Hava Durumu

Hayata dair çeşitleme: Pembe Köşk çürüyor!

Yazının Giriş Tarihi: 22.10.2019 06:03
Yazının Güncellenme Tarihi: 22.10.2019 06:03

Eski Bursalılar anımsar... Kültür Park'a, Çekirge'ye paytonla gittiğimizi hayal meyal de olsa hatırlıyorum. Baaab, baaab diye plastikten havalı bir kornası vardı... Atların asfaltta ya da kaldırım taşlarında çıkardığı ritmik sesleri de anımsıyorum, tıkıdık, tıkıdık, tıkıdık diye giderlerdi ve bana trompet sesi gibi gelirdi... 4, 5 yaşında da olsak trompet seslerini ayırt ederdik.

Zira, aile hatta tüm Kirişçi Kızı Çıkmazı sakinleri olarak Atatürk Caddesi'ndeki resmi bayramları mutlaka izlerdik, en çok da 23 Nisan Ulusal Egemenlik ve Çocuk Bayramı, 29 Ekim Cumhuriyet Bayramı. Bir de 11 Eylül Bursa'nın Kurtuluşu'nda akşamüzeri PTT'nin oradan Atatürk Anıtı'na doğru düzenlenen 'Fener Alayı'nı kaçırmazdık. Yani trompetleri de bayramlardaki izci ve bando yürüyüşlerinden bilirdik. 

Her şey gibi öğrenme de zincirleme bir süreç! Çocukluğumuzu kıyasladığımızda, bugünkü çocuklardan bazı konularda daha az şey biliyorduk, ama bazı konularda da çok daha fazla şey! Bilgisayar oyunları, çizgi filmler yoktu, ama tarihi ve kültürel DNA'ları bize taşıyan masal anlatıcısı bilge yaşlılar vardı. Haa, bizim kuşaktan bunlardan nasiplenen de vardır, nasipsizler de!

Masallarımızdaki köşk ve saraylar şehirdekilerle bütünleşirdi. Köşklerin her biri masal kahramanlarının yaşadığı yerlerdi. Pembe Köşk civarında babamın bir ahbabı oturuyordu, giderdik.

Pembe Köşk'te benim masallarımdaki padişahın kızı yaşardı. Köşkün oradan her geçişte, iki büklüm olup padişahın kızını görmeye çalışırdım. Kendimi orada olduğuna inandırmıştım. Nedense saçları sapsarıydı, gözleri de masmavi; uzun kabarık elbiseler giyerdi. Kaf Dağı'nın ardındaki prensi şekillendiremezdim bir türlü. 
Bursa'da o yıllarda bir sürü köşke benzer evler vardı; Altıparmak'ta, hele de Çekirge Caddesi'nde... Artık çok azı ayakta. Müze olabilenler ya da kafe, restoran gibi güncel fonksiyon üstlenenler zamana direnmeyi başardı.

Bakın, 1996 yılına kadar bir eski Bursa evinde yaşadım. Her ilkbahar, sonbahar hatta kış ayında çatı aktığında alarma geçer, bir usta bulur tamir ettirirdik.

Zira... Ahşap eski Bursa evlerinin temeli sağlamdır, kolay kolay bir şey olmaz. Ama çatılar, su geçirmeye başladıklarında önce bir alt kata, oradan da onun altına akar durur; rutubet bir yana, tahtaları çürütür, evi çürütür.

ESKİ BURSA EVLERİ TEMELDEN DEĞİL ÇATIDAN ÇÖKER!

Yani eski ahşap Bursa evleri temelden değil çatıdan göçer.

Zira lodos kiremitleri mutlaka uçurur, kediler kavga ederken kırar. Çatıdan eve su bir girmeye başladığında, elektrik tesisatını kullanamaz hale gelirsiniz, evin iç dış sıvaları patır patır kabarıp dökülmeye başlar. Yok oluşa giden bir süreçtir.

Şimdiki beton apartmanların temeli sağlamsa akan çatı aksa da bir şey olmaz! Sadece çatı katında oturana olan olur! Ahşap evlerin bozuk, çürük çatıya tahammülü yoktur.  Zaten eski Bursa evlerinde sık sık çatı aktarılırdı (Yeni nesil bu ifadeyi bilmez, kırık çatı kiremitlerinin ustalarca değiştirilmesine çatı aktarılması denir!)

Geçen gün, Çekirge Meydanı'ndan Askeri Hastane'ye (artık öyle olmasa da dilimize böyle yerleşmiş!)  çıkarken sağda kalan Manzara Kafe'de oturuyordum. Şehre baktım, 'Paşa Çiftliğİ yeşil kalan son yer' diye düşünürken gözüm tepeden Zübeyde Hanım ile Mutlu Evler Caddesi'nin kesiştiği yerdeki Pembe Köşk'e takıldı. Tepeden kuş bakışı çatı olduğu gibi görünüyordu.

GÖKTEN TAŞ YAĞMIŞ GİBİYDİ!

Düşlerimde padişahın kızını yaşattığım Pembe Köşk'ün durumu çok vahimdi.

Çatısı gökten taş yağmış gibi dağılmış, yer yer çökmüş! Kiremitler dağılmıştı, büyük delikler açılmıştı. O çatı tüm yağmuru, karı, fırtınayı içeri alır! Su bu tür ahşap evlerin içine bir girdi mi en üst kattan bodruma kadar tahtaların aralarından sıza sıza, çürüte çürüte iner...
Pembe Köşk ölüyor... Eğer sahip çıkılmazsa, onarılmazsa Bursa'da zaten sayısı az olan sivil mimari örneği köşklerden biri daha yok olacak.

Araştırmacı yazar Şifa Nezaket Özdemir "Bursa'nın Nadide İncileri, Barok Köşkleri" adlı çalışmasında Bursa'nın çoğu artık olmayan köşklerini sıralıyor:                                                  

"Çivici Konağı, Çivisiz Köşk, Vali Zühtü Paşa Köşkü, Talat Paşa Köşkü, Çukur Köşk, Atatürk Köşkü, Hünkâr Köşkü, Kadı Köşkü, Acem Köşkü, Şalcı Canip Beyin Köşkü, Saatçi Ali Beyin Köşkü, Alay Bey Köşkü ve daha niceleri... Bursa'nın inci taneleri..."

Ve makalesinin başında şöyle bir saptama yapıyor:

"Gelişme ve büyümenin kaçınılmazlığı karşısında, kentsel değerlerimizin korunmasına yönelik önlemleri alamayışımızın getirdiği yozlaşmayı ortak sorunumuz olarak kabullenmek bir başlangıç noktası olabilir mi? Kaybettiklerimize ah etmek yerine elde kalanların kıymetini bilmek. Değerlerimizi keşfederek ve geliştirerek ortak paydaya hizmet etmekle daha yaşanılası ve özgün bir kent profili elde etmek olası..."

GEÇMİŞİ OLMAYANIN GELECEĞİ DE OLMAZ!

Pembe Köşk'e dair özetle şu bilgileri paylaşıyor:

 "Pembe Köşk'ün kesin inşa tarihi bilinmiyor. Eskiden çok geniş bir bahçesi olan Pembe Köşk'ün şimdi küçük bir bahçesi var... 1930 yılında tapu kayıtlarındaki sahibi Bursa Milletvekili Muhittin Baha Pars. 2004 yılına dek 10'un üzerinde el değiştirmiş... 1986 ve 2004 yılında iki restorasyon geçiren köşk, sadece konut amaçlı kullanılmış..."

Nezaket Özdemir makalesinde köşkün zemin döşemeleri cümle kapısı da dâhil tüm kapılardaki vitray ve duvardaki bezemelerin olduğu gibi korunduğunu belirterek "Barok etkisi ile inşa edilmiş olan köşk, çok iyi korunmuş görkemli kalem işlemeleriyle hayranlık uyandırmaktadır" diyor... Ve Pembe Köşk için "Barok etkisinde, Cumhuriyet dönemi sivil mimarlık örneği olan köşk tescilli ve koruma altında" ifadelerini kullanıyor...

Ben içini bilmem... Ama tepeden çatısını gördüm; eski bir Bursa Evi'nde 1996 yılına kadar yaşayan biri olarak şunu iyi biliyorum; Pembe Köşk çürüyor, çöküyor... Bir an önce önlem alınmazsa o da diğerleri gibi yok olup gidecek!
Şu anda sahibi kimdir bilmiyorum... Ama Büyükşehir Belediyesi, Kültür Bakanlığı, BTSO ve kent sanayicileri gibi dinamiklerin buraya el atıp mülkiyetini alarak restore etmesi gerekiyor...

Yoksa yakın zamanda çöküp gidecek... Tıpkı Altıparmak'ta yıkılan SSK binasının yerinde olduğu söylenen Yağcı Cemal Bey'in köşkü ve diğerleri gibi!..

Bursa'yı sevmek, aynı zamanda geçmişten bugüne kalan son değerleri korumakla mümkündür.
Pembe Köşk yıkılsa ne olur, ayakta kalsa ne olur? Hiçbir şey olmasa da şu olur; bir şehrin anılarını, geçmişini yok ederseniz, görmezden gelirseniz ya da göz yumarsanız; geleceği kurgulayamazsınız. Geçmişi olmayanın geleceği de olmaz!..

Yükleniyor..
En son gelişmelerden anında haberdar olmak için 'İZİN VER' butonuna tıklayınız.