Hava Durumu

Hemşire Tuğba kazada yaşamını kaybetti! Ama...

Yazının Giriş Tarihi: 06.03.2019 06:00
Yazının Güncellenme Tarihi: 06.03.2019 06:00

Tuğba Pircan evli ve biri lise 1. sınıfta okuyan, diğeri ise üniversite sınavlarına hazırlanan iki kız çocuk annesiydi... Hemşireydi... Hacıvat Aile Sağlığı Merkezi'nde çalışıyordu. Eşi de tarih öğretmeniydi. Erikli'de oturuyorlardı... Her gün yaptığı gibi, 15 Şubat günü yine evinden çıktı, birkaç yüz metre yürüdü; fırına uğradı, bir simit aldı... Ama bir daha ne işine gidebildi, ne de evine dönebildi...

Her gün işe gitmek için gittiği yolda, Erikli Emir Caddesi ile Türkmenbaşı Caddesi'nin kesiştiği yerde,  Zülfü Balcı'nın kullandığı okul servis aracının altında kaldı. 10 metre sürüklendi. Feci bir şekilde, evlatlarından, eşinden, hayattan kopartıldı.

Rahmetlinin eşi Recep Pircan ise kendi imkânlarıyla, Sır Dedektiflik Bürosu'ndan Cemal Erdoğan'ın destekleriyle kazayı araştırmaya, şahitlere, görgü tanıklarına ulaşmaya çalışıyor...  
Recep Pircan ile konuşmak zordu; acısı çok derindi; 'Baş sağlığı dileyip' kazayı sordum; "Bu adam çarpıyor, 10, 15 metre sürüklüyor. Normalde bir kedinin üzerinden geçseniz fark edersiniz. Bu 65 kilo ağırlığında kocaman insan. Çıtır çıtır kemiklerini kırıyorsunuz! Ve duymuyorsunuz! Bu mümkün mü? 'Trafik yoğundu, kaçamazdı' deniyor. Basit kaza olarak görülüyor. Bize göre kastı aşan bir kaza. Topladığımız tüm bilgileri yetkililerle paylaştık."

GAZDAN AYAĞINI ÇEKSE DURURDU!

Kazaya yönelik şu bilgileri paylaştı:

"Kaza, kasıtlı yapmamış olabilir, ama kastı aşmış... Eziyor, basıp gidiyor. Bir caddeden başka bir caddeye dönüyor. Karşıdan otobüs geliyormuş, yol vermiş.  En fazla 15, 20 kilometre hızla dönerken eziyor, altına aldıktan sonra gaza basıyor, sürüklüyor. Duyanlar "Öyle bir gürültü vardı ki patır patır' diyor; görenler aracın arkasından koşup bağırıyor "dur kadını ezdin" diye... Eşimi vurduğu yer yolun ortası. Görmemesi mümkün değil. Adam neyle uğraşıyordu, bilemedik. Telefonla mı konuşuyordu, arabada 4 öğrenci vardı, onlara mı bakıyordu? Vurduğu an ayağını gazdan çekse araç dururdu. Yol yokuştu. Frene basacak yerde gaza basıp hızlanıyor...

Bu şekil zor. Vurup dursaydı, eşim düşseydi, kafasını vurup ölseydi, bu kadar zoruma gitmeyecekti. Polis tutanaklarına da bu anlattığım şekilde geçti. Üstünde boydan boya tekerlek izi vardı, ayağından başlıyor, çenesinden çıkıyor. İçim almıyor..."

EL İLANLARIYLA ŞAHİT ARANDI

Recep Pircan, olayla ilgili olarak sadece Gürsu'daki okula gidilip öğrencilerin ifadelerinin alındığını onların da benzer ifadeler verdiğini, bir çocuğun "Yolda bir bayan gördüm, ama kazayı tam olarak görmedim" dediğini anlatırken; olay yerindeki görgü tanıklarının ifadesine başvurulmadığını da söyledi...

İlgili makamlarla yaptığı görüşmelerde çocukların dışında görgü şahidi ifadesinin olmadığını öğrenince kazanın olduğu yere el ilanları yapıştırdıklarını anlatarak "Zaten otobüs şoförü de ilanlarda görmüş. Bizi aradı, ulaştı. Gördüklerini anlattı. Gerekirse şahitlik de yapabileceğini söyledi"

ASILSIZ SÖYLENTİLER ÇIKARILMIŞ!

Recep Pircan, kafasında soru işareti uyandıran konulardan birini şöyle anlattı:

"Daha sonra karşı taraf söylentiler çıkarmış; 'Bayan telefonla konuşuyordu' diye. Hatta birinde 'elinde telefonla konuşuyordu' denirken, diğerinde ise 'kulağında kulaklık vardı' deniyor... Şahitler beni arayacakları zaman telefonu çantasından aldıklarını söylediler. Artı telefonda hiçbir çarpma izi, kırık yok. Kulaklıklar bana teslim edildi. Katlı ve temizdi. Kulaklarında olsa, kan içerisinde olurdu. Karşı taraf böyle bir kamuoyu oluşturmaya başlamış... Neredeyse eşimin kendisini arabanın altına attığını söyleyecekler!"

KAMERA KAYDI KAZADAN SONRA BAŞLAMIŞ!

Recep Pircan'a kamera kayıtlarını sordum:

"Caddedeki bir markette bir kamera kaydı var, ama tam kaza anını göstermiyor. Ama işin ilginç yanı minibüste servisin kamerası var. Kaza 8.30'da oldu, aracın kamerası 9.45'ten sonra çalışmaya başlıyor. Servisçiler Odası'na gittik, böyle bir şeyin olmasının imkânsız olduğunu, biri araba çalışırken diğeri ise harekete duyarlı olmak üzere iki çeşit kamera kullanıldığını söylediler.
Ya silindi ya da diski çıkartıp başka bir kart konuldu. Sürücünün kazadan sonra simit alıp yediği söyleniyor. Bu çok normal bir davranış değil. Bir de kazadan sonra sürücünün araca bindiğini söylediler. Aslında binmemesi lazım. 'Şahit yok' deniliyor! Olay yerindeki görgü tanıklarının ifadesi alınmamış. Olay bilirkişiye gitti. 3 haftadır kaza tutanağını alamıyoruz, 'ölümlü kazadır, veremiyoruz' deniliyor..."

Pircan ailesi, Tuğba hemşirenin kaybıyla yaşamaya çalışıyor; Recep Pircan'a ailenin nasıl etkilendiğini ve eşinin nasıl bir insan olduğunu sordum; "Hayatımız altüst oldu. Saat beşte işten geliyordu. 17 gün oldu, hâlâ gözümüz kapıda. Küçük kızım içine kapandı. Büyük kızım üniversiteye hazırlanıyordu. Cesedini teşhis ettirdiler bana. Yine de hâlâ inanamıyorum... Perişan olduk hepimiz... Eşimin nasıl bir insan olduğuna gelince; "Şöyle söyleyeyim... Cenaze namazında enişteme bir cemaatten biri sormuş, 'Tanıdığınız mı?" diye ve 'Cami bu kadar hiç kalabalık olmadı demiş... İstanbul'dan, Antalya'dan, Balıkesir'den her yerden insanlar geldi. Çok iyi bir insandı. Çalıştığı yerde bir yılı dolmak üzereydi, iş arkadaşları 'Geç tanıdık, çok sevdik' dedi. İyi bir insandı. Başkalarının başarılarını kıskanmayan, destekleyen, herkese yardımcı olan bir insandı. Hiç beklenmedik anda böyle bir acı kayıp hepimizi perişan etti..."

Acılı eş Recep Pircan kamuoyuna şu çağrıyı yapıyor:

"Bizim öncelikli derdimiz bu adamın hak ettiği cezayı alması! Biz kendi imkânlarımızla kazayı araştırmaya, şahitlere, görgü tanıklarına ulaşmaya çalışıyoruz. Bizim Mahkemede tanıklık yapacak şahitlere ihtiyacımız var. İnsanlar tanıklıktan çekiniyor.  Çekinmesinler; herkesin başına gelebilir. Böyle canice araç kullanan kişiler, sizin eşinize, çocuğunuza da çarpıp yaşamına son verebilir..."

Kazaya sebep olan sürücü Zülfü Balcı halen tutuklu. Bu feci kazaya tanık olanların Recep Pircan'a ulaşıp mahkemede görgü şahitliği yapmaları bir insanlık görevidir. (Recep Pircan'a 0532 585 46 22 No'lu telefondan ulaşılabilir.)

TRAFİK LAMBASI VE YAYA GEÇİDİ ŞART!

Kazanın olduğu yerde yaya geçidi, trafik lambası ya da üst geçit olup olmadığını sordum; Recep Pircan "Yayalar oradan geçmek zorunda, ama hiçbiri yok" dedi... Sabah saatlerinde oldukça yoğun yaya ve araç trafiği var. Dün olay yerini bizzat gidip gördüm; dört yol ağzı, mutlaka trafik sinyalizasyonunun olması gereken bir yer. En azından bundan sonra başka canlar yanmasın, oraya trafik lambası konulsun ya da yaya geçidi yapılsın...

EL İLANLARI TOPLATILMIŞ

Otobüs duraklarına ya da elektrik direklerine yapıştırılan ilanlara gelince; "Overlokçu aranıyor" ya da "Halı yıkama" gibi ilanlar dururken, bir tane bile ilana denk gelmedik. Birisi ilanları sökmüş. Çevre sakinleri olaydan haberdar ama 'Gördüm' diyene denk gelmedik. Herkes birilerinden duymuş! Caddedeki kamera bulunan marketin sahibi esnaf da; "Görüntüleri yetkililere verdik ama kameranın açısı kazanın olduğu yeri dolayısıyla da kaza anını göstermiyordu" dedi.

Yükleniyor..
En son gelişmelerden anında haberdar olmak için 'İZİN VER' butonuna tıklayınız.