Hava Durumu

SU!

Yazının Giriş Tarihi: 27.12.2020 06:00
Yazının Güncellenme Tarihi: 27.12.2020 06:00

Tarihi ve kültürel özellikleri ile her zaman öne çıkan Bursa, doğal güzellikleri ile de her dönemin masalsı şehri olmuştur. Özellikle suyun varlığı ile bu şehrin coşkusu daha da artardı. Şairlerin dizeleri bile yetmemiştir Bursa'yı anlatmaya...

'Cennetten bir köşedir' diye tasvir edilirdi.  Evliya Çelebi'nin "Elhâsıl Bursa sudan ibarettir" cümlesini bilmeyen yok gibidir. Artık nasıl bir su bolluğu ile karşılaştıysa Çelebi, Bursa'yı işte bu cümleyle anlatmıştı. Peki hala Bursa sudan ibaret mi?

Son zamanlarda yurdun genelinde yaşanan kuraklık Bursa'da da ciddi anlamda hissediliyor. Son birkaç yıldır dört gözle beklediğimiz kar yağışının yanı sıra bu yıl yağmura da hasret kaldık. Ve tabi kış mevsimin baharmışçasına geçiyor olması aslında hepimizi korkutan bir hal aldı.

Gerçi ne bekliyorduk? Hor kullandığımız doğa sonunda bereketini üstümüzden çekti...

Biz hep yaktık, yıktık, kestik, kirlettik, talan ettik... Yaa koca koca binaları dikelim diye ormanlık alanları katlettik. Doğal üretim yapmak için kendimizi geliştirmek yerine, kimyasal atıklarımızı güzelim dere sularına salıverdik. Canımızın istediği yere sondaj yaptık, yanlış sulama yöntemleri ile  yer altı sularını da tükettik. Pandemi ile birlikte su tüketiminin artması da üzerine tuz biber tabi...

İşin özü Bursa'nın yeşilinin adı, suyunun da sadece damaklarda tadı kaldı... Şimdi itiraz seslerini duyar gibiyim. Kendini şehrin sevdalısı sananlar şehre sahip çıkma refleksi ile Bursa hala yeşil diye haykıracak. "Kazın ayağı öyle değil" işte!

"Neresinden bakarsanız bakın, kendisine hayran bıraktırır, gitmek değil dönülmek istenir, özlenir ve kendinden söz ettirir" dediğimiz şehir nerede?

Çok değil bundan 50 sene, 30 sene önce Çekirge'den Bursa'ya bakan ne görürdü, şimdi ne görüyor!

Yaa çocukken Nilüfer deresinde balıklarla birlikte yüzdüğünü anlattı bir arkadaşım geçenlerde. Peki şimdi?

Azalan yeraltı su seviyeleri, boş nehir yatakları, kurumaya yüz tutmuş barajlar ile kuraklık artarak dikkatleri çekiyor.

"Doğayı sev, yeşili koru" lafta!

Sevdiğimize yapmadığımız kötülük kalmadı, kalmadı da ucu döndü dolaştı bize dokundu!

Peki şimdi ne yapacağız?

Doğa katilini ararken biz ona faili meçhul mü diyeceğiz, yoksa faillerini tespit edip bir bir çözümü mü düşüneceğiz?

"İhtiyaç buluşların anasıdır" demişler.

Charles Hatfield diye biri California eyaletinin San Diego şehrinde kuraklığa çözüm olması için yağmur yağdırma yöntemi bulmuş bir zamanlar. Sonra şehri sel basınca ölüm tehditleri almaya başlamış ve şehirden kaçmak zorunda kalmış! İnanın var böyle bir olay. 1900'lerin başında yaşanmış...

Ve şimdi dilimde Moğollar'ın şarkısı "Bir şey yapmalı hey, bir şey yapmalı..."

***

Mesela  bizler suyu daha dikkatli kullanmaya başlayabiliriz.  

Temiz olalım tabi ama çeşmelerden suyun boşa akıp gitmesine izin vermeyelim.

Yer altı sularını daha az kirletmek adına kimyasal deterjanlardan ziyade arap sabunu ile genel temizliğimizi yapmaya çalışabiliriz. Hem de ekonomik olur.

Varsa bahçemiz, tarlamız bir kök de olsa ağaç dikebiliriz.

Yerel yönetimler ve işin yetkilileri cadde sokak çeşmelerinin arızalarını giderebilir, boşa akıp giden sular varsa onlara çeşme takabilir.  

Şehir içinde çim ekmek yerine mevcut park alanlarını koruluk haline getirebilir. Bu korulukların sayısı çoğaltılabilir.

Ne bileyim, deniz suyunu tuzdan arıtma tesisleri kurulabilir, hem geleceğe iyi bir yatırım desem ütopik mi olur?

Sivil toplum kuruluşları insanları bilinçlendirme yönünde adım atabilir. Konuya daha fazla dikkat çekilebilir.

Öncelikle şehrimizde ve tabi ülke genelinde daha fazla su bilinci oluşturmalı.  

Çocukluğumda tahıl ambarı denilen güzel ülkemde  tahıllar ithal edilir oldu. Korktuğumuz başımıza gelmesin, suyu da ithal etmeye başlamayalım. Tabi bulabilirsek!

Eli yeten, dizi tutan bir şey yapsın.

Gelecek hayalleri için geç kalınmasın!

Yükleniyor..
En son gelişmelerden anında haberdar olmak için 'İZİN VER' butonuna tıklayınız.