"İfade Özgürlüğü"nün tartışmaya kapalı bir tanımını yapmak pek mümkün olmamakla beraber, genel olarak ifade edilebilir ki; ifade özgürlüğü herkesin düşünce ve kanaatlerini söz, yazı, resim veya başka yollarla tek başına veya toplu olarak açıklama ve yayma hakkına sahip olması, bu hürriyetin resmi makamların müdahalesi olmaksızın haber veya fikir almak ya da vermek serbestliğini de kapsaması, her ne sebep ve amaçla olursa olsun hiç kimsenin düşünce ve kanaatlerini açıklamaya da zorlanamaması, hiç kimsenin düşünce ve kanaatleri sebebiyle kınanamaması ve suçlanamamasıdır.
Yine Türk Ceza Kanunu'nun 301. maddesinde de açıkça düzenlendiği üzere "eleştiri amacıyla" yapılan düşünce açıklamaları suç oluşturmaz.
Hal böyle olunca ;
Adliyede bir karar sonrasında "Böyle hakim olmaz, verdiği karar hukuka aykırıdır" demek ifade özgürlüğüdür.
Bir siyaset programında "Böyle muhalefet olmaz, haksızsınız" demek ifade özgürlüğüdür.
Camide bir sohbet arasında "Böyle kanun olmaz, bu kanun değişmelidir, söylediklerimi beğenmeyenler beni şikayet edecekmiş, etsinler" demek ifade özgürlüğüdür.
***
İfade özgürlüğünü ülkece ağzımızdan düşürmüyoruz da, "ifade özgürlüğü ne değildir?" kısmını pek idrak edemiyoruz.Yani bu ifade özgürlüğü denen hürriyet,sınırları olmayan bir hürriyeti mi ifade eder ? Yasa koyucu, ifade özgürlüğünü tanımlamakla özgürce bir yaşamı hedeflemişken; ifade özgürlüğü toplumun huzurunun bozulması veya diğer insanların hürriyetlerinin engellenmesi pahasına sınırsız olduğu savunulan bir hürriyet midir ? Tabii ki hayır.
Bir ifade kamu düzenini bozuyor, toplumun huzur içinde yaşamasını engelliyor, iç karışıklığa mahal veriyor, genel ahlakı bozuyor veya diğer hürriyetleri sınırlayan sebeplere tesir ediyorsa, artık bu ifadenin ifade özgürlüğü kapsamında hukuki karşılanması mümkün değildir. Nitekim bu sınırlamaları kanunlarımızda çeşitli hükümlerde görmek de mümkündür. İfade özgürlüğünün "ne olmadığını" yukarıda olduğu gibi burada da bir kaç örnekle açıklayalım;
Türk Ceza Kanunu'nun 125. maddesine göre hakaret içeren ifadeler kullanılamaz,
Türk Ceza Kanunu'nun 215. maddesine göre suçu ve suçluyu öven ifadeler kullanılamaz,
Türk Ceza Kanunu'nun 216. maddesine göre halkı kin ve düşmanlığa tahrik eden ifadeler kullanılamaz,
Türk Ceza Kanunu'nun 216. maddesine göre halkın benimsediği dini değerler alenen aşağılanamaz.
Hal böyle olunca ;
Kur'an-ı Kerim eğitimi verilmesine "Geri kalmış orta çağ zihniyeti" diyemezsin. Suçlusun!
Bir halkın iman ettiği cennete "Şaraplar akan ırmaklar varmış burası meyhane midir, huriler var diyorsun burası kerhane midir" diyemezsin. Suçlusun!
Bir halkın iman ettiği ilk peygambere "Cahil adam" diyerek O'nu aşağılayama çalışamazsın. Suçlusun!
Bir halkın iman ettiği son peygambere "Yalancı" diyerek halkı kin ve düşmanlığa tahrik edemezsin. Suçlusun!
***
"Sanat sanat içindir" , "Siyasette söylenen her şey mübahtır" , "Eleştiri gelişmenin temel taşıtır" gibi söylemlerle yaptığı şeyin sanat olduğunu iddia eden, siyaseti hizmet uğruna değil gayrimeşru amaçlar uğruna yapan, eleştiriyi saldırganlığının silahı olarak kullanan kimseler olmuştur, yine olacaktır. Pek tabii ki doğası gereği bir yanda çiçekler açarken diğer yanda akrepler sokacaktır. Ancak burada belirtilmek istenen, eleştiri hakkının ve dolayısıyla ifade özgürlüğünün korunması gereken en önemli mefhumlardan olmaları yanında, bu hürriyetlerin de sınırları olduğunun bilinmesi gerektiğidir.
***
"Böyle köşe yazarı olmaz, neler yazıyor bu" demek de bir ifade özgürlüğüdür.
Anayasayla ve kanunlarla söylemlerimizi desteklediğimiz müddetçe gelecek hiçbir eleştiri sorun teşkil etmeyecektir.
Eğer ki haklı söylemlerinizden dolayı sizi eleştirenler, eleştirmekle kalmayıp şikayet edenler olursa, çekinmenize gerek yoktur, azdan az çoktan çok gider. Haklı olduğunuza, hakkı savunduğunuza inanmanız yeterlidir ...
Maşallah yeğenime