Bundan aylar önce bir yazı yazmıştım bilmem hatırlar mısınız?
Bursa’da hayata geçirilen anlamlı bir etkinlikten bahsederken “Geleceğe güvenenlerin yarışması” başlığını kullanmıştım.
Önceki gün ise bu büyük beklentilerimin yer aldığı yarışmada dereceye girenler belirlendi.
Özel Teknoloji Fen Kolejinin bu yıl ilk kez düzenlediği “Su Krizi ve Kuraklık” temalı TEKFEST 2022’den bahsediyorum.
200’ün üzerinde projenin yer aldığı yarışmada ortaokul ve lise kategorilerinde ilk 3’e girenler düzenlenen ödül töreninde sunumlarını son kez yaptı.
Akabinde ödüllerini kazandı.
Proje sunumlarından sonra projelerin nasıl sıralandığını duymak istemediğim için sonuçların açıklanmasını beklemeden salondan ayrıldım. Bu yazıyı yazarken haber bültenlerini de okumadım. Çünkü 6 proje de birbirinden anlamlı ve yeri başkaydı. Sıralamadan, ön yargı olmadan bunları anlatmak istedim.
Teknoloji Fen Koleji’nin ev sahipliğinde bütün Türkiye’ye açık şekilde gerçekleşen yarışmada seçici kurulun ‘herkes kazandı’ tarzındaki açıklamasına harfiyen katılıyorum.
Lafı çok uzatmadan finale kalan ortaokul düzeyinde 3, lise düzeyinde 3 olmak üzere toplam 6 projenin ne olduğunu sırasıyla anlatayım.
***
Önce ortaokul;
İlk proje; aslında bizim en büyük sorunlarımızdan birisi olan ve muhtemelen tıraş olurken, diş fırçalarken akan suyu fark eden bir öğrenci tarafından tasarlandı. Peki ne işe yarıyordu ne yapıyordu derseniz; lavobonun altına koyulan bir pedal ile musluğun çalışması sağlanıyordu. Örnek verelim; elinizi sabunlarken akan suyu kontrol etmek zamanında kapatıp açmak için sensöre ihtiyacımız var. Ama tamamen mekanik olarak bunu bir pedal ile yaparsak ne olur? Hem su kontrol altına alınır hem de daha ucuza mal edilmiş olur.
Bir diğer projemiz ise aslıda suyun akışındaki debiyi kontrol eden basit bir su sayacı olarak düşünülebilir. Üzerinde kullandığınız su miktarını yazan ve tamamen mekanik bir biçimde çalışan bir sistem.
Yine aynı örneği verelim; elinizi yıkamak için ihtiyacınız olan şey suyun elinize yeterli miktarda gelmesi. Ama debi fazla ise önemli bir kısım da boşa gitmez mi? İşte bunun için o akışı yavaşlatıp sudan da tasarruf ederiz gibi. (Bu projenin hazırlayıcıları salona online bağlantı ile katıldı. Bağlantıdaki ses sorunundan dolayı ben bunu anladım eksik kısım olduysa ve tamamlanmak istenirse her zaman düzeltmeye açığım)
Ortaokuldaki son proje ise her insanın hayatında en az bir kere düşündüğü konuyla alakalı.
‘Musluktan sıcak su gelene kadar akan soğuk suyu nasıl ziyan etmeyiz?’ sorusunun cevabını bulan ve bana kalırsa çok da anlamlı olan bu proje diğer iki örneğe göre biraz daha dijital. Projede kombi ile musluk arasına koyulan bağlantı cihazı ve ilave bir depo bulunuyor.
Kombiden gelen su 30 derece sıcaklığa ulaşana kadar farklı bir tanka akıp orada birikiyor. Sıcaklık 30 dereceye ulaştıktan sonra musluktan akmaya başlıyor. Soğuk suyun depolandığı ek depoyu farklı amaçlı kullanım için yeniden sisteme bağladığımızda öğrencimizin hesabına göre bir evde yılda 54 ton su tasarrufu sağlanıyor.
***
Şimdi gelelim liseye;
İlk projemiz ‘kendi kendisine yeten bir sera olur mu?’ sorusunun cevabını bulmak için yola çıkılmış ve okulun serasında hayata geçirilmiş bir proje.
Peki nasıl derseniz; Seranın üzerinde oluşturulan kanallar ile bir yağmur suyu ve nem hasadı yapan sistem düşünün. Seranın sulama ihtiyacının bir kısmı bununla sağlanıyor. İlaveten iç ısıtma için de güneş panellerinden üretilen elektrik kullanılıyor. Yani aslında doğadaki kaynakları bir noktada toplayıp ihtiyaç duyulan forma dönüştürüp kullanılabilir hale getiriyor.
Bir diğer proje ise aslında kanayan yaramız olan bilinçsiz sulamaya çare bulmak için geliştirilmiş bir yazılım-donanım ikilisinden oluşuyor. Şu anda en büyük sıkıntı tarla sulamalarında kullanılan denetimsiz vanalar. 2 öğrencinin hazırladığı projedeki motor sistemi hazırlanan bir mobil uygulama tarafından kontrol edilebiliyor. Yani ‘evden çık-traktöre bin-tarlaya git-motoru çalıştır-geri dön’ yolunu ‘uygulamayı aç-parametreleri gir-butona bas’ şekline getirecek bir sistem. Üstelik birden çok pompa bir kişinin ara yüzüne ekleniyor. Üstelik bölgesel olarak kullanıldığında yönetici paneli ile denetim yapmayı da kolaylaştırıyor çünkü bütün sulama dökümünü veri tabanında saklıyor.
Gelelim son projemize; Dune kitabında ‘nem kapanları’ vardı okuduysanız hatırlarsınız. Su kıtlığının yaşandığı bir gezegende havadaki nemi yakalayıp su üretmeye çalışan bir makineydi onlar.
İşte bir öğrenci bunu gerçek hayata dahil etmeye karar verdi. Çıktı bütün sistemi, termoelektrikten suyun saflığına kadar anlattı. Yaptığı sistemin günde 2,4 litre saf su ürettiğini ve ticari olarak kullanılırsa ortalama 1,5 yıldan daha kısa bir sürede kendisi maliyetini çıkarabileceğini anlattı.
Havadaki nemi çekip çiçek sulayarak örnek verdi.
***
Kısaca ve dilim döndüğünce anladığım kadarıyla anlattım 6 projeyi. Bence 6’sı da birbirinden değerli. Hepsinin melek yatırımcıların önüne sunulması veya üniversitelerin Ar-Ge atölyelerinde geliştirilerek hayatımıza girmesi gerekli.
Bugün ben bu 6 projeyi de sıralamadım. Sıralamayacağım;
Eğer merak ettiyseniz TEKFEST 2022 diye Google’da aratarak sonuçlara ulaşabilirsiniz. (yazı bitince bakacağım ben de)
Ama sonuçların sıralamanın ötesinde bu projenin hayatımıza ne katacağını, kattığını fark etmemiz gerekli.
Çünkü bugün bize miras olanı yarına taşımaktan yana sorunumuz var. Ve bizden öncekiler gibi yaptık, doğayı sanki bizimle yok olacak gibi görüp kaynakları tükettik. Çocuklarımızı, torunlarımızı düşünmedik.
***
Bugün Nilüfer Çayı zehir akarken, İznik gölü kuraklıkla pençeleşirken, Uluabat gölü için tehlike çanları çalarken, Marmara’da müsilajın yanı sıra azalan oksijen miktarı karşımızdayken, Çevre şehirlerdeki madenler akarsularımızı kirletirken ‘kim biz farkındaydık’ diyebilir?
Ödül töreninde konuşan Prof. Dr. Güray Salihoğlu’nun sözleriyle bitirelim; “İçecek bir bardak su bulamadığınız bir gün yaşadınız mı hayatınızda?
Ben yaşamadım. Ama merak ediyorum acaba çocuklarım böyle günler yaşayacaklar mı?
Su krizi kapıda.
Yarın bugünden daha iyi olmayacak.
Bizim gençlerimize çocuklarımıza ‘iyi bir çevre’ borcumuz varken yine çareyi onlarda arıyoruz. Bu yarışmalar ile onların proje geliştirmesini bekliyoruz.”
Not:
Bu yarışmanın festival halini alacağı asıl etkinlik ayın 28’inde gerçekleştirilecek. Kim ne der bilmem ben bu yarışma ile bütün Türkiye’de kanayan yaramıza dikkat çeken Teknoloji Fen Koleji’ne, Okulun Yönetim Kurulu Başkanı Naci Atış başta olmak üzere bütün eğitimcilere, ödül töreni öncesinde stant açan ve yaptığı şeyi anlatırken daha iyisinin olabileceğini bildiğini hissettiren ortaokul çağındaki bütün öğrencilere teşekkür ederim.
Yarışmaya katılan bütün projelerin yer alacağı festivalin ‘bir özel okul etkinliği’ olarak değil ‘bir fikir festivali’ olarak görerek şehrin yönetiminde yer alan kişiler ile yardımcılarını da tam kadro görmeyi, bir çelenk ile geçiştirmemelerini temenni ederim…