Hava Durumu

Saatli bombanın üzerindeyiz!

Yazının Giriş Tarihi: 29.01.2025 00:05
Yazının Güncellenme Tarihi: 29.01.2025 00:05

Türkiye'de deprem denilince akla ilk İstanbul geliyor. Medyanın merkezinin burada olması, nüfusunun yoğunluğu, sanayi ve birçok sektörde üretimin İstanbul'da yapılması, tarihi ve turizm potansiyeli nedeniyle hafızamızda deprem tehlikesi eşittir İstanbul şeklinde yer etmiş durumda. Fakat Türkiye İstanbul'dan ibaret değil.

Geçtiğimiz pazartesi günü Bursa-Nilüfer merkezli yaşadığımız 4 şiddetindeki deprem bir kez daha yüreğimizi ağzımıza getirdi. Bursa halkı ve medyası olarak şehrimizin beklenen büyük depremle alakalı olarak ciddi anlamda risk altında olduğunu sürekli gündemde tutmamız gerekiyor. Türkiye'nin 4. büyük şehri olan, nüfusu da üç buçuk milyona dayanmış olan Bursa'mızın altından, 7 aktif fay hattı geçmekte.

Genele baktığımızda da, Kuzey Anadolu Fay Zonun etkisi altındayız ve 1. derece deprem bölgesindeyiz. AFAD'ın yayınladığı Türkiye deprem bölgeleri haritasında, Osmangazi, Nilüfer ve Yıldırım ilçeleri deprem açısından en tehlikeli alanda yer alıyor. Şehrimizin altından geçen en riskli fay hatları da, Gemlik-Geyve Segmenti, Uluabat Fayı ve Bursa Fayı olarak görülüyor.

Bursa Fayı adını verdiğimiz hat Kent Meydanı, eski Atatürk Stadyumu, Altıparmak gibi Bursa'nın tam merkezinden geçmekte. Gemlik Fayı'da Gemlik ve Mudanya'nın tamamını etkileyecek büyüklükte bir deprem yaratma etkisine sahip. Uluabat fayı, Uluabat gölü ve çevresini Orhaneli fayı Orhaneli ile tüm dağ ilçelerinin bir kısmını, Barakfakih fayı, Barakfakih Kestel ve Gürsu civarını, Çalı fayı, İhsaniye, Beşevler Ataevler, Üçevler ve Demirci civarını, Zeytinbağı-Mudanya fayı, Mudanya, Tirilye ve civarında 7 ve üzerinde şiddetinde deprem yaratıp büyük bir felakete sebep olabilir.

Bursa olarak, patlama saati belli olmayan bir saatli bombanın üzerinde yaşıyoruz. Pazartesi günü yaşadığımız 4 şiddetindeki Nilüfer merkezli sarsıntının ardından deprem uzmanlarının yaptığı açıklamalar uykularımızı kaçıracak nitelikte. Şehrimiz her an 7,3 şiddetinde bir depreme gebe. Bursa ovasındaki plansız yapılaşma, zeminin kötü olması yaşadığımız tehlikeyi daha da büyütüyor.

İznik'te gölün içinde bir Bazilika bulunduğu haberini hatırlıyoruz. Zamanında bu yapı elbette ki gölün içine yapılmadı. 1065 yılındaki 7,3 büyüklüğünde olduğu tahmin edilen bir depremle İznik yerle bir olurken bazı yapılar da İznik gölünün içinde kaldı.

Bursa'mızın yine 1855 yılında yaşadığı bir deprem var ki, Ulucami, Yeşil Türbe gibi birçok yapıya ağır hasar vererek binlerce can kaybına sebep olmuştu. Zemin açısından şehrimizin en güvenilir yerlerinin Uludağ yamaçları olduğunu söyleyebiliriz ama buralardan aşağıya doğru inildikçe yerleşimin çok daha yoğun olduğu ova bölgesi güven vermiyor.

1980'lerden itibaren göç ile birlikte şehrimizde hızla artan nüfusun getirdiği plansız yapılaşmanın sonuçları ile karşı karşıyayız. Bu dönemde yapılması ihmal edilen şehir planlaması, yığma tuğla ile yapılan çok katlı binalara göz yumulması, sokakların dar ve adeta ucube yapılarla dolu olması bizleri kara kara düşündürüyor.

Ülke olarak uzun yıllardır savaşa girmedik, böyle bir sebepten dolayı can kaybı vermedik, fakat yaşadığımız depremlerde verdiğimiz can kayıpları savaşa girmiş bir ülkenin durumu ile eşdeğer. 1999 depreminde hayatını kaybedenlerin sayısı 17 binin üzerinde, arada yaşadığımız diğer depremler ve 6 Şubat deprem felaketinde resmi rakamları göre kaybettiğimiz 53.000 vatandaşımızı bir daha geri getirmemiz mümkün değil. Bu rakamlar da bize gösteriyor ki ancak savaş halinde olup bombalanan ülkelerde yaşanan kayıplarla mukayese yapabiliriz.

Türkiye'nin ve Bursa'nın en önemli birinci gündem maddesi deprem tehlikesi ve alınması gereken tedbirlerdir. İstediğimiz kadar yeni otobanlar, köprüler, havaalanları yapalım öncelikle yaşadığımız binaları depreme dayanıklı hale getirmediğimiz sürece yaşayacağımız bir felaketle bu yapılanları kullanacak imkânımız olmayabilir. Depreme dayanıklı konut üretimine devlet eliyle acilen hız verilmeli, halkın kolay ödeme koşulları ile öncelikle canını güvence altına alması sağlanmalı.

Deprem riski ile alakalı hükümet ve muhalefetin bir araya gelerek acil eylem planı ilan etmesi ve bunun seri bir şekilde hayata geçirilmesi gerekiyor. Önümüzdeki günlerde yine savaştaymışçasına can kaybı vermemek için, deprem tehlikesine karşı savaş açarak, galip geldik diyebilmemiz lazım.

SAĞLICAKLA KALIN

Yükleniyor..
logo
En son gelişmelerden anında haberdar olmak için 'İZİN VER' butonuna tıklayınız.