Hava Durumu

Kadınlar evlerinde maske üretiyor

Yazının Giriş Tarihi: 29.03.2020 06:08
Yazının Güncellenme Tarihi: 29.03.2020 06:08

Yüzlerce yıllık kültürel genetiğimizde kayıtlı olan tüm şifrelerin istemsizce sıfırlandığı bir dönemden geçiyoruz... Toplumun kutuplaşmasına alışmıştık da... Türk toplumunun 'yaşlılar ve gençler' diye bir kutuplaşacağını hiç öngörememiştim. Gerçi yine de biz iyiyiz. Amerikan televizyonlarında yaşlıların ölerek fedakarlıkta bulunmaları; İsviçre'de ise yaşlıların koronavirüs olmaları halinde ötenaziye teşvik edilmelerini tartışıyor.

Eninde sonunda bu salgın da bitecek... Dünyada ne büyük salgınlar oldu ne kadar büyük savaşlar yaşandı. Hayat bir şekilde devam etti.

Şimdi koronavirüs salgını sırasındayız. Ya sonrası!

Sonrasında normal olacak mıyız? Koşullar olağanüstü ve anormal ve buna ancak normların dışında direnebiliyoruz.

Dün hem tıp doktoru hem de psikolog olan Dr. Cem Türkeş ile tekrar konuştuk.

"Bir daha eskisi gibi olabilecek miyiz?" dedim... "Hiçbir şey eskisi gibi olmayacak. Ne insanlar ne de toplum. Şu anda tarihe tanıklık ediyoruz" dedi. Bu süreçten daha çok dayanışacak bir insanlığın çıkabileceğini düşünüyor.

Doğru. Bu arkadaşlarımla çok sık dillendirdiğimiz bir konu (tabii telefonda); ve genelde de diyoruz ki "İnsanlık ya çok rezilleşecek, ya da kendisini sorgulayıp daha insanileşecek."

Cem Türkeş bir başka örnek verdi; "Mesela kimyasala maruz kalıyoruz. Bunun da etkileri olacak..."

Epeyce sohbet ettik; aklımda kalanlar şöyleydi:

"Pek çok Avrupa şehrini gezdim. Avrupa şehirlerinde büyük anıtlar olur. Bunlar nişanedir. Yaşananların anısını hatırlatmak için konmuş şeyler. Savaşlar var, salgın hastalıklar var. Toplumlar oradan çıkarken nasıl çıkmışlar? Tarihi belgelerde de izi var. İnsanlık büyük travmalardan sonra huzur toplumuna geçiyor. İnsanlar arasındaki dayanışma artıyor. İnsanlar biraz daha kendilerini sorguluyor, varoluşlarına dönüyor.

Psikolojide Amerikan ve Avrupa ekolü vardır. Birinci Dünya Savaşı sonra, İkinci Dünya Savaşı çıktığında Avrupalı psikologlar ölüm kavramını yani insanın varoluşunu sorgulamışlar ve psikanaliz çıkmış ortaya. İnsanın varlığının ne kadar zayıf ya da kırılgan olduğunu anlamaya çalışmışlar. Amerika'ya gelince; savaş onun coğrafyasından uzak, kaynakları zengin, potansiyeli yüksek, göçmenler geliyor. Genç nesil var. Onlar da bir insanın potansiyeli nasıl en uç noktaya nasıl taşınacağına dair kuramlar geliştirmişler..."

Ve bir tespit yaptı; "Bu süreç kendi kahramanlarını çıkartacak ortaya!"
Bana göre, koronavirüs birkaç on yıl sonrası için öngörülen dijital devrimin kökten değişiklikle gelen sürecini çok kısalttı. Cem Türkeş'e bu salgının sağlıksız gençler de dahil olmak üzere yaşlıları; ülkelerin sosyal güvenlik ve sağlık sigortalarına yük olan yaşlı kuşağı doğal seleksiyona tabi tuttuğundan, virüse dair kuşkularımdan söz ettim.

Cem Türkeş çok yerinde bulduğum bir yorum yaptı:

"Abla, bunlar sonra konuşulacak şeyler. Şimdi kafaları hiç karıştırmamak lazım. Şu anda bir yangın var. Elinde su tası olanın bile koşması lazım. Ne kadar çok kişi koşarsa o kadar kontrol altına alacağız... Herkes elini taşın altına koyacak ve elinden ne geliyorsa yapacak..."

KADINLARDAN ÖRNEK DAYANIŞMA

Geçen gün haberini yaptım. Bursa Zübeyde Hanım Mesleki ve Teknik Anadolu Lisesi Moda Tasarım Alanı öğrencileri ve öğretmenleri "Bir destek de bizden" diyerek maske imal ediyorlar ve Sağlık Bakanlığı'na teslim ediyorlar.

Yine kısa adı YILKAKOOP olan Yıldırım Kadın Girişimi Üretim ve İşletme Kooperatifi üyesi kadınlar da evlerinde ve atölyelerde cayır cayır maske imal ediyor...

2015 yılında kurulan YILKAKOOP'un Başkanı Semiha Şan ile görüştüm. Kurulduklarında da ilk haberini yapmıştım. Tanışıyoruz. Çok gayretli ve çalışkan bir kadın. YILMEK'te kurs öğretmenlerindendi. Semiha Şan süreci şöyle anlattı...

"Biz önce kendimiz maske bulamadık. Kendimiz için dikmeye başladık. Sonra çevremizden talep geldi. Onlar için de diktik ve ücretsiz verdik. Bu şekilde başladık. Ardından da eczanelerde satılan maskelerin tela kumaşlarından toplu olarak satın aldık. Biraz daha korunaklı olsun diye kalın kumaş aldık.

Ve maske dikmeye başladık. Namazgah'taki Kooperatif Merkezi'mizde atölyede üçer kişi olmak üzere çoğunluk öğrencilerimiz evlerde dikmeye başladı. Biz malzemeyi temin ettik. Onlar emeğini koydu.  Biz şu ana kadar 10 bin civarında maske yapıp Yıldırım Belediyesi'ne teslim ettik.

Vatandaş ile muhatap olan sosyal hizmet görevlilerine, temizlik görevlilerine ve belediye personeline dağıtılıyor. Bizim de elimizden gelen bu. Evden çıkmamaya bakıyoruz, ama evde oturan kadınları harekete geçirdik. Çok hijyenik bir ortamda üretiyoruz maskelerimizi. İhtiyaç sahibi ve dar gelirli vatandaşlara da dağıtılıyor, onlarınkini tek tek ambalajlıyoruz. Bildiğim kadarıyla İl Sağlık Müdürlüğü ve hastanelere de ürettiğimiz maskelerden gönderilmiş."

DİKİŞ BİLEN KADINLAR HAREKETE GEÇİRİLEBİLİR

Semiha Şan sözlerini şöyle sürdürdü:

"Bugüne dek ürettiğimiz tüm maskelerin bütçesini kendi imkanlarımla karşıladım. Kadınlarımız da emeğini koydu. Malzemeyi aldık ve yaptık. Yaklaşık 40 kadar öğrencimiz olan kadınlar evlerde dikiş makinesinin başına geçti ve maske üretiyor. Biz istiyoruz ki diğer Halk Eğitim Merkezleri öğretmenleri ve kursiyerleri de harekete geçsin.

Dikiş bilen çok sayıda kadınımız var. Onlar da evlerde maske yapabilir. Yeter ki organize olalım ve isteyelim. Dar gelirliler malzeme olarak desteklensin. Firmalar, iş dünyası malzeme desteği versin. Dikiş bilen kadınlar evde harekete geçirilebilir ve bu da çok büyük bir potansiyeldir. Türkiye'de maske sıkıntısı kalmaz. Malzeme desteği verilirse karşılık beklemeksizin maske yapmaya devam ederiz. Bizim 20 maske yapabilen öğrencimiz de vardı, bin maske yapabilen de, hepsinden de Allah razı olsun. Herkes elinden geleni yaptı. Önemli olan katkı koymak, emek vermek."

Ardından da şunları söyledi:

"Bizim bu maskeleri yapıp halka ulaştırmamızda, bu projemizde Yıldırım Belediye Başkan Yardımcısı Ali Mollasalih'in büyük katkısı oldu. Belediye Başkanımız Oktay Yılmaz da destekledi. Teşekkür ediyoruz" dedi.

Şan'ın çağrısı çok önemli... Evde oturan ve canı sıkılan çok sayıda kadın harekete geçirilebilir. Bu arada maskeyi evdeki kumaşlardan da yapabileceğimi öğrendim. Mesela beyaz çarşaflarım var sandıkta, şimdi onlardan maske dikeceğim. Kumaş maskelerin bir avantajı da yıkanıp ütülenip tekrar tekrar kullanılabilmesiymiş...

Koronavirüs günleri kendi farklı alanlarda kendi kahramanlarını yaratıyor.

Türkiye'nin her yerinde 3 D hareketi başladı. Doktorların korumalı maskelerini yapıyorlar. Üniversitelerin teknoloji merkezleri de öyle...

Bursa'da güçlü bir konfeksiyon ve tekstil sanayi var. Makine sanayi de çok gelişkin.
BTSO öncülüğünde hızlı bir şekilde geniş bir kampanya başlatılabilir. BTSO'nun yanı sıra pek çok OSB ve SİAD'lar var.

Tablo ortada. İhtiyaç daha da çok artacak. Doktorların, hemşirelerin kullan at korumalı giysileri, maskeler, çarşaflar, battaniyeler yapılabilir. Hatta yoğun bakım yatakları ve cihazları bile... İhtiyaç neyse ona göre çalışılır... Bir şey yapılacaksa yarın değil şimdiden yapılması lazım ve iş dünyasının da şimdiden harekete geçmesi lazım. Hepimiz aynı gemideyiz.


 

Yükleniyor..
En son gelişmelerden anında haberdar olmak için 'İZİN VER' butonuna tıklayınız.