Hava Durumu

Özbekistan'a yolculuk zamanı

"Bursa'ya benzerliklerle dolu bir yer Özbekistan... Mesela Taşkent yakınlarında Keles adında bir kasaba var. Milli müzesinde sergilenen takılar bizim Uluumay Müzesi'ndeki takıların bir benzeri. Ve Uludağ sırtlarındaki Congara köyüne orada da rastladığınız da hiç şaşırmayacaksınız" diyen Ekrem Hayri Peker'in orada yaşadığı sürede edindiği izlenimlerini sayfalarımıza taşıdık.

Haber Giriş Tarihi: 13.06.2017 18:17
Haber Güncellenme Tarihi: 13.06.2017 18:17
Kaynak: Haber Merkezi
https://www.yenidonem.com.tr/
Özbekistan'a yolculuk zamanı

-Ekrem Hayri Peker-

2005 yılında Özbekistan'a çalışmaya gidişim bilinçli bir tercihti.  Bu bölgeyi nasıl Osmanlılar yönetmişse, yüzyıllarca o bölgeyi de Özbek hanları yönetmişti.

Gittikten kısa bir süre sonra Taşkent yakınlarındaki Keles kasabasını keşfettim. Özbekistan Milli Müzesi'nde gördüğüm takılar, tepelikler Yeşil'deki Etnoğrafya Müzesi ve Muradiye'deki Uluumay Müzesi'ndeki gördüğüm takı ve tepeliklerle aynıydı.

Fergana vadisine gittiğimde başka sürprizlerle karşılaştım. Hokant ve fergana arasında önce Bağdat isimli bir kasabaya sonra Congara köyüne rastladım.

Evet, burada bir köyün adı Congara. Bursa'da Uludağ'ın sırtlarında da bir köy var, adı Congara. Yetiştirdiği fasulyesiyle ünlüdür ve pazarda Congara fasulyesi diye satılır. Buradaki Congaralılar Özbekistan'ın en iyi pirincini yetiştiriyorlar.

Uludağ'ın güney yamaçlarına kurulu bulunan Orhaneli, Keles. Muhtemelen Congara sakinlerinin kökeni buralardan gitme. Keleslilerle aynı tarihlerde gelmiş olmalılar.

Büyük bir kentmiş Congara. Moğol istilacılar gelip yok etmişler. Bölgedeki birçok kent bu akıbete uğramış. Medreseler, kütüphaneler yakılıp-yıkılmış. Bilim adamları öldürülmüş. İslam âleminde fen bilimlerinin çöküşünü, Türkistan'ın gerilemesini, Moğol istilasında yaşanan vahşete bağlarsak yanlış olmaz.

Köyde dört katlı blokların üzerinde çatıyla son kat arasına yarım metre boşluk bırakılmış. Bu şekilde doğal bir izolasyon sağlanmış. Son katı kışın sıcak, yazın serin tutuyor. Kerpiç halen kullanılıyor. Duvarları kerpiçle örülmüş daireler tercih sebebi. Daireyi kışın sıcak, yazın serin tuttuğu için.

Narlar çiçeklenmiş, bu sene bol ürün olur inşallah. Burada kayısı çok yetiştiriliyor adı Örik. Eriğe verilen isimlerden birisi alhari, Özbekçe ve Türkçe iki kelimeden oluşmuş. Anlamı al, ye. Hari, Tacikçe ye demek. Bir başka adı gaynali. Rusçası siliva. Bizim bardacık eriğinin kaba adı; şekli ve renginden dolayı it taşağı.

Yolun üzerinde bir büst var. Osman Yusupov'a ait. Stalin 1936-1937 yıllarında tüm muhaliflerini ve milliyetçi komünistleri partiden ve hayattan temizlemiş. Türklerin Türkistan adı altında birleştirilmesini savunan Sultan Galiyev, Özbek önderler Feyzullah Hocayev ve Ekmel İkramov bu temizlikte öldürülen insanlar. Başkırt Cumhuriyeti Başkanı Zeki Velidi Togan, Türkistan'a oradan Afganistan'a kaçtığı için kurtulmuş.

Bu iki liderin yerine Stalin'e sadakatiyle tanınan Osman Yusupov getirilir. Stalin'in ölümünden sonra gözden düşer görevinden uzaklaştırılır. Bir kolhozda yönetici olarak 1966'da ölür.

Fergana'ya giderken gördüğümüz kanal onun zamanında kazma kürekle kazılmış. Kanala onun adı verilmiş. Şu anda oğlu yüksek bir görevde bulunuyor. Babasına çok benzediği için bir belgeselde babasını oynamış.

Hokant'ta oturduğum konak Ahay pazarında. Bizdeki adıyla kireç pazarı demek oluyor. Başta kireç olmak üzere inşaat malzemesi satan- çimento kum, tuğla satan çok dükkân var. Burada tuğlaya da kerpiç diyorlar.

Şehri dolaşırken Beko Bayisini, ardından Otoyol bayisini görmek çok güzel bir şey. Ülkedeki plastik pencere ve kapı imalatı tamamen Türk firmalarının elinde. Gözünü sadece AB'ye dikenlerin bu manzarayı da görmesini isterim.

İstanbul Caddesinden dönüp hâkimiyet (valilik) binasının olduğu caddede yürüyorum. Sağda Dondurmacı (buradaki adıyla muz kaymak) dükkânları sıralanmış. Masalar dışarıda. Yaya kaldırımları sokak gibi geniş olunca masalar problem olmuyor.

Neşe içinde insanlar dondurmalarını kaşıklıyorlar. Bir sinema var Hamza adlı kinoteatr, ama kapalı. Önünde büyük bir fantam var. Etrafındaki banklarda gençler, yaşlılar oturup suyun serinliğinden faydalanmaya çalışıyorlar.

Hokant'ın çevre mahallelerinde inşaatlar hızlı, ticaretten gelen parayla zenginleşenler geniş konaklar inşa ediliyorlar.

TV de kanalları gezerken sadece film gösteren bir kanalda 'bir kadın bir erkek' filminin son sahnesine yetişiyorum. Sahne tren garında geçiyor. Kadın ve erkek peronda bir birlerine sarılıyorlar. Filmin o unutulmaz müziği. Ra ra ra, fonda rarara ra rara, ra rara

Sonbahar geldi. Eylül, serinliğini önce gecelere getirdi. Pamuk hasadı başladı. Şu anda kozalar daha yeşil. Bu ayın sonuna doğru hasat hızlanır. Yerlerini ikinci ürüne, çoğu zaman buğdaya bırakacak.

Yol boyunca kışın başka bir habercisi açılmış iri yapraklarıyla lahana tarlaları. Onların yanından satılmak için yetiştirilmekte olan kavak fidanları bizi selamlıyor.

 

Yorum Ekle
Gönderilen yorumların küfür, hakaret ve suç unsuru içermemesi gerektiğini okurlarımıza önemle hatırlatırız!
Yorumlar
En son gelişmelerden anında haberdar olmak için 'İZİN VER' butonuna tıklayınız.