Hava Durumu

‘Buradan manzara farklı’

Yazının Giriş Tarihi: 29.03.2024 00:05
Yazının Güncellenme Tarihi: 28.03.2024 16:47

Çok uzun süren bir mart ayını geride bırakıyoruz.

Türkiye'de yaklaşık 61 milyon seçmen sandığa gidecek.

İlk kez oy kullanacak genç sayısı ise 1 milyon 32 bin 610.

Sürecin sona ermesiyle hayatımızda yeni bir sayfa açma vakti.

Pazar, oyumuzu kullanacağız ve pazartesi günü yeni gündemle yol alacağız.

Bir süre daha belki kazananları ve kaybedenleri konuşur sonra tahminimce ekonomi ile devam ederiz.

Her şeyden önce tekrar vurgulamakta yarar var:

Sandığa muhakkak gidin!

Bu vatandaşlık sorumluluğu, unutmayın.

Her seferinde sorgulanan konuya da açıklık getirelim:

Seçmen bilgi kağıdının götürülmesi zorunlu olmayacak.

Üzerinde T.C. kimlik numarası bulunan resmi nitelikteki herhangi bir belgeyle oy kullanılabilecek.

Diğer hatırlatmalar ise şöyle;

Büyükşehirde yaşadığımız için; büyükşehir belediye başkanı, ilçe belediye başkanı, belediye meclis üyeliği ve muhtarlık için seçim yapacağız.

Hepsi için tek zarf olacak.

Geçersiz kullanım olmaması için dikkatli olmakta fayda var; mührü basınca mürekkebin kurumasını bekleyin!

Bursa’da oy verme saatleri 08.00-17.00 arasında olacak ve sandık seçmen listesindeki bütün seçmenler oylarını kullanmış olsa dahi belirtilen saat bitmeden sandıklar kesinlikle açılamayacak.

Sorunsuz, olaysız bir şekilde sonuçlara da erişme temennisiyle…

Şimdiden şehrimiz ve ülkemiz için hayırlısı olsun diyor ve ekonomistlerin 1 Nisan sonrası tahminlerine geçiyorum…

***

Sosyal medyada dolaşan felaket senaryoları insanı bunalıma sürüklüyor.

Aslında zamlara alıştık ama sunulan tablo o kadar korkunç ki, zamanın durdurulmasını talep eder olduk.

Tüm bunlar spekülasyondan mı ibaret, birlikte yaşayarak öğreneceğiz.

Son yaşanan faiz artışı ile ekonomistlerin açıklamalarına bakalım.

Ekonomist ve Yazar Prof. Dr. Emre Alkin paylaşımında şöyle ifade ediyor:

“Faiz artışına ‘cesur hamle’ diye yaklaşanlara tebessüm ediyorum. Durum John Stuart Mill’in ‘on liberty’ kitabında uyardığı işlere benziyor. Dolardaki düşüş kime alım fırsatı verdi, bilmiyorum. Etrafımda düşük seviyelerden alım yapabildiğini söyleyen pek yok. Açıkçası, yabancı kurumların raporlarının döviz kurunu sabit tutup, faiz artışını destekleyen şekilde olmasına da şaşırıyorum. Döviz talebi olunca rezervlerden satıp, sonra faiz silahını kullanarak soğutmaya çalışmak seçimlerden sonra yapılacak swaplar ve döviz girişlerine bel bağlamak, söz konusu kurumlar için riskli bir yaklaşım olarak gözükmüyor besbelli.

Doların 35 lira olmaması için hamle yapıldı ama piyasaların konuştuğu ve beklediği seviyeler bunun çok üzerinde.

1 Nisan sabahından itibaren ne olacağını merak etmeye başladım…”

Başkalarında gördüğüm diğer bir iç karartıcı ifade ise:

“Bu tarih zor yılların başlangıcı…”

Çoğu söylemde doların yükseleceği, vergilerin artacağı, enflasyonun daha da katlanacağı bilgisi mevcut.

Peki, ya şuna ne dersiniz?

Hepimizin enflasyonla mücadelesi sürerken, ekonomi yönetiminin alması öngörülen tedbirlere ilişkin uluslararası medyada da analiz haberlerine geniş yer veriliyor.

Reuters'de, Türkiye'nin seçimden sonra enflasyonun acı gerçeğiyle karşılaşacağının belirtildiği bir analiz haberi yayınlandı!

Haberde, yerel seçimlerden sonra inatçı şekilde yüksek seyreden enflasyonu düşürmek için daha fazla politika adımı atması beklendiğine dikkat çekilerek, yıllardır yükselen fiyatlar nedeniyle zaten zor durumda olan Türk halkının daha fazla mağdur olacağı aktarıldı.

Ayrıca Reuters'in anketine göre yıllık enflasyon yıl sonunda yüzde 42,7 ile Merkez Bankası'nın tahmininden daha yüksek bir seviyeye çıkacak.

Bu durumda zaten emekliye ve asgari ücrete yapılan zam çoktan erimiş olacak.

İşveren sürekli olarak artan maliyetlerden, personeline ödediği her bir kuruş fazlalıktan şikâyet ediyor.

Piyasanın dengeye gelmesi için atılan adımlarda nedense vatandaşın, insan onuruna yakışan şekilde yaşayabilmesi hiç göz önünde bulundurulmuyor.

Çarpıcı bir tespitle daha sizi baş başa bırakıyorum.

İsviçreli Credit Suisse ve UBS’nin verilerine göre; Türkiye’de en zengin yüzde 1’lik kesim ülkedeki servetin yüzde 40’ını alıyor.

Halkın yüzde 71’inin serveti ise 10 bin dolardan az.

Demek ki gelirin adaletsiz bölüşümü de söz konusu.

***

‘Buradan manzara farklı; beklenilenin aksine ekonomi hızla düzelecek’ diyorsanız ayrıntılarını bize de iletin!

Yükleniyor..
En son gelişmelerden anında haberdar olmak için 'İZİN VER' butonuna tıklayınız.