Suriye'de Esad rejiminin devrilmesinden sonra yeni yönetim hızlı adımlarla demokrasiye geçişe doğru ilerliyor. MİT Başkanı İbrahim Kalın'ın ardından, Dışişleri Bakanı Hakan Fidan'ın yaptığı Suriye ziyareti ve bu esnada dünyaya yansıyan sıcak ve samimi görüntüler Suriye'nin yeni oluşumunda Türkiye'nin öneminin ispatı oldu. 2011'den sonraki süreç içerisinde ülkemiz milyonlarca Suriyeli sığınmacıya 10 yıldan fazla ev sahipliği yaptı.
İran ve Rusya, Esad'ın ayakta kalması için mücadele ederken, Türkiye'nin farklı illerine yerleşmiş olan Suriyeli sığınmacılar sebebiyle bizim okullarımızdaki öğrenci sayısı çoğaldı, hastanelerde sıra beklediğimiz kuyruklar uzadı, ev kiraları katlandı, patronların ucuz iş gücü için Suriyelileri tercih etmesi ile kendi insanımız işsiz kaldı.
Geçtiğimiz yaza kadar atılan gazete başlıklarında, "Sahillere gidemez olduk, Suriyeli sığınmacılardan bize yer kalmadı" şeklindeki ibareler hafızamızda. Kısacası, Suriye'deki iç savaşın çilesini Türk halkı olarak biz yüklendik. Bizler Suriyeli sığınmacılara kol kanat gererken, ABD destekli PKK/PYD terör örgütü Suriye'nin en verimli petrol ve doğalgaz alanlarının olduğu bölgeye çökerek Dolar'ları cebine indirip, teröre finans sağladı. Hatta o kadar ileri gittiler ki, Suriye'nin kendi topraklarından çıkan petrol ve doğalgazı Esad rejimine sattılar.
Türkiye'nin desteği ile kurulacak yeni yönetimle sağlam ticari anlaşmalar yaparak, yaptığımız fedakârlıkların bir nebze de olsa karşılığını alma zamanı geldi. Ekonomisi çökmüş, binalarının yüzde 20'si yıkılmış, askeri teçhizat yönünden adeta sıfıra inmiş, altyapısı yok olmuş, birçok yerde elektriğin günde 2 saat verilebildiği bir Suriye var. Yapılan analizlere göre, Baas rejiminin devrilmesinden sonra buranın toparlanması ortalama 10 yıl sürecek ve gereken bütçe ise en az 400 milyar dolar.
İç savaş esnasında petrol ve madencilik sektörü 2010 yılına kıyasla yüzde 94 azalmış, bunu yüzde 70 azalma ile imalat iç ticaret ve inşaat sektörü takip ediyor. Suriye'de 2011 öncesinde sanayi işletme sayısı 130.000 iken şu an 30-40 bin rakamlara düşmüş durumda. Suriye'nin tarım ve kamu sektörü de 2011'den bu yana yüzde 40'dan fazla küçüldü. Görünen manzara o ki, maalesef güney komşumuz Suriye enkaza dönmüş durumda. Yeniden inşa edilmesi, sıfırdan bir ordu kurulması, ekonominin normale döndürülmesi ana maddeler.
BAŞROLDE TÜRKİYE OLMALI
İlk etapta rakam az olsa bile ülkemizdeki Suriyeli sığınmacıların geri dönüşleri başladı. Yaz aylarında geriye göçün katlanarak artması bekleniyor. Türkçeyi öğrenmiş, Türk kültürüne alışmış, TL ile ticaret yapmayı bilen milyonlarca insan Türkiye'ye teşekkür edip topraklarına dönerken, her biri bundan sonra ülkemizin adeta gönüllü elçisi olarak hayatlarını sürdürecek.
Türkiye'nin önce Suriye halkının menfaatlerini gözeterek fırsatları en iyi şekilde değerlendirmesi gerekiyor. ABD, Avrupa ve Çin, Suriye'de yapılacak işleri ele almadan bizim iş adamlarımızın önce davranması büyük önem taşıyor. Dünyanın dört bir yanında iş yapan müteahhitlik firmalarımız var, üstelik Suriye ile sınır komşusuyuz. İnşaat sektörü adına çimentosundan, demirine, fayansından kalorifer peteğine, gerekli tüm malzeme ülkemizde üretiliyor.
Türk ve Suriye hükümetleri arasında yapılacak anlaşmalar ile Suriye'nin yeniden inşasını Türk firmalarının yapması gerekli. Bunun yanında hızla gelişen savunma sanayi ürünlerimize birçok ülkeden talep geliyor. Esad rejiminin çöküşünün ardından yeni kurulacak Suriye ordusunun askeri ekipmanları Türkiye üretimi olmalı. Savunma sanayimizde ihtiyacımızın yüzde 70'ini karşılayan yerli üretim, Suriye'ye yeni bir ihracat kapısı açmış olacak. Diğer bir önemli nokta da, PKK/ PYD'nin işgal ettiği bölgeden çıkartılarak burada bulunan petrol ve doğalgaz yataklarının işletilmesi.
Bu konuda da ülkemiz elini çabuk tutarak batılı şirketler bunların işletmesini ele geçirmeden Suriye ve Türkiye'nin menfaatleri doğrultusunda tedbirlerin alınması önemli. Üzerinde Esad resmi olan Suriye Lira'sı ülkede geçerliliğini kaybederken, ticarette bunun yerini Türk Lira'sı ve Dolar alıyor. Yine karşılıklı olarak yapılacak anlaşmalar ile iki ülke ticareti için geçerli paranın Türk Lira'sı olarak belirlenmesi ve Dolar'ın aradan çıkarılması ekonomimiz için faydalı olacak.
Bu satırları okuyan bazı kişiler bunları pembe hayaller olarak değerlendirebilir. ABD, 10.000 kilometre uzaktan, Rusya 3.000 kilometre tepeden, İran, Irak'ın üzerinden atlayarak Suriye topraklarında yıllarca at oynatarak hayallerini gerçekleştirmeye çalıştıysa, milyonlarca Suriyeliye ikinci vatan olan ve en uzun sınıra olan Türkiye'nin en büyük hayalleri kurarak bunları gerçeğe dönüştürmesi doğal hakkıdır.
Bu arada hayal kurmak denince ülkemizdeki Suriyeli sığınmacıların tamamı, “Esad'ın devrilmesi bizim için bir hayaldi ama gerçek oldu” diyor. Demek ki en zor görünen şeyler bile gerçeğe dönüşebiliyor. Henüz tarih belli değil fakat Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'ın Şam'a yapacağı ziyaret sonrasında iki ülke arasındaki olumlu gelişmelerin hız kazanacağı kanaatindeyim. Suriye'deki iç savaşın cefasını çektik, sefasına sürmek de bizim hakkımız.
SAĞLICAKLA KALIN