Hava Durumu

İki örnek hayvan dostu: Hülya Aytekin ve Şahin Gencal

Yazının Giriş Tarihi: 08.05.2020 04:00
Yazının Güncellenme Tarihi: 08.05.2020 04:00

Koronavirüs salgınıyla birlikte kapanan işletmeler, sokağa çıkma yasakları, sokak hayvanlarını da zor duruma soktu.

Son günlerde sokak hayvanlarına yenileri de eklendi. Maalesef bazı insanlar koronavirüs bulaştırır korkusuyla can dostlarını sokağa attılar.
Öte yandan, Bursa'da bir yandan belediyeler sokak hayvanlarına yönelik besleme yaparken, öte yandan da şehrin vicdanlı hayvanseverleri ise korona günlerinde de sokak hayvanlarını doyurmayı sürdürüyor.
İnsanlar arabalarının bagajına mama, ekmek ne bulursa koyup gittikleri ıssız köy ve kasaba yollarında denk geldikleri sokak hayvanlarını besliyor. Gazetemiz Genel Müdürü İbrahim Öge de onlar arasında yer alıyor.

Bursa'da bu hareketin öncüsü ise iki hayvansever... Biri Bursa basınından tanıdığımız Hülya Aytekin, diğeri ise hem BSMMO'dan hem de siyasetten tanıdığımız Şahin Gencal...

Her ikisiyle de konuştum... Her ikisi de koronavirüs günlerinde bile can dostlarının yanında olmaya devam ediyor...

15 YILDIR ARALIKSIZ SÜRDÜRÜYOR

Bursa'da kadınlar arasında bu geleneği başlatan ve 15 yıldır da aralıksız sürdüren biri; hatta bu yüzden kaza geçirmesine karşın hiç aksatmayan Hülya Aytekin dedi ki:  

 "Asıl bu zamanlarda daha da gayret edilmesi gerektiğini düşünüyorum. Her zaman olduğu gibi şimdi de hayvan beslemeyi sürdürüyorum.

 Kimi zaman çevreden destek alıyorum, kimi zaman da kendi imkânlarımla yapıyorum. Geçen hafta Erikli tarafından bir fırın 250 ekmek yolladı. Ben zaten mama, tavuk alıyorum. Hafta sonu arabaya mamaları doldurdum; Yunuseli'nden bir girdim; Dürdane, Kumsaz, Gemlik her yerde hayvanları doyurdum.

Her hafta gidiyorum. 15 yıldır bu işi yapıyorum. Hayvanlar bırakın beni, arabanın sesini bile tanıyor... Hayvan beslemesi yaparken tır çarptı, kaza geçirdim, kulak zarım patladı, o zaman bile hayvanları beslemeyi aksatmadım. Arabayı mamalarla doldurup arkadaşlarımı yolladım."

Bu yaptığı güzel işin ona ne hissettirdiğine gelince; "Onları beslediğim zaman huzur buluyorum. Onlar günahsız canlar. Gözlerimin içine sevgiyle bakıyorlar ya, o yetiyor bana!" dedi.

Peki, insanlar destek veriyor muydu bu çabasına; normal zamanlarda lokantalardan da gelen ekmek, yemek artıkları olabiliyordu ama şimdi hepsi kapalıydı, Hülya Aytekin yanıtladı:

 "Hayırseverlerimiz var. Geçen gün marketler zincirinin sahibini aradım; 'Yıllardır hayvanları besliyorum, elinizde kalan ürünler olursa atmayın' dedim. 'Gelin alın' dedi sağ olsun, dünya kadar et, tavuk verdi. Onları da dağıttım. İnsanlar da destekliyor.

Yetmediğinde kendi cebimden destekliyorum. Sitemin bahçesinde de 30 tane kedi var, onları da besliyorum. Osmangazi Belediyesi'nden rica ettim, kedi evi yollandı, şimdi kedi evleri de var, kuru mamalarını alıyorum, salam filan da veriyorum..."
Hülya Aytekin, kendisi gibi hayvan beslemesi yapanların sayısının artmasından da son derece memnun, şunları söyledi:

"Yıllardır sosyal medya hesabımdan bu yüzden sürekli hayvan beslemeyle ilgili fotoğrafları paylaşıyorum. İnsanlar örnek alsın diye. Ben kaza geçirdim, hâlâ hayvanları beslemek için yollara düşüyorum. Burada bir menfaat yok, sevgi var. Bazen insanlar yanlış algılıyor. Hiç umurumda değil. Rabbim biliyor, ben biliyorum, hayvanlar biliyor. Örnek alan arkadaşlar var, bundan çok mutlu oluyorum..."

Hülya Aytekin, gündelik yaşamında da çarşıya pazara çıkarken sırt çantasının içine mama dolu pet şişe koyduğunu, yolda gördüğü kedilere döküp yedirdiğini de anlattı:

 "İnsanlar isterse her şekilde hayvan besleyebilir. On paket makarna alıyorum, haşlarken içine et, tavuk bulyonu atıyorum. Onarlı paketler halinde ayırıyorum. Yavru köpekler et yiyemiyor, onlara makarna, kuru mama ve ekmek veriyorum. Tüm hayvanlara su veriyorum. Kaplumbağa bile elimden su içti. Kumrular benim balkonumda sürekli. 2 blok, 30 dairelik sitede benim balkonumda yumurtluyorlar."
 

HAYVANA EZİYET CEZALANDIRILMALI!

Hülya Aytekin de Hayvan Hakları Yasası'nın bir an önce çıkmasından ve hayvana eziyet edenlerin yargılanmasından yana ve şu öneride bulundu:

"Hayvana eziyet eden insanlar, yargılanma sürecinde mutlaka psikolojik testten geçirilmeli, bu insanların mutlaka psikolojik sorunları var, bugün hayvanlara denedikleri işkenceyi yarın öbür gün insanlara uygulayacaklar!

Sıpayı öldürttü ya köpeklerine; gözaltındayken kesinlikle bir psikolog, psikiyatrist tarafından görülmeli. Bunlar toplum için çok zararlı insan türü. Hastaneye yatırılması gerekiyorsa yatırılmalı. Bu kişilere şimdiden önlem alınmazsa yarın öbür gün aynısını bir çocuğa da yapar...

 Hayvanlar mal değil, hisleri duyguları var. Rabbim yaratmış bize emanet etmiş. Zamanı geldiğinde hepsi dillenecek, kendilerine yapılan eziyetleri tek tek dillendirecek. Müslümanlıkta böyle. Hayvanlara zarar verenler, site ve apartman bahçelerinde, sokakta hayvan beslemeye karşı çıkanlar da bunu bir düşünsün!"

ŞAHİN GENCAL: GÖNÜLLÜ EKİP KURDUM!

Peki, 1998 yılından beri Uludağ Yolu'ndaki hayvanları besleyen Şahin Gencal ne yapıyordu koronavirüs günlerinde; bildiğim kadarıyla yaş nedeniyle sokağa çıkma yasağına takılmıştı.

Gencal anlattı:

"Gönüllü bir ekip oluşturdum. 400 küsur hayvan var. Uludağ Akçalar, Balat, Akçalar, Eski Mudanya yolu olmak kaydıyla o ekip arkadaşlarım gün aşırı gidiyor. Belediyelerden de büyük destek alıyorum. Yıldırım, Osmangazi, Nilüfer ve Mudanya belediyeleri mama desteği veriyor. Haftada 50 torba, ayda 200 torba civarında destek alıyorum.  

Gün aşırı 400 hayvan besleniyor. Fotoğraflarını yolluyorlar, köpekleri bire bir tanıdığım için içim rahat. Onlar da genç hayvansever arkadaşlar ve candan yapıyorlar bu işi. Ben ayda 10 tona yakın et dağıtıyordum, tavuk işi yapan arkadaşlardan temin ediyordum. Et dağıtırken, kuru mama dağıtmıyordum. Benim alanımdaki hiçbir hayvan aç değil.
Ayrıca Nilüfer, Osmangazi, Yıldırım ve Mudanya kendi alanlarında dağıtıyorlar. Bizim dağıtım alanımız onların dağıtım alanının dışındaki yerler."

Şahin Gencal'ın uzun yıllar yaptığı sokak hayvanı beslemesini yakın çevresi biliyordu ama hiç kamuoyuna yansımamıştı. Son dört, beş yıldır "Belki örnek alan birileri çıkar" diyerek kamuoyu ile paylaşmaya başladı. Çok da iyi yaptı. Örnek alanlar çıkmaya başladı.

Şahin Gencal dedi ki:

"Ben bu işi 1998'den beri yapıyorum. Duyarlı bir kesim oluştu. Kadınlar çoğunlukta, yüzde 80'i kadın. Kadın aktivistler çok önemli. Kadınlar daha duyarlı, onlar çok daha fazla kişiyi etkiliyor ve sürece katıyorlar.
Çok duyarlılar, analıktan gelen bir duyarlılık olsa gerek diye düşünüyorum. Toplumda bu tür hassasiyetler çoğaldıkça bu sevgi insanlara da yansıyacak, insan sevgisi, acıma duygusu, empati de gelişecek. Elimdeki makasla bahçemdeki ağacı budarken bile içim titreyerek kesiyorum. Onun da canı var!"

Yükleniyor..
En son gelişmelerden anında haberdar olmak için 'İZİN VER' butonuna tıklayınız.