Hava Durumu

Buzdolabı borç dolu

Yazının Giriş Tarihi: 31.01.2024 00:05
Yazının Güncellenme Tarihi: 30.01.2024 15:14

Yaşı 40 ve üzerinde olanlar daha iyi hatırlayacaktır. Turgut Özal döneminde hayatımıza giren yüksek enflasyon uzun yıllar ekonominin en büyük belası olmuş 90'lı yıllara da damgasını vurmuş, 2002'den sonra kontrol altına alınmış, yüzde 10’ların altına inerek vatandaşa rahat bir nefes aldırmıştı. Pandemi dönemi başlayana kadar da enflasyon ile ilgili ciddi bir şikâyetimiz yoktu.

Geçmişe göre düşük seyreden enflasyon rakamları sayesinde kredi faizleri düşmüş, birçok kişi banka kredileri ile ev ve otomobil alarak daha rahat bir hayat seviyesine ulaşmıştı.

Uzun bir dönem rahatsız etmeyecek seviyede devam eden enflasyon rakamları inşaat sektörü başta olmak üzere piyasayı canlandırmış, yeni yatırımların önünü açmış ülke ekonomisinin büyümesini sağlamıştı. Fakat son 3 yıldır ciddi anlamda yükselen enflasyon rakamları kâbusa döndü.

TÜRK-İŞ'in son yaptığı araştırmaya göre 4 kişilik bir ailenin açlık sınırı 15.000 lirayı geçti, yoksulluk sınırı da 49 bin lirayı aştı. 17.002 asgari ücret ile geçimini sağlayan 4 kişilik bir ailenin eve giren parayla yoksulluk sınırının altında yaşadığı rakamlarla belli olurken açlık sınırıyla da arasında 2000 liralık bir limit kaldı.

Önümüzdeki aylarda yaşanacak enflasyon miktarını da hesaba katarsak birkaç ay sonra asgari ücret açlık sınırının altında kalacak gibi görünüyor. Adı üzerinde asgari yani en az verilmesi gereken maaş miktarı ve çalışanların yüzde 50'sinden fazlası bu maaşı alıyor.

Bu durumu Avrupa ülkeleri ile kıyasladığımızda onlar da asgari ücret ile çalışan kişi sayısı bize göre çok daha az ama ülkemizde asgari ücret genel olarak verilen bir maaş haline geldi. Günü gelip maaşını cebine koyan vatandaş önce kirasını faturalarını ödüyor ardından da gıda ihtiyacını karşılamak için marketin kapısından içeri giriyor ve maalesef ki her girdiğinde zamlanarak değişmiş olan etiketler ile karşılaşıyor.

Bir ay çalışarak karşılığında alınan maaş kısa zamanda tükenince tek çaremiz olan kredi kartımıza ya da kartlarımıza el atıyoruz ve kartlar bir kez cüzdandan çıktı mı ay boyunca yerine giremiyor. Tüm ihtiyaçlarımızda imdadımıza koşan bir kurtarıcı oluyor. Nakit para bitince ‘harç bitti yapı paydos’ deme imkânımız yok çünkü mesele lüks harcama değil karnımızı doyurabilmek. Gıda alışverişimize kredi kartı ile devam ediyor kart üzerinden borçlanarak buzdolabımızı dolduruyoruz.

Türkiye'de Ocak 2023'te 346,9 milyar lira olan kredi kartı ile alışveriş tutarı Aralık 2023'te 794,6 milyar liraya kadar çıktı. Bu artıştaki rekor market, yani gıda alışverişlerinde.

Yükselen kredi kartı gecikme faizlerine rağmen kart kullanımı katlanarak artıyor. Bankacılık Düzenleme ve Denetleme Kurumu’nun yaptığı açıklama 2023 yılında kredi kartı borçlarımızın 2022'ye göre tam iki buçuk kat arttığını söylüyor. Vatandaş zaruri ihtiyaçlarını kredi kartı ile karşılamaya çalışırken kart limitlerinin düşürülmesi, gecikme faizlerinin arttırılması, asgari ödeme tutarının yükseltilmesi de gündemde. Bunlarla alakalı yeni gelişmeleri de önümüzdeki günlerde yaşayacağız.

Yaşadığımız bu dönemde temel ihtiyaçlarımızı karşılayabilmek en büyük sorun. Birçok aile için restoranda yemek, sinemaya gitmek, tatile çıkmak geçmişte yaşanan güzellikler olarak kaldı. Görünen köy kılavuz istemez. Önümüzdeki dönemde harcamalarımızı daha da azaltmak, 10 kere düşünüp bir kere para harcamak zorunda kalacağız. Ve tabii ki bunun iç piyasaya etkisi de olumsuz yansıyacak. Alışverişin azalması ile zora düşen esnaf kepenk indirmek mecburiyetini hissedecek ve işsizlik artacak. 2023 Mayıs ayı sonrası uygulanmaya başlanan yeni ekonomi politikalarının meyve vermesini umut edip iyi günler ileride diyerek beklemekten başka çaremiz yok.

KALIN SAĞLICAKLA.

Yükleniyor..
En son gelişmelerden anında haberdar olmak için 'İZİN VER' butonuna tıklayınız.