Hava Durumu

Hayata dair çeşitleme; kovid'le tetiklenen yoksulluk

Yazının Giriş Tarihi: 09.12.2020 06:00
Yazının Güncellenme Tarihi: 09.12.2020 06:00

Yıllardır bilim insanları uyarıp duruyor... Toprağın kıymetini, korunması gerektiğini, erezyonu, ormanın önemini, ağaçlandırmayı, suyun, tarımın değerini... Kovid-19 salgınıyla bunu daha bir anlar olduk da bir işe yaramadı! Çiftçi elinde kalan ürünleri tarlaya dökmek zorunda kaldı. Oysa salgında her zamankinden daha fazla tarım ürünlerine ihtiyacımız var.

Küresel ısınmanın etkilerini artık bire bir yaşıyoruz. Mevsimlerin şaftı kaydı. Kış kış değil, bahar bahar! Çocukluğumda diz boyu kar yağardı, günlerce de kalkmazdı. Aralık ayı geldi, hâlâ doğru dürüst yağmur bile yağmadı. Kuraklık tavan yaptı. Sadece Bursa'da değil, Türkiye genelinde barajlar boşalıyor...

Tarlaların sulanması bir yana içecek suyu bile zor bulacağız!..

Küresel ısınma yetmezmiş gibi, asrın salgını kovid-19 ile sanki bir alacakaranlık kuşağının içine düştük. Hangimiz 2, 3 yıl önce böylesi bir salgının can alacağını, evlere kapanacağımızı, sokaklarda maskelerle dolaşacağımızı düşünebilirdi ki!

Aralık, kovid salgınında en ağır faturanın ödendiği bir ay oldu. Hasta sayıları 15 günde iki katına çıktı. Can kayıpları günde 200'ün üzerinde.

Milli geliri 30 bin doların üstünde olan ve sosyal devlet yapısını koruyan ülkeler salgın sürecini daha az hasarlı atlatıyor.
Bizim gibi ülkelerde ise durum sıkıntılı!..

İşsiz ve dara düşen insan sayısı da arttı. Market sahipleriyle, manavlarla konuştuğumda mart, nisan, mayıs aylarında insanların daha çok gıda, sebze, meyve aldıklarını anlatıyorlar.

İnsanlar ihtiyaç kredileriyle o ayları atlattılar. Ödemeler ertelendi. Sonrasında bölünüp aylık ödemelere yansıtıldı. Şimdi insanlar yüksek ödeme yapmak zorundalar. Mesela TOKİ; nisan, mayıs ve haziranda almadığı taksitleri yani 735 liralık taksiti eylül ayından beri 1004 lira olarak tahsil ediyor! Kaşıkla verip sapıyla göz çıkartma gibi bir şey!..

Vatandaş artık gıdaya bile para ayıramıyor. Elindeki parayı da daha kötü günler için tutmaya çalışıyor.

Bir yanda insanlar açlık sınırında yaşarken, öte yandan da bankalarda döviz mevduat rekoru kırılıyor... Ekim 2020'de Türkiye'deki bankalarda toplam mevduat, 3 trilyon 450 milyar lira! Yüzde 60'ı gerçek kişilere ait.

Mevduatın yüzde 58'i döviz! Bankalarda 445 milyar 800 milyon dolarlık mevduatın 267 milyar 500 milyon dolarlık kısmı gerçek kişilere ait. 17 Ocak 2019'da bu rakam yüzde 10'u yabancılara ait olmak üzere 192 milyar dolardı. Birileri döviz üzerinden Türk lirası bazında parasını katlıyor!..

Şu günlerde asgari ücret tartışması yapılıyor! 2 bin 500 lira mı olacak, 2 bin 800 mü? Öyle bir hale gelindi ki üniversite mezunu, yüksek lisanslı gençler asgari ücretli iş bulsa şükredecek...

3 yıldır işsiz olan bir tanıdığın oğlu, lise diplomasını vererek bir zincir markette kasa görevlisi olarak çalışmaya başladı. Aslında sosyolojide yüksek lisanslı bir genç. Babası emekliydi; çalışıyordu, salgınla birlikte işsiz kaldı. Geride lisede 9. ve 12. sınıfta okuyan iki kardeşi var. KPSS'den 100 alsa bile kamu kurumlarına girmesi zor. Sosyolog gencin emek dünyasındaki 3 ayı hayata bakış açısını değiştirdi. Ara sıra telefonda görüşüyoruz; ona günümüz gençlerinin mutlaka birkaç mesleği olması gerektiğini anlatmış ve sosyal medya pazarlama uzmanlığı konusunda kendisini geliştirmesini mümkünse işletme dalında tekrar yüksek lisans yapmasını önermiştim... Kendisini o yönde geliştirmeye başlamış; sevindim... Aslında sosyoloji çok önemli bir alan; ne yazık ki Türkiye'de karşılığı yok. 

Çoğunuz pazara çıkıyorsunuzdur. Son dönemde ya sabah çok erkenden ya da çok geç saatte, pazar dağılmaya başlarken çıkıyorum. Kalabalık olmuyor...

Siyasilere, bir önerim var; akşam pazarcılar tezgâhlarını toplamaya başladıklarında pazar yerini bir dolaşın! Bakın bakalım, kimler topluyor tezgâhlardan dökülen, atılan sebze ve meyveleri!..

Eskiden yoksullukları giysilerine sinmiş olan insanları görürdük; şimdi üstü başı düzgün, çoğu kadın olmak üzere genç yaşlı insanlar, çocuklar ellerinde poşetlerle geliyor pazar yerine. Çok hızlıca bulduklarını, gördüklerini alıp torbalara koyuyor, ihtiyacı kadar alıp gidiyorlar. Fotoğraflarını yayınlamıyorum. Vicdanım onları deşifre etmeye elvermiyor! Kimisinin çok utandığı belli oluyor; kimisinin gözünden yaşlar akıyor. Belli ki akşam pazarından sebze ve meyve toplamakta yeniler. Çoğu da yardım istemeyi bilmiyor ya da onurlarına yediremiyorlar. Konuşmak istediğinizde ise susuyorlar.

Asgari ücret tartışılıyor ya; her gün asgari ücrete bile erişemeyen insanların sayısı arttıkça artıyor...

İnsanların kovid-19'dan korkmamasının bir nedeni de açlık korkusu!..

Yükleniyor..
En son gelişmelerden anında haberdar olmak için 'İZİN VER' butonuna tıklayınız.