Hava Durumu

Depreme karşı, kaderine güven!

Yazının Giriş Tarihi: 24.07.2024 00:05
Yazının Güncellenme Tarihi: 23.07.2024 16:15

Gündemin her daim baş tacı:

Deprem!

Ne zaman unutulmaya başlasa, kendisini hatırlamak için en şiddetli yüzünü gösteriyor.

Pazartesi günü Çanakkale’de tam da bu yaşandı.

Ezine açıklarında bazı kaynaklara göre 4.7, bazılarına göre 5 büyüklüğünde bir deprem meydana geldi.

Bursa dâhil olmak üzere Marmara’da pek çok ilin sallandığı bilgisi paylaşıldı.

Bence azımsanmayacak kadar yüksek ve derhal harekete geçilmesi için ciddi bir sarsıntı.

Ama tabii bizdeki bu atalet duygusu, boş vermişlik ve kadercilik doğadan daha güçlü.

Kiminle inatlaştığımızın farkında değilken, uzmanlar uyarılarına devam ediyor…

Sık sık ekranlarda görmeye alıştığımız benim de birçok kez görüş aldığım Yüksek Mimar ve Yüksek İnşaat Mühendisi Yoshinori MORIWAKI o isimlerden biri ve Çanakkale depreminden saatler önce gazetemizi ziyarete geldi.

Japonya’dan bir misafirimiz daha vardı:

Afet Önleme Uzmanı Shingo HASEGAWA.

Tabii ki bu alanda Türkiye’de de çok sayıda uzman isim işinin başında.

Bazen bununla ilgili şikâyetlere denk geliyorum:

“Neden Japon uzmanlarla çalışılıyor?” diye.

O halde ben de şunu sorayım sizlere:

Bugüne kadar uyarıları ne kadar kaale aldınız?

Yanlış şeylere odaklanmak sadece zaman kaybı diyor ve ziyaret sırasında öğrendiklerimize geçiyorum.

***

Yoshinori Moriwaki daha önceki açıklamalarını tekrarladı:

“Bursa’nın alt kısmından Kuzey Anadolu Fayı’nın kolu geçiyor. Şu an riskli olan o. Depremler için tarih veremesek bile en son olanın üzerinden ne kadar geçtiğine bakıyoruz. Bursa’da yüz, yüz elli sene aralıklarla büyük depremler oluşuyor. İnegöl’den şehre kadar ilerleyen fay için uyarıyorum.

Tamam, fay hattı var, Bursa da tehlikede ama İstanbul’a göre daha avantajlı. Çünkü kayalık! Evleri kayalık kısımda olanlar şanslılar. Ancak ova için bunu söyleyemem. Deprem kayalık zeminde dalga oluşturmuyor ama yumuşak zeminde yavaş ilerliyor, dalga yapıyor ve toprak salınımıyla üzerindekileri yıkıyor. Domino etkisiyle ilerleyecek. Kıyı yerleşimler olan Gemlik, Mudanya, Karacabey’e baktığımızda buralar riskli. Gemlik için yerleşimin kıyıdan uzaklaştırılacağı bildirilmişti ama bakıyorum hâlâ değişiklik yok!” dedi ve her seferinde dediği gibi şunu birkez daha vurguladı:

“Bursa’da yüz senedir büyük deprem olmadı, artık hazırlanın!”

Kabul edelim ki şehrin en büyük hatası ovaya yayılmış olması. Üstelik açgözlülükten olsa gerek binalar neredeyse bulutlara değecek vaziyette.

Yapılar ne kadar sağlam olursa olsun, zemin sıvılaşması hepimizi yıkacak!

Belki de yöntemi değiştirip, afet sonrasına odaklanmamız gerekiyordur.

Zira yıkımı azaltabilecek planların uygulanmayışını gördükçe çabalarımızın beyhude olduğunu idrak etmiş bulunuyorum.

Bu nedenle Afet Önleme Uzmanı Shingo Hasegawa’nın sunumunu pürdikkat dinledik.

Gazetemizin Genel Yayın Yönetmeni Burhan Kaya ile deprem sonrası hayatı kolaylaştıracak tüketim malzemelerini de inceleme fırsatımız oldu.

Listede 5 yıl boyunca saklanabilen paket yiyecekler, portatif tuvalet gibi ürünler var.

Kahramanmaraş Depremi sonrasında yaşanılan olayları unutmamız mümkün değil.

Gıdaya, suya erişim kadar; hijyeni sağlamak da ciddi sorun olmuştu.

Ülkenin dört bir yanından toplanan yardımlar organizasyon yetersizliği nedeniyle şehir girişlerine boşaltılmış ve çoğu ziyan olmuştu.

Muhafaza süresi uzun olan paket gıdalar çözüme bir alternatif.

Elbette içilebilir su, en büyük ihtiyaç.

Bunun için de havadan su üretebilen makineler mevcut.

Ayrıca kirli suyu arıtmak için kullanımı oldukça basit bir cihazı da yanında getirmişti Hasegawa.

Tuvaletlere gelecek olursak; maliyeti düşük, taşıması kolay ve hijyeni korumak adına başarılı olabilecek bir portatif tuvaleti inceledik.

Köpükten yapılan, parçaların montesi ile kullanıma hemen hazır olabilen ve 250 kiloya kadar yüke dayanıklı bu tuvalet, deprem sonrası için afet parklarında kullanıma sunulabilir.

Tabii ki atık yönetimine ihtiyaç bırakmayan, kendi arıtma sistemi ile dikkat çeken kabin tuvaletler başarılı bir proje.

Tek araçla kolay kuruluyor, su üretiyor, güneş panelleri ile çalışıyor ve enerji depolayabiliyor.

Ancak ürünün tutarını duyunca dudağımız uçukladı.

Kişisel olarak erişilebilir bulmuyoruz; devlet politikası haline getirilerek afet parklarına yerleştirilmesi söz konusu olabilir mi, emin değilim!

Aslında Amerika’yı yeniden keşfetmeye de gerek yok.

Tüm bu ürünler hayatımızda hiç görmediğimiz şeyler değil ya da derdimiz bunların yokluğu da değil.

Daha doğru düzgün afet sonrası toplanma alanlarımız bile yok.

Bazen bir okulun kapısında, bazen de bir dar pazar alanında ayıp olmasın diye konulan ‘afet toplanma alanı’ tabelasını görüyorum, gülümsüyorum.

“Acaba buraya kaç kişi sığacağız? Tek ayak üstünde mi bekleyeceğiz?” diyorum…

***

Biz gördük, öğrendik.

Topluma katkımız olması adına da elimizden geldiğince bunları aktarıyoruz.

Bunun dışında hiç deprem olmayacakmış gibi yaşamaya devam ediyor ve kaderimize güveniyoruz…

Yükleniyor..
logo
En son gelişmelerden anında haberdar olmak için 'İZİN VER' butonuna tıklayınız.