Hava Durumu

Koronavirüslü komşusuna 'Yazlığına git" diyenler!

Yazının Giriş Tarihi: 05.05.2020 04:04
Yazının Güncellenme Tarihi: 05.05.2020 04:04

Son günlerde sosyal medyada insanlar fazlaca yakınlarının öldüğünü paylaşır oldu. Böyle zamanlarda eskiden hemen Çevre ve Şehircilik Bakanlığı'nın hava kirliliği ölçümlerinin olduğu siteye girerdim.

Zira hava kirliliği, KOAH, kronik bronşit ve astım, kalp ve dolaşım bozuklukları, yüksek tansiyonu olan insanları olumsuz etkiliyor. Nitekim her baktığımda hava kirliliği "Sağlıksız, tehlikeli ya da hassas" düzeyde çıkardı.

Ama artık hava tertemizdi. Koronavirüs nedeniyle egzoz gazı kirliliği ve bazı fabrikaların az çalışması ya da çalışmaması sonucunda sanayi kirliliği azalmıştı. Neden çevremizde ölümler artmıştı?
Acaba koronavirüsten miydi? Açıklamalara bakılırsa, öyle de değildi!

İnsanlar sosyal medyada yakınlarının ölümlerini paylaşırken, eskiden neden vefat ettiklerini hiç yazmazlardı.
Ama şimdi ölüm nedenlerini "Uzun süredir tedavi gördüğü bir hastalık, kanser, kalp krizi, beyin kanaması" gibi ayrıntılandırarak yazma gereği duyuyorlar.

Nedeni ortada! Koronavirüsten öldüğünü sanmasınlar diye! Ne yazık ki, koronavirüse yakalanan insanların büyük çoğunluğu yaşadıkları çevrede, apartmanlarda; dışlanmaya, sosyal tecride maruz kalıyor.

KOMŞUM ÇOK ÖKSÜRÜYOR, KOVİD OLABİLİR!

Alt katında oturan komşusunu çok öksürüyor diye ihbar eden bile var. Şaka değil gerçek!.. S.E., bir sivil toplum kuruluşunda yönetici olması nedeniyle tanıştığım biri.

 Mesken Ertuğrulgazi'de oturuyor; bir gün kapı zili çalınıyor gidip açıyor; uzaylı gibi giyinmiş sağlık personelini görünce afallıyor, "Hasta hanginiz?" diye soruyorlar.

 S.E. 63 yaşında eşi vefat etmiş, tek başına yaşıyor. Oğlu İstanbul'da, kızı da Samsun'da; her ikisi de doktor. Kadıncağız panikliyor; "Bu evde benden başka kimse yok!" diyor.

Hemen oğlunu arıyor; oğlu görevlilere annesinin alerjik astım hastası olduğunu anlatıyor, görevliler gidiyor!

S.E. başka bir komşusundan işin gerçeğini öğrenmiş; "Gül Hanım, üst kattaki komşu bu kış taşınmıştı o bilmez, ama tüm eski komşularım, astım olduğumu bilir. Bunlar yeni ya, öksürüyorum diye beni ihbar etmişler. Ben üçüncü katta oturuyorum, onlar dördüncü katta. Geçen gün asansöre binince, onlar ara kattayken hemen asansörden indiler. Nedenini anlayamamıştım. Şimdi anladım!" dedi.

"Eyvah ya! Benim de alerjim var; bahar geldi mi öksürüğüm, hapşırığım bitmiyor. Antialerjik ilaçlar da salağa çeviriyor, uyutuyor! O yüzden içmemeye bakıyordum. "İçeyim bari" dedim kadıncağıza. Daha sonra da aklıma düştü, üst kattaki komşumu aradım; "Ablam ben hapşırıyorum, öksürüyorum, aklınıza bir şey gelmesin. Bahar alerjim var!" diye...

  Kızcağız önce güldü ama "Geçen akşam çok hapşırdın Gül abla, merak ettik!" de dedi!..

'YAZLIĞA GİTSİNLER!'

Komşusu korona oldu diye, yöneticiye gidip "Bunlar başka yere gitsinler. Yazlıkları var. Gitsinler orada otursunlar!" diyen de var. Ne kadar çirkin ve gayri insani bir yaklaşım! 

"Koronavirüs'ten korunun" deniyor ya! Anladıkları bu!..

 M.S. devlet memuru, iş yerindeki birinde kovid-19 çıkınca test yapılmış, kendisi ve eşi pozitif çıkmış 3 de çocuğu var. Şikâyetleri yok. Hastalık çok hafif seyrediyor. Evden takip ediliyor.  

M.S. "Gül abla, sağlık görevlileri kontrol için gelince öğrenmişler. Gidip yöneticiye söylemişler. Yönetici de utanmadan geldi. 'Sizin yazlığınız vardı, oraya gitseniz iyi olur' dedi. Kayınvalidemin yazlığı var Kumla'da. Her yaz gideriz. Biliyorlar.  Çok kırıldım, üzüldüm. 'Çocukları, hanımı da alıp gideyim' dedim. Ama doktorlar ev karantinasında ve takipte olduğumuz için izin vermediler. İyileşince evi satıp başka yere taşınacağım. En kötü günümüzde destek olacaklarına böyle yaptılar! Ağabeyim, hanımın ablası, alışverişimizi yapıyor. Kapıya bırakıp gidiyorlar, içeri bile girmiyorlar. Onlara  bile 'Asansörü kullanmayın' demişler!.."

Eğitim, eğitim diyoruz ya, her şey okulda öğrenilmiyor! Aile terbiyesi diye bir şey var, insanlık ailede öğreniliyor, sonradan edinilmiyor.  M.S.'ye yazlığa git diyen komşusu da apartman yöneticisi de üniversite mezunu!

ERTELENECEK VE ERTELENMEYECEK HASTALIKLAR!

Hal böyle olunca da insanlar sosyal medyada, yakınlarının niye öldüğünü detaylandırmak zorunda kalıyor... Ölümlerde gerçekten de bir artış var mı, bana mı öyle geliyordu bilemedim.

Bir hekim arkadaşıma sordum; "Sen Bağdat'a giden Azrail ile karşılaşan kişinin öyküsünü biliyor musun?" dedi; "Biliyorum" dedim. (Hikâye şöyle; "Azrail, yolda denk geldiği köylüye Bağdat'ta vebadan 6 bin kişinin canını alacağını söyler. Ama 66  bin kişi ölür. Köylü tekrar denk geldiği Azrail'e 'Hani 6 bin kişinin canını alacaktın?' der; Azrail de, 'Ben 6 bin kişinin canını aldım, kalanı da korkudan öldü' diye cevap verir!")

Ardından da anlatmaya başladı:

 "Hah işte öyle bir şey oluyor. İnsanlar da hastalıklarını erteliyorlar. Şikâyetleri var ama hastalık bulaşır diye hastaneye gitmeye korkuyorlar. Sonuçlarını son günlerde görmeye başladık diye düşünüyorum. Hastanelerde pandeminin ilk günlerindeki yoğunluk yok. Artık hastaneler rahatladı.

 En anlaşılabilecek şekilde söyleyeyim; kişinin göğsünde sırtında ağrı var, soğuk soğuk ter atıyor. Elinde, kolunda uyuşma his kaybı oluyor ya da ayaklar kütük gibi şişiyor, maydanoz suyu içip ödem atmaya çalışıyor, şekeri var, ayak tırnağı batmış, parmak simsiyah! Ertelemesinler hemen hastaneye başvursun. Çoğu insan aslında ciddi bir sağlık sorunu yaşadığını fark eder. Yaşlıları da yakınları gözlemleyecek.

 Tabii bu, 'sivilcem var; saçım dökülüyor, hadi hastaneye gideyim!' anlamına da gelmiyor. Onların da sırası var, ama şimdi değil. Hastalığı ertelenebilecek olan var ertelenemeyecek olan!.. Önceki gün bir hastamız yüksek tansiyondan beyin kanaması geçirdi, rahmetli oldu. Hasta yakınları dört gündür çok şiddetli diş ağrısı çektiğini ve gereğinden fazla ağrı kesici aldığını söyledi!.."

Yükleniyor..
En son gelişmelerden anında haberdar olmak için 'İZİN VER' butonuna tıklayınız.