Hayata dair çeşitleme: Korona ironisi!

İnsanlar korona günlerinin getirdiği sıkıntıları kimi zaman ironik, mizahi yaklaşımlarla aşmaya çalışıyor...

Kendi ev hallerimize gülüyoruz, kendimizle dalga geçiyoruz. Misal ben; geçen hafta evin içinde yürümeye başladım. İki gün sonra ayaklarıma bir hal oldu, tabanlarımın üstüne basamaz oldum. "Eyvah ya! Oturduğum yerde kendimi sakatladım" deyip kendime söylendim durdum. Bunu nasıl becerdiğimi anlamam iki gün sürdü. Evde terlik giymeyi bile sevmem, yalınayak dolaşır dururum.

Evin bir ucundan öbür ucuna dolana dolana attığım adımlar 25 civarında. 10 git-gel yaptığınızda 500 adım oluyor. Toplamda günde 3, 4 bin adım yürüdüm evin içinde, Spor ayakkabı ya da terlik giymeden! Haliyle de ayak tabanları pert oldu!

Başka garip işler de yaptım; mesela puding yaparken, vanilya paketini açtım, içine kattım, birden mantar gibi kabarmaya başladı, alıklaştım; bakakaldım, tencereyi lavaboya koyuncaya kadar her taraf puding oldu. Vanilya diye kabartma tozunu katmışım!

Parmağımı kestim, bantladım. Daha sonra da ocağı yakarken bant tutuştu. Kesik parmağı bir güzel yaktım. Neyse çok değildi, çabuk geçti. Torunum telefonla konuşurken soruyor, "Babaanne, bugünkü maceran ne?" diye... Çocuk 60 metrekarelik yaşam alanımdaki atraksiyonlarıma alıştı... Her gün de anlatacak (vukuatlar) kendime gülecek bir şeyler buluyorum...

İnsanlar da öyle... Aslında gülmek, gülebilmek stresle başa çıkabilmenin yollarından biri. Sosyal medyada kimi zaman insan gülümseten korona mizahı da diyebileceğimiz paylaşımlar yapılıyor...

İşte bunlardan bazıları:

"İki köy arasında kaldık. Dışarı çıkarsan Tahtalıköy; evde kalırsan Bakırköy."

"Bazen evde öyle canım sıkılıyor ki, kapıyı açıp 'Oooo kimler gelmemiş' deyip kapatıyorum."

"Berberler kapalı diye herkes kafayı 3 numaraya vurmuş, memleket Isparta Komanda Tugayı gibi."

"Oturma odasına İzmir, mutfağa Ankara, yatak odasına da İstanbul ismini yazdım, şehir şehir dolaşıyorum ohhh!"

"Tarihte ilk defa, dünyada tüm ülkedeki kadınlar kocalarının nerede olduklarını biliyorlar."

 "Kolonya şişesini çamaşır suyu ile çamaşır suyu şişesini kolonya ile kolonya şişesini sirke ile siliyorum, çıldırmama az kaldı."

"Yüzyılın son kabadayısı korona! Dünyada ne kadar bar, pavyon, kumarhane varsa tek başına kapattı!"

 "Adliyeye girerken kapıda güvenlikler gülümseyerek kolonya tuttular, bu samimi ev ortamı havasına kapılarak ayakkabılarımı çıkarıp terlik rica ettim, iki kolumdan tutup dışarı attılar."

"Yeni gelen arkadaşlık isteklerini 14 gün karantinada bekleteceğim, içerideki arkadaşların sağlığını düşünmek zorundayım."

"9 ay sonra doğumlar da boşanmalar da patlayacak!"
 

"Koronavirüse yakalanırsam bütün kavgalı olduklarımla öpüp barışacağım, hayatta küs kalmamak lazım!"

"Ürdün'de bir adam aracın içinde koronadan öldüğü için aracı ile birlikte defnedildi, malını öbür tarafa götüren ilk insan olarak tarihe geçti."

"Anneme 'Virüs var biraz alışveriş yapalım' diyorum da, 'Dur belki ölürüz masraf yapmayalım' diyor!"

"Korkudan sadece sokağa değil, tartıya da çıkamıyorum."

"Ev kızı isteyenlere müjde, şimdi bütün kızlar evde."

"Kocamın telefonunu karıştırdım, korona diye biri kayıtlıydı, aradım, benim telefon çaldı yaaa!"

 "Eskiden biri hapşırınca 'çok yaşa' denirdi şimdi hapşırıldığında 'Git ileride hapşır, vallahi 155'i ararım' deniyor."

"Bütün ülke Alivefa gibi olduk, temas yok."

 "Şok kampanya! Uygun fiyatla sizi korona olmuş gibi eşinizden alıp sevgilinize götürüp 14 gün sonra tekrar evinize teslim ediyoruz!"

"Ne eğlenceli bir gün, dur biraz da şu koltukta oturayım, sonra diğer odaya geçer duvarlara falan bakarım, olmadı bir de salon yaparım."

 "Market çok kalabalıktı, şöyle bir içeriye bakıp 'Veli amca Allah kabul etsin ne zaman geldin umreden?' dedim markette kimse kalmadı!"

"Bakıyorum da sokakta el ele gezen çift göremiyorum, hani ölümüne seviyordunuz?"

"Yaz geliyor fit olayım derken, karantinaya girdim fil gibi oldum."

"Neyse ki kuaförler açılıyor. Sarışınların yüzde 90'ı yeryüzünden yok olmuştu!"
"Bana 'Evlen evde kalacaksın' diyordunuz, hepiniz kaldınız mı evde? Etme bulma dünyası işte!"

"Salgın bitince parayı kıracak üç meslek; psikiyatristler, diyetisyenler, kadın doğum uzmanları."

 "Yarın hava güzel olacakmış, çocukları da alıp salona geçeyim diyorum."

 "Ailecek balkona çıkıp kahve içtik, babam diyor ki 'Geç oldu artık eve gidelim."

"Beyler sakın ola evde eşinizle kavga etmeyin gidecek yerimiz kalmadı!"

"Allah'ım 'Dünyayı gezmek istiyorum' dediğim için çok özür dilerim, mahalleyi gezsem yeter."

 "Şekerimizi kolonyamızı aldık, görücü bekleyen gibi oturduk evde virüs bekliyoruz."

 "Kim akıl ettiyse çok doğru söylemiş, dışarı çıkana para cezası değil de evinde kalana para ödülü verirse biz 5 güne kalmaz bu virüsü yeneriz!"

ERKEKLER DE MUTFAKTA YARIŞMAYA BAŞLADI

Sosyal medyada, kadınlar yaptıkları ekmekleri, yemekleri sıkça paylaşırlardı; erkekler de bu sürece katıldı. Gördüğümüz kadarıyla koronavirüs erkekleri de mutfağa soktu. (Bazılarının daha önce de yemek yaptığı, yapmayı bildiği belli.)  Çok da incelikli, uğraşmalı yemekler yapıyorlar.

Mesela Psikiyatrist Uz. Dr. İbrahim Afif Karakılıç'ın yaptığı yaprak sarmayı benim diyen kadın öyle düzgün yapamaz!

Medyadan Ömer Aydoğdu, Adnan Baştopçu da yemek yapma kampanyasına katılanlardan ama hiçbiri Necati Kartal'ın yaptığı el açması Arnavut böreği ile yarışamaz!..

'Bursa Yemekleri'ni markalaştırmak adına, Bursa Tanıtma Birliği ve Turizm Platformu tarafından, kovid sürecinde Bursa yemekleri yapımı ve paylaşılması için başlatılan kampanyaya bir destek de Burkon'un sahibi, Bursa'da turizmin önde gelen isimlerinden Hasan Eker'den geldi. Eker mutfağa girip kadim Muradiye çorbasını yaptı. Darüzziyafe'de yapılırdı, orada içerdik. Kereviz alıp yapmak lazım. Kampanya son sürat devam ediyor. Şu koronavirüs bize daha neler yaptıracak acaba?..