OECD-AB ve Türkiye verilerine göre dünya nüfusunun yaklaşık %15’i engelli bireylerden oluşuyor.
Yani dünyada 1 milyar engelli yaşıyor.
Aile ve Sosyal Hizmetler Bakanlığı tarafından açıklanan Engelli İstatistik Bülteni’ne göre ülkemizde engelli birey sayısı 2,5 milyondan fazla. Ancak engelli raporu almak için girişimde bulunmayan insan sayısını kapsamıyor bu rakam. Toplam sayı düşünüldüğünde, resmi olmayan rakamlara göre 9 milyon kişi olduğu söyleniyor.
***
Biliyorsunuz ki Engelliler Haftası 10-16 Mayıs tarihleri arasında kutlanıyor.
Bu tarihlerde yapılan kutlamalar, farkındalık oluşturmak ve engelli soruları üzerine eğilmek amacıyla icra edilir veya edilmelidir demeliyiz. Çünkü engelliliğin, ‘toplum ve insanlar üzerindeki etkilerini ne kadar anlayabiliyoruz, bu konuda neler yapılıyor/yapılmalı’ soruları üzerine düşünmek gerekiyor.
Burada altı çizilmesi gereken kısım, hani başına gelmeyen anlamaz/bilmez gibi kaba bir tabirle izah ettiğimiz gibi, kimsenin kendisinin veya yakınının başına gelmedikçe yeterli farkındalığa ulaşması mümkün olmuyor ne yazık ki.
***
Unutulan nokta ise şu; Her insan bir engelli adayıdır. Yarın öbür gün başımıza ne geleceğini, nelerle karşılaşacağımızı bilmiyoruz
Dolayısıyla, bilinçlenme noktasında geri durmamamız gereken bir konudan bahsediyorum. Bu sebeple, önce engelli bireylerin karşılaştığı sorunları konuşmalıyız.
Şimdi engellilerin sorunları dediğimizde her engel grubunun farklı sorunları bulunmaktadır. Örneğin bir tekerlekli sandalye kullanan ile bir işitme engellinin sorunları aynı değildir. Konuyu genelden özele değerlendirmek gerek.
***
Temel sorunlar dediğimizde; bunların başında eğitim ve işsizlik geliyor. Engelli vatandaşların gerekli eğitimleri alabilecekleri özel okullar mevcut mu? Ya da sayıları yeterli mi? Çünkü çoğu mimari koşullar nedeniyle eğitim alamıyor. Buna bağlı olarak çoğunluğu iş bulmakta zorlanıyor.
Yine en önemli sorunlar arasında, sosyalleşememe ve toplum tarafından dışlanıyor olmaları yer alıyor. Yine mimari koşullar çıkıyor karşımıza. Sırf bu yüzden evinden çıkamayan engelliler sosyal hayatın içine karışamıyor. Üstelik kullanmaları gereken araç ve gereçlerden yoksun olabiliyorlar.
Nedir bu mimari sorunlar?
Bozuk yüzeyli yaya yolları,
Kaldırımlara düzensiz yerleştirilen bank, araç parklarını engellemek için konulan mantarlar, aydınlatma direkleri, telefon kulübeleri posta ve çöp kutuları…
Engelli vatandaşların kullandıkları tekerlekli sandalyeler için merdiven kenarlarında rampalı geçitlerin olmaması,
Toplu taşıma araçlarının yeterli genişlik olmaması ve uygun basamakların bulunmaması,
Birçok yerde engelli asansörlerinin bulunmaması,
Tüm bunların yanında maddi sorunlar yaşayan bireyleri de unutmamak lazım. Kişi de durumundan ötürü çalışamıyorsa bu ailelere gerekli yardımlar yapılıyor mu?
***
Devlet, engelli sorunlarıyla ilgili yasal düzenlemeler yaparak engellilerin yaşadığı sıkıntıları çözme çalışmalarını duyuruyor. Ancak bu yasal düzenlemelerin çoğu kağıt üzerinde kalıyor.
Mesela yasal olarak zorunlu olmasına rağmen ülkemizde hala çoğu kamu binası engellilerin erişimine uygun değil. Toplu taşıma araçları da aynı şekilde. Bununla birlikte umumi tuvaletler, lokanta, alışveriş merkezi, parklar, sinema ve tiyatrolar da engelliler için uygun koşulları taşımıyor.
En iyi çözümleri sunabilmek için önce engelli vatandaşları dinlemekte fayda var. Bazı kararlar alınırken kendilerine sorulmalı; ‘nedir talebiniz, sıkıntılarınız, arzularınız’ diye.
***
Dışlandığını hisseden insanlar için sosyal yaşama katılımı sağlanmalı ve bu konuda teşvik edici yöntemlere başvurulmalı.
Dünyaya, Avrupa ülkelerine baktığımızda engellilere daha duyarlı yaklaşıldığını ve onların desteklendiğini görüyoruz. Ülke olarak bu konuda çok fazla eksiğimiz olduğunu düşünmekteyim.
Umarım bu Engelliler Haftası, yüz güldüren gelişmelere vesile olur da yeniliklere imza atarız…