Son yıllarda şahsıma sorulan sık sorulardan (öğrencilerimiz, meslektaşlarımız ve farklı kesimlerden de) biridir; Avrupa Birliği (AB) genişlemesi NATO’ya yarıyor mu? AB’nin kuruluşundan günümüze tarihsel bir perspektiften bakılması gerektiğinin elzem olduğunu vurgulamalıyım. Zira AB’nin o zamanlarda atılan temellerine ve NATO’nun genişlemesine üye ülke kazanma anlamında gözlemlerimiz AB’nin aslında NATO’nun bir arka bahçesi olmaktan öte, daha ilerisi olduğunu göstermektedir.
İkinci Dünya Savaşı sonrasında Kıta Avrupası’nın Sovyet Sosyalist Cumhuriyetler Birliği (SSCB) ve ideolojisi olan komünizmden korumak, kollamak adına Kuzey Atlantik Savunma Paktı yani (NATO) 1949’da ABD’nin özgül ağırlığıyla kurulmuştur. Sonraki süreçte Avrupa’nın ekonomik kalkınması ve büyümesi için bütünleşmeye giden yolda topluluk veya birlik olma düşüncesi belirlemekle birlikte, bununda bir örgütlenme çatısı altında olması gerekliliği doğmaktadır. Bunun da temelleri iki cihan harbinin nedenlerinden biri olan ‘’kömür’’ madeni ile ‘’çelik’’ üretimi üzerine kurulan Avrupa Kömür ve Çelik Topluluğu’nun (AKÇT) 1951’de tezahür bulmasıdır. Ve böylelikle NATO sonrası iki yıl sonra şu andaki AB’nin temelleri atılmaktadır. Pekâlâ, bunlar tesadüf müdür, kesinlikle değildir. Keza, Avrupa’nın güvenlik ve savunma konsepti yani NATO kuruluyor, sonrada Avrupa’yı birleştirecek ekonomik ve kalkınma odaklı AKÇT kuruluyor. Sonrasında AB’nin jeopolitik genişleme dalgaları günümüz yüzyılına kadar ilerlemekle, aynı şekilde de NATO’nun da AB üyelerini peyder pey üye yaptığını göreceğiz.
AB’nin altı kurucu ülkesi Almanya, Fransa, İtalya, Belçika, Hollanda ve Lüksemburg ile başlayan AKÇT sürecinden sonra, kuzey ülkelerini, sonra güney ülkelerini, sonrasında ise Soğuk Savaş Dönemi biter bitmez, Sovyetler Birliği’nin uydu devletleri olan Orta ve Doğu Avrupa’yı hedefleyerek stratejik olarak üye olarak birlik içerisine aldığını söylemek mümkündür. AB bilinçli bir sıralama ile jeopolitik genişlemesini ilerletirken, aynı şekilde arkasından da NATO bu işlevleri yürüterek ilerlemektedir. AB üyesi olan ülkeler içerisinde, NATO üyesi olmayanlar olarak da ifade edersek bir elin parmağını geçmez, keza tamamına yakını NATO üyesi olmuştur. Günümüze geldiğimizde yani 21’inci yüzyılda AB’nin aday ülkeler içerisine geçen yıl Moldova, Ukrayna, Gürcistan ve hatta Azerbaycan’ı dahil etmesi sizlerin zihinlerinde hangi jeopolitik genişlemeyi hatırlatmaktadır veyahut göstermektedir? Karadeniz’in tümüne çeper gibi genişlemek isteyen AB’nin kimi ardından getireceği ortadadır! NATO’nun Karadeniz için stratejik büyümesini getireceği aşikardır, temellerinin aslı NATO’nun Karadeniz’e hakimiyeti üzerine kurgulanarak projelendirilmesidir. Diyeceksiniz Bulgaristan ve Romanya var! Ancak iki ülke veya devlet ile NATO Karadeniz’de güç olamaz ve uluslararası antlaşmalar da var. Ne var ki, AB’nin Moldova, Ukrayna ve Gürcistan’ı üye olarak kabulüyle NATO’nun bu üç ülke içerisinde birini bile üye yapması stratejik büyümesini sağlayacaktır.
Sonuç olarak, AB’nin bir ekonomik kalkınma örgütü olarak zuhur bulması, sonrasında ise siyasi birliğe evrilmesiyle, 1990’lı yıllar itibariyle en geniş kapsamlı jeopolitik büyüme sağladığı ortadadır. Bunun aslında NATO’nun sınırlarının Batı Avrupa’dan tamamen en Doğu Avrupa’ya genişlediğini görebilmek için adım adım NATO’nun üyelerinin sınırlarına ve haritaya bakmak yeterlidir. Finlandiya ve İsveç’in de NATO üyesi olmasıyla, NATO’nun Akdeniz ve Ege’den ‘’dikey bir hat’’ ile Barents Denizine kadar uzandığını stratejik büyümesine önemli kara ve deniz parçalarını eklemlediğidir. Nihayetinde AB’nin kurulduğu 20’nci yüzyılın ikinci yarısından günümüze kadar NATO’ya üstü örtülü değil, resmen destek vererek önünü açtığıdır. ABD ile NATO acaba bunun için midir ki, bir ‘’Avrupa Ordusu’’ kurulmasına kesinlikle karşı olmaktadır. Özellikle bu konuda AB’nin lokomotif ülkelerinden olan Fransa’nın ısrarla ‘’Avrupa Ordusu’’ konusunu gündeme her taşıdığında Fransa’nın sokakları ve şehirlerinin karışması tesadüf müdür, yoksa ‘’Gladio’’ yani NATO’nun istememesinden kaynaklı olmasın! Ezcümle; Avrupa Birliği jeopolitik genişlemesi, NATO’nun stratejik büyümesi demektir.