İnsanlığın varoluşundan bugüne değin, tarihin her dönemi savaşlarla geçmiş ve bu süreç sanayi ve teknolojinin gelişmesiyle birlikte daha yıkıcı şekilde devam ediyor.
Biz de bu savaşları eğitim hayatımız boyunca tarih kitaplarında işledik, okuduk…
Arşivlerdeki savaşları bire bir yaşamazsak da, son 30-40 yılda gerçekleşenleri ise canlı canlı izliyoruz.
Hele ki büyük bir güç bloku haline gelen batının, özellikle de Orta Doğu’da gerçekleştirdiği katliamlar sadece izleniyor desek yeridir.
Bu batı ülkeleri, zaman zaman kendi aralarında çatışsalar da Müslüman dünyasına karşı tutumları hep aynı.
Bir nevi haçlı zihniyeti hala diri diyebiliriz.
Şu anda dünyanın belirli yerlerinde irili ufaklı çatışmalar yaşanıyor.
Hepsini tek tek yazmamıza imkan yok.
Fakat…
Günümüzde en çok ses getiren iki savaşın etkilerini ve tepkilerini sizlerle paylaşmak istiyorum.
Bunlardan biri Hıristiyan dünyasının iki ülkesi Ukrayna-Rusya arasındaki, diğeri ise Yahudi İsrail ile Müslüman Filistin arasındaki savaş.
Her ikisini karşılaştırdığımızda;
Hıristiyan dünyası tutumunu Ukrayna’dan yana kullandı ve sürekli destekledi. Çünkü karşı tarafta dünyanın diğer süper gücü Rusya vardı.
Olayın geçmişine baktığımızda;
Rusya'nın Ukrayna'yı işgali, 2014 yılında başlayan Rusya-Ukrayna Savaşı dahilinde yaşanan anlaşmazlıklar sonrası 24 Şubat 2022 tarihinde Rusya devlet başkanı Vladimir Putin'in Ukrayna'da "özel bir askerî operasyon" ilan etmesiyle başladı.
Bu savaşta batının Ukrayna için nasıl bir tutum içinde olduğunu cümle alem biliyor. ABD başta olmak üzere, Avrupa Birliği ülkeleri ile birlikte çok sayıda Arap ülkesi en yüksek tonda destek mesajlarını bir bir sıralıyordu.
Aynı ses günlerdir Gazze’de katliam yapan İsrail’e karşı çıkmıyor maalesef.
Hatta batı dünyası liderleri, hepsi birer birer İsrail’e giderek destek mesajları veriyor. Ve bu eylemlerini de tüm dünyanın gözü önünde sarıp sarmalaşarak gerçekleştiriyorlar.
Sanki orantısız savaşta mağdur olan İsrail’dir!
Çoluk çocuk demeden katliam yapan bir devletin yanında yer almak batının hiç değişmez bir politikasıdır.
7 Ekim'de Hamas'ın saldırısıyla yeniden alevlenen Filistin-İsrail çatışması gün geçtikçe şiddetini artırıyor. Bir basın mensubu olarak günlerdir İsrail’in bu saldırılarını anbean izliyoruz.
Filistin topraklarını işgal etmeye devam eden İsrail, çocuk ve kadınlar dahil olmak üzere her gün yüzlerce Filistin vatandaşını katlediyor. Filistin'de son yılların en büyük katliamı yaşanıyor.
Ankara, ateşkesin ilanı için yoğun diplomasi trafiği yürüterek ve bölgeye insani yardım malzemeleri göndererek Filistin halkına elinden gelen desteği vermeye çalışıyor. Diğer İslam ülkelerinde ise; daha önce olduğu gibi sadece İsrail'i protesto eden gösteriler düzenleniyor.
Bu kadar İslam ülkeleri teşkilatları benzeri yapılar var! Nerede olduklarını ve kime hizmet ettiklerini kimse bilmiyor.
Akılara ise bir tek soru geliyor!
Bu kuruluşları batı mı kurdu?
Hepsi iş birliği içinde susmayı tercih ediyor.
Yoksa 2 milyara yakın bir Müslüman topluluğunun derin bir ölüm sessizliğine bürünmesinin başka bir açıklaması yok.
Göze çarpan bir başka detay ise;
İsrail-Filistin çatışması artarak devam ederken aylardır dünya gündemini işgal eden Ukrayna konusu adeta ikinci plana itildi. Avrupa’da her yerde asılı Ukrayna bayraklarının yerini İsrail bayrakları almış durumda. Rusya-Ukrayna cephesinde sıcak çatışmalar devam etmesine rağmen Batı'dan yardımların devam edip etmeyeceği konusu gündemde yerini koruyor.
Hal böyle iken…
Batıda birisinin burnu kanasa ayağa kalkan dünya, günlerdir yaşanılan katliama kör sağır.
Burada tartışmaya konu olan bir başka konu da; Birleşmiş Milletler’in varlığı.
Hakikatten ne işe yarıyor? Adı BM fakat etkisi sadece 5 üyenin istekleri doğrultusunda hareket eden bir binaya dönüşmüş.
Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan da BMGK için dikkat çeken bir açıklama yaptı:
“Birleşmiş Milletler Güvenlik Konseyi’nin akan kanı durdurmak, ateşkesi bir an önce sağlamak, sivil kayıpların önüne geçecek adımlar atmak yerine tek taraflı tavrıyla krizi daha da derinleştirdiğini görüyoruz”
Aslında konu batı ve savaş olunca verilecek çok sayıda örnek var, ama biz yakın zamanda tüm dünyanın bir olduğu olayı örnek verirsek her şeyi özetlemiş olacağız.
Çok değil…
Yıl 2015…
Fransa'nın başkenti Paris'te haftalık karikatür dergisi olan Charlie Hebdo'nun binasına düzenlenen silahlı saldırıda 12 kişi yaşamını yitirmişti.
Ki o dergi sürekli Müslümanlara ve Hz. Muhammed’e hakaret dolu içeriklere sahip olan bir dergi.
Arşivler unutmaz!
Bütün dünya liderleri el ele kol kola girip Paris sokaklarını inletmişlerdi. Söz konusu batı ise herkes birlikte hareket ediyor. Ancak aynı durum Müslüman dünyasında olunca nedense aynı ses yükselmiyor.
Gerçi İslam dünyası da sus pus!
İşte batının gerçek yüzü budur. İnsan hakları, özgürlük gibi nidalar atarak milyonlarca insanı yok ettiler.
Hiç değişmediniz!
Boşuna dememişler…
Ayıdan post, batıdan dost olmaz diye!
Yazımızı şu sözle noktalamak istiyorum
"Birisi barışı başlatmalı, tıpkı savaşı başlattığı gibi."
Sağlıkla Kalın!