Hava Durumu

Dijital maruzluğun da bir zararı olacak!

Yazının Giriş Tarihi: 12.06.2020 06:06
Yazının Güncellenme Tarihi: 12.06.2020 06:06

Koronavirüs salgını toplantıları dijitale taşıdı... Önce alışılmadık bir durumdu. 

Her şeye alışıyoruz. Buna da alıştık... Kovid-19 salgını dijital dönüşüm gereği sanal toplantıların tarihini öne çekti. Belki birkaç yıl sonra böyle bir dünyanın içinde bulacaktık kendimizi...

Sokağa çıkma yasağı olan pek çoğumuz da evlerde kaldık. 65 yaş üstü vatandaşlar dış dünya ile özellikle de torunlarıyla cep telefonu ve kullanıyorlarsa bilgisayar üzerinden iletişim kurdular.

Ben de öyle! 27 Ocak'ta dünyaya gelen Aybükem ve Asyam ile cep telefonu üzerinden iletişim kurdum. Büyümesini görüntülü görüşmelerde izledim.

Bebek bile alıştı. Telefonda "Hanimiş Aybüke" dediğimde kıkır kıkır gülüyor.

 Ne kadar insani bir iletişim? Makine aracılığıyla görüşüyoruz ve yeni doğan bile dijital dünyada kayıtlanıyor...

BEBEK VE ÇOCUKLARIN CEP TELEFONU HAŞIR NEŞİRLİĞİ

Peki, sadece bu kadar mı?

Bir de cep telefonları manyetik alan yayıyor. Pek çok bilim insanı zararları konusunda uyarmıştı.

 3 aylık koronavirüs salgını süresince her yaştan çocuk cep telefonlarındaki manyetik dalgalara maruz kaldı.

Eğitimler televizyondan, bilgisayardan ve çoğunlukla da cep telefonundan gerçekleşti.

Zaten anne ve babalar evlere tıkılmaktan bunalar çocukların elinden tablet, bilgisayar ve cep telefonunu alamadı.

Cep telefonlarının çocuk sağlığına zararı konusunda geçmişte çok sayıda bilimsel açıklama okumuştuk.

Google'da taradım; cep telefonu, tablet ve bilgisayar kullanımı ve manyetik alanla ilgili bilimsel araştırma haberleri 2007-2010 yılları arasında yoğunlaşmış...

Sonra ne olmuşsa olmuş, sanki sihirli bir değnek değmiş gibi haberler kesilivermiş!
Ya bu tür haberler yayınlanmamış ya da kaynaktan haber çıkışı durmuş!..

EMPERYAL DÜNYANIN YENİ EFENDİLERİ

Şimdi emperyal dünyanın yeni patronları dijital efendiler!

 15, 20 yılda alttan gelip, 200 yıldır dünyanın kanını emen ağababalarına (Rothschild, Rockefeller gibi) yetişiverdiler.

 4,5 G derken şimdi 5 G'ye gidiyoruz. Reklamlarda yüksek Tibet yaylalarında aracın girmediği yollarda katırlarla taşınan 5 G sistemi yer alıyor. Everest'in yüksek tepelerine bile 5 G antenleri kaktırılıyor!

Parayı veren düdüğü çalar derdik ya! Şimdi para ve teknoloji kimdeyse düdüğü o çalıyor!..

Bu saatten sonra bir işe yarar mı bilemiyorum ama kayıt düşülsün babında yazıyorum işte...

2010 yılında cep telefonlarının sağlığa etkileri konusunda çok sayıda haber var demiştim ya, mesela 23 Ağustos 2010 tarihli Habertürk Sağlık Servisi tarafından hazırlanan "Cep telefonunun korkunç zararları: Sakın ağlamasın diye çocuğunuza vermeyin!" başlıklı haber...

Uz. Dr. Gökhan Mamur'un açıklamasından hareketle oluşturulan haberde şu ifadeler yer alıyor:

"Cep telefonları her yöne mikrodalgalar yayarak çalışır. Yapılan araştırmalarda bu dalgaların kemik ve yumuşak dokudan birkaç santimetre ilerlediği ve enerjisinin de orada yani beyin ve sinir dokusunda emildiği gösterilmiştir. 

Uzun süreli telefon konuşmalarının (ki bunun tanımı altı dakika ve üzerindeki konuşmalardır) kulak ve beyin dokusunun ısısını artırdığı ve baş ağrılarına neden olduğu, bizlerin kolayca hissedebildiği etkileridir!"

Amerikan Pediatri Akademisi'nin çocukların dokularının daha ince ve yumuşak olmasından dolayı elektromanyetik dalgalara daha kolay maruz kaldıkları yönündeki tespitine yer veriliyor. 

Ardından da 2008'de İsveç'te yapılan araştırmaya atıfta bulunuluyor:

"20 yaşından önce cep telefonu kullanan kişilerde beyin tümörü (gliom) ve işitme kaybına yol açan kanser (akustik nörom) gelişme oranı tam dört misli artmaktadır! 

20 yaşından sonra kullananlarda ise iki misli artmaktadır. Bu da bu dalgaların gelişmekte olan bir beyne etkisinin daha çok olduğuna işaret etmektedir. "

Dr. Gökhan Mamur'un makalesinde; Hindistan'da yapılan bir başka bilimsel çalışmada, kanser hücrelerini saptayıp yok eden savunma sisteminin, bu elektromanyetik dalgaların bulunduğu ortamda tam randımanlı çalışmadığını gösterdiği de yer alıyor.

Bir başka bilgi ise şöyle:

"Cep telefonu kullanmayanların vücudunda yüzde 4 oranında DNA hasarı bulunurken, kullanalar arasında ortalama yüzde 40 oranında DNA hasarı saptanmıştır. Bu da gelişen kanser hücrelerinin daha çok sayıda oluşup, kolayca büyümeye devam edeceği anlamına gelmektedir."
Başka araştırmalara da atıf var makalede:

"2008'de Amerikan Kulak Burun Boğaz Akademisi, günde bir saat veya daha fazla cep telefonu kullananlarda işitme kaybı gelişme ihtimalinin arttığını bildirmiştir."

"Utah Üniversitesi'nde yapılan bir çalışmada cep telefonlarının yaydığı şiddetteki mikrodalgaların özellikle çocukların göz merceklerine erişkinlerinkine kıyasla daha zarar verici olduğunu göstermiştir."

Ve şu tespite yer veriliyor:

"İşin kötü tarafı, bu tarz ışınların yol açtığı zararlar birçok yıl sonra karşımıza çıkmaktadır. Bu cihazların kullanımlarının daha yakın geçmişte başladığını düşünürsek, bizi ve çocuklarımızı ileride ne bekliyor tam bilemeyiz! Yetmiyormuş gibi çoğu ülkede bu konuda kontrol edici yasalar da yoktur. Bu nedenle mevcut veriler hakkında bilgi edinip kendimiz ve çocuklarımız ile ilgili kararlar almamızda büyük fayda var."

Öneriler arasında bebek ve çocukları 12 yaşına kadar cep telefonundan uzak tutmak, 12-20 yaş arası ise kullanımının mümkün olduğu kadar kısıtlanması, Wireless modemlerinin kullanılmadığı zaman kapatılması, hatta komşulardan da bunu isteyerek ortak karar alınması yer alıyor...

Bu saatten sonra hayata geçirilebilir mi? Mümkün değil! Koronavirüs cep telefonlarını bebeklere bile yapıştırdı!..

Şimdi... Sağlık açısından sonuçları birkaç yıl sonra yaşanacak...

Dijital teknolojinin patronları zaten insanları hasta ettiklerini bildikleri için bu alanda da para kazanmaya baktıklarından ilaç şirketlerini satın aldılar.

Hastalanırsak, sattıkları ilacı alacağız, yine onlara köşeyi döndüreceğiz!

Onların oyunu "kazan kazan" üzerine kurulu!..

 

Yükleniyor..
En son gelişmelerden anında haberdar olmak için 'İZİN VER' butonuna tıklayınız.