Hava Durumu

Sıla ve 'şerden çıkan hayır!'

Yazının Giriş Tarihi: 07.11.2018 06:16
Yazının Güncellenme Tarihi: 07.11.2018 06:16

Kaç gündür ortalık Sıla'nın yediği dayakla yıkılıyor...

Sıla'nın başına gelenler her gün sayısız kadının maruz kaldığı şiddettir.

Binlerce kadının yaşadığı şiddete, hatta ölümüne bile sessiz kalan toplum, kamuoyu nezdinde tanınan, sevilen biri aynı şeyleri yaşayınca adeta infial noktasına geldi...

Ne yazık ki kadına şiddetin en uç noktası olan kadın cinayetleri de artık tıpkı trafik kazası gibi gündelik hayatın normalleri olma yolunda.

 Her yaştaki kadınlar eşlerinden, nişanlılarından, arkadaşlarından, sevgililerinden, hatta hiçbir bağlantısı olmayan sadece reddettiklerinden ya da sokakta hiç tanımadığı, o güne kadar görmediği insanlardan şiddet görüyor ya da tacize uğruyor...
Toplumun her kesiminden kadının bunu yaşadığını düşünüyorum. Misal otobüste, tramvayda, çarşı, pazar gibi kalabalık ortamlarda ve akşam /gece saatlerinde tenha sokak ve caddelerde...

Kadın sürücü olduğu için trafikte taciz edilmeyen var mıdır? Yol vermezler, geçmeye izin vermezler, yolda sıkıştırırlar, durduk yerde korna çalıp küfreder, laf atarlar!

"BİR SORUN BAKALIM NİYE DÖVDÜM!"

Sıla'nın başına gelenlerde de süreç şiddete uğrayan tüm yurdum kadınlarınınki gibi çalışıyor.

"Adam dövdü, tecavüz etti, öldürdü? İyi de bir sorun bakalım niye?" denilen aşağılık bakış açısının şu bildik yanıtları var ya! 
Dayakta bahane bin bir:

"Sözümü dinlemedi, yemeğin altını yaktı. Ütüyü iyi yapamadı. Anasına gitti. Telefonla çok konuştu!" (Bu gerekçelerle işlenen cinayetler bile var!)

Taciz ve tecavüzde de öyle: "Dar pantolon giydi; gecenin o saatinde ne arıyordu orada?" ve daha da beteri "Hayat kadınıydı, pazarlıkta anlaşamadık!" iftirası...

Kadın cinayetine gelince; nedenleri muhtelif, en başında da "Kadının adamı terk etmesi" geliyor. En sık yaşanan şey ise öldüğünden kendini savunamayacak durumda olan kadına toplum nezdinde kendine haklılık payı çıkartmak adına başta namus (!) olmak üzere iftira atmaktır.

Hepsi de failin toplumda kendine haklılık payı çıkartacak "İyi de bir sorun neden yaptım?" gerekçesi üzerine kurgulanmıştır.

Ahmet Kural da "Bana bir şey itiraf etti" diyerek, insanların kafasında soru oluşturacak geleneksel erkek cinsiyetçi aklı devreye sokmuştur...

İşin ilginç yanı Kural'ın bu taktiğini yaygın medyanın erkek yazarları hiç yememiş ve en fazla tepkiyi de onlar göstermiştir:

"Varsay ki aldattı, efendi efendi ayrıl!" kabilinden art arda yazmışlardır.

Hep söylediğim bir şey vardır...

Zengini, yoksulu, sağcısı, solcusu, muhafazakârı, milliyetçisi hiç fark etmiyor; toplumun her kesiminde,  hangi görüşe, inanca mensup olursa olsun kadınların yaşadıkları sorunlar ortaktır.

Genelde algı, dar gelirli yoksul kadınların dövülüp sövüldüğü yönündedir.

Oysa erkek şiddetinin yelpazesi çok geniştir. Zengin, fakir, eğitimli, eğitimsiz tanımıyor.

Geçen gün eski manken Nazlı Tanrıkulu, 10 yıllık beraberlikten sonra ayrıldığı ünlü bir iş adamı Ali Karacan'ın çocuğunu kaçırdığı gerekçesiyle bir kanalın gündüz programına çıkmıştı ve beraberliği süresinde nasıl sözel ve fiziksel şiddete uğradığını anlatıyordu.

Tanıdığım çok sayıda mühendis, eğitmen hatta akademisyen var eşinden dayak yiyen, ağır şiddet gören...

KADINLARIN SORUNLARDA EŞİTLENMESİ

Toplumca tanınan ve sevilen Sıla'nın, on binlerce yurdum kadınıyla aynı kaderi paylaşmasıdır...

Böyle bir olaya iyi demek mümkün değil ama büyüklerimiz "Her şerde bir hayır var" der. Aslında felsefi olarak çok da diyalektik bir sözdür. Her olumsuzluk kendi içinde karşıtını yaratır.

Aynen öyle oldu... Mesela Nagihan Alçı ve Sevilay Yılman da dâhil olmak üzere, toplumun her kesimindeki kadın yazarların görüşleri Sıla'da yani ortak kadın sorunlarında eşitlendi.

Bir sorun toplumun her kesiminde ortaklaştığında farkındalık ve çözüme yönelik çok önemli bir adım atılmış olur...

Sıla'nın yaşadığı şerden çıkan hayır da budur işte.

Murat Bardakçı, dayağın kadına şiddet tabiriyle kibarlaştırıldığını yazmış...

Kısmen doğru! Niye derseniz, kadına şiddet kapsamı içerisinde dayak, sözlü ve psikolojik, ekonomik şiddet de yer alır. Dayaksa dayaktır. 

Misal, erkek kadının ailesiyle, arkadaşlarıyla görüşmesini engelliyorsa psikolojik şiddettir. Kadının kazancına el koyuyorsa, çalışmasına engel oluyorsa bu ekonomik şiddettir. Her gün ana avrat küfrediyorsa, bağırıp çağırıyorsa, aşağılıyorsa dövmese bile bu da sözel şiddettir...

Ama dövülmüşse de bunun adı dayaktır!..

Yükleniyor..
En son gelişmelerden anında haberdar olmak için 'İZİN VER' butonuna tıklayınız.