Hava Durumu

Diş hekimlerine siperlik desteği

Yazının Giriş Tarihi: 11.04.2020 06:00
Yazının Güncellenme Tarihi: 11.04.2020 06:00

Koronavirüs dayanışması sürüyor. TOFAŞ gibi kuruluşlar tıbbi cihaz üretiyor. Gençler Türkiye genelinde örgütlenerek 3 D yazıcıları vasıtasıyla siperlikli maskeler yapıyor, hekim ve doktorlar için. Meslek liseleri, kadın kooperatifleri maske üretiyor. Kimi üniversitelerde bile tıbbi malzeme üretimi başladı... Kimi muhtarlar ekmek dağıtıyor.

Sosyal medya üzerinden yapılan ihtiyaç sahiplerine yardım çağrıları yine kişilerin sosyal medyadaki sayfa arkadaşları tarafından sahipleniliyor. İnsanlar hiç tanımadığı ama yardıma ihtiyacı olduğunu öğrendikleri kişiler için harekete geçerek gıda yardımı yapıyor.
Özellikle ekmeğini gündelik işler vasıtasıyla kazanan insanlar çok zor duruma düştü. Valilik, Kızılay ve belediyelerin önceliği 65 yaş üstü vatandaşlara gıda yardımı yapılması. Yaşı 65'in altında olan, karantina nedeniyle para kazanamayan insanlar zora düşmüş durumda! Mesela gündelik ev temizliğine giderek yaşamını kazanan, ev geçindiren kadınlar çakılmış halde!..

Görünen o ki, koronavirüs ile ilgili tedbirler daha sürecek. Televizyona çıkan bilim insanlarından bazıları o kadar rahat bir şekilde "üç beş" ay diyor ki!.. O üç beş ay arasında iki ay fark var. Açlıkla terbiye edilen, hiçbir geliri olmayan insanlar için o iki ay belki ömre bedel. Sosyal medya tam da burada bir işe yarıyor. Kurumlara sesini duyuramayanlara vatandaşlar yardım elini uzatıyor!
Öte yandan sosyal medya aracılığıyla sağlık personeline destek de sürüyor. Diş Hekimleri Odası Başkanı Emel Eroğlu, sayfasında "Facebook arkadaşlığı, hiç tanımasan da güzel şeylere vesile olabiliyor" diyerek şu bilgileri paylaştı:

"Kovid-19 pandemisinde sağlık çalışanları için kişisel koruyucu ekipman sıkıntısı gündeme geldiğinde hiç tanımadığım Facebook arkadaşım Ömer Z.U. hastanemde çalışan diş hekimleri için siperlik üreterek katkıda bulunmak istediğini yazdı. Bugün hastaneye teslim ettim üretilen siperlikleri. Çok teşekkür ediyorum kendisine, bu değerli katkısı için, gösterdiği dayanışma için."
(İsmi ben kısalttım, belki açık adının yazılmasını istemez diye.)

Velhasıl, korona günlerinde vatandaş dayanışması öne çıkıyor... Yardımlaşmak, dayanışmak, bu tür kötü günlerde insanların ruh sağlığını ayakta tutan en önemli şeylerden biri.

Bu arada ben de sokağımda ve apartmanımda "Gül abla bir şeye ihtiyacın varsa söyle!" diyen; ufak tefek market ihtiyaçlarımı alıp camdan ya da kapıdan teslim eden komşularıma teşekkür ederim...

GEÇEN SENE NE YAZMIŞIM? KUAFÖRLER VE ŞİMDİKİ AHVALİMİZ!

Koronavirüs le yatıyoruz, koronavirüs ile kalkıyoruz. Biz yetişkinler kendimizden çok evlatlarımız, torunlarımız için kaygılanıyoruz. Televizyon kanallarında, tüm gazetelerde gündem koronavirüs... Toplumda bu kadar yakıcı bir sorun yaşanırken, arkamızı dönüp de "Kuş sesleri ovalara yayılır" kabilinden çiçek, böcek yazıları yazabilmek mümkün değil. Günlerdir evdeyiz. Yazılarımızı evden çıkmadan yazıyoruz. Merak ettim; geçen sene bugün ne yazmışım diye... 

Yazının başlığını görünce kalakaldım. Sanki aradan asırlar geçmiş gibi. Öyle alakasız bir şeymiş gibi geldi ki!.. Oysa yüzlerce kuaförü ve onlara yolu düşen on binlerce kadını dolaylı yoldan ilgilendiren bir yazıydı. Yazının başlığı şöyle; "Bursa Kuaförler Odası'ndan akademik atak!"

Yazıda bir de analiz yapmışım; "21. yüzyılın sosyal yaşamında en vazgeçilmez mesleklerden biri kuaförlük... Yapay zekâ ve robot teknolojisinde sıçramalı gelişimin on yıl içerisinde geleneksel meslekleri yok edeceği konuşuluyor... Ancak, bir robotun kuaförün yerini alması pek mümkün gözükmüyor... Erkekleri bilemem de kadınlar o çok kıymetli saçlarını bir robota emanet etmezler! Yani önümüzdeki 10, 20 yılda kaybolacak pek çok mesleğe karşın kuaförlük insan eliyle yürütülen meslekler arasında yer alacak. Belki saç boyası bir evrim geçirecek, daha doğal, daha kolay, daha hızlı renklendirmeler olacak! Belki saç şekillendirmesini daha kolay kılacak birtakım kimyasallar devreye girecek, ama her halükârda uygulamacısı kuaförler olacak..."

Ama şimdi yok! Hiçbir şekilde korona günlerini öngörememişim.  

Korona günlerinde üçüncü haftaya girdik. Çakma sarışınlar aslına rücu etmeye başladı! Altlardan koyu saçlar geliyor. Saçı beyazlayan ve boya yapanlarda ak saçlar çıkmaya başladı. Becerebilenler marketlerden boya alıp kendi boyuyor. Ama saçı röfle gibi işlem görmüş kadınlar elleyemiyor. Bu yüzden de sosyal medyada her gün neredeyse attığı her adımda selfie çekip yayınlayan kadınların sayısı çok azaldı. Zira kadınlar organikleşti. Evinde saçlarına fön yapıp, pür makyajla selfie çekip paylaşan da var. Ama korona günlerinde bu görüntüler artık çok yapay geliyor. Zira gerçeklerimiz farklılaştı!

Erkeklerin durumu daha vahim!.. Saçlar uzuyor. Hadi sakal tıraşını kendileri yapabiliyor. Pek çok erkek yüz hijyenini tam sağlayabilmek için sakal ve bıyıklarını kesti. Bazıları da tıraş makinesi alıp saçlarını 3 numaraya vuruyor. Sosyal medyada insanlar garip saç kesimlerini paylaşmaya başladı. (Karamanoğlu, kulakların çınladı mı?) Hatta merdiven altı, kaçak berberler oluşmaya başladı. Baskında yakalandıklarını gördük televizyon ekranlarından.

DÜŞÜNDÜĞÜN KADAR MISIN, YAŞADIĞIN KADAR MI?

Bir yıl önce kuaförleri yazmışım ya, bir de fotoğraf kullanmışım. İnsanların toplu halde yan yana bulunduğu, ellerinde plaketle bir tören görüntüsü. Artık insanların yan yana durduğu görüntüler bile bize o kadar uzak ki! Hatta ürkütüyor!.. Korona günleri beynimize öyle kazınıyor ki, sağ çıkarsak, birbirimizle eskisi gibi sarılmacalı, el sıkmalı iletişim kuramayacağız.


Haa... Bir de eskiden ev kadınlarının günlerde "Çamaşırı şöyle yıkadım, evi böyle temizledim, şu şu yemekleri yaptım" diye birbirine anlattıkları aynı şeylerden çok sıkılırdım ya! Tövbe!.. Hayat büyük lafları insana yediriyor! Geçen gün fark ettim, eve tıkılınca arkadaşlarla telefonda konuşurken aynı şeyi yaptığımızı:

 "Marketten şunu şunu aldım, evi, kendim şöyle şöyle dezenfekte ettim, şu şu yemekleri yaptım!" Bunları anlatıyoruz birbirimize. Zira artık zihnimizde başka yerlere gitsek de fiziki olarak evde yaşıyoruz.

(Bir de eski yazılarımda üç noktayı çok kullanırken, artık daha az kullandığımı fark ettim. Ruhsal bir yansıma! Sıkışmışlık halinin yazıda tezahürü olsa gerek.)

Yükleniyor..
En son gelişmelerden anında haberdar olmak için 'İZİN VER' butonuna tıklayınız.