Yılın sonu geldi.
Çok sayıda felaketi geride bırakmaya ve belki de yenilerine ‘merhaba’ demeye hazırlanıyoruz.
Maddi beklentiler de yoruyor tabii ki.
Yeni asgari ücretin belirlenme sürecine odaklanan milyonlarca insan, açlık sınırının altında kalıp kalmayacağını merak etti bu hafta.
Ve Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanı Vedat Işıkhan tarafından açıklama yapıldı.
Işıkhan, 1 Ocak 2024’ten itibaren geçerli olacak asgari ücretin 17 bin 2 TL olacağını duyurdu. Herkesin bildiği üzere bir yıl boyunca bu tutarda değişiklik olmayacak!
Ardından söz alan TÜRK-İŞ Başkanı Ergün Atalay, taleplerinin 18 bin TL olduğunu söyleyerek, karara muhalefet şerhi koyduklarını açıkladı. Atalay: “Talebimiz 18 bin liraydı ve yılda iki kere müzakerenin yapılmasıydı” dedi.
Sanıyorum bu açıklama dikkate alınmadı.
Sosyal medyanın bunda etkisinin yüksek olduğunu düşünüyorum.
Tüm sıkıntıları bir kenara bıraktık ve ücretin son basamağında durup, bize gülümseyen 2 TL’ye takıldık!
Videolar, capsler hâlâ devam ediyor.
İtiraf etmeliyim ki mizah konusunda bir numarayız, zekâmız bu alanda asla sorgulanamaz.
En çok dilimize dolanan ise:
“Aslında bu yoktu, içimden geldi.”
***
Şaka bir yana 2 TL’nin esbab-ı mucibesi nedir?
Bu küsuratın sebebi asgari ücretin hesaplanma şekli.
Uzmanlara göre; ücretin kesintilerden sonra net hâle gelmesi ve 30 ile çarpılması sonucunda da aylık ücret elde ediliyor. Yani 17 bin 2 TL’lik asgari ücret, aslında kesintilerin artından ortaya çıkan 566,73 TL’lik günlük net ücretin, 30 ile çarpılmasıyla bulunuyor.
Tabii farklı hesaplamalarla açıklamalar da bulunanlar da olabilir.
Aynı soruyu Bursa Serbest Muhasebeci Mali Müşavirler Odası Başkanı Hüseyin Halil’e de sordum.
“Asgari ücretin, açlık sınırının altında kalmış olması çok üzücü” diyerek söze başladı Başkan.
Ve şöyle devam etti:
“2 lira olayının, gerçek gündemi unutturmak için bilinçli yapıldığını düşünüyorum!”
İlk etapta nominal değere ‘enflasyondan arındırılmamış’ baktığımız için, artış miktarı hoşumuza gidiyor.
Hâlbuki alım gücümüzle ilgili bir problemimiz vardı, çoğumuz ‘2 TL’ ile bunu unuttu.
Marketler peş peşe zamları sıralarken, Resmi Gazete’de yayımlanan tebliğ ile kimlik kartları 130 lira, sürücü belgeleri 990 lira, pasaport defteri 790 liraya yükseldi.
Diğer kalemlerin de eli kulağında.
‘Maaş yatmadan eridi’ başlığı çoktan kullanıldı.
Bir de bunun işveren tarafı var, unutmayalım.
Bazı sektörlerden gelen haberlere göre, artış nedeniyle işten çıkarmalar başlamış durumda.
Başkan Hüseyin Halil’den bunun için de görüş aldım:
“Bu artış yılda bir kez yapılacak. Hakkaniyete, adalete, adil gelir dağılımına asla uygun değil. İşveren de kara kara bu artışı düşünüyor. Ben emekten yana tarafım. Çünkü herkes maliyeti bir yere yansıtabilir. Örneğin, üretici ürettiği mala asgari ücrete gelen zam sebebiyle zam yapabilir, esnaf da aynı şekilde. Ama bu ücret düzeyinde çalışanlar ne yapacaklar? Giderlerindeki artışı nereye yansıtacaklar? Burada kimsenin mağdur edebiyatı yapmasına gerek yok…”
Sahi, 2024’ün son günlerinde yeni bir artış için bekleyen, maaş karşılığı emeğini sunan ve başka geliri olmayanlar koskoca yılı nasıl atlatacaklar?
Üstelik sanayiciler dâhil olmak üzere, bu senenin zor geçeceği görüşü ülkeye hâkimken.
Başkan, doğalgaz ve elektrik faturalarına henüz enflasyonun yansımadığını da vurguladı:
“2 Ocak sabahı itibariyle her birimiz zamlarla karşılaşacağız. Doğrudan sabit gelirliyi isabet alan bir enflasyon bu. Daha parayı cebine koyamadan, maaşlar eridi bile. Kamu zamları da gelecek. Market, kıyafet, piyasa zamları dışında ortalığa dökülmeyen kamu zamları var. Herkes hayat standartlarından fedakârlık edecek.”
***
Bir maaş zammını ‘müjde’ olarak duyuramamak, bizim en acı gerçeğimiz.
Eğer tüketim mallarının fiyatı sabitlenirse, nefes alabileceğiz.
Umutsuz tabloya rağmen Başkan Hüseyin Halil’in Bursa’ya mesajı ile noktalamak istiyorum:
“Yeni yılımız kutlu olsun. Savaşın olmadığı, müreffeh bir yıl dileğiyle…”