Asgari ücret ile ilgili umutsuz bekleyiş sona erdi. Verilen yüzde 30'luk zam, milyonlarca asgari ücretliyi hayal kırıklığına uğrattı. Dört kişilik bir ailenin yoksulluk sınırının 68 Bin Lira, açlık sınırında 21 Bin Lira civarı olduğu bir dönemde yüzde 30’luk zam oranı ile asgari ücret 22.104 liraya yükseltildi.
Buna müteakip 2025 yılı için vergi ve harçlara yapılan zam yüzde 44 olarak gerçekleşti. İşveren büyük oranda verilen zamdan memnun iken çalışanları iki yakalarını bir araya getirmekte zorlanacakları bir yıl bekliyor. Cumhurbaşkanı Erdoğan da belirlenen rakam sonrasında yaptığı açıklamada, "2002 yılında 126 Dolar’a denk gelen asgari ücret bugün 22.104 lira ile 629 Dolar'a çıkmış oldu. Çalışanlarımızı enflasyonu ezdirmeme sözümüze bir kez daha sadık kaldık" diyerek, yeni ücretin geçmişe göre daha iyi olduğunu söyledi.
Hükümet tarafından pembe bir tablo çizilirken, sokaktan gelen sesler farklı. Henüz asgari ücret zammı yapılmadan, gıda başta olmak üzere kasım ayından itibaren yaşanan fiyat artışları, gelen yüzde 30'luk zammı büyük oranda eritti. Ocak ayından itibaren de iğneden ipliğe yeni zamlar gelmesi kaçınılmaz görünüyor. Şüphesiz yapılan yüzde 30'luk artış oranı, enflasyonun düşürülmesi çabası ile yakından alakalı. Artış oranı yüzde 40-45 gibi olsaydı, enflasyonun düşmesi bir yana, daha da yükselmesine yol açacaktı. Konuya işveren cephesinden baktığımızda, asgari ücretin işverene maliyeti 30.556 Lira'ya denk geliyor.
Bununla da sınırlı kalmıyor, çalışanın servis ve yemek maliyeti, iş yeri kirası, artan vergiler, üretim maliyetini arttıran faturalar da işverenleri kara kara düşündürüyor. İşçisinden, patronuna yaşanan ekonomik durumdan, kimsenin memnun olmadığını, herkesin suratının asık olduğunu söylemek doğru olur.
Türk-İş Başkanı Ergün Atalay da belirlenen 22.104 Lira'nın kabul edilebilir olmadığını vurgulayarak, bundan sonra toplantılara katılmama kararı aldıklarını duyurdu. İşveren piyasanın durgunluğundan, çalışan maaşın yetersizliğinden, sendikalar taleplerinin yerine gelmemesinden dolayı huzursuz. Geçmişe baktığımızda, 5-10 yıl öncesine kadar bu kadar hararetli tartışmalara sebep olmayan asgari ücret, ekonominin bozulması ile ülke gündeminin bir numaralı maddesi haline geldi.
Çalışanlarının yaklaşık yarısının asgari ücretle maaş aldığı, bunun standart gelir haline dönüştüğü bir ortamda alım gücü düştükçe sinirler de geriliyor. 2024 yılını zorluklarla atlatan asgari ücretli, 2025 zammından mutsuz, 2026’dan umutsuz. Avrupa ülkelerindeki çalışanlara göre, çalışma saatlerinin daha fazla olduğu Türkiye'de, asgari ücretli, alacağı maaş ile adeta deneye tabi tutuluyor. Bu maaş ile yarı aç, yarı tok şekilde nasıl yaşayacağız?
Açlığa dayanma deneyi özellikle market alışverişlerinde nakit paramız yetmediği için kullandığımız kredi kartlarımıza, her ay nasıl takla attıracağız? (Sihirbazlık deneyi)
Ev sahibinin kiraya zam yapma isteğini, kavga etmeden nasıl engelleyebileceğiz? (Sinir sisteminin dayanıklılık deneyi)
Asgari ücret maaş alıp, çocuklarımızı nasıl yeterli besleyip, sağlıklı büyümelerini sağlayabileceğiz? (Az beslenme ile beden ve beyin gelişimi deneyi)
Gelen faturaları ödemekte zorlandığımız için lambalar kapalı, doğalgaz minimum düzeyde açık yaşamak mecburiyetindeyiz. (Soğuk ve karanlık ortamda uzun süre yaşama deneyi)
Asgari ücret en temel harcamalara bile yetmeyeceği için sosyal ortamlardan uzak kalıp dışarıda bir çay bile içemeyeceğiz. (Asosyal yaşantı deneyi)
Bu parayla nasıl geçineceğiz diye düşünmekten gece uykularımız kaçacak. (En az uyku ile ne kadar idare edebiliriz deneyi)
Ülkemizde, çalışanların büyük kısmını oluşturan asgari ücretliler, 2025 yılında da tabi olacakları bu deneylerle bilim dünyasına katkıda bulunmaktan gurur duyacaklar.
SAĞLICAKLA KALIN