Hava Durumu

Karantina günlerinde vatandaşa polis desteği

Yazının Giriş Tarihi: 29.04.2020 04:07
Yazının Güncellenme Tarihi: 29.04.2020 04:07

Korona günlerinde 65 yaş üstü kişiler evlere tıkıldılar... Dışarı çıkamıyorlar. Çıktıkları zaman da 3 bin liranın üstünde cezalarla karşılaşıyorlar.

Emekli olabilenler, maaşlarının iki katı olan cezayı ödemeyi göze alamıyorlar. Ceza olmasa insanlar kendini sokağa atacak hale geldi... Apartmanımızda da 80 yaşında bir kadın yaşıyor. Bir sürü kronik hastalığı var, yürümekte büyük zorluk çekiyor. Ne kadar yardım alıyor bilemiyorum. Apartman kapısına sıcak yemek desteği geldiğini hiç görmedim. Belki de eşinden kalan emekli maaşı ve dörtte bir hisselik bir daire olduğundandır.
Korona günlerinde sokağa çıkması yasaklandığından alışverişini komşular yapmaya başladı.  Muhtarımız Neşe Gülyurt Palmanak, ekmek dağıtımına çıktığında ekmek getirirdi...

Yaşlı kadının çocuğu yoktu, bir erkek kardeşinin ara sıra ziyaretine geldiğini söyledi komşular.

YAŞLI KADININ İMDADINA POLİSLER KOŞTU!

Hafta sonu sokağa çıkma yasağının olduğu gün, sahur vakti, komşular yaşlı kadının inlemesini duyuyor. Kapısını çalıyorlar ama açamıyor. Önce 112'yi ardından da 155'i arıyorlar. Polisler hemen geldi. Yaşlı kadın kapıyı açamayınca, gecenin o saatinde hemen bir çilingir buldular. Çilingir kapıyı açtı. Bu defa polisler 112'yi aradı. Ambulansı İncirli Caddesi'nde beklediler. Bana sordular, "Teyzenin kimi kimsesi yok mu?" diye. "Yok, kimsesiz. Kronik rahatsızlıkları da vardı. Sokağa çıkma yasağından önce ara sıra dışarı çıkabiliyordu, yürüme zorluğu vardı" dedim.
"Kapının arkasına düşmüş, kalkamıyor. Kapıyı da açamadı" dediler.

Polislerin, yaşlı kadının biçareliğine üzüldüğü belliydi. Muhtemelen kendi yaşlılarını düşünerek empati kurmuşlardı.

Ambulans 15, 20 dakika sonra geldi. Önce uzaylı gibi koruyucu giysileriyle sağlık personeli yukarı çıktı. On dakika kadar sonra da iki genç hemşire aşağı indi. Ayağında kırık olduğunu söylediler. Daha sonra komşuların ve polislerin yardımıyla üçüncü kattan indirildi. Hastanın ambulansa taşınmasına da nezaret eden polisler, ambulans hareket edene kadar sokaktan ayrılmadılar.

KORONAVİRÜSÜN HATIRLATTIĞI KOMŞULUK İLİŞKİLERİ!

Az önce komşudan öğrendim. Kalçasını kırmış, hâlâ hastanede yatıyormuş, ameliyat olacakmış. Taburcu etseler, evde onu bakacak, altını alacak, yemeğini yapıp yedirip içirecek biri lazım. Bakıcı tutacak parası da yok. Komşular olarak yemeğini yaparız da öz bakımını biraz zor!

Apartmanda kadını tanıyan eski komşular azaldı. Daire satışı ve kiracı değişikliği nedeniyle yoğun bir insan sirkülasyonu yaşandı. Genç ailelerde genel olarak komşu dayanışması kültürü olmadığından böyle bir destek içerisinde bulunmaları mümkün değil.
Kayhan Kirişçikızı Çıkmazı'ndaki Hatice Hanım teyzemizi hatırladım. Tam karşımızdaki evde yaşardı. Sadece benim değil bütün mahallenin söyleye söyleye ağzında yuvarladığı haliyle Hatçanım teyzemizdi... Anneannem ve babaannem ben doğmadan öldüğünden, olmayan ninemin yerine koymuştum. Çok severdik birbirimizi...

(Bizim çocukluğumuzda bütün yetişkin kadın büyüklerimiz hanım teyze, büyüklerimiz ise bey amca olarak anılırdı.)

Hatçanım teyze hastalandı. O zamanlar 'bunadı' denip geçilirdi. Şimdi anlıyorum ki, tipik alzaymırdı. Evden çıkıp giderdi, kaybolurdu. Sonra birileri bulup getirirdi. Komşular bir araya geldiler; Hatçanım teyzenin evine onun altını alacak kira ödemeyecek birini yerleştirdiler. Her gün yemeğini bir komşu yaptı. Yattığı odada yere naylonlar sererek yıkadılar onu. Her türlü temizliğini yaptılar. Eve doktor getirdiler, ilacını aldılar. Komşular, 2,3 yıl yatalak halde baktı ona!..

Eski Bursa kültürüyle büyüyen bizler, sahiden de komşumuz açken asla tok yatmazdık. Bırakın açlığı tokluğu, bahçede balık kızartılmışsa, "kokmuştur, özenmişlerdir" denerek konu komşuya birer tabak götürürdük!
O güzelim sokak AVM yapılırken bomba atılmış gibi dağıldı, istimlâk edildi, yok oldu. İşin garibi inşaatı yapan Meridyen AVM'ydi, istimlak eden ise dönemin Osmangazi Belediyesi...

Çocukluğumuzun, gençliğimizin dayanışma kültürünü, koronavirüs yeniden hatırlattı bize... Toplum olarak dayanışmaya başladık. Eskilerin tabiriyle zamane gençlerinin kültürel DNA'larında aslında bu dayanışma var.

 (X kuşağı komşu komşunun külüne muhtaç kültüründen gelir de Y kuşağı hayal meyal hatırlar. Z kuşağı ise hiç yaşamamıştır!)

ÇOCUĞU HAVALE GEÇİREN ANNEYE DE YETİŞMİŞLERDİ!

Başa dönecek olursak... Apartmanımızda sahurda düşen kadının yardımına ilk koşan polislerdi.
Bir önceki sokağa çıkma yasağında, yani geçen haftakinde de karşımızdaki apartmanın kapısından polisle çıkan bir kadının feryadıyla koşmuştuk pencerelere. Kucağındaki çıplak çocukla birlikte kadın ve polisler koşarak caddeye fırlamışlardı.
Çocuğu havale geçiren kadın, ambulans çağırmış, gelmeyince de polisten yardım istenmişti. Polis de koşarak gelmiş ve ambulans beklenmeden çocuğun yakınlardaki bir hastanenin acil servisine götürülmesi sağlanmıştı... Yine komşulardan öğrendiğim kadarıyla hekimler "Tam zamanında getirmişsiniz" diyerek çocuğa müdahale etmişlerdi. Çocuk an itibarıyla iyiydi.

Artı, sokağa çıkma yasağının olduğu günlerde, ilacı ya da başka bir zaruri ihtiyacının karşılanması amacıyla her türlü telefonu arayıp muhatap bulamayan, polisten yardım isteyen kişileri polisin nöbetçi eczaneye götürüp; sonra da evine getirdiğine de tanık oldum. Zaruri ihtiyaç için sokağa çıkan insanı anlıyorlardı; "Sen sokağa çıktın, nedeninden bana ne! Al sana ceza 3 bin küsur lira" demiyor, önce nedenini öğreniyor, yardımcı olmaya bakıyorlardı.

Başka mahalleleri bilmiyorum da benim mahallemde, polis ambulanstan önce vatandaşın ihtiyacına yetişiyor. Ambulansların yoğunluğunu da eleştirmiyorum. Zira ambulans hizmetlerinde koronavirüs vakaları nedeniyle hâlâ yoğunluk yaşanıyor. Özetle diyeceğim şu; koronavirüs karantina günlerinde polislerimiz de vatandaşın yanında yer alıyor...

Yükleniyor..
En son gelişmelerden anında haberdar olmak için 'İZİN VER' butonuna tıklayınız.