“Her insanın gitmeye hakkı vardır, onu kalmak için ikna etmesi gereken ülkesidir” demiş Amin Maalouf.
Ülkenin bugünkü şartlarına bakıldığında konu tartışmaya açık.
Bu, bütün dünya ülkeleri için geçerli olmakla beraber son yıllarda Türkiye’den göç edenlerin sayısını göz önünde bulundurduğumuzda Maalof’un sözüne katılmamak elde değil.
***
Avrupa İstatistik Ofisi (Eurostat), 2021’de sığınmacı oranlarını açıkladı.
Türk vatandaşlarının AB’ye iltica başvuruları bir önceki yıla göre yüzde 45 artarak 20 bini aşmış bulunuyor.
En çok başvuru Almanya’ya yapılıyor. Akabinde Fransa geliyor.
Rakamlar şöyle:
2021’de Almanya’ya 148 bin, Fransa’ya 103 bin, İspanya’da 62 bin, İtalya’ya 43 bin başvuru yapılmış.
Türkiye’den yurtdışına göç eden nüfusun çoğunluğunu 25-39 yaş aralığı oluşturuyor. Sonra, 30-34 yaş ve 20-24 yaş aralığı takip ediyor.
***
En çok göç veren il ise İstanbul. Bunu sırasıyla Ankara, Antalya, İzmir ve Bursa izliyor.
Tabi bu noktada ‘Neden?’ sorusu soruluyor doğal olarak.
Sebepler sizlerin de tahmin edeceği üzere:
Çalışma koşulları, mutsuzluk, özellikle kariyer hedefi olan gençlerin gelecek kaygısı, çocuk sahibi olan ebeveynlerin çocukları için iyi bir gelecek planı, sosyal devlet beklentisi, hak ve özgürlüklerin korunması, bazı ülkelerin vatandaşına ve öğrencilere ciddi desteklerde bulunması, herkesin inancına, kültürüne saygı duyulduğu bir ülke hayali…
***
Aslında bakarsanız temel beklenti; huzur. Huzuru kapsayan şey de elbette yaşam koşulları.
Yurtdışına yerleşen kişilerin sevdiklerine, ailelerine, memleketlerine özlemleri büyük olsa da pişman olmadıklarını dile getiriyorlar.
Ülkelerine dönmek isteyen vatandaşlar ise bıraktıkları haliyle değil, şartlar iyileştiği takdirde dönme ihtimallerini değerlendireceklerini ifade ediyorlar.
Özellikle gençler için bir umut kapısı haline gelmiş gibi görünüyor…
Çünkü, her yıl 50 bin öğrenci yurtdışına gidiyor.
Özellikle yabancı dilde eğitim veren, yüksek puanla öğrenci alan devlet ve özel lise mezunlarının çoğu artık üniversiteyi yurtdışında okumaya karar veriyor.
‘Neden?’ diye sorulduğunda cevap yine aynı: Burada mutlu bir gelecek umutlarının olmaması.
***
Başarılı ve mutlu bir gelecek göremedikleri için şanslarını yurtdışında denemeyi tercih ettikleri için kimse onları suçlayamaz.
Artık herkesin üniversite okuyabilmesi ve mezun sayısının ciddi oranda artmasıyla paralel olarak işsizlik oranı da yükseliyor.
Ayrıca ülkemizdeki sağlık sektörünün prestijinin son zamanlarda hızla düşmesi de bu örneklerden bir tanesi.
Kısacası:
Yaşam şartları, ekonomik kriz, hak ve kişisel özgürlüklere değer verilmesi anlamında yaşanan hayal kırıklıkları bu duruma zemin hazırlıyor.
Ekonomik kriz demişken enflasyon rakamları açıklandı…
Enflasyonda son durum
TÜİK nisan ayı enflasyon rakamlarına göre:
TÜFE nisanda yüzde 7,25 arttı, yıllık bazda yüzde 69,97'ye yükseldi.
TÜFE'de 2022 yılı Nisan ayında bir önceki aya göre yüzde 7,25, bir önceki yılın aralık ayına göre yüzde 31,71, bir önceki yılın aynı ayına göre yüzde 69,97 ve on iki aylık ortalamalara göre yüzde 34,46 artış gerçekleşti.
***
2022 yılı Nisan ayında artışın yüksek olduğu ana gruplar, yüzde 13,38 ile gıda ve alkolsüz içecekler; yüzde 7,43 ile konut, yüzde 6,96 ile giyim ve ayakkabı oldu.
Ayrıca, fiyatı en çok artan ürünlerden biri de kuru soğan olurken en çok ucuzlayan salatalık oldu.
En az artış gösteren ana gruplar yüzde 0,93 ile çeşitli mal ve hizmetler, yüzde 1,31 ile sağlık ve yüzde 2,87 ile haberleşme oldu.
Şimdi yukarıda bahsettiğim sebeplerin üzerine enflasyondaki bu büyük artışla beraber bizi zor günlerin beklediğini ön görmek zor değil. Şartlarda iyileşme mümkün olmadığı sürece Türkiye’den göç etmek isteyenlerin sayısının artacak gibi görünüyor ki şartlarda iyileşme de bir çözüm olmayabilir. Çünkü insanların iyileşmeden ziyade değişime ihtiyacı olduğu kesin.