Bir savaşın kazananı olmaz.
Ama bu kez, tarihin sayfalarına kazınacak bir istisna yaşanıyor.
Gazze’ye ölüm yağdırarak “güvenlik” arayan İsrail, sonunda her şeyini kaybetti.
***
İsrail, tanklarıyla, uçaklarıyla, demir kubbeleriyle “yenilmez ordu” efsanesini sürdürmek istedi.
Ama Gazze’nin yıkılmış sokaklarında, yanmış evlerin arasında kaybettiği şey silah değil, insanlıktı.
Yedi bin askerini, yirmi beş bin sakatını, milyarlarca dolarını, tanklarını ve mühimmatını kaybetti.
Ama asıl kayıp, vicdanın enkazı altında kalan ruhuydu.
BÜTÜN MASKELERİNİ DÜŞÜRDÜ
Bir zamanlar “demokrasinin kalesi” olarak sunulan İsrail, bugün dünyanın en büyük savaş suçlarının faili olarak anılıyor.
Uluslararası kamuoyu artık sessiz değil.
Dünyanın dört bir yanında meydanlarda milyonlarca insan “Gazze” diye haykırıyor.
Boykotlar dalga dalga büyüyor.
Destekçisi olan markalar bile, kendi tüketicilerinin öfkesinden kaçamıyor.
Batı’nın desteği eriyor, medya inandırıcılığını yitiriyor.
İsrail, sadece Filistin’e değil, dünyanın vicdanına da savaş açtı ve kaybetti.
İÇERİDEN ÇÖKÜŞÜN FOTOĞRAFI
Netanyahu hükümeti, İsrail halkının güvenini yitirdi.
Ülke tarihinin en büyük iç bölünmesini yaşıyor.
Binlerce İsrailli ülkesini terk ediyor.
Generaller, siyasi elitler, hatta istihbarat kadroları birbirini suçluyor.
Bir zamanlar “birlik” diye övünen iç cephe, şimdi bir enkaz yığını.
İsrail, güvende olacağını sandığı savaşla kendi güvenliğini yıktı.
Artık hiçbir sokak, hiçbir ev, hiçbir kurum huzurlu değil.
FİLİSTİN KAYBETMEDİ: UYANDI
Bu savaşta bir şey daha oldu:
Filistin davası, yıllar sonra ilk kez bu kadar güçlü bir biçimde küllerinden doğdu.
Arap sokağı yeniden birleşti.
Normalleşme adı altında susturulan ülkeler, artık kendi halklarının sesini duymak zorunda.
Gazze, sadece direndiği için değil, tarihin yönünü değiştirdiği için kazandı.
***
İsrail…
uluslararası itibarını, bölgesel caydırıcılığını, ekonomik gücünü, stratejik ortaklıklarını, Araplarla kurduğu kırılgan ilişkileri, hatta kendi gençliğinin geleceğini kaybetti.
Ama hepsinden önemlisi, insan olma vasfını kaybetti.
Bir ülke için bundan daha büyük bir yenilgi olabilir mi?
***
Evet, İsrail savaşı kaybetti.
Ama bu kaybın bilançosu sadece askeri değil; ahlaki, siyasi ve insani bir çöküştür.
Tanklarla değil, vicdanlarla kaybedilen bir savaş bu.
Tarih, bunu sadece “Gazze savaşı” diye değil,
İsrail’in kendi kendini bitirdiği dönem olarak yazacak.
Çünkü bazı zaferler kanla kazanılır, ama bazı yenilgiler de tıpkı İsrail’inki gibi vicdansızlığın bedeliyle kaybedilir.
Şimdi burada bir parantez açalım.
İsrail’in bu katliamını durdurmak için Uluslararası Sumud Filosu ile dünyanın çeşitli ülkelerinden binlerce aktivistin Gazze’ye doğru açılması da etkili olduğunu söylemek lazım. Türkiye’de de Vicdan Gemisi bu saldırıyı kırmak ve ses getirmek için yola çıkmıştı.
İsrail, o gemiye baskın düzenleyerek Türk Milletvekillerini alıkoymuştu
***
Bu büyük çöküşün ortasında, Türkiye’den yükselen vicdan sesleri bir kez daha anlam kazandı diyebiliriz.
İsrail’de alıkonulan…
Saadet Partisi milletvekilleri Mehmet Atmaca ve Necmettin Çalışkan ile Gelecek Partisi Milletvekili Sema Silkin Ün, Gazze temaslarının ardından Azerbaycan üzerinden İstanbul’a döndü.
O an, sadece bir karşılamadan ibaret değildi…
Filistin davasının Türkiye’deki ortak vicdanla yeniden yükseldiği bir sahneydi.
Bu bağlamda…
Vekil Atmaca, Saadet Partisi İl Başkanlığı’nda cumartesi günü basının karşısına çıkarak o anları anlattı:
“Bir buçuk iki saatlik bekleyişin ardından tek tek gümrük alanına alındık. Her kişiye bir polis eşlik etti.
20-25 masadan geçtik, üzerimiz ve çantalarımız defalarca arandı.
Elektronik eşyalarımıza, hatta sigaralarımıza bile el konuldu.
Yaklaşık 15 kez arandık. Ancak çıplak aramaya maruz kalmadık.”
Atmaca, aynı açıklamada, o anların en sarsıcı kısmını da şu sözlerle dile getirdi:
“Teker teker aşağıya indirildik. Ellerimiz arkadan tutuldu, başlarımız eğdirildi.
Yaklaşık iki saat boyunca dizüstü bekletildik.
Düzen içinde oturmayanlara sert müdahalelerde bulunuldu, bazılarına kelepçe takıldı, gözleri bağlandı.”
Vekil Atmaca, toplantı sonunda Türkiye kamuoyuna teşekkür ederek, Gazze’ye yönelik insani yardım çabalarının süreceğini vurguladı.
Bu tanıklık, İsrail’in sadece Filistin’e değil, insan onuruna da savaş açtığının bir belgesi niteliğinde.