağlı olarak artan enerjinin yağ şeklinde depolanmasıdır. Bu durum, gereksinimin üzerinde enerji alımının belirli bir süre boyunca devam etmesi ile oluşur” şeklinde konuştu.

 

OBEZİTE ÇEŞİTLERİ

Obezite çeşitlerine de dikkat çeken Dr. Öğr. Üyesi Fadlı Doğan, “Yağ dokusu birikiminin türüne göre obezite çeşitlerinden bahsedilebilir. Android obezite; midede lokalizasyon, vücudun orta kısmında biriken yağ tabakasını işaret eder. Jinoid obezite de yağ dokusunun uyluk ve kalçalar üzerinde olmasıdır. Karma obezitede ise vücudun tümüne dağılmış olan yağlanma kast edilmektedir. Aşırı ve hastalık derecesindeki şişmanlık ise morbid obezite olarak nitelendirilir” açıklamasında bulundu.

 

ZAYIFLAMA DİYETLERİ VE CERRAHİ YÖNTEMLE TEDAVİ EDİLEBİLİR

Obezitenin, zayıflama diyetleri ve diyeti destekleyen bazı uygulamalar ile önüne geçilebileceğini ve tedavisi mümkün bir hastalık olduğunun da altını çizen Doğan, “İleri düzeyde şişmanlığın görüldüğü ciddi obezite hastalarında, özellikle de ciddi komplikasyon gelişme riski yüksek olduğunda hekim önerileri doğrultusunda tüp mide, mide küçültme, gastrik bypass gibi obezite cerrahisi uygulamaları ile de tedavi gerçekleştirilebilir. Bu yöntemler bariatrik cerrahi uygulamaları olarak da adlandırılabilir. Günümüzde ciddi komplikasyon geliştirme olasılığı yüksek olan morbid obezite hastalarında bu durumun cerrahi yöntemlerle tedavisi mümkündür. Bunun yanı sıra cerrahi tedavi, günümüz koşullarında en radikal ve en iyi sonuç veren tedavi seçeneğidir. Morbid obez hastaların çoğu diyet ve egzersiz programlarıyla bir süreliğine kilo verse de başarı oranı düşük (yüzde 3) ve yeniden kilo alma riski yüksektir. Cerrahi tedavi uygulanan hastalarda ise metabolizma değişir, özellikle tüp mide ameliyatı sonrası çok ciddi iştah kaybı olur, mide hacmi çok küçük olduğundan da yeme olayı kısıtlanır. Bu gibi nedenlerle cerrahi tedaviler ile tıbbi tedavi yöntemlerinin başarı açısından karşılaştırılmaları çok mümkün değildir” ifadelerini kullandı. Beslenme konusuna da değinen Dr. Doğan, şu bilgileri paylaştı: “Sağlığını korumak isteyen tüm bireylerin ideal kilolarını koruması, obezite sorunu yaşayan hastaların ise hekim ve diyetisyen öncülüğünde ideal kilolarına ulaşmaları gerekir. Obezlerde mortalite (ölüm) oranı, diyete dayanan zayıflama yöntemleri ile tedavi sürecini kaldırabilecek durumda olduğunda zayıflama, diyetisyen tarafından kişiye özgü şekilde hazırlanmış bir beslenme planı ile programlı olarak gerçekleştirilmelidir.”

TÜP MİDE AMELİYATI İLE TÜKETİLEN BESİN MİKTARI KISITLANDIRILIR

Genel Cerrahi Uzmanı Dr. Öğr. Üyesi Doğan, tüp mide ameliyatı süreci ve olası yan etkileri konusunda ise şu bilgileri paylaştı: “Tüp mide ameliyatı, tüm midenin yaklaşık yüzde 75-80'inin çıkarılması ile gerçekleştirilen bir operasyondur. Operasyon sonrasında geride kalan midenin şeklinin tüpe benzemesi nedeniyle uygulama bu ismi almıştır. Midenin büyük bölümü cerrahi olarak çıkarıldığı ve geride 50-100 ml bir hacim kaldığı için tüketilen besin miktarı sınırlandırılır. Buradan anlaşılacağı üzere tüp mide ameliyatı, kısıtlayıcı tipte bir ameliyattır ve besin alımını azaltarak kilo vermeyi sağlar. Bu ameliyatta çıkarılan mide bölümünden (Fundus) salgılanan iştah hormonu (Ghrelin) işlem sonrasında azaldığı için hastalarda ciddi anlamda iştah azalması olur. Operasyon süreci konforlu, komplikasyon oranı nispeten düşüktür. Tatminkâr düzeyde kilo kaybı sağlar. Halen dünyada en yaygın olarak yapılan zayıflama ameliyatıdır. Ameliyat sonrasında hastaların eski iştahlarına geri dönmemeleri başarıyı arttıran ciddi bir avantajdır. Tüp mide ameliyatının diyabet ve hipertansiyon üzerine etkisi de oldukça yüksektir. Özellikle yalnızca ağızdan ilaçla tedavi gören diyabetikler ve hipertansif hastaların kullandığı ilaçlara çoğunlukla gerek kalmaz. Bu olumlu etki, hastalarda ameliyatın hemen ardından başlar.”

Yorum Ekle
Gönderilen yorumların küfür, hakaret ve suç unsuru içermemesi gerektiğini okurlarımıza önemle hatırlatırız!
Yorumlar
En son gelişmelerden anında haberdar olmak için 'İZİN VER' butonuna tıklayınız.