Hava Durumu

Hayata dair çeşitleme,"Kilitli kapının ardı!"

Yazının Giriş Tarihi: 25.01.2019 06:02
Yazının Güncellenme Tarihi: 25.01.2019 06:02

İki yıl kadar önceydi. İki üst katımdaki daireye yeni evli bir çift taşınmıştı... Kadın hamileydi. Birkaç kez kapımı çaldı, ailesini aramak için telefonumu istedi.  

Tereddüt ettim (Hadi dürüst olayım, tanımıyordum, tırstım, hatta yarın öbür gün bir şey çıkar diye köşemde de yazdım.) Kadın 6, 7 aylık hamileydi, kıyamadım, verdim telefonu, ailesiyle görüştü...

Bir kez olsaydı, insanlık hali der geçerdim. Ama birkaç kez olunca anlamıştım, eşi elinden telefonunu almıştı, ailesiyle görüştürmüyordu. Adam vardiyalı çalışıyordu. Hamile kadın evde iletişimsiz bırakılır mı?
Yaşın kaç dedim; "18" dedi... Gösterdiği yaş daha küçüktü. Bir kez de bahçedeyken üst kattan seslenmişti... Bir telefon numarası yazıp kâğıda atmıştı; aşağıya inemiyordu. Bu defa da yanlışlıkla eşi kapıyı üstüne kilitleyip işe gitmişti! Ailesini aradım geldiler...

YANLIŞLIKLA KİLİTLENEN KAPI!

O kapı birkaç kez hep yanlışlıkla kilitlendi! Bahçe kedilerim vardı, onlara yiyecek vermeye çıktığımda sesleniyordu; "Abla evde ekmek kalmamış, almaya gidemiyorum" diye... Torba sarkıtıyordu, içine koyuyordum... Artık her gördüğümde bir şeye ihtiyacı olup olmadığını sorar olmuştum. Belliydi o kilitli kapının ardında sorun vardı.

Kız bir evi çekip çevirecek yaşta ve durumda değildi. Balkonda çekirdek yiyor, kabuklarını, ardından da kesekâğıdını bahçeye atıyordu. Yanan sigaralar, bahçedeki ipe serili yıkanmış çamaşırlarımın üstüne düşüp yakıyordu. Yaşı küçük ve hamile olduğu için bir şey de diyemiyordum... Yani kıza hep üzülüyordum, hem de çile çekiyordum.

Neyse ki uzun sürmedi... Bir gece yarısı kavga kıyamet gitti. Kız küfrediyor, bağırıyor, yardım istiyordu... Çocuk çığlık çığlığa ağlıyordu. Adamın sesi duyulmuyordu, ama paaat, güüüm diye gelen seslerden kadını yerden yere vurduğunu anlamıştım.

Polisi aradım, geldiler. Kadın "Dövdü beni polis abi" diye bağıra bağıra ekip arabasına bindi, gitti... Bir daha gelmedi. Eşi de ertesi günü evi boşalttı... Böylece apartman ve mahalle kurtulmuş olduk.

MERAK ETMİŞTİM

Aklıma geldikçe merak ettim hep "Ne yaptı o kız?" diye...

Geçende Cumhuriyet Caddesi'nde karşılaştık; ben onu tanımadım, o beni tanıdı... Çocuk bayağı bir büyümüştü. Yanında annesi vardı, "Eşinden boşandın mı?" dedim. Annesi "Boşandı" dedi, benden helallik istedi; "Kızıma telefon vermişsin, ekmek vermişsin, halini hatrını sormuşsun" diye...
"Ya kusura bakma da bu kızın yaşı küçük, nasıl evlendirdin ki?" diye sordum;

Annesi anlattı;

"Bunun yaşını nüfusta büyük yazdırdık. Benim adam öldü. Beş çocukla kaldım. Bunun 3 abisi bir de kardeşi var... Bu meslek lisesinde okurdu. Sonra abisi kız kaçırdı. Biz de bu kızı gelinin abisine verdik..."

Bildiğin berdel! Peki, bu ağabeyler baba emaneti tek kız kardeşlerini hiç sevmezler miydi?

 "Severlerdi. Büyük abisi verdi. Diğer ağabeyleri çok karşı çıktı, ama önünde duramadık büyük oğlanın! Kızın başını yaktık... Hiç istemedi. Zaten tek kızdı, babası çok severdi, yüzlü büyütmüştü" dedi.

BABADAN KALAN MİRAS YÜZÜNDEN

Kadın anlattıkça ağzım açık kaldı... Çok zor anladım. Kendimi bir an Müge Anlı'nın programında sandım; hani hayal gücünüzü bile aşan şeylerin gerçekliğini görünce afallıyorsunuz ya, işte öyle bir şey!

Mevzuya gelince...

Eşinin ölümünden sonra çok sıkıntı çekiyor. En büyük oğlu ailenin reisi ve baba tarafından yüklü bir miras kaldığını öğreniyor. Kurnaz yeni gelin durumu kendi ailesi için fırsata dönüştürmeye bakıyor ve  "Kız kardeşini abime alalım. Onlar da rahat eder, seninle de barışır" diyor... Mirası da o ara kimseye söylemiyorlar.

Ama yeni gelinin bir abisi var o da evli, karısı 'Para gelecek' diye ikna ediliyor. Apar topar anlaşmalı boşanma davası açılıyor. Büyük oğlan annesini de kendine uydurup kız kardeşini baskıyla güya evlendiriyor.
Resmi nikâh, hamile kaldıktan sonra yapılıyor. Anne tesadüfen mirası öğreniyor, mahallenin bilge kadınlarından komşusu akıl veriyor; "Sakın hiçbir kâğıda imza atma! Çocuklarını da uyar" diye. Böylece küçük kızın niye evlendirildiği de ortaya çıkıyor.

BEN ADAMI, ADAM BENİ SEVMİYORDU!

Genelde kızlar paralı diye zorla everilir! Bu defa kızın parası var diye zorla evlendirilmiş!

"Peki, kolay boşanabildin mi?" diye sordum.  

"Boşandık. Abla ben adamı hiç istememiştim. Zaten o da beni günahı kadar bile sevmiyordu. Zorla güzellik olmadı. Eski karısına döndü..."

Olaysız boşanma için adama 40 bin liralık araba almışlar! "Hiç olmazsa kafamız rahat!" diyorlar. Kız açık lisede okuyor, hedefi üniversite okumak ve çocuğuna iyi bir eğitim vermek.

Bu öykünün kötü kahramanları büyük ağabeyin ise hakkına düşen mirası alıp eşiyle birlikte Adana'ya defolup gittiğini de söylediler...

Kendime "Yeteeer" diye bağırmak geldi içimden... "Sorma, bilme, duyma, için şişmesin..."  Kendime laf dinletebilir miyim? İşte onu bilemedim!
 

Yükleniyor..
En son gelişmelerden anında haberdar olmak için 'İZİN VER' butonuna tıklayınız.