“Eskiden her şey daha güzeldi” diyenler, nedenlerinden de bahsederler genellikle.
Mesela; mahalle kültürünün en üst seviyede yaşandığı yıllarda herkes kapısının önünü mutlaka süpürür, sokaklar temiz tutulurmuş.
Evde pişen yemekler komşularla paylaşılır, “Müsaitseniz bu akşam annemler size gelecek” ricası ile ev gezmelerine gidilirmiş.
Mahallenin yaşlıları hürmet görür, komşulardan biri hastalansa el birliği ile doktora götürülürmüş.
Belki belli bölgelerde hala böyle güzellikler, nezaketler vardır ama büyük şehirlerde yaşamaya başlayınca tüm bunlar sanki insanların ellerinden kayıp gitti.
Apartman yaşamı çoğu şeyi değiştirdi.
Farklı bölgelerden gelip büyükşehirlerde buluşanlar, aynı kapıdan içeri girse de birbirini tanımaz oldu.
Bir selamı birbirinden esirger hale geldi…
Gece yarılarına kadar yüksek sesle müzik dinlerken kimse yan dairede hasta, yaşlı, bebek ya da yorgun birinin olup olmadığını düşünmezken, apartmanın kapısından içeri girip kapıyı kapatmayı bilmeyenlerin yaşadığı beton yığınları arasında insan insana, insan kendine yabancı oldu…
Güya gelişmiş, modern şehirlerin, nezaketten uzaklaşmış insanları çoğaldı…
***
Hâlbuki 1960’lı yıllarda okullarda hayat bilgisi dersi kapsamında adab-ı muaşeret de öğretilirdi…
Peki, neydi adab-ı muaşeret?
Nezaket, terbiye ve görgü kuralları…
Toplu yaşamanın incelikleri, dikkat edilmesi gereken konular tek tek anlatılırdı.
Yerlere tükürülmeyeceğinden tutun da, sigara içerken yürünmeyeceğine, çevrenin temiz tutulmasından, komşulara karşı saygılı olunması gerektiğine kadar her türlü nezaket kuralı bu derste öğretilirdi…
İlk ve ortaokul karnelerinde ‘Hal ve Gidiş’ notu da olurdu…
Öğretmenin verdiği bir kanaat notuydu bu ve çok önemli bir puandı!
O notun kırık olması öğrencide ciddi bir problem olduğuna yorulurdu.
***
Bu yüzyılda ise ‘hal ve gidiş’ notumuz başarısız görünüyor!
Bir Türk atasözü vardır:
“Yavru kuş, yuvada gördüğünü yapar.”
Yani bir insanın kişiliği ve davranışları ailesinde gördükleri ile şekillenir.
O nedenle sosyal hayattaki her hareketimizin çocuklarımız tarafından da taklit edilerek nesillere aktarıldığını unutmamak gerekir.