Hava Durumu

Hayata dair çeşitleme; kirli bilgi; modern ve geleneksel üfürükçüler!

Yazının Giriş Tarihi: 13.12.2020 06:00
Yazının Güncellenme Tarihi: 13.12.2020 06:00

Kovid-19 salgını hepimiz i bir tuhaf yaptı. Başlarda Sağlık Bakanlığı'nın açıklamalarına çoğumuz inanıyorduk.

 Ne olduysa, 28 Temmuz'da vakaların yok olup hastaların açıklanmaya başlamasından sonra oldu.

Hele eylül, ekim ayları geldiğinde bir iki fanatik yandaş hariç artık herkes biliyordu ki; vaka sayısı açıklanandan kat be kat fazlaydı.

Zira siyasetin üstünden atlıyor, içinden geçiyordu; tüm siyasi partilerden milletvekilleri, belediye başkanları, parti yöneticileri de yakalanıyordu; parti üyeleri de, oy verenler de...

Yoksullar ise daha çok hastalanıyordu, paraları, özel araçları yoktu, toplu taşıma ya da servis ile işe gidip kalabalık içinde çalışıyorlardı. Onlar her zamanki gibi daha çok hastalanıp daha çok ölüyorlardı.

Zaten önemli bir kişiysen ölümün de hastalığın da haberdi. Yoksulsan sessiz sedasız, belki ailenden birkaç kişinin katılımıyla son yolculuğuna uğurlanıyordun.

İnsanların kendi ve yakınlarının can ve sağlık güvenliği söz konusuydu.

Ölüm tehlikesi vardı. Dolayısıyla da siyasetin söylemi en yandaşa, en candaşa sökmez olmuştu.

Kendisinden biliyordu; hastalanıyorlardı, ölüyorlardı.

(İnsanlık yüz binlerce yıldır canlılığını korumaya, sağ kalmaya güdümlüydü.

Ölümcül tehlike insanların kaç, savaş, kurtul mekanizmasını devreye sokan en öndeki stres kaynağıydı.

 Ölüm tehlikesi karşısında ya kaçıyorlardı ya da dövüşüyorlardı.

Şimdi Kovid-19 stresi kaç kurtul mekanizmasını durdu, evde kal otur, diyor. Stres sürecinde ortaya çıkan başta kolesterol, adrenalin, şeker olmak üzere onlarca kimyasal bedende çakılı kalıyor, sarf da edilemiyor.

Aylardır bu stresi yaşayan insanlara çıkan bu stres davetiyesi çoktan kabul görmüştür ve bağlısı hastalıklar da baş göstermiştir. Bu da görünmez bir bulaşıcı hastalık stresi salgınıdır...

İKNA EDİCİ DOĞRULAR GEREKİYOR

Belki de 2020'nin geçen 5 yılın ortalamasından 56 ölüm fazlalığının bir nedeni de stres zehirlenmesidir.

Ama Bilmiyoruz. Bilmediğimiz için de uyduruyoruz.  Doğru bilgiyi kim ulaştırabilir? Sağlık Bakanlığı! Ama o da 2020'nin fazladan ölümlerini izah etmek ya da bilim insanlarının araştırmasına izin vermelerini engellemek yerine yasaklıyor!

Gerekçesi "Biz yapıyoruz"...

İnsanlar yakınlarını gömmeye gittiklerinde kazılmış onlarca hazır mezarlığı gördüklerinde korkuları katlanıyor. Fotoğraflarını çekiyorlar...

Kışın buz tutan illerde toprak donduğundan mezarların önden kazıldığını bilirdik. Ama Bursa'da hiç bilmezdik. Zaten yıllardır doğru dürüst kar da yağmıyor, hatta yağmur bile yok!
Dolayısıyla kazılan toplu mezarlar için insanlara soğuktu, toprak donardı vesaire deyip de Bursalıları ikna etmeniz mümkün görünmüyor...

ÖLÜMLERİN NEDENİ Mİ, ÇOKLUĞU MU?

Siz doğruları açıklamazsanız, TV ekranlarında yok zatürreydi, yok bulaşıcı hastalıktı diye ciddi ciddi açıklamalar yapar ya da tartışıp durursanız, ancak ölümlerin nedenine açıklama getirmiş olursunuz. Ölümlerin çokluğuna değil.

(Ölümler fazlalaştı, daha önce de yazdığım gibi insanlar modern insan, homosapiens yaşamaya güdümlü olduğu için; neandertal, Denisova ve diğer insan türlerini eleye eleye bugünlere geldi.)

Dolayısıyla da izah edilse de kabul görmeyen ölüm fazlalığı üzerine her türlü şehir efsanesi üretilir. Bilgi kirliliği alır başını gider, en çok da inandırıcılık azalır.

 Güven sarsılır; insanlar uydurukçulara bel bağlar... İnsanlar sosyal medyada "Bir komşum, teyzemin kızı, halamın oğlu doktordan duymuş" diye başlayan hangi kara beyinlinin ürettiği belli olmayan her türlü tevatüre inanır hale gelir...

Bunlar da sosyal üfürükçüler... Ne yazık ki kaynağı oldukça karanlık olabilir; kimisinin ucu terör örgütlerine dek uzanır!

DUA ÖDEVİ İLE KAZANILAN ZAMAN

Bizim geleneksel üfürükçülerimiz de bu aralar paraya para demiyor. Hatta verdikleri hizmetin (!) karşılığını dolar olarak isteyenler olduğunu da duydum.

Hem üfürüp üfürüp muskalar yazıyorlar hem de gerçekleşmesi çok zor ve zaman alacak ödevler veriyorlar!

Dua ödevleri!

Üfürükçüler de biliyor ki, bu virüs muska filan tanımaz! Plasebo etkisi de bir yere kadar!

Dua ödevi üfürükçüye neredeyse salgın bitinceye kadar zaman tanıyor; zira ödevler kişisel, toplu değil bireysel!

Öyle sosyal medyadan çağrı çıkıp da "Şu kadar dua okuyun, 100 bin şu duadan, 50 bin o duadan okumamız lazım. Buraya kaç dua okuduğunuzu yazın" diye dua birikimi   yapmak da mümkün değil.

Muskayı alan ve üfürülen kişi dua ödevini tamamlamadan Kovid'e yakalanırsa; üfürükçüye "Eee, duaların tamamını okuyamamışsın" deme imkânı veriyor.

Ülkeyi yönetenler doğru bilgileri halkla paylaşmazlarsa kirli bilgileri sosyal medyada ve hayatın her alanında üfürülür durur ve meydan geleneksel üfürükçülerle modern zamanların kirli bilgi üfürükçülerine kalır.

Yükleniyor..
En son gelişmelerden anında haberdar olmak için 'İZİN VER' butonuna tıklayınız.