Çocuklarla ilgili endişe yaratan bir araştırma yapılmış.
ABD’de yapılan bu araştırma, çocuklar için kullanılan birçok tekstil ürünlerinin neredeyse yüzde 60'ında toksik madde bulunduğunu ortaya koymuş.
Uzmanlar, ürünlerin üzerindeki bazı ibareler konusunda da uyarıda bulunuyor.
***
Silent Spring Enstitüsü’nün hazırladığı ve Environmental Science and Technology isimli dergide yayımlanan araştırmada çocuklara yönelik kıyafet, yastık kılıfı, çarşaf ve mobilyaların yüzde 60’ında ‘sonsuz kimyasal’ olarak da bilinen ve doğaya zararlı maddeler tespit edildi.
“Su geçirmez” ve “leke izi bırakmaz” ibaresi bulunan ürünlerin doğaya zarar verdiği belirtiliyor. Halbuki bu ürünlerin bir kısmının “doğa dostu” ibaresiyle pazarlandığına dikkat çekiliyor.
Araştırmayı yürüten Laurel Schaider ise durumun ciddiyeti vurgularken, bu toksik kimyasalların çocukların bedenlerine ulaşabildiğini ifade ediyor.
***
Ayrıca…
İngilizce PFAS olarak da bilinen, Perfloroalky ve polyfluoroalkil maddelerini içeren ürünlerin kanser, böbrek rahatsızlığı, tiroid rahatsızlığı, bağışıklık düşüklüğü, hormon dengesizliği gibi rahatsızlıklarla bağlantılısını ortaya koydu. Bu maddeler doğada çözünmediği gibi insan bedeni için de tehdit oluşturuyor.
Yapılan araştırmada 93 ürün incelenmiş. Ürünlerin 54’ünde bahsedilen tehlikeli maddeler mevcut. Üstelik bu maddelerin bulunduğu ürünler genelde ‘ekolojik’, ‘yeşil’ ya da ‘toksik değil’ gibi ifadelerle pazarlanıyor. Su geçirmez ve lekeye dayanıklı olduğu belirtilen ürünlerde de benzer bir durum söz konusu.
Uzmanların açıklamalarına göre Çin’de üretildiği de öne sürülen bu maddelerin havadan ulaşabileceği gibi doğrudan cilt üzerinden de temas edebiliyor.
Tekstil sektörünün yol açtığı sorunlar
Tekstil sektörü, çeşitli kimyasalların kullanılarak doğaya bırakıldığı bir alan.
Doktorların söylediğine göre doğada halihazırda bilinen 400 farklı alerji yapıcı madde var.
Buna ilaveten, hammaddeden tüketiciye ulaşana kadar geçen üretim aşamaları da oldukça yoğun bir süreci gerektiriyor.
Tekstil alanında kullanılan boyalarla ipliklerin içi dışı çeşitli işlemlere maruz kalıyor. Kumaş ipliğin boyanması, atık suların tekrar doğaya kanalizasyon sistemiyle atılması büyük tehlike. Tekstil üretim sanayisinde büyük kazanlar var. Burada üretilen ürünler kazanlarda çeşitli işlemler uygulanır. Sıcak su ve buharıyla doğaya kirli gazlar yayılır.
Kullanılan kimyasalların doğada çözünebilir olması önemli tabi. Tekstil fabrikalarında atık su tesisleri bulunarak doğaya karışması önlenmeli. Bacalarda filtreler kullanılması durumunda koruma sağlanmalı. Atık sular arıtma tesislerine yönlendirilmeli…
***
Tüm bu işlemlerden sonra bize ulaşan ürünlere baktığımızda…
Kullandığımız pek çok kumaş ve giysi farklı özelliğe ve yapıya sahip. Hepimizin bildiği üzere pamuklu ve yünlü ürünler sağlıklı.
Ancak…
Birçok üründe yüksek oranda, yüzde 80’lere kadar polyester içerdiğine dair ibareler görüyoruz. Doğada da polyester bulunmasına karşın, tekstil sektöründe ağırlıklı olarak sentetik polyester kullanılıyor.
Neden? Çünkü;
Polyester, esneklik kazandırması üzerinde herhangi bir leke veya kiri çok fazla barındırmaması, hızlı kuruması, dayanıklı bir malzeme olması açısından tercih ediliyor. Yine de tene temas eden ürünler seçerken ağırlıklı polyester olmamasına dikkat etmekte fayda var.
***
Ürün etiketlerinde polyesterin pamuktan çok kullanılmasının sebebi de;
Ülkemiz, pamuk üretimi açısından dünyada 8’inci sırada olmasına rağmen, tüketimde Çin, Hindistan ve Pakistan’dan sonra 4’üncü sırada yer alıyor. Tüketime göre değerlendirildiğinde üretim yetersiz kalıyor. Bu yüzden ihtiyaç duyulan hammaddenin büyük bir bölümü ithalatla karşılanıyor. Bu da üretim maliyetlerine yansıyor haliyle.
***
Diğer yandan…
Fiyatların artmasıyla da kıyafet alışverişlerinde kısıtlamaya gitmek kaçınılmaz veyahut daha uygun ürünleri tercih etmek durumunda kalabiliyoruz. Kıyafet seçerken nelere dikkat ediyoruz ya da ediyorduk?
Tarzımıza hitabı dışında kumaş kalitesi ve konfor birçoğumuz için önceliktir. Fakat enflasyonla beraber fiyatlardaki ciddi artış tüketicilerin standartlarında değişiklikler yaratabiliyor.
Mesela şu an çoğunluk her şeyden önce etiketine bakıyor demek doğru sanırım. Cebe hitap eden ürünleri tarzımıza uydurmaya çalışmak daha mantıklı gelebilir.
Nitekim, ülkemizde üretilen ve giysi olarak kullanılan pek çok tekstil malzemesi standartlar göz önünde bulundurularak üretiliyor. Ancak yurt dışından ülkemize giren pek çok boyalı kumaş ya da üründe kullanılan kimyasal maddeleri kontrol etme şansı olmadığını varsayarsak, bildiğimiz markaların ürünlerini kullanmakta fayda var.