Hava Durumu

Kadınlar dayanışacak, ayrışmayacak! Başka yolu yok!..

Yazının Giriş Tarihi: 25.03.2021 06:00
Yazının Güncellenme Tarihi: 25.03.2021 06:00

Günlerdir İstanbul Sözleşmesi'nin kaldırılması tartışılıyor. Daha da çok tartışılacak.  2019 yılına kadar sadece kadın örgütlerince hükümlerinin uygulanması talebiyle gündeme taşınan İstanbul Sözleşmesi tartışmasının siyasi camiaya taşınmasının miladı 2019 yılı... Öncesinde dört beş kişinin dışında aleyhinde yazan çizen bile yok.
2011 yılında Meclis'te 247 milletvekilinin "Evet" demesiyle oylanmıştı. Sadece şiddetten korunmasını kayıt altına aldığı iki satırlık bir maddeden dolayı tüm sözleşmenin eşcinselliğe bağlanması, kamuoyunu sözleşmenin kaldırılmasına ikna etme çabasıdır!

10 yıldan beri zaten doğru dürüst uygulanmayan bir sözleşmenin Türk aile yapısına uymadığını söylemek nasıl mümkün olabilir!..

Artı Türk aile yapısında ne çok eşlilik ne de kadına, çocuğa şiddet, işkence, tecavüz, çocuk yaşta evlilik, insandan saymama gibi gelenekler vardı!

Arap'ın geleneklerini Türk aile geleneği diye kimse kaktırmasın millete!...

Türklerde kadın Han'lar (hanımlar) varken; Batı'daki feodal beyler ve krallıklarda tebanın evliliklerine dair "ilk gece" hakkı vardı.

Türkler hiçbir dönemde kız çocuklarını doğar doğmaz toprağa gömmemişlerdi!

15 yıl önce dağ yöresinde bir haftalık bilim insanlarının, gazetecilerin katıldığı bir gezi düzenlenmişti. Herkes ilgi alanına göre araştırma yapmıştı. Ben de tüm dağ ilçelerinde ve köylerde kadın ve erkeklere çok eşliliği ve başlık parasını sormuştum.

En az 700 yıl önce dağ yöresine yerleşmiş olanların tamamı Yörük ve Türkmen'di. Başlık parası diye bir şey hiç yoktu!

Çok eşliliğe gelince de hepsi sözleşmiş gibi tek bir kişiyi anlatmışlardı. 70, 80 yaşındaki insanların bile kınayarak dillendirdiği çok eşli adam hep aynı kişiydi...

SEKÜLER KESİMDE TARTIŞILMAYAN BİR KONU!

İstanbul Sözleşmesi'nin toplumu böldüğünü söylüyorlar. Tam aksine toplumda tüm çabalara rağmen toplumda bölünmeyen kesim kadınlardı. Her sosyal kesimden ve siyasi görüşten, inançtan kadın; kadın olmaktan kaynaklanan ortak sorunlarda buluşabiliyorlardı.
Şimdi... Özellikle seküler kesimde çok tartışılmayan bir konuyu gündeme getireceğim...
Toplumda bazı ailelerin kız çocukları okula gidiyor, yükseköğrenim görüyor, opera, bale, klasik müzik eğitimi alabiliyor; resim, heykel gibi güzel sanatların dallarında yetkin olabiliyor; tiyatro, sinema eğitimi alabiliyor; mühendis, tıp doktoru, eczacı, dişçi, avukat, öğretmen olabiliyor ve kamu kurumlarında çalışabiliyordu.

Muhafazakâr ailelerin kızlarının eğitimi sıkıntılıydı!

En şanslıları kız enstitülerine gidebiliyor, kendilerine uygun görülen meslekleri seçebiliyorlardı. Üniversite kapılarından döndürülüyorlardı. Hep söylenir; "AK Parti'yi iktidara getiren kadınlardır" diye. Doğrudur. Kapı kapı dolaştılar, gece gündüz çalıştılar.

Bire bir insanlarla iletişim kurdular.

Diğer siyasi partiler fildişi kulelerinden siyaset yaparken onlar çalmadık kapı, girmedik ev bırakmadılar!

Kadınların siyasetteki artısı evlere girebilmeleridir. Hiçbir kadın gündüz saati tanımadığı erkekleri, desteklediği partiden olsa bile evine sokmaz, kapısını bile açmaz.

AK Parti iktidarıyla birlikte kadınların yarısından fazlasını oluşturan başörtülü kadınlar evlerinden çıktılar. Dış dünyaya açıldılar. Partilerinin kadın kollarında, mahalle temsilciliklerinde aktif görev aldılar. Eşleri de buna izin verdi. Sosyalleştiler, bilinçlendiler. Karar mekanizmalarında yer almayı talep ettiler. Başörtülü kız çocukları okula gönderildi.

BELEDİYELER, KAMU KURUMLARI, KURSLAR

Kız çocuklarının okullaşma oranı hızla yükseldi. Artık kamu kurumlarının da kapısı açılmıştı. Yükseköğrenim gördüler. Sosyal hayatın kısmen de olsa dışında kalan kadınların yarısı kamusal, sosyal ve siyasal yaşama en önemlisi de istihdama dâhil oldu...

 Okuma yazma açıldı. Belediyelerin BUSMEK benzeri kurslarında on binlerce kadın çeşitli konularda eğitim aldı. Aldıkları eğitimlerin yansımalarını çok sayıda köy kadın derneği ve kadın kooperatiflerinde görüyoruz. Kent konseyleri ve belediye bünyelerinde İngilizceden diksiyona, arıcılıktan mantar yetiştiriciliğine, aşçılıktan bilgisayar kullanımına, finans okuryazarlığına, girişimciliğe dek sayısız kurslar düzenlendi. İŞ-KUR destekli eğitimler, STK'lar ve kamu kurumları ortaklığı ile hayata geçirildi.  

Tüm bunlardan başörtülü ve başı açık kadınlar birbirlerini ötekileştirmeden eş zamanlı olarak faydalandılar. Aynı harmandaydılar. Dolayısıyla toplumdaki keskin kutuplaşma, ayrışma kadınlara sirayet etmedi. Farklı düşünceden kadınlar kadın olmaktan kaynaklanan ortak sorunlarda bir araya gelmeyi başardılar.

İşte KADEM'in duruşunun altında yatan neden de budur...

AK Partili kadın milletvekillerinin Özlem Zengin meselesinde olduğu gibi mahallelerinin erkek cinsiyetçi trolleri tarafından saldırıya uğramasının da KADEM'in hedef tahtasına oturtulmasının nedeni de budur!

AK Partili kadınların direnişi olmasaydı, Meclis'ten 13, 14 yaşındaki çocukların tecavüzcüleriyle evlendirilmesine yol açan yasa onaylanacaktı. Onaylansaydı, özellikle bazı yörelerde kız çocuklarının başlık parası adı altında 60, 70 yaşındaki adamlara ikinci, üçüncü, eş olarak satılmasının yolu açılacaktı.

Ne yazık ki bazı yörelerde kız çocukları aileye para getiren bir mal olarak görülüyor!

Farkındalık ve bilinç seviyesi yükseldi, İstanbul Sözleşmesi, 6284 sayılı yasalar çıktı. Artık karakollarda 'kocandır döver de sever de" denmiyordu ve kadınların şiddetten kaçıp sığınacakları sığınma evleri vardı.

ÖLDÜRÜLEBİLECEKLERİNİ BİLE BİLE!...

Kadınlar yaşamları hakkında kendileri karar almaya başladılar; öldürülebileceklerini bile bile!

Bazıları zalimce 6284'ün ve İstanbul Sözleşmesi'nin kadınları fuhşa teşvik ettiğini yazıp çiziyor!..

Oysa tam tersine eskiden sokağa atılan kadınlar, şebekelerin eline düşüyordu. Sığınma evlerine giden kadın ya da Sosyal Hizmetler'de koruma altına alınan kız çocukları, kadın tacirlerinin eline düşmekten kurtuldular. Sistem on binlerce kadını insan ticaretinin malzemesi olmaktan kurtardı!

Cinsiyetçi erkek egemen koro, İstanbul Sözleşmesi'nin feshinden sonra coştu; şimdi de hep bir ağızdan "Yetmez... 6284 kaldırılsın; CEDAW'dan da çekilinsin. Çocuk yaşta evlilik onaylansın" diye bağrışmaya başladı bile!..
6284 büyük mücadeleler sonucu çıkmıştır. Sivil toplum kuruluşları ve akademisyenlerin de katkılarıyla ama en çok da meclis bazında AK Partili kadınların mücadelesi sonucu. AK Partili kadınlar yasanın kaldırılmasına yönelik girişime direneceklerdir. Nitekim AK Parti Genel Kongresi'nde kadın meselesinin bu kadar çok konuşulmasının bir nedeni de partili kadınlardan gelen taleplerdir.

İşte bu nedenle "Kadın dayanışması"nı çok önemsiyorum. Yazılarımda, konuşmacı olduğum çeşitli platformlarda birbirimizi ötekileştirmeden, ayrıştırmadan dayanışmayı savunuyorum...

Yükleniyor..
En son gelişmelerden anında haberdar olmak için 'İZİN VER' butonuna tıklayınız.