Bugünlerde kiminle konuşsam “Canım hiçbir şey yapmak istemiyor. Yorgun hissediyorum!” diyor.
Bir bezginlik içerisinde olduğunu söylüyor.
Gerçekten de sokakta yürürken ya da toplu taşımalarda çevrenizdeki insanlara şöyle bir baktığınızda, genellikle asık yüzlere denk gelmek yüksek olasılıkta artık.
“Toplum olarak mutsuz muyuz acaba?” diye düşünmeden edemiyorum.
Birleşmiş Milletler’in 2024 Dünya Mutluluk Raporu’nda da bu yıl 98. sıradaymışız. Önceki yıla göre 8 sıra iyileşme bulunuyor ama tam da mutlu olamamışız…
En mutlu ülke Finlandiya…
İlk 10’da genellikle nüfusu düşük ülkeler yer alıyor.
Tabi bizden daha mutsuz ülkeler de var.
143 ülke mutluluk sırasına girmiş.
En sonda Afganistan yer alıyor.
Aynı rapora göre gençler kendilerini hayatın yükü altında ezilmiş, bitkin olarak addediyor.
Üniversite okumanın ise onlara gelecek garantisi vadetmediğini söylüyor ve mutsuz hissediyorlar.
TÜİK'in Yaşam Memnuniyeti araştırmasına göre ise; Türkiye’nin yaklaşık yüzde 53’ü mutlu.
Demek ki yarıya yakın gerçekten iyi hissetmiyor.
O nedenle de çevremizde yüzü asık, kasvetli insanları sıklıkla görüyoruz.
Peki mutlu olmak için ne gerekiyor?
Mutluluğun kaynağı iyi aile ilişkilerinden başlıyor.
Uyumlu ebeveynlerin çocukları kendilerini daha iyi hissediyor.
Ve tabi sağlıklı olmak mutluluk sebeplerinden biri.
Özellikle de bazı hastalıkların hızla arttığı günümüzde sağlıklı olmak zenginlik diyenlerin sayısı çok…
Ama;
Ekonomik koşulların iyiliği de mutluluğa giden yolda önemli sırada.
Yine TÜİK verilerine göre ülkedeki en büyük sorun hayat pahalılığı:
2023 yılında hayat pahalılığı yüzde 33,8 ile ilk sırada yer aldı.
2024 için de bu sorun devam ediyor…
Büyükler, gençlere “mutluluğu ertelemeyin” tavsiyesi veriyor.
Ama nasıl mutlu hissedecekleri konusunda bir reçete de yok!
Ülkedeki siyasi gelişmeler, adli olaylar vs. de mutsuzluğu derinleştiren etkiye sahip.
“Peki ne yapalım da mutlu olalım?” dediğinizi duyar gibi oldum.
“Bir araba alabilsem…
“Bir iş bulsam…
“Bir evlensem…
“Terfi alırsam…
… mutlu olabilirim”
Diyenler var.
Mutluluğu bunlar mı belirliyor?
Bu konuda da çok fazla araştırma var.
Amerikalı Profesör Sonja Lyubomirsky’i duydunuz mu bilmiyorum. Ama konuya yönelik çalışmalarıyla biliniyor.
Mutluluğu belirleyenleri şöyle tespit etmiş:
Yüzde 50 genetik faktörler, yüzde 40 amaçlı etkinlikler, yüzde 10 yaşam şartları…
Bizim ülkemizin insanı için ne kadar belirleyici bilemedim açıkçası…
Her neyse…
Mutlu olmak için yapılabilecekler de var elbette…
Sevdiklerimizle daha sık bir arada olmak mesela ki dijital çağda çok aksattığımız bir durum bu…
Farkındalık sahibi olabilmek de kişinin ana odaklanmasına yarıyor. Bu da daha iyi hissettiriyor.
Hayatta bir amacın olması da güzel etkiliyor. Yaşama tutunmanın, mücadele etmenin azmini getiriyor.
Ve tabi şükretmek, sevdiklerimize, sağlığımıza, koşullarımıza…
Her ne kadar başta” mutsuz muyuz?” diye sormuş olsam ve durumumuzu biraz anlatmış olsam da mutlu olmak için bireysel anlamda yapabileceklerimizin önemli olduğunu düşünenlerdenim.
Eğer ki mutsuz hissediyorsanız, önce kendinizin farkına varın ve yapabileceklerinizi yeniden gözden geçirin.
İyi ki varsınız!