Hava Durumu

Hayallerimdeki Bursa'ya sığdıramadığım şey!

Yazının Giriş Tarihi: 27.05.2019 11:35
Yazının Güncellenme Tarihi: 27.05.2019 11:35

Bu yıl 10. yıl eki için tema olarak "Hayalimizdeki Bursa" seçilmiş... Epeyce düşündüm, sonra fark ettim ki, benim hayallerimdeki Bursa geçmişte takılı kalmış. Kendimi sobeledim... Aklıma şehrin geçmişini düşürmeden geleceğini düşleyemez olmuşum.

Sonra da oturdum, bu acziyete kafa yormaya başladım. Bursa'nın beton yığınların kurban edilen Kayhan'ın tarihi sokaklarından birinde doğup büyüdüm... Çocukluğum Kirişçi Kızı Çıkmazı'nda geçti.

Kimisi üç, beş yaşını hatırlamaz. Hatırlarım. Mesela faytona binip Çekirge'ye ya da Kültürpark'a giderdik. Vaap, vaap diye öten kornaları vardı. Elbette ulaşımın faytonla yapıldığı bir Bursa hayal etmiyorum...  Ama bugünkü gibi araç yoktu mesela... Kayhan'dan Mollaarap'taki akrabalarımıza yürüyerek giderdik. Onlar da bize yürüyerek gelirdi.

Elbette günümüzde ulaşım faytonla sağlanacak değil. Faytonlu değil ama yayalaştırılmış bir Bursa hayal edebilirim mesela.

SOKAKLARI GÜVENLİ ŞEHİR

Çocukluğumda hatırladığım kültür merkezleri yoktu. Halkevlerinin varlığını çok sonraları öğrendim.  Ama her sokak kültür merkezi gibiydi. Mahallenin yaşlıları masallar aracılığıyla eski kültürü bugüne taşırdı. Kuralları, saygıyı, paylaşmayı, dayanışmayı, açın, yoksulun halinden anlamayı öğrenirdik.

Oyun araçlarımızı kendimiz üretirdik. Tel arabalar yapılır, bebeklere elbiseler dikilirdi. Üçgen ve beşgen uçurtmalarımızı kendimiz yapardık. Çok çeşitli sokak oyunlarımız vardı; beştaş, istop, yakantop, dondu, saklanbaç, bezirgan başı, yağ satarım bal satarım gibi! Sokaktaydık, hareket halindeydik.  Okul servisi diye bir şey bilmezdik. Yürüye yürüye giderdik.

Çünkü sokaklar güvenliydi... Artık sokaklar çok güvensiz! Çocuklar bir yana, kadınlar, gençler, yetişkinler için de güvensiz...  Taciz, tecavüz, cinayet, insan kaçırma, trafik kazaları, ne ararsan var...

Tamam buldum...  Hayallerimdeki Bursa'nın sokakları, caddeleri,  parkları güvenli olmalı... Çocuklar başta olmak üzere tüm insanlar için.   Yerel ve idari yöneticilerin böyle bir hedefi, derdi yoksa güvenli şehir konusunda yol alınabilir mi?

Neyse biz hayaller üzerinden yürümeye devam edelim..

"Güvenli şehir" sadece sokaklarında rahat  dolaşabilmekten ibaret değil...

O bahçelerinden erik çaldığımız o güzelim eski Bursa evleri yıkıldı. Yerine çok katlı apartmanlar yapıldı. Ardından şehrin ovaları, çayırları kaçak yapılara boğuldu...  

1999 depreminde riskli binaların nasıl can aldığına tanık olduk. Heyelan riskinin insanları nasıl evinden yurdundan ettiğini de Bursa'da bir yıl içerisinde iki kez yaşadık. Üstelik aynı bölgede aynı nedenlerle; heyelan bölgesinde jeofizik uzmanlarının denetimi olmaksızın yapılan hafriyatlar yüzünden!

Hayalimdeki şehir afetlere karşı planlanmalı; korunaklı kılınmalı; afette can kaybı en aza indirgenmeli...  Bu da bir güvenlik meselesidir...

KENTİN FİZİKİ SORUNLARI ÇÖZÜLÜR
Kentin  mekansal sorunları  düzelebilir...  Niyete ve isteğe bağılı, parayla olabilecek şeyler.  İstimlar yapılır, yol açılır, yeni yollar, hafif raylı  sistem  gibi yatırımlar yapılır. Trafik sorunu çözülür. Riskli binalar dönüştürülür. Çocukluğumda Bursalıların balık tuttuğu dereler yine temiz akabilir.

Ve yine niyete ve isteğe bağlı olarak kentin ranta kurban edilmesi durdurulur. Bu rant sanayi de olabilir, kentin büyüme baskısı da! Gerçekçi, geleceğe yönelik planlama yapılır. Yani ulaşımı kolay, turizme açılmış, tarihi ve kültürel değerleri korunan,  toprak yağmasının durdurulduğu bir Bursa hayali imkansız değil...

TENCERESİ KAYNAYAN HER EV AŞEVİYDİ

 Ramazan'da  bugünkü gibi aşevi yoktu, ama tenceresi kaynayan her ev aşeviydi. Sokakta hatta mahallede yaşlı, kimsesiz, dul, yetim kim varsa, bir tepsiye yemekler konur, üstü de kağıtla örtülür, ezandan önce götürülürdü. Ya da birlikte iftar ve sahur yapılırdı.

Geçenlerde Kirişçi Kızı Çıkmazı'ndan Öznur Abla'nın doğum gününü kutlarken fark ettim. Günlük yaşantımda ya da mesleki hayatımda "Abla" dediğim hiç kimse yok!   Ya  falanca hanım derim, ya da adıyla hitap ederim.  Sadece Kirişçi Kızı Çıkmazı kızları ile iki akrabam var abla dediğim. Üstelik de  Benden küçükler, akranlarım hatta yaşça benden büyükler bile bana "Abla" derken! "Abla ve abileri; hanımteyzeleri ve beyamcaları"  çocukluğuma kilitlemişim...

Haççanımteyzemiz vardı, çok severdik, hiç tanıyamadan ölen ninelerimin yerine koymuştuk. Yaşlandı, hastalandı,  bunadı, denildi. O zamanlar Alzheimer bilinmezdi. Şimdi  anlıyorum ona ne olduğunu. Yatalak olduğunda, tüm Kirişçi Kızı Çıkmazı kadınları baktı ona. Altını temizlediler, üstünü başını yıkadılar, evini temizlediler. Yemek yapıp yedirdiler. Huzurevi'ne yatırmak hiç kimsenin aklına gelmedi.

O sağlığı iyiyken, herkese dar gününde koşuyordu; herkes de ona koştu. İmece usulü ölünceye kadar bakıldı. Hala dualarımızdan eksik olmaz. Yeri gelmişken, annem de dahil olmak üzere ebediyete intikal etmiş olan tüm Kirişçi Kızı Çıkmazı annelerini rahmetle, minnetle anıyorum.

YİTİRİLEN İNSANİ DEĞERLER

Hayallerimdeki Bursa'ya hayal edip de bir türlü sığdıramadığım şey  insanlar... O eski iyi, güzel insanlar beyaz atlarına binip gittiler.

Günümüzde yitirilen ahlaki ve insani değerler, toplumsal yozlaşma;  çocuğa,  yaşlıya, kadına, erkeğe, hayvana, doğaya yönelen acımasız bir şiddet, yalan, dolan...   Uzun uzun anlatmaya gerek yok. Herkes bu süreci yaşıyor, görüyor. Akıllarda hep şu soru; "Bu insanlara ne oldu böyle?"

Elbette iyi insanlar da var;  yaşam yolculuğunda birbirimize denk geliyoruz. Onlar da olmasa hepten çekilmez bu hayat.  İnsanların iyiliğe de ihtiyacı var, o yüzden iyilik hareketleri çok ilgi görüyor. Ama genele baktığınızda tablo hiç hoş değil.

Yukarıda bir yerlerde fiziki sorunlar, zor da olsa düzeltilebilir demiştim de; yitirilen insani değerler yerine nasıl konacak? En zoru insanı değiştirmek.

YENİDÖNEM 10. YILINDA

Bu arada...  YeniDönem Gazetesi yayın hayatında 10 yılı geride bıraktı. YeniDönem ailesine 4,5 yıl önce katıldım.  Bursa basınında muhabirlik sisteminden editoryal sürece geçişin tanıklarındanım. Biz YeniDönem Gazetesinde çalışan gazeteciler olarak hala içimizdeki muhabiri yaşatıyoruz. Bunu yazılarımıza taşıyoruz...  Gazete olarak son dönemde habercilikte tarihe kayıt düştüğümüzü düşünüyorum. YeniDönem Gazetesi'nde çalışıyor olmaktan mutluyum. Biz bir aileyiz. Bize bu imkanı veren gazetemizin sahibi  Kutlucan Holding yöneticilerine ve gazetemiz Genel Müdürü İbrahim Öge ve tüm yöneticilerin; ayrıca  tüm çalışma arkadaşlarıma  yürekten teşekkürler...

Bu arada, YeniDönem Gazetesi olarak  çok sayıda sivil toplum kuruluşu, meslek örgütü, siyasi parti, yerel yönetim, kamu ve özel kuruluş haberlerini  kamuoyuna taşıyoruz.  İlgili kuruluş temsilcileri,  üyeleri, sizler de bayiden YeniDönem Gazetesi alın ve okuyun. Hem bizi desteklemiş hem de Bursa gündemine dair bilgilenmiş olursunuz...
 

Yükleniyor..
En son gelişmelerden anında haberdar olmak için 'İZİN VER' butonuna tıklayınız.