Hava Durumu

Hayata dair çeşitleme: Basın Bayramı'nın çağrıştırdıkları

Yazının Giriş Tarihi: 25.07.2020 06:01
Yazının Güncellenme Tarihi: 25.07.2020 06:01

24 Temmuz Basın Bayramı... Adı bayram olmasına karşın genel olarak sorunların gündeme getirildiği gündür!..

Mutlaka bir yerlerde 24 Temmuz'u büyük bir sevinçle, bayram gibi kutlayan gazeteciler de vardır, ama bugüne kadar 24 Temmuz'u coşkuyla sahici bir bayram gibi kutlayan gazeteciye denk gelmedim...

24 Temmuz'un Basın Bayramı olması, gazetecilik tarihimizle alakalı bir durumdur.

Osmanlıda basın ve yayını hep İbrahim Müteferrika ile anarız. Öncesinde gayrimüslimlerin matbaaları vardı, mesela 1495 yılında Musevi din kitaplarını basmak üzere Samuel ve Nahmes kardeşlerin kurduğu basımevi vardı. 16. asırda da Musevi ve Ermeni basımevleri çoğalmıştı.

Ancak o tarihlerde binlerce insan el yazmalarından geçimini sağladığı için kitaplar Osmanlıca basılmıyordu. İlk gazeteler de yabancı dilde, çoğunlukla da Fransızca haber bülteni şeklinde çıkartılmıştı. "Bulletin des Nouvelles'ten sonra, Fransız tarafından "Spectateur Oriental" (Doğu Gözlemcisi) yayımlanmıştı.

İBRAHİM MÜTEFERRİKA MATBAAYI KURDU

1727'de İbrahim Müteferrika ve Sait Efendi ilk matbaayı kurdu, ancak Osmanlı topraklarında gazete yayımlanması için 100 yıl geçmesi gerekti. Dönemin Mısır Valisi Mehmet Ali Paşa tarafından 1828 yılında Kahire'de Vakayı Mısriyye adlı Türkçe ve Arapça basılan resmi bir vilayet gazetesi yayımlandı.

1831 yılında ise II. Mahmud, kendi ülkesinde yabancılar ve Mısır valisi tarafından çıkarılan gazetelere karşı, devletin resmi gazetesi olan Takvim-i Vekayi'nin çıkartılmasına izin verdi.

Bunda reformcu olan II. Mahmud'un, Batı ülkelerine ve kendi halkına devletin görüşlerini daha sağlıklı anlatabilmek amacını güden ve özel olarak Yunanistan'ın bağımsızlığını kazandığı savaş sonrasında ihtiyacı hissedilen gazete fikrine sıcak bakması, onun merkeziyetçilik ve reformculuk gibi siyasetleri benimsemiş olmasından kaynaklanmıştı.

AVDA ÇOCUĞU YARALAYINCA GAZETE İZNİ ALAN İNGİLİZ!

Abdülmecit'in padişahlığı döneminde ise ilk özel gazete William Churchill adlı İngiliz katip tarafından yayınlanmıştı. Kapitülasyonlar dönemiydi. Kadıköy Moda'da yaşayan İngiliz William Churchill, bir avda yanlışlıkla Müslüman bir çocuğu yaralamış ve tutuklanmıştı.

İngiliz büyükelçisi de kapitülasyonlara dayanarak bir İngiliz'in suçlu olsa bile tutuklanamayacağına dair itiraz etmişti. Diğer Avrupa ülkelerinin de baskılarıyla Churchill serbest bırakılmış, tutuklu kaldığı süre için pırlantalı nişan, zeytinyağı ihraç izni veren bir ferman ve gazete yayımlama imtiyazı verilmişti. Yani yaşadığımız coğrafyadaki ilk özel gazetenin çıkışı uluslararası bir dayatmanın sonucuydu.

Padişah Abdülmecit, kendisine verilen imtiyazı kullanan Churcill'in gazete çıkarmasına destek olmuş hatta Ceride-i Havadis adlı gazeteye Takvimhane'nin yardım etmesi için talimat bile vermişti.

Ceride-i Havadis, haftalık çıkamayan Takvim-i Vekayi'nin idare haberlerini de bastı, habere muhabir gönderdi, savaş haberleri, hastalık bilgileri ve özek ekler ile piyeslerin Türkçe tercümesini, romanların tefrikasını yayınladı.

AGAH EFENDİ VE TERCÜMAN-I AHVAL

Bir Türk'ün çıkardığı ilk özel gazete olan Tercüman-ı Ahval, Agah Efendi tarafından 1860'ta basıldı.  Sahibi Agah Efendi de olsa, gazeteye damgasını vuran isim baş yazı geleneğini de başlatan şair ve yazar İbrahim Şinasi olmuştu. Dönemin yazı diline göre oldukça sade bir dille yayınlanan gazete Ziya Paşa'nın eğitim üzerine eleştirel yazısı nedeniyle bir süre kapatılmıştı.

İlerleyen yıllarda gazete sayıları artmıştı. Ancak tüm gazeteler sansür memurlarının kontrol ve denetiminden geçtikten sonra yayımlanmaya başlamıştı. Türk basınında ilk sansürün yasalaşarak uygulandığı tarih 10 Mayıs 1876'dır. O dönemde kurşun harflerle dizilerek basılan gazetelerde sansüre uğrayan haberler boş çıkardı.

HANGİ GÜN BASIN BAYRAMI OLACAKTI?

24 Temmuz 1908 tarihinde 2. Meşrutiyet ilan edildikten sonra basında bu uygulama kaldırıldı.
10 Haziran 1946 yılında kurulan Türkiye Gazeteciler Cemiyeti bir basın günü düzenlemeye karar vermişti. 

İlk gazetenin çıktığı gün olacaktı. Ama kafa karmaşası vardı. Zira öncesinde yabancı dilde yayın yapan gazeteler, sonrasında ise resmi vilayet ve devlet gazeteleri vardı. İlk özel gazete de bir kapitülasyon ürünü olarak ortaya çıkmıştı. Devletin resmi gazetesinin mi, İngiliz Churcill'in gazetesinin mi yoksa Agah Efendi'nin çıkardığı gazetenin mi ilk gazete olduğu konusunda ortak bir karara ulaşamadılar.

Daha sonra Falih Rıfkı Atay tarafından bayramın her yıl 24 Temmuz tarihinde kutlanılması fikri ortaya atılmış ve kabul edilmiştir.

24 Temmuz 1946 yılından bu yana 'Basın Bayramı' olarak anılmaktadır. Kutlama demeye dilim bir türlü varmıyor. Zira çıkış noktası olan sansür 1946'lı yıllar da dâhil olmak üzere sürmüştür. En ağırları ise darbe dönemlerinde ortaya çıktı. 1980 darbesinde gazeteleri denetim için görevlendirilen kişiler Osmanlının sansür memurlarını bile mumla arattı! Bir asır sonra gazeteler yeniden boşluklarla çıkmaya başlamıştı!..

15 Temmuz darbe girişimi gerçekleşseydi, o gece hazırlanan ve "Asker Kışlaya" manşetiyle çıkan bir gazetenin yazarları olarak bir daha yazamaz hale getirilecektik; yöneticilerle birlikte paketlenecektik. Günümüzde de basın, ifade özgürlüğü ve sansür hâlâ gazetecilerin tartıştığı konular arasında yer alıyor. Bir gazeteci olarak dileğim, 24 Temmuz'u sahiden de bayram gibi kutladığımız günleri görebilmektir...

Yükleniyor..
En son gelişmelerden anında haberdar olmak için 'İZİN VER' butonuna tıklayınız.