Hava Durumu

'Çocuklarda disiplin, disiplin, disiplin!'

Yazının Giriş Tarihi: 17.11.2019 06:00
Yazının Güncellenme Tarihi: 17.11.2019 06:00

TÜBİTAK Deneysel Tıp Uzmanı Doç. Dr. Oytun Erbaş, Bursa Genç Sanayici İş İnsanları ve Yöneticileri Derneği (GESİAD) tarafından düzenlenen Sinerji Toplantısı'nın konuğu oldu.

Almira Hotel'de gerçekleştirilen toplantıya; GESİAD Başkanı Kerim Demiral, MARSİFED Başkanı Ramazan Kaya, BUSİAD Başkanı Ergun Hadi Türkay, BUİKAD Başkanı Oya Eroğlu, GESİAD Kurucu Başkanı M. Orhan Efe, BTSO Yönetim Kurulu Üyesi Aytuğ Onur, BALKANTÜRK Eğitim Vakfı Başkanı Naci Şahin, BİSİAD Başkanı Dağhan Uzgur, KALDER Başkanı Erdal Elbay ve ARSİYAD Başkanı Gürsel Durmuş'un yanı sıra GESİAD üyeleri ve çok sayıda davetli katıldı.

Güngör Turizm ve Vatan Design'ın sponsorluğunda gerçekleştirilen gecenin açılışında konuşan ve dünyanın büyük bir değişim içerisinde olduğunu belirten GESİAD Başkanı Kerim Demiral "Tüm dengelerin değiştiği bir döneme tanıklık ediyoruz. Teknolojik gelişmelerin baş döndürdüğü, algı operasyonlarıyla büyük grupların harekete geçirildiği mekanizmalar devrede. Bu dönem için 'Akıl ve Beden' sağlığımız çok önemli. Bu dönemi az hasarla atlatmamız lazım" dedi.

BİLİMİN PAYLAŞILMASI

GESİAD toplantısında Doç. Dr. Oytun Erbaş'ı izledikten sonra bilim insanlarının drama, diksiyon, hitabet alanında kesinlikle ders almaları konusundaki kanaatim iyice pekişti. Zira, çocuk ve gençleri bilime çekmenin yolu onlarda ilgi ve merak uyandırmaktan geçiyor.  Anlamadıkları dilde konuşan insanların onlara ulaşması mümkün değil. Bilim sadece bilimcilerle değil, halkla da paylaşılmalı. Doç. Dr. Oytun Erbaş, bunu yapabilen nadir bilimcilerden biri.

 Kamuoyu onu yorumcu ya da konuk olarak katıldığı çeşitli televizyon programlarından tanıdı. Çok başarılı bir akademik kariyere sahip, ulusal ve uluslararası çok sayıda bilim ödülü, 100'den fazla yayımlanmış bilimsel makalesi var. Sinirbilim, biyolojik psikoloji, fizyoloji ve fizyopatoloji dersleri veriyor. Çalışma alanları arasında inflamasyon ve psikiyatrik ilişkiler, oksitosin etkileri, epilepsi mekanizmaları ve tedavisi, nörogelişimsel bozukluklar (otizm) ve tedavisi, diyabetik nöropatidenöroprotektif ilaç denemeleri yer alıyor.

EVRENSEL KORKU: ÖLÜM /

'70'TEN SONRA YARINIZ ÖLECEK!'

Doç. Dr. Oytun Erbaş söyleşide dinleyenleri önce insanlığın evrensel korkusu olan ölüm üzerinden korkularıyla yüzleştirdi. Ardından da yaşama dair ipuçlarını paylaştı. (En özet haliyle amigdalayı harekete geçirip kortekste öğrenme ve kabullenmede yer açtı.)

Doç. Dr. Erbaş konuşmasına beyni anlatarak başladı:

"Beynin üçte birinden az bölümü bozulursa iyileşir, yüzde 35'i bozulursa orta hastadır, yüzde 70'i bozulursa iyileşmez. Ağır hastalıktır, kurtuluşu yoktur. Orta hastalıkta çareniz kimyasallara bağlıdır.

 Bazılarını iyi eder, bazılarını iyi etmez. Hayat ölümcüldür. Asya'da yaşam ortalaması 70'tir. Şu salonda oturanların yarısı 70'ini görmeyecek. Annem 60 yaşında; "10 yılın kaldı, evden çık, kalan zamanı iyi değerlendir' dedim. Bu salondakilerin 100 yaşını geçme ihtimali yok. 85 yaşını görme ihtimali yüzde 5, çok düşük.

Ailenizde uzun yaşayan var mı? Annenizin, babanızın, dede ve ninelerinizin yaşını bölün, çıkan aritmetik ortalama 85 ise bu adam marul da yese, et de yese, süt de içse yaşar. 45 ise et yese de, süt içse de, yorulsa da ölür. Marulla, havuçla da ölür. Pul koleksiyonu yapan insana bakın, 3 nesil ötede de olsa bir istifçi çıkar. Evlenirken doğru genle çiftleşeceksiniz. Gen her şeydir."

NİYE YAŞLANIYORUZ?

Yaşlanmayı sorguladı:

"Neden yaşlanıyoruz? Yaşlanmak yıpranmaktır. Çok spor yapın yıpranırsınız. Çok için, yıpranırsınız. Çok tuzlu yiyin, yıpranırsınız. Hiçbir şey yapmayın küflenirsiniz. Bedeninize temiz bakın, bedelini yoğun bakımda ödersiniz.

Hayatınızın kıymetini bilin, sigara içmeyin. "Babam siroz, ben de içiyorum' derseniz ölürsünüz, bunlar doğal seleksiyondur. Her şeyin azı, sigara arada bir olabilir, iki paket içiyorsanız, ciğer dayanır mı?"

Ve çok yiyip de uzun yaşayanın da olmadığına, az yiyerek de çok yaşanmayacağına dikkat çekti:

"Bulduğunuz sebze, meyveyi, siyah üzümü yiyin. Spor yapın, yürüyün, koşturmayın. Boşu boşuna koşmayın. Çok çalışan çabuk ölür, az çalışan da çabuk ölür. 7 saatten az uyuyup çok yaşayan yok. 10 saatten de çok uyunmaz. Bol yoğurt ye, çok zayıf olma, çok da obez olma. Hafif göbek yoğun bakımda rezerv sağlar."

Günde 7 saatten az uyuyanın da 10 saatten fazla uyuyanın da az yaşayacağını vurguladı.

70-75 yaş grubunda alzaymırın yüzde 50 oranında görüleceğini söyleyen Doç. Dr. Erbaş, çözümünün entelektüel faaliyet olduğuna dikkat çekti.

MUCİZE YOKTUR, MUCİZE ÇALIŞMAKTIR!

Toplumun yüzde 10'unun uzun yaşadığını, yüzde 10'unun ise zeki olduğuna vurgu yaptı ve çocuklarda zeka gelişimine yönelik çarpıcı örnekler verdi:

"Zeka gelişiminde çevre öneml. Neye bakıyorsa odur. Çocuğunuza Özbek bakıcı bakıyor;  yüzde 35'i Özbek bakıcı, yüzde 10'u bakkal, yüzde 15'i öğretmendir. Çocuk çevresinde en çok kim varsa ona dönüşür. Çocuğunuza kendiniz bakın!"

Çocuk yetiştirmede disipline de vurgu yaptı:

"Çocuğun başarılı olmasının temeli disiplindir. Yatağını toplamayı öğreteceksiniz. Siz dedikodu yaparsanız. O da yapar. Çocuğa tabletle oynama diyeceksin, sen telefonda, bilgisayarda oynayacaksın, olmaz! Disiplin, disiplin, diplin...

Anne karnındaki süreç çok önemli. Anneniz ne yedi, ne duydu? Hayatınızı o belirliyor. Anne sakin, huzurlu ise çocuk da öyle olur. Annelerimiz normal olmalı. Mozart iyi piyanist, annesi 'iki saat çalış' dese Mozart olabilir miydi? Anneler soruyor, 'Çocuğumu 2 saat piyano, resim ya da yüzmeye göndersem iyi mi olur?' diye. Her şeyden biraz! İnsan kalın kafalıdır. Unutur. Bir daha, bir daha, bir daha yapmak, çok çalışmak lazım. Başarı ağırdır. Zordur. Çok emek ister. İlaç bulmak için 30 yıl çalışırsın, bir şey çıkmaz. Ama 30 bin kişi çalışırsa bir şey yapar."

Günün erken saatlerde üretilen oksitoksinin insani kararlar üzerinde etkili olduğunu anlatarak evlilik ya da iş hayatına dair önemli kararların bu saatlerde alınmasını önerdi. (Oksitoksin hormonu son yıllarda en çok araştırılan konulardan biridir; obeziteden kadın erkek ilişkilerine dek pek çok alanda etkisi olduğu düşünülüyor. Başlı başına bir yazı konusudur.)

Doç. Dr. Erbaş sözlerini şöyle noktaladı:

"Mucize yoktur. Mucize çalışmaktır. Hafıza ezberlemektir. Mucize yoktur, mucize emektir..."

Yükleniyor..
En son gelişmelerden anında haberdar olmak için 'İZİN VER' butonuna tıklayınız.