Hava Durumu

Türk Eğitim-Sen'den tepki

Yazının Giriş Tarihi: 14.06.2019 06:00
Yazının Güncellenme Tarihi: 14.06.2019 06:00

Türk Eğitim-Sen 1 No'lu Şube Başkanı Fatih Gümüş ile Türk Eğitim-Sen 2 No'lu Şube Başkanı Metin Öksüz yaptıkları ortak basın açıklamasında sona ermekte olan 2018-2019 eğitim öğretim yılını değerlendirdi.

Sendika hizmet binasında yapılan ortak basın açıklamasında Başkan Fatih Gümüş "Hem eğitimcilerimiz hem de öğrencilerimiz sorunların gölgesinde bu eğitim-öğretim yılını da tamamladı" dedi ve 2018-2019 eğitim öğretim yılına damgasını vuran sorunları şöyle özetledi:

"Öğretmen açığı, fiziki altyapı yetersizlikleri, TEOG'un kaldırılıp yeni lise geçiş sistemine geçilmesi; yeni üniversiteye geçiş sistemi; okulların ehil olmayan yöneticilere teslim edilmesi; sözleşmeli ve mülakatla öğretmen alımı; ücretli öğretmenliğin halen devam ediyor olması; özlük haklarda bir iyileşme sağlanamaması; okullara ayrılan ödeneklerin yetersizliği, okullarda şiddet gibi pek çok sorun yaşanmıştır."

SÖZLEŞMELİ VE MÜLAKATLI ÖĞRETMEN ALIMI

Fatih Gümüş, sözleşmeli ve mülakatla öğretmen alımının Milli Eğitim Bakanlığı'nın yaptığı en büyük hatalardan birisi olduğunu söyledi.

Gümüş; "Torpile, yandaşlığa, sübjektif değerlendirmelere dayalı olan, şeffaflıktan nasibini almamış mülakatla öğretmen alımı birçok öğretmenin hakkının yenmesine neden olmuştur.

Sendika olarak talebimiz şudur: Öğretmen atamalarında elbette güvenlik soruşturması dikkate alınmalıdır, ama atamalar tamamen KPSS puan üstünlüğüne göre gerçekleştirilmelidir. Bütün sözleşmeli öğretmenlerin kadroya alınmasını istiyoruz" dedi. 

 Gümüş, okullarda şiddetin arttığına dikkat çekerek öğretmenlerin vahşi saldırılara maruz kalması ve katledilmesinin Türk milli eğitimi adına bir utanç olduğunu söyledi. Ve tüm yetkilileri, öğretmenlere yönelik şiddete karşı ortak hareket etmeye çağırdı.

YENİ LİSE PROGRAMI

Türk Eğitim-Sen'in ortak basın açıklamasının gündemlerinden biri de yeni lise programıydı, Türk Eğitim-Sen 2 No'lu Şube Başkanı Metin Öksüz de yeni lise programının artılarını ve eksilerini gündeme getirdi.

Başkan Öksüz "Yeni sistemin kademeli olarak hayata geçirilecek olması doğru bir yaklaşımdır. Eğitim sistemimiz, oyun devam ederken kuralın değiştirilmesinin ceremesini çok çekti. Bu bakımdan programın etaplara ayrılarak uygulama tarihlerinin belirlenmiş olması isabet olmuştur" dedi.

Öksüz, yeni lise programında tarih dersinin seçmeli ders olmasına dair çekincelerini dile getirdi ve zorunlu ders olması gerektiğine dikkat çekti:

"Sayın Bakan çocuklarımızın 'Özgelecekleri'ni yazmaları gerektiğine vurgu yaptı. Ancak 'Özgeçmişi okumadan özgelecek yazamayız.' Dolayısıyla yeni programda tarih dersinin sosyal ve beceri bilimleri grubunda tercihli ders olarak bulunması bizi endişeye sevk etmiştir.

Başkan Öksüz, yeni lise programının açıklaması yapılırken öğrencilerin sosyal, sportif ve sanatsal yeteneklerini ortaya çıkaran bir ders planlaması olacağının duyurulduğunu ancak görsel sanatlar, müzik, beden eğitiminin 6-8 ders arasında seçmeli olarak sunulduğuna da dikkat çekti. Ve yeni programdaki ders dağılımının meslek ve imam hatip liselerinde nasıl uygulanacağının netleşmesi gerektiğini de hatırlattı.

Yeni sistemde öğretmenlerin norm kadro fazlası olmaması beklentilerini dile getiren Öksüz yönetici atamalarına ve liyakate dikkat çekti.

Başkan Öksüz yetkililere şu soruları yöneltti:

"MEB, Sayın Cumhurbaşkanı'nın defalarca dile getirdiği, eğitimdeki başarısızlığın müsebbibi olan liyakatsiz yandaş yöneticilere dokunmayacak ve yıllardır başarılı eğitimcileri eleyerek eğitim kurumlarını işgal etmiş olan hak gaspçısı çetelerden hesap sormayacak mıdır? Bakanlık, bu cesaretten yoksun mudur? Bu dirayeti ortaya koymak için, eğitim kamuoyunun aylardır verdiği güçlü destekten ve Sayın Cumhurbaşkanı'nın 23 Ekim'de ortaya koyduğu tutumdan daha büyük başka nasıl bir dayanağa ihtiyaç duyulmaktadır ki, "aşil tendonlarına" dokunulamamaktadır?"

Ve Türk Eğitim-Sen olarak Milli Eğitim Bakanlığı'na bir çağrıda bulundu:

"Gelin eğitim çalışanlarının ümit ve heyecanını heder etmeyin. Milli Eğitim Bakanlığı'nın iradesine ipotek koyan, adeta paralel bir yönetim ihdas edenleri bir kez daha ödüllendirmeyin. Hatadan dönerek, eğitim çalışanlarının beklentilerini ve eğitimin gerçek ihtiyaçlarını karşılayan bir yönetici atama sistemini ihdas edelim. Liyakat ve ehliyet esasına dayalı bir düzenle tartışmaları bitirerek, Milli Eğitim Bakanlığı'nı adeta 'Yönetici Atama Bakanlığı' olarak anılmaktan kurtaralım. Aksi halde yazık olacak, çok yazık olacak!..

OKULLARIMIZ CEMAAT, VAKIF VE TARİKATLARA TESLİM EDİLEMEZ!

Ortak basın açıklamasında şu hususlar da yer aldı:

"Bazı İl Milli Eğitim Müdürlükleri de bazı vakıflarla 'Değerler Eğitimi' verilmesi için protokoller imzalıyor. Bu, düpedüz öğretmenlerimize hakarettir. Devletin öğretmenleri,  çocuklarımıza değerler eğitimini vermekten aciz mi ki, bu il müdürleri hizmet satın alıyor. Okullarımız kimsenin tarlası değildir."

Metin Öksüz yardımcı hizmetler sınıfının sorunlarını da gündeme getirerek bir kereye mahsus sınavsız Genel İdari Hizmetleri Sınıfı'na geçiş hakkı verilmesini; MEB ve yükseköğretimdeki tüm personelin eğitime hazırlık ödeneği gibi öğretmenlere tanınan haklardan yararlandırılmasını ve görev tanımlarının yapılmasını istedi. Ayrıca 24 Haziran seçimleri öncesinde söz verilen 3600 ek gösterge düzenlemesinin bir an önce gerçekleşmesini talep etti.

Başkan Öksüz, Bursa'da okulların açılmasına 10 gün kala boşaltılarak yıkılan 13 okulda inşaatların başlamadığını da hatırlattı. Öksüz, ikamete dayalı kayıt sistemi yüzünden Bursa'da 5 bin öğrencinin istemediği halde meslek ya da imam hatip liselerine gitmek zorunda kaldığını da gündeme getirdi.

Öksüz Türk Eğitim-Sen'in bürokrasi ya da iktidar desteği olmadan istikrarla büyüdüğüne ve bu başarıda teşkilat mensuplarının özverili gayretlerine dikkat çekerek tüm eğitim çalışanlarını tebrik etti, öğretmen ve öğrencilere iyi tatiller diledi...

7 YIL ÖNCEKİ SURİYELİ HABERLERİ!
 

Dün sosyal medyada dolaşırken yüksek sayıda üyesi olan topluluklarda yapılan paylaşımlar dikkatimi çekti.

İlki "Denizli'de 10 Suriyeli 14 yaşındaki kız çocuğuna tecavüz etti" haberiydi. İnternette araştırınca 1,5 yıl önce olan bir olayın sanki şimdi olmuş gibi yansıtıldığını gördüm. Bir diğer paylaşımda ise Gaziantep'te bir kampta Suriyelilerin isyan çıkardığı, Türk bayrağını yaktığı, Türk görevlileri rehin aldığı yer alıyordu. Haberin güncel olmadığı ortadaydı; kapatılan FETÖ kanalının logosu okunuyordu. Araştırdım; 2012 yılında, 7 yıl önceki olay sanki dün olmuş gibi servis edilmişti. Paylaşımı yapan kişinin sayfalarında ise görünüşte 'Kemalist' olan internet haber sitelerine denk geldim, ama ne künyeleri vardı, ne de iletişim adresleri. Kime ait oldukları bile belli değildi. Ama manşette Suriyelilere yönelik 3 haber vardı. Muhtemelen paylaşımı yapanlar da siteler de trol!

Mesele şudur; toplumun her kesiminin çoğunluğunda Suriyeli hassasiyeti oluşmuştur. İktidarıyla muhalefetiyle bütün siyasi partilerin tabanında böyle bir durum var.

Yıllar önce olan olayları şimdi olmuş gibi yapılan paylaşımlar, Suriyelilere yönelik toplumsal hassasiyet üzerine yeni fay hatları döşendiğini gösteriyor. İnsanlar 7 yıl önceki habere bakıp şimdi olduğuna inanıp bileniyor, yorum yapıyor. Sosyal medyada okuduğunuz her habere inanmayın. Başkasının sayfasındaki bu tür haberleri araştırmadan sayfanıza ya da gruplara taşımayın. Farkında olmadan provokatif bir tezgâha alet olabilirsiniz. Aman dikkat!..

Yükleniyor..
En son gelişmelerden anında haberdar olmak için 'İZİN VER' butonuna tıklayınız.