Nasıl da depremi yok sayarak mutlu bir şekilde yaşıyorduk...
Merkez üssü Nilüfer olan 4 büyüklüğündeki sarsıntı Bursa’da endişenin tırmanmasına yetti.
Uzmanlar her zaman olduğu gibi aynı cümleleri kurarak gündemde yerlerini aldı:
‘Bu bir uyarı; büyük deprem her an olabilir, süre doldu…’
Dün ‘Geçmiş olsun’ diyerek söze başlayan Bursa Büyükşehir Belediye Başkanı Mustafa Bozbey de benzer ifadeleri kullandı:
Depremin periyoduna bakınca beklenen Marmara Depremi’nin yaklaştığını görüyoruz. Nilüfer’de başladığımız önemli bir çalışmanın sonucunda Kayapa-Yenişehir fay hattının aktif olduğu tespit edilmişti. Ne kadar stratejik bir şehirde olduğumuzu bilerek; hizmetlerimizi o kapsamda planlayıp, yaşama geçirmemiz gerekiyor. Sadece belediyelerin değil aynı zamanda halkımızın da bilgilenmesi gerekiyor. Yaşam standartlarını ona göre belirlemesi son derece önemli!”
Afetlerle yoğrulduğumuz bu süreçte ‘Ocak ayı değerlendirme toplantısı’ bu gündem ile başladı.
Başkan Bozbey, dün Merinos AKKM’de düzenlenen basın toplantısında yeni yılın ilk ayını dört ana başlıkta aktardı:
“Afet yönetimi, çevre yönetimi, mali yönetim ve günlük değerlendirmeler!”
Tüm hizmetlerin istenildiği şekilde ilerleyebilmesi için yeni bir anlayış ortaya koymaya çalıştıklarını vurgulayan Başkan Bozbey, güç birliğini işaret etti:
“Sanayiciler, iş insanları, basın, vekillerimiz bu güç birliğini oluşturarak Bursa’nın sorunlarına duyarlılığı arttırmalı; çözüm önerileri ve destek bekliyoruz. Yıllardır gerçekleşmeyen bir anlayış farkını ortaya koymak zorundayız. Biz, Bursa da siyasi atmosferi yatay hale getirip hizmeti ve hizmet önceliklerini belirleyip, ortak çözümde birleşmeliyiz.”
Afet, çevre, mali yönetim ve diğer tüm enstrümanlar için iş birliği güzel olur elbette!
Zira görüş ayrılıkları, siyasi çekişmelerle kaybedecek vakit kalmadı.
Bolu’daki yangından yola çıkarak Uludağ’daki denetimler hakkında da bilgi aktardı Başkan ve uzlaşmacı tavrını sürdürerek “Suçlu arama vakti değil” dedi.
Ayrıntıları haberlerde de yer alacağı ve günlerdir ‘yangın’ hakkında konuştuğumuz için sadece ‘gönüllü itfaiyecilik’ başlığına değinip, konuyu kapatacağım.
Avrupa’da yer alan bu uygulama Bursa’da da İtfaiye Daire Başkanlığı tarafından hayata geçirilecek. Böylece yanlış müdahaleler ile yangını büyütmek yerine, söndürülmesi sağlanabilecek.
Her felaket birer ders niteliğinde; 17 Ağustos’u ya da 6 Şubat’ı da unutmadık.
Başkan’ın dediği gibi:
“Ders ala ala ocaklarımız söndü.
Biz bunları hak etmedik!”
***
Peki, işlerin bu denli ağır aksak ilerlemesinin sebebi nedir?
Kimin yetkisi, sorumluluğu nerede başlayıp, nerede bitiyor?
Birilerini suçlarken hedefe koyduğumuz kurum, kuruluş, şahıs doğru mu? Bilmiyoruz.
Yorum yapmadan, detaylarla boğulmadan Başkan’ın cevabını iletiyorum:
“Uludağ’da bir Alan Başkanlığı var. Bursa, turizm kenti; Uludağ’da kasım-mart ayları arasında yoğunluk yaşanıyor. Bugüne kadar alan yönetimi ile sadece bir kez bir araya gelebildik. Bursa Büyükşehir Belediyesi olarak ‘Danışma Kurulu’nda yokuz. Ulaşım, otopark ya da diğer hizmetlerden sorumlu olacaksınız fakat danışma kurulunda olmayacaksınız! Nasıl bir iştir? Alan yönetimi internet sayfasına girin tamamen bir ilçe belediyesi gibi statüye sahip.”
Bu yalnızca bir örnek.
Herkes kendi özerkliğini ilan ederse, vatandaş sorun olunca hesabını kimden soracak?
Nitekim basın toplantısının sonunda Başkan, gazetecilere;
“Bursa’da belediye sayısı 36 desem, ne dersiniz?” diye sordu.
-Merkez ve ilçe yönetimleriyle 18 belediyesi bulunuyor.-
Başkan’ın sorusu bir sitemdi aslında:
“Her organize sanayi bölgesi bir belediye. Uludağ alan yönetimi bir belediye.
Hepsinin mali güçleri, ruhsat verme yetkileri, teknik ekipleri var. Herkes kendi bölgesinden sorumlu, kimse müdahale edemiyor. Şimdi böyle bir yaklaşımla bütünlük nasıl sağlanacak? Bunun tartışılması lazım.”
Ülkedeki genel atmosfer hakkında da:
“Adaletin, hukukun üstünlüğünün olmadığı yere kimse yatırım yapmaz. Siyaset elini adaletten çeksin, her şey düzelir. Siyasetin işi sorunlara çözüm bulmaktır. Vatandaşın, şehirlerin var olan sorunlarına bakın!” uyarısında bulundu…
***
Mali yönetim için de bir parantez açayım.
Malum tartışma konusu olmaya devam ediyor.
Bursa’da BUSKİ kaynaklı borç bakiyesi için yıl sonu beklentisi; katlanarak 25 milyar liraya çıkması doğrultusunda.
Başkan; “Üç gün sonra Bozbey yaptı’ derler. Bizim yaptığımız bir şey değil. Krediler dövizle alınmış. Borç illaki olacaktır. Ama o borç karşılığında ne yaptınız? Düşünün, işletme sahibisiniz. Borçlanarak araba alıyorsunuz. Belediyenin borçlarının yüzde 70’inin karşılığı yok” diyerek tepki gösterdi.
***
Ayı bu şekilde kapatıyoruz.
Gündemimizin hiç boş kalmayacağına eminim ama bir umut şubatta olumlu gelişmelerden bahsediyor oluruz…