Önceki gün Demokrasi ve Atılım (DEVA) Partisi Genel Başkanı Ali Babacan önemli bir çıkışa imza attı.
Babacan yaptığı haftalık değerlendirme toplantısında "Partimiz önümüzdeki seçimlere kendi adıyla ve kendi logosuyla girme kararı aldı" dedi.
İşte bu açıklamanın ardından ilk yorumlar 6’lı masanın dağıldığı yönünde olsa da DEVA 6’lı masadaki bütün mutabakatlara sadık kalacaklarını açıkladı.
Ama işin bu kısmından sonrası biraz karışık. Çünkü Partinin önemli kademelerinden isimlerin yaptığı paylaşımlarda ‘Başka bir ittifak’ anlamında paylaşımlar geldi.
Yani DEVA, seçime kendi logosu altında gireceğini açıklarken diğer partilere de kapıyı kapatmadı.
***
Bu aslında çok daha önce dillendirilmiş bir senaryoydu. Özellikle İttifak’ın diğer partilerinin fikirleri ile seçmen profili uyuşmayan Saadet-Deva ve Gelecek üçlüsünün AK Parti’den kaçacak oyları toplamak için üçüncü bir ittifak ile yarışa gireceği ve bu yarışın da DEVA logosu altında olacağı oldukça fazla dillendirildi.
Baktığınız zaman partilerin oy yapıları da incelendiğinde oluşacak handikabın böylelikle önüne geçilmiş olabilir. Özellikle sağ görüşlü seçmenin CHP logosu altında oy kullanmasının yaratacağı tepkinin de önüne geçilmesi açısından anlamlı bir strateji.
Öte yandan DEVA’dan kimle konuşsak ‘bizim baraj problemimiz yok’ diyor zaten.
Partinin İstanbul’da yaptırdığı ilk anketlerdeki karşılığı yüzde 6 bandındaydı. Nitekim son dönemdeki üye yapılanması ile birlikte 150 bin barajını da aştılar.
***
MHP’den kaçan oyların adresi nasıl İYİ Parti olduysa, AK Parti’den ayrılan oylar için de bir adres bulunması gerekiyordu.
Partinin 6’lı mutabakata sadık kalacağını açıklaması zaten asıl önemli olan konu. Çünkü ‘o masanın bir seçim ittifakı olmadığı’ 6 parti temsilcileri tarafından da dillendirildi.
Sadece DEVA’nın açıklaması biraz erken gibi göründü o kadar.
Ayrıca küçük bir ayrıntı ama DEVA’nın içinde kaynayan kazanlar ve söylentilerin yanı sıra medyanın da artık oraya doğru ilerlemesi hatta hedef almasının da oradaki güç oluşumu konusundaki ivmelenmenin göstergesi olarak kabul edebiliriz.
Bu kararın aslında neler getireceğini ‘resmi seçim süreci’ başlayınca göreceğiz. Ama kaçak oylar için oluşturacağı barikat alanının partinin kitlesinin de çok üzerinde oy alma potansiyeli ortada.
***
Toparlarsak; Zaten ortada ittifak değil işbirliği vardı. Onun ayrımının yapılması açısından bu durumun dillendirilmesi oldukça önemliydi.
Saadet Partisi Lideri Temel Karamollaoğlu da “Her parti elbette kendi amblemiyle seçime girmeyi arzu eder, bundan daha tabii bir şey olmaz. Altılı masa kesin olarak cumhurbaşkanı adayını seçim kararı alındıktan sonra açıklayacaktır. Önceden açıklayacaktır. 6 parti arasında ittifak var, buna itiraz eden de olmadı" dedi.
Yani aslında dağılan saçılan bir şey yok. Sadece potansiyel oy kaymalarına göre alınmış erken bir reaksiyon var ortada.
Ama bunlar bugün gördüklerimiz.
Seçmen anketleri netleştiğinde çok başka şeyleri de konuşabiliriz.