Hava Durumu

Bir doktorun çığlığı: Tükeniyoruz, ölüyoruz!..

Yazının Giriş Tarihi: 20.11.2020 06:00
Yazının Güncellenme Tarihi: 20.11.2020 06:00

Aslında bir şey sormak için aramıştım...

"Aloo" der demez başladı bas bas bağırmaya! Psikolojide yansıtılmış ya da yön değiştirmiş öfke diye bir durum vardır. Halk arasında "Öfkesini benden çıkardı" denir, tam da öyle işte!..

Eskiden anlayışla karşılardım da yılların ağırlığı insanın üstüne basınca insanda artık tahammül kalmıyor.

Dün, bir konuda danışmak için aradığım bir hekim kovid-19'a, vatandaşlara, sağlık sistemine, sağlık yönetimine, gazetecilere ve de kendisine duyduğu öfkeyi benden çıkarınca, kızamadım...

Hiç sesimi çıkarmadan dinledim tüm öfkesini kusmasını...

 Üstelik hitapta kullandığı "Siz" ya da "Sizler"in benden başka her şeyi kapsadığını bilmeme rağmen!..

"Siz gazeteciler"; "Siz rahat yatağında yatıp çarşı pazar dolaşıp tatile gidenler"; "Siz komşuculuk oynayanlar"; "Siz bizim neler çektiğimizi görmezden gelenler"; "Siz bizi umursamayanlar!"

"Merhaba" ve "Nasılsınız?"dan sonra aramızdaki tek taraflı diyalog aynen şöyleydi:

"Nasıl olacağım; kötüyüm kötü! Sizler AVM'lerde tatil yapın, gezin tozun diye biz burada tükeniyoruz. Ben baharda üç ay evime gidemedim. Anam babam yaşlı, başka şehirde yaşıyorlar. Yanlarına gidemedim. Çocuklarımla telefonda, bilgisayarda görüştüm.

Ne için, siz ölmeyesiniz, sizi yaşatalım diye! Ne yaptınız, gezdiniz tozdunuz. Saldınız çayıra Mevlâm kayıra. Ekonomi düzelsin dediniz, deniz bitti, para dönsün dediniz. Uzaktan eğitim olmadı, okulları açtınız. Vakaların yükseldiğini bile bile! 

İş yerlerinde kovid'li çalıştırdınız. Tüm emeklerimiz zayi oldu!.."

BEN DAİRE TUTABİLDİM, YA DİĞERLERİ!

Ailesine, çocuklarına hastalık bulaştırmamak için evine gidemediğini haykırarak şunları söyledi:

"Bir daire tuttum, birkaç şey koyduk içine orada kalıyorum. Çocuklarımı özledim, dokunamıyorum. Eşim yeni meme kanserini atlattı. Ona hastalık bulaştırırım, benim yüzümden çocuklarım annesiz kalır diye korkuyorum. Babasız bırakacağım diye de korkuyorum.

Nisan ve mayısta hasta sayısı şimdikinden çok azdı, otelde kalıyorduk. Şimdi evine git diyorsunuz bize. Aciller, servisler hasta kaynıyor. Hasta yatıracak yatak bulamaz olduk.

Hemşireler, doktorlar, laborantlar, güvenlikler, idari memurlar patır patır kovid oluyor. İşbaşı yaptırılan arkadaşlarımız var; hâlâ merdiven çıkamıyorlar, tam iyi değiller ama çalışıyorlar.

Ben ayrı daire tuttum. Diğer sağlık çalışanları hangi parayla tutacak! Bak, şimdi kreşler de kapatıldı. Karı koca çalışanlar var! Küçük çocuklarını nereye bırakacak? Açtınız her şeyi. Olan oldu, şimdi kapatıyorsunuz, o da kapatma denirse?!..

Anası babası başka illerde olanlar, çocuklarını götürüp bırakmak için birkaç günlük izin almakta bile zorlanıyor. Burası ağlama duvarına döndü. Hemşirem bağıra bağıra ağlıyor sabahtan beri, kadını susturamıyorum. Oturduk beraber ağladık en sonunda halimize. Tükeniyoruz, ölüyoruz ya, ölüyoruz!.."

'YOĞUN BAKIM PERSONELİ SAKSIDA MI YETİŞİYOR?"

Tıp fakültesinden ev arkadaşı da olan bir meslektaşını yeni yitirdiğini söyledi:

"Can arkadaşım öldü. Bir sürü meslektaşım hasta! Meslek hastalığını kabul etmiyorsunuz ama!.. Yeni yoğun bakım yatakları açılıyor. Yoğun bakım doktorları, yoğun bakım hemşireleri saksıda mı yetişiyor? Yetişmiş, eğitim almış doktoru, hemşiresi hatta yardımcı hizmet personeli olmadan ne işe yarayacak? Hastanelerde size bakacak doktor kalmayınca anlayacaksınız kıymetimizi! Biz tükeniyoruz, ölüyoruz. Sayenizde sıramızı bekliyoruz!.."

Daha epeyce saydırdı... Sonra sustu. Uzun bir sessizlik oldu, telefonu kapattım... Normalde saygılı bir insandır. Asla böyle konuşmaz, hatta sistemi bile eleştirmez! Politikayla, meslek odası faaliyetleriyle hiç ilgilenmez. O bile bu hale geldiyse, vay halimize?!..

Bu yazıyı yazarken de aradı; biliyordum zaten arayacağını, "Ben... Ben..." dedi, bu defa lafın gerisini getirmesine, konuşmasına, özür dilemesine ben izin vermedim; "Biliyorum sizi, sizleri hep anladım, anlıyorum da. Üzgünüm" dedim.

Uzun süredir yön değiştirmiş öfkeye tahammül edemiyorum. Zira vebalinizin suçunuzun, kimi zaman da hiç alakanızın olmadığı, çözemediğiniz/çözemeyeceğiniz olay ya da konuların kefaretini niye ödeyesiniz ki!

Ancak bu defa hiç vebalim olmayan bir yön değiştirmiş öfkeye tahammül ettim. Zira o kadar haklıydı ki!..

Yükleniyor..
En son gelişmelerden anında haberdar olmak için 'İZİN VER' butonuna tıklayınız.