Hava Durumu

Esad'ın koltuğu sallanıyor

Yazının Giriş Tarihi: 04.12.2024 00:05
Yazının Güncellenme Tarihi: 04.12.2024 00:05

Ortadoğu'da ateş sönmüyor. Türkiye'yi yakından ilgilendiren yeni gelişmeler, haritaları değiştirmeye devam ediyor. 2011 yılında başlayan Suriye iç savaşı gündemdeki yerini kaybetti, önceki kadar bombalar patlamıyor derken, yaşanan son gelişmeler bu coğrafyada her an, her şeyin değişebileceğini bir kez daha ispat etti.

Türkiye'nin de terör örgütü olarak tanımladığı HTŞ, kimsenin beklemediği anda gerçekleştirdiği hamle ile Suriye topraklarında, Esad'ın gücüne büyük bir darbe vurdu. Önce HTŞ’nin ne olduğuna bakalım. Açılımı Tahrir el-Şam olan örgütün, Türkçe isim anlamı Şam Kurtuluş Heyeti.

Örgüt, Ocak 2017'de Suriye'de Esad rejimine karşı mücadele eden çok sayıda grupların birleşmesi ile kuruldu. Ayrıntılarda fazla derine inersek kafamız karışabilir çünkü Suriye'de o kadar çok farklı görüşleri savunan, bazen birbirlerine, bazen de Esad'a karşı mücadele eden örgüt var ki, bunların anatomisini çıkartmaya kalkarsak günler yetmez. Fakat kısaca özetlemek gerekirse HTŞ isimli örgüt, İdlip'te varlık gösteren Suriye Kurtuluş Hükümeti'ne bağlı olan güçlü bir askeri yapıya sahip.

Bu yapının başı çektiği muhalif gruplar, kasım ayının son günlerinde, Esad güçlerine karşı başlattıkları saldırılar ile Suriye'nin ikinci büyük kenti olan Halep'i kısa sürede ele geçirdi. Halep'in daha önceden de kısa süreliğine muhaliflerin elinde bulunup, tekrar Esad tarafından geri alındığını da unutmamak gerekli. Halep'in HTŞ'nin başı çektiği muhalif gruplar tarafından, Şam rejiminden geri alınması sırasında, Esad ordusunun hiçbir varlık gösteremeyişi ve geri çekilerek şehri muhaliflere teslim edişi de oldukça dikkat çekici.

Buradan çıkan sonuç, Esad'ın kayda değer bir askeri gücünün olmadığı. Esad destekçileri olan Rusya ve İran'ın durumuna bakacak olursak da, Ukrayna Savaşı'nda ABD ve batılı güçler tarafından köşeye sıkıştırılmaya çalışılan ve tüm enerjisini buraya harcayan bir Rusya ile İsrail ile her an savaşa girme durumu olan ve kendisine bağlı örgütlere, İsrail tarafından darbe vurulmuş Suriye'de etkisi nispeten azalmış bir İran var.

Belli ki Suriye'deki başta HTŞ olmak, üzere tüm Esad muhalifi gruplar bu durumu fırsata çevirmeyi başardı. Geçmiş yıllarda olduğu gibi Rusya ve İran'dan gerekli desteği alamayan Esad rejimi, muhaliflere karşı toprak kaybetmeye devam ediyor. Rusya, Suriye'de bulunan savaş uçakları ile ne kadar muhalif grupları zaman zaman bombalasa da bu faaliyeti göstermelik bir durumdan ileri gitmiyor.

27 Kasım’dan beri yaşanan muhalif grupların saldırıları ile Şam rejimi adeta sersemlemiş görünüyor. Suriye coğrafyasının askeri oyuncularından bir tanesi de malum Amerika Birleşik Devletleri. Burada Türkiye aleyhine faaliyet gösteren PKK/YPG'yi destekleyen ABD'nin de 900 civarı askeri bulunuyor.

Suriye ile ilgili Türkiye'nin en büyük sorunlarından bir tanesi, bu mesele. ABD'nin silah ve para yardımı yaptığı PKK'nın uzantısı YPG, yıllardır bundan faydalanarak Suriye'nin yaklaşık üçte birini ele geçirdi ve burada bir terör devleti kurma peşinde. Ülkemiz Suriye'ye yaptığı harekâtlar ile bu oluşumun önüne geçip bir tampon bölge oluştururken yaşanan son gelişmeler bizim lehimize bir durum yaratıyor.

Son olarak, Türkiye'nin desteklediği Suriye Milli Ordusu SMO'nun Türkiye sınırına 18 kilometre uzaklıktaki, Tel Rıfat'a girerek PKK uzantısı YPG'yi buradan söküp atması, Türkiye içinde bir zafer sayılır. Tabii sadece burası değil, Halep'te bulunan YPG/ PKK militanlarının da buradan silah bırakarak çıkartılmış olması, ülkemiz için ayrı bir olumlu adım oldu. Suriyeli muhaliflerin ilerlemeleri ile alakalı olarak hem ülkemizden hem de o topraklarda etkisi olan diğer ülkelerden de açıklamalar art arda geliyor.

ABD, “Suriye'de yaşananların sorumlusu Esad rejimi, bizimle bir alakası yok" derken Rusya ve İran'da Esad rejimine destek vermeye devam edeceklerini söylediler. Terörist İsrail'in soykırımcı lideri Netanyahu'da "Suriye'deki gelişmeleri yakından izliyoruz" açıklamasında bulundu.

Dışişleri Bakanı Hakan Fidan da, "Suriye'de yaşanan krizin sadece dış müdahalelere bağlanmasının konuyla ilgili bilgisiz kişilerin bir sığınağı" olduğunu söyleyerek, Astana süreci boyunca amacın siyasi bir angajman olduğunu dile getirdi ve “Suriye'deki sorunların 13 yılı aşkın süredir çözülmemesi, muhalefetin göz ardı edilmesi ve sivillere yapılan saldırıların bu sürece sebep olduğunu" açıkladı.

Diğer bir önemli açıklama da ilişkiler kesilmeden önce Türkiye'nin Şam büyükelçisi olarak görev yapan Ömer Önhon'dan geldi: "Muhaliflerin düzenlediği harekata katılan grupların çoğu tek tip üniformalı ve ordu düzeninde hareket ediyorlar, iyi silahlara sahipler ve bu kez silahlı insansız hava araçları da kullanıyorlar. Suriye'deki bu hareket Türkiye'nin istediği gibi bir müzakere masası ile sonuçlanabilir" diyerek muhaliflerin bu sefer çok daha donanımlı ve disiplini hareket ettiğini ifade etti.

Türkiye'nin eğitip donattığı Suriye Milli Ordusunun da destek verdiği HTŞ'nin kazandığı bu başarının arkasında üst bir akıl olduğu kendini belli ediyor. Yaşanan gelişmeler, Türkiye'nin istediği şekilde, medyada yer alan haberlere göre MHP Genel Başkan yardımcısı Ali Ulvi Yönter'in Halep kalesine asılan Türk bayrağı paylaşımı, AK Parti Bursa milletvekili Refik Özen'in "Oyun kuran, oyun kuramazsa, oyunbozan bir Türkiye" şeklindeki sosyal medya paylaşımı bu coğrafyada Türkiye'nin güçlü etkisini bir şekilde ifade ediyor.

Türkiye'nin istekleri belli… Suriye bölünmesin, PKK uzantıları tamamen etkisiz hale gelsin, ülkemizde bulunan geçici sığınmacılar güvenli bir şekilde kendi ülkelerine dönsün, Esad rejimi muhaliflerle müzakere ederek anlaşma sağlasın, Suriye'yi bir avuç mezhepsel azınlık değil, toprak bütünlüğü korunarak demokrasi çatısı altında Suriye halkı yönetsin. Son zamanlardaki Türkiye'nin ısrarlı çağrılarına rağmen diyalog kurmaktan kaçan Esad'ın yaşadığı güç kaybı ile Türkiye ile masaya oturup oturmayacağı önümüzdeki günlerde belli olacak.

SAĞLICAKLA KALIN

Yükleniyor..
logo
En son gelişmelerden anında haberdar olmak için 'İZİN VER' butonuna tıklayınız.