Hava Durumu

Koronavirüs, dijital dönüşüm ve eğitim (2)

Yazının Giriş Tarihi: 27.05.2020 06:00
Yazının Güncellenme Tarihi: 27.05.2020 06:00

Arife günü (23 Mayıs 2020) tarihli yazımda koronavirüs sonrası dünyayı irdelerken şunları yazmıştım:

"Küresel koronavirüs salgını sanayi devriminden sonraki en büyük dönüşüm olan dijital devrimin en az 15, 20 yıl olarak öngörülen geçiş sürecini hızlandırarak birkaç yıla indirgedi. Tüm dünya adeta dijital dönüşümün deney alanı, laboratuvarı oldu."

Sonuç olarak, dijital eğitim süreci yaygın eğitimde başladı. Denendi, eksik yanları saptanıp giderilecek ve geliştirilecektir. Koronavirüs salgınından başka bir şey insanlığa bunu kadar hızlı dayatamazdı.
Öte yandan Z kuşağı zaten prototip. Daha önce de yazdığım gibi vatandaşlık maaşıyla yetinip bilgisayar başında pineklemekten yüksünmeyecek bir kuşak yaratıldı! Peki Z kuşağı kendisine biçilen bu rolün kısır döngüsünden nasıl çıkabilir?

 Hangi gençler fark yaratır? Okuyan, sorgulayan, araştıran, kültür ve sanata duyarlı çatışmasız iletişim kurabilen, ekip çalışması yapabilen gençlerin öne çıkacağını düşünüyorum.

MATEMATİK VE FEN DERSLERİ AZALTILMALI

YERİNE FELSEFE VE MANTIK OKUTULMALI

Onlarca yıllık eğitim deneyimine sahip ve binlerce öğrenci yetiştirmiş olan; Z kuşağını gözlemleyen, araştıran ve yeni nesil eğitim modellerine kafa yoran bir öğretmen arkadaşım, daha EBA dillendirilmeden, koronavirüs salgınında okullar ilk kapandığı gün demişti ki:

"Eğitim sanala taşınacak. Bundan sonra dijital eğitim, eğitim sistemlerinin bir parçası olacak."

Yüksek matematikçi ve aynı zamanda da fizikçi olmasına karşın, dijital dönüşümde ön alabilmek için eğitimin kökten değiştirilerek, matematik, fizik, kimya, biyoloji gibi derslerin saat ve içeriğinin azaltılmasını; felsefe ve mantık derslerinin okutulmasını savunuyor.

Anlattıklarını önemli bulduğumdan, tarihe kayıt düşmek adına sizlerle paylaşıyorum

"Matematik, biyoloji, kimya, fizik dersleri azaltılmalı. Temel bilgilerin verilmesi yeterli olur. Felsefe ve mantık dersleri haftada 10, 15 saate çıkartılmalı. Bu saçma sapan eğitim sisteminden vazgeçilmeli.

Yeni eğitim sisteminde birinci sırada felsefe ve mantık dersleri yer almalı.

 İkinci olarak dijital platformları kullanma yeteneği ve algoritma mantığı öğretilmeli. Üçüncü olarak ise sonuçları kontrol etme mekanizmaları öğretilmeli."

FELSEFE EĞİTİMİ, NEDEN SONUÇ İLİŞKİSİ

"Analiz ve sentez mi?" diye sordum; "Hayır! Onlar yüksek matematik bilgisi gerektirir" dedi ve sözlerine şöyle devam etti:

"İyi bir felsefe eğitimi almışlarsa neden-sonuç ilişkilerini bilirler. Felsefe nedenlerle sonuçlar arasında ilişkiyi kurmayı öğretecek...

 Bundan sonraki dünya ile başa çıkabilmeleri için tek adaptasyon budur.

Bu dijital çağda kullandıkları temel zekâdan vergi almayı düşünen hükümetler olacağına göre, gençleri sanal zekâ ile insan arasında bir yere konumlandırmak zorundayız.

İnsanla sanal zekâ arasında yetişmiş Türk genci ikisini birbirine bağlayan unsur olacaktır."

TARİH, COĞRAFYA VE DİL ÖNEMLİ

Peki, başka dersler de olmalı mıydı? Sordum, anlattı:

"Fizik, matematik, kimya, biyoloji basit, temel seviyede öğretilmesi sağlanabilir.

Ama tarih ve coğrafya önemli bir ders olmalı. Bir de kendi dilini çok iyi kullanmalı... Matematik fizik kimya ve biyolojiye ayrılan süreler azaltılmalı ve bunun üzerinden yapılan sınavlar kaldırılmalı.

Üniversite sınavları açık uçlu ve iyi fikirler ortaya çıkartacak bireyleri seçen bir sistem olmalı.

Böylece Türkiye, başkalarının teknolojilerini taklit etmek yerine kendisi yeni teknolojiler ileriye sürecek duruma gelmeli. Bunu başarabilecek insan kaynaklarına sahip olmalı."

Kültür ve sanatı sordum; "Kültür, sanatla yoğrulmayan, entelektüel boyutta gelişmeyen bir zekânın en önemli eksiği empati ve iletişim yoksunluğudur" dedi.

DİJİTAL DÜNYANIN İNSANI: 'ALTINCI ŞIK YA DA HİÇBİRİ' DİYECEK OLANLAR

Ardından da ekledi:

"Üniversite sınavında kafasında öğrenilmiş şeyleri oraya yansıtanlar seçiliyor. Yaratıcı olmayanlar, sistemle uzlaşmayanlar seçilmiyor.

Halbuki sistemle uzlaşmayanlar yeni şeyler yaratabilir, yeni buluşlara imza atabilirler.
 O nedenle bizde yeni bir şey yaratacak insanlar az çıkıyor. İyi tüccarlar lise mezunlarından çıkıyor.

 Onlar iyi bir şeyler yapacakken sisteme uyum sağlayamadıkları için okuyamamış çocuklardır. Çok da iyi ticaret yapıyorlar, uluslararası ticarette başarılı oluyorlar.

Koronavirüs salgını dijital çağın yeni nesil eğitim gereksinimini daha bir ortaya çıkarttı...

Beş seçenekten birini işaretleyerek yetişen bir neslin, altıncı seçeneği düşünecek ya da "hiç biri" diyebilecek bir cesareti var mıdır?

 Halbuki dijital dünya bize 'hiçbiri' demeyi öğretecek.

 Yeniden kartlar karılacak, yeniden bir oyun başlayacak.

Bu oyunda neden biz en iyi eğitimi yaratamıyoruz... Bu konu tartışmaya açılmalı."

Yükleniyor..
En son gelişmelerden anında haberdar olmak için 'İZİN VER' butonuna tıklayınız.